| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1369) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 06 .12.2018 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, madde 27'de yaptığımız öneri, "Cumhurbaşkanı"yla başlayan ikinci cümlenin çıkarılması konusundaki duyarlılıkları için Sayın Öztürk'e teşekkür ediyorum ve diğer destekleyenleri...
Şimdi neden bu önemli? Çünkü biraz önce sevgili Katırcıoğlu'nun belirttiği gibi... Sayın Altunyaldız gitti galiba ama orada onun sorduğu önemli bir soru vardı: Peki "Bu, Avrupa Birliği standartlarında bir bağımsız idari otoriteyse, özerk ve uzman bir kuruluş ise o zaman oluşumunun da öyle olması gerekmiyor mu?" diye... Fakat onu yanıtlamadan oylama yapıldı, geçildi o.
Burada elimde 4 no.lu CBK var, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi. 703 no.lu Kanun Hükmünde Kararname'yle ilgili kanun değiştiriliyor, kaldırılıyor ve Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleniyor ve bu standartlara uygun değil. Mademki bu Akreditasyon Kurumu burada bir düzenlemeye kavuşturulacak Avrupa Birliği standartlarında, o zaman onun da o şekilde düzenlenmesi gerekiyordu. Bu bakımdan, tabii ki bütün bu söz alanlar ve konuşanların dile getirdiği üzere, burada bu konuları tartışabildiğimiz ölçüde yasanın amacına uygun olarak bir düzenleme yapabiliriz. Yoksa, hani "İktidar mı, muhalefet mi? Bir anda oylayalım, geçsin." biçimindeki yaklaşım niçin yerinde değil? Çünkü sayın üyeler, elimde 1 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi var, 1 no.lu CBK; 539 maddeden oluşuyor ve ben Cumhurbaşkanının bile bunu okuduğundan emin değilim çünkü çok meşgul bir kişi. Peki, kim yazdı bunu, gerekçesi ne, ne kadar zamanda yazıldı, niçin yazıldı; bunu bilmiyoruz. Bunu bilmediğimiz için burada bütçe görüşmeleri sırasında da birçok çelişki ortaya çıktı ve şimdi bunlar yeniden düzenlenecekmiş. Muhtemelen Anayasa Mahkemesinin önünde ve birçok çelişki var. Yani şöyle çelişkiler var: Aslında Anayasa bütünü ötesinde, 6771 sayılı Yasa'yla yapılan değişiklikler dikkate alındığında onunla bile çelişiyor. Bu bakımdan, şimdi buraya yapılan eklemeler açısından konuya baktığımız zaman, ona geldiğim zaman -gerçekten acaba Cumhurbaşkanı haberdar olsaydı, hep "Cumhurbaşkanı"yla başlayan, hani besmeleye benzetmek istemiyorum, kuşkusuz sevenler olabilir ama- sanki "Cumhurbaşkanı" konulmasa bir eksik olurmuş diye sanki bir...
İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - O benzetme biraz yanlış oldu.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Geri alıyorum onu. Ben zaten dinsel söylemler kullanmıyorum, geri aldığımı söyledim ama o kadar yaygın ki bir anda dilim kaydı yani çok yaygın olduğu için.
Fakat belki şöyle bir hayırlı sonucu olabilir: Hani farkında değiller, tam tersini yapmak istiyorlar ama bunları koydukça, bu tür eklemeler yaptıkça bu sistemin çökmesine hizmet ediyor. Yani biz diyoruz ki: Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi yoktur, böyle bir realite, yasama-yürütme ilişkisi modalitesine, tarzına uygun düşmüyor böyle bir niteleme; siz "Vardır." diyorsunuz. Biz sürdürülemez diyoruz, siz "Hayır, sürdürülebilir." diyorsunuz ama bu tür düzenlemeler aslında -varsa eğer böyle bir şey, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi- çökmesi için yapılan düzenlemeler manzumesinde yer alan eklemelerdir çünkü mümkün değil yani sürdürülebilir olması mümkün değil. Katırcıoğlu'nun belirttiği Sovyetler Birliği... Ben farklı bir açıdan bakıyorum, 9 kurul buradaki... Evet, zaten Sovyetler "kurullar" demektir. O açıdan benziyor Sovyetler Birliği'ne fakat 9 kurulun Anayasa'ya uygunluğu, işlevi, işlevselliği aslında bakanlar tarafından bile bilinmiyor yani bakanların neresinde, üstünde mi değil mi. O bakımdan, bence burada yapacağımız düzenlemeler bu anayasal sistemi daha da içinden çıkılmaz hâle getirici olmamalı. Bunu düzenleyici, Sayın Şener'in özellikle vurguladığı gibi, görev-yetki-sorumluluk ilkesinin en azından Cumhurbaşkanlığının altında yer alan birimler açısından belirgin olması gerekiyor. Akşam dile getirildi, Cumhurbaşkanı sorumluluktan muaftır dedim. Gerçekten Anayasa'da Cumhurbaşkanının sorumlu olduğunu gösteren herhangi bir kayıt bulunmuyor cezai sorumluluk dışında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaboğlu, lütfen toparlayalım.
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Toparlıyorum, teşekkür ederim.
Biz bu tür istisnaları çoğalttığımız ölçüde istisnalar kural hâline gelir. O zaman şöyle diyebiliriz: Mademki anayasal sorumluluğu bulunmamaktadır Cumhurbaşkanlığının, o zaman Cumhurbaşkanının yaptığı işlemler tamamen ayrık olsun yani kendisi istediği zaman istediği işlemi yapabilsin ama hiç değilse bunun dışında kalan düzenlemeler asgari de olsa hukuk kurallarına uygun olsun. Bu açıdan, hani biz burada gerçekten bir yasama faaliyetinde bulunuyorsak o zaman önerdiğimiz kurum ile tanıdığımız istisnalar uyumlu olsun.
Son cümlem: "Kamu" dediler, Kamu İhale Kanunu... Bunun Anayasa'ya aykırılık başvurusunu ben hazırladığım için... Siz istisnalar tanıyarak hangi kurumların İhale Kanunu'na tabi olacağını sayın o zaman yani Kamu İhale Kanunu'na sürekli istisna koyacağınıza "Şunlar tabi olacak." deyin, gerisi "kamu" adını taşısa da... Ya da "kamu" kavramını çıkaralım hiç değilse kamu nedir, ne değildir...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Muhalefet belediyeleri...
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Çünkü, emin olun -şu anda söylediğimi ben bir parti mensubu olarak değil, hukukçu olarak söylüyorum- bu CBK'ler, bu düzenlemeler Anayasa Mahkemesinin de işin içinden çıkabileceği düzenleme alanları değildir. Muhtemelen uyarıldı ve onun üzerine yeniden düzenleme yapılıyor. Bunlar hem idari yargıyı üstesinden gelemeyecek konuma sokacak hem de Anayasa Mahkemesini. O bakımdan, burada yapacağımız düzenlemeleri biraz daha saydam bir biçimde konuşarak, tartışarak, biraz önce 27'nci maddede yapıldığı gibi "Evet, siz muhalifsiniz ama bu makuldür." diyebileceğimiz alanlar, ortak paydalar oluşturarak yaparsak daha sağlıklı, daha bir yasanın amacına uygun düzenleme yaparız diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim dikkatiniz için.