| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1369) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 06 .12.2018 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın üyeler, şimdi Avrupa Birliğine yollama yapıldı ama yasanın başlığını siz bile zor okudunuz, herhâlde yeni bir kanun kategorisi oluşturuluyor. Adsız kanunlar, Avrupa Birliğinde böyle bir kanuna rastlamadığım gibi...
BAŞKAN - Hiç zor okumadım, çok rahat okudum.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Hayır, adı yok, uzunca ve adsız bir kanun.
BAŞKAN - O ayrı bir şey tabii.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Bırakın Avrupa Birliğinde Tunus'ta, Fas'ta bile yasama sürecine katıldım, böyle bir kanun tekniğine rastlamadım. Hani sayın teklif sahibi ve ilgililer özellikle Avrupa Birliğine yollama yaptıkları için, bunu tekrar belirtme gereği duydum. Böyle bir kanun olmaz, torbanın da ötesinde bu.
Tabii, maddeye gelecek olursam, maddeyle ilgili olarak bir kısmı belirtildi ama ilk cümle "...bulunamaz... edemez... bulunamaz"la devam eden uzun cümleden sonra gelen cümle: "Kurumun görev alanı dışında kalan ve kanunla veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulmuş kurumlarca yürütülen faaliyetler bu fıkra hükmünün dışındadır." Şimdi, yukarıda bu kadar bir tekel niteliğinde bir kuruluş oluşturulduktan sonra öyle bir sapma; nerede başlıyor, nerede bitiyor belli olmayan, sınırları belli olmayan bir sapma, bir tür derogasyon hükmünün konulmasını anlayamadım yani anlaşılır gibi değil çünkü zaten tekel biçiminde bir düzenleme söz konusu.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Tekel olsun diye düzenleniyor zaten.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Hayır, işte belli zaten.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Avrupa Birliğine uyum sağlansın diye yapılıyor zaten.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Tamam, işte ben şimdi tekrar ona geleceğim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bir dinleyin ya!
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Anlayamıyoruz, İbrahim Bey'le konuşuyoruz, anlamaya çalışıyoruz. Hocamızdan istifade etmeye çalışıyoruz.
BAŞKAN - Arkadaşlar bir dakika, bakın, bir münazara yapılıyor, bu tür ufak tefek şeyleri bu kadar şey yapmayın.
Sayın Aydemir...
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın üyeler, benim de zaten vurgulamaya çalıştığım, birinci kısmı o kadar kapsamlı düzenlenmiş ki hatta burada bu düzenleme tarzından hareketle benim görüşüm, Avrupa'daki örneklerini de dikkate alarak "Türk Akreditasyon Kurumu" yerine "Türkiye Akreditasyon Kurumu" dersek eğer, o zaman, "Acaba başkaca dernekler olur mu, bu tekelle yarışmaya çalışan?'' diye o sizin endişe duyduğunuz şey de bertaraf edilebilir. Hani, çünkü Türkiye Akreditasyon Kurumu, bu tekelci bir şeydir devletle, devletin adıyla özdeşleşen Anayasa'nın ilk 3 maddesinde olduğu üzere. Benim birinci kısımda gördüğüm başlıca eksik o. O tamamlanırsa o zaman birinci cümlenin içeriği daha iyi yansıyacak ve birinci cümlenin içeriğinde dile getirilen amaç daha bir hedefine yönelik olarak gerçekleşecek.
Şimdi, bu konduktan sonra bana göre -çünkü bu, bir yasaklayıcı ve açık emredici bir hükümdür- ikinci cümleye gerek yok. Zaten bu, kurumu bütünlüğüyle düzenliyor. İkinci cümle, birinci cümleyle öngörülen amacı şu anda öngöremeyeceğimiz, bilemeyeceğimiz biçimde zedeleyecek birtakım gelişmelere, düzenlemelere yol açabilir. O nedenle, bence bu ikinci cümlenin çıkarılmasında yarar var. Türk Akreditasyon Kurumunun birinci cümlesinde öngörülen, çizilen çerçeve Avrupa Birliği amacında düzenlendiğine göre, bu amaca varmasını arzu ettiğimize göre ikinci cümlenin hiç gereği yok. Bu ikinci cümlenin çıkarılmasını öneriyorum ben, iç tutarlılık ve amaca uygunluk açısında