| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çay İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğünün (ÇAYKUR) 2015 ve 2016 yıllarına ait bilanço ve netice hesaplarının görüşmeleri |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 13 .12.2018 |
KEMAL ZEYBEK (Samsun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Müdürüm, değerli yöneticilerimiz; hoş geldiniz. Ben de bugün hızlı tren kazasında hayatını kaybeden yurttaşlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum. Kazada yaralanan yurttaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
Şimdi, çay demek toprak demek, tarım demek yani bu toprakla, tarımla ilgilenen insanların da büyük bir emek gücü, tırnaklarıyla kazandıkları emek demek. Bu da Karadeniz açısından, Türkiye açısından çok önemli bir ürün ve hem üretim açısından Türkiye'de hem de tüketim açısından. Örneğin, çay hayatımızın her alanında var. Burada şu anda bu toplantıdayız, çay ikramı olmadan olmuyor. Demek ki çay bizim için çok önemli yani Türk milletinin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının temel gıda maddesi. Şimdi, o yüzden bu bizim çok önemsediğimiz, önem verdiğimiz bir mesele. Üstelik çay Rize'de binlerce insanımızın geçim kaynağı, 200 bine yakın çiftçimizin geçim kaynağı. 200 bin kişiyle beraber de Türkiye'de binlerce insanın pazarlamasından dağıtımına, üretimine bir sürü kazanç elde ettiği bir ürün. Bu çok değerli ürün, bir şekilde Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi özelinde zarar etse de kesinlikle üretilmeli, kesinlikle büyük ölçüde desteklenmeli diye düşünüyorum. Öyle de yapılmaya çalışılıyor ama yeterli olmadığını görüyoruz. Yeterli olabilmesi için... ÇAYKUR'un -çayın- tarım işçisiyle, çalışanlarıyla beraber büyük istihdam sağladığı ve Karadeniz'de göçü engellediği, Karadeniz'de yaşamı iyileştirdiği hepimiz tarafından biliniyor.
Tabii, bizler bu ülkede yaşarken Türkiye'deki işsizlik oranının çok yüksek olduğunu ama ÇAYKUR'un da bu konuda büyük istihdam sağladığını ve bunu da sağlamaya devam etmesi gerektiğini... İnsanlara tutup belli ölçekte, hiç iş görmeden bir ücret vermeye kalktığınız zaman alan insan da buna alınganlık gösterir, veren insan da ne yaptığını bilmez ama belli ölçüde yaşamını sürdürebilmek için, geçim elde edebilmek için, yılın on iki ayında altı ay da olsa, dört ay da olsa, bir ay da olsa bir ücretle kendisinin orada kazanç sağladığını gören vatandaşlarımız o bölgede tutunuyor, kalıyor, geçim sağlıyorlar; o yüzden önemli. Şimdi, bunu yapmak için -tabii arkadaşlarımız az önce tartışmalara neden oldu- çay kanununun çıkması gerekiyor... Tabii ki çıkması gerekiyor yani burada başta çayın daha iyi şekilde üretilmesi, giderlerinin azaltılması ve üretiminin daha yüksek olması için kesinlikle tarım alanlarının toplulaştırılması çok önemli. Yani, düşünün bir insanı, 10 kilometre ileride bir çay tarlası var, işte, 5 kilometre ileride var ama şöyle düşünün: Çay tarlalarının, üretildiği yerin tamamen bir araya toplandığını düşünün. Ona mı daha iyi bakılır, onun etrafını mı daha iyi çevirir, kendisini ona daha iyi mi odaklar yoksa birkaç dönüm orada, birkaç dönüm orada, birkaç dönüm orada yani üretimde bir sıkıntı var, üretimle beraber işçilikte sıkıntı var... O yüzdendir ki toprakların kesinlikle toplulaştırılması çok önemli diye düşünüyoruz. Burada bir Hükûmet meselesi yani kimin olup olmadığı değil, burada gerçekten bir siyasi parti gözüyle bu olaya bakmak doğru değil, bu bizim millî gelirimiz. Yani "Bir siyasal parti oradan daha çok faydalanıyor." Faydalansın, bizim insanlarımız değil mi orada yaşamını sürdürenler? Bizim insanımız yani hangi partiye oy verip vermemesi önemli değil ki. Ama eğer bu ülkenin savunmasına, bu ülkenin varlıklarına, bu ülkenin yaşam gelişmesine katkı sağlayan her insanımızın bu ülkede kendisine bir ücret verilerek hayatının devam ettirilmesi gerektiği inancı içerisindeyiz. Bunu yaparken de biz "A" parti, "B" parti, "C" parti anlamında bu olaya bakmıyoruz. Oradaki insanların yüzde 100'ü bir partiye oy verse bile bizim insanımız; bunu desteklemek zorundayız, destekliyoruz.
Şimdi, Sayın Genel Müdür Vekilim ve yöneticilerimiz burada. Tabii ki onlar en az bizim kadar da oradaki çalışan işçilerimizi, oradaki çiftçilerimizi en iyi şekilde düşünür durumdalar. Ama ellerinde değil ki yani yasayla elde ediliyor bu. Ne olur bu yasa çıkarılsın. Burada gelişigüzel hareket edilmesin yani birinin ağzından çıkan yönetmelik olmasın. Kanunen yasal, hukuksal duruma yerleştirilsin yani oradaki çay üreticisi desin ki: "Benim yaşam hakkım budur." Orada özel sektör de gerek çay işlemesinde gerekse çay alımlarında büyük rol oynuyor. Bunlarda bir disiplin olsun, hukuksal bir durumda kanunlaşsın bu hadise. O da neyin, nasıl yapılabileceğini kendisini bilsin, neyin dışına çıktığı zaman çaya zarar verdiğini, hangi kurallar içerisinde olduğu zaman çayın üretiminde daha yüksek verim elde ettiğini bir şekilde disipline etsin diye düşünüyoruz bu kanunla.
Ben, Sayın ÇAYKUR yönetiminin, Hükûmetin, Türkiye'deki tüm siyasi partilerin el birliğiyle oradaki insanlarımızın yaşam kalitesinin artırılması, oradaki çiftçilerimize daha çok destekçi olabilmek, oradaki fabrikalarda çalışan, çay işçiliği yapan tüm işçilerimize de daha çok faydalı olabilmek için çay kanununun çıkarılması ve desteklenmesi gerektiği inancındayım.
Teşekkür ediyorum.