| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1369) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 06 .12.2018 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli vekiller; hepinize selamlar.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, sizlerle diyaloglarımız ve buradaki konuşmalarımızdan bir şeyler düşündüm ve sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bakınız, şimdi, biz muhalefetiz yani esasında size bir tür ayna olmaya çalışıyoruz. Sizin önerdiklerinizin, yapmak istediklerinizin bir başka tarafını da düşünmeniz için çaba gösteriyoruz. Sizin gibi düşünmediğimizden, size, sizin düşündüğünüzün dışarıdan nasıl bakıldığını yansıtarak, esas itibarıyla size yardımcı olmaya çalışıyoruz. Fakat ben anlıyorum ki -ki bunu buradaki yapı itibarıyla söylüyorum, buradaki derken Parlamentoyu da kastederek söylüyorum- buna "demokrasi" diyormuşsunuz meğerse yani -siyasetçilere, ben kendimi daha çok akademik gördüğüm için söyleyeceğim ama- bunun demokrasiyle bir ilgisi yok hakikaten, bu ayrıca tartışılması gereken bir konu ama ben şuraya getirmek istiyorum: Bakın, bütün yasaların altında "Cumhurbaşkanı" geçiyor. Sayın Kaboğlu burada, kendisine sorabiliriz ama ben bunun üstelik doğru olduğunu düşünüyorum çünkü şöyle bir şey var: Bu sistemde anlaşılan o ki, Sayın Cumhurbaşkanı Danışmanı Mehmet Uçum'un da söylediği gibi, esasında Cumhurbaşkanı tek kişilik hükûmet. Fakat arkadaşlar, bilmiyorum, farkında mısınız ama ben hani sol siyasetten gelen bir insan olarak sizleri şöyle görüyorum: Sizler bu ülkede bir tür Sovyetler Birliği kurmaya çalışıyorsunuz gibi geliyor bana yani -gerçekten tuhaf ama- sizler Bolşevik'siniz, bizler de Menşevik gibi kendimi hissediyorum burada ve Bolşevikler de Duma'da çoğunluktaydı ve onların istediği oldu, onların isteği üzerinden sistem belirlendi ve sistem özü itibarıyla devletçiydi. Yani bir "gros plan" vardı, her şeyi planlıyordu. Kimin ne giyeceğine, kimin ne yiyeceğine neredeyse karar veriyordu.
Süreyya Bey, siz de duyun, Adalet ve Kalkınma Partisini bir tür Sovyetler Birliği, Sovyetler Birliği Komünist Partisine benzettiğimi söylüyordum. Siz de duymuş olun.
(Oturum Başkanlığına Başkan Süreyya Sadi Bilgiç geçti)
BAŞKAN - Beni görünce mi aklınıza geldi o?
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Hayır ama siz de duyun istedim.
Şimdi, burada Ziya Bey'e bir soru sordum, Ziya Bey bana bir cevap verdi. Arkadaşlar, verdiği cevap şuydu: "Devletin çıkarları söz konusu olduğu zaman herkes ona uymak zorundadır." anlamı çıkıyordu. Sovyetler Birliği'nde de böyleydi esasında; evet, öyleydi. Fakat arkadaşlar, bu tuhaf gelmiyor mu size hakikaten ya? Yani gerçekten, çünkü...
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yalnız, burada "devlet" dediğimiz kavramın içerisine "millet"i de koyuyoruz. Milletin menfaatleri varsa mesele bitiyor.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ya tabii ki koyuyorsunuz, anlıyorum ama devlet ve millet tek bir bütün değildir ki; farklılıkları vardır, farklı kurumları vardır ve demokrasiler esasında bu farklılıkları bir tür ortak akla getirmeye çalışan mekanizmaları ima eder. Fakat burada, bizim gördüğümüz hakikaten tuhaf bir durum var, üstelik de Cumhurbaşkanlığı sistemi... Yani siyasetin buradan kaçırıldığı... Onu da söyleyeyim size, bunu düşünüyorum. Bugün, Parlamentoda yapılan siyaset değildir arkadaşlar. Siyaseti Sayın Cumhurbaşkanı aldı, 16 bakanıyla ve kendi medyasıyla yukarıya çıkardı ve bizler esasında burada siyaset yapmıyoruz bence, burada münazara gibi bir şey yapıyoruz.
Şimdi, konuya gelecek olursak: Mesela -yine Ziya Bey olsaydı burada, kendisi gitti- Akreditasyon Kurumuyla ilgili savunurken ne dedi? "Avrupa Birliğine de bir hazırlık olmak üzere..." Peki, Kamu İhale Kurumunda niye böyle düşünmüyoruz ki? Yani Kamu İhale Kurumu da esas itibarıyla Avrupa Birliği çerçevesinde dizayn edilebilecek bir kurum. Fakat -diğer arkadaşlar da söylediler- ben bir rakam görmüştüm, "Yüz seksen dokuz ayda 186 değişiklik olmuş." filan gibi. Yani her ay neredeyse bir değişiklik oluyor. Burada da ÇAYKUR'da bir değişikliğe...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Katırcıoğlu, toparlarsak lütfen.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Peki, toparlayacağım.
Değişikliğin kendisi çok önemli değil, buna destek de verilebilir ama madem mesele buraya geldi. Arkadaşlar, yani...
Neyse ben burada bitireyim ya, boş verin.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yani dinliyoruz.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Önemli değil. Ben burada kendi derdimi anlatmaya çalışıyorum ve bu ülkenin bir insanı olarak bir şey söylemeye çalışıyorum. Dün Genel Kuruldaydım...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Biz sizi zevkle dinliyoruz.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Eyvallah... Ama Genel Kurulda da konuşmamın bir yerinde baktım; bütün millet telefonla konuşuyor, sohbet ediyor. Böyle bir şey olamaz.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Öğretmen olduğun için.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Ya yapmayın, öyle değil esasında. Üniversitede tabii ki öğrenciler dinler ama burada daha da fazla dinlememiz lazım birbirimizi.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Hayır, yani kötü anlamda söylemiyorum.
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Anlıyorum, anlıyorum ama ben de size diyorum ki bu, devletçilikle olmaz arkadaşlar. Cumhurbaşkanının yaptığı yanlışlıktır, Cumhurbaşkanı da bundan çok pişman olacak. Nasıl koca Sovyetler birliği yıkıldı... Bunun o şekilde düzenlenmesi gerekiyor.