KOMİSYON KONUŞMASI

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Teşekkür ederim.

Sayın Başkan, değerli üyeler, değerli basın mensupları arkadaşlarımız; öncelikle herkesi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Noel Bayramı'nızı ben de buradan kutlamak istiyorum öncelikle.

Değerli arkadaşlar, açıkçası, ağırlıklı olarak geneli üzerine ve maddeler üzerine konuşmak istiyorum ama biraz önce bu Komisyonda yaşadığımız olay beni de gerçekten üzdü. Çünkü bu çatı altında bizler, milletvekilleri olarak hem Komisyon üyeleri hem de misafir milletvekilleri olarak birbirimize daha saygı ve hoşgörü çerçevesinde davranmak zorundayız.

Şunun da altını çizmek istiyorum: Eğer sizlerin savunduğu gibi bir demokrasi ve ifade özgürlüğü içerisindeyse bu ülke, böyle yaşıyorsak o zaman, milletvekilleri olarak da birbirimizin düşüncelerini özgürce ifade etmemizi engellemememiz gerekiyor yani birbirimize de ayar vermememiz gerekiyor değerli arkadaşlar. Metin Akpınar'ın söylediği sözleri kınarız, kınamayız; katılırız, katılmayız ancak sonuç olarak milletvekillerinin de burada düşüncelerini özgürce ifade etme özgürlüğü vardır, ben böyle düşünüyorum. Siz farklı mı düşünüyorsunuz? Milletvekillerinin bir konuyla ilgili görüşünü ifade etme özgürlüğü var mı, yok mu? Ben bu noktada, sizin Sayın Aydemir, yapmış olduğunuz çıkışları eleştireceğim, şöyle eleştireceğim: Katılmayabilirsiniz, ben de katılmayabilirim ama bir savcı ya da hâkim pozisyonunda bağırmanızı çağırmanızı, ayar vermenizi ve zorla kınamaya davet etmenizi de doğru bulmuyorum. Kınayan kınar, kınamayan kınamaz, herkes topluma bunun hesabını verir. Bakın, seçmen bunun notunu, değerini verir, milletvekilini değerlendirir. Bizler burada birbirimizi bu sözler ve davranışlarımız üzerinden bu kadar eleştiremeyiz, bu kadar birbirimizin üzerine gidemeyiz çünkü birlikte çalışıyoruz, yüz yüze bakıyoruz. Ben bunu ifade etmek istiyorum. Yani bundan sonra biraz daha birbirimize dikkatli davranmaya davet ediyorum, hepimizi.

Teşekkür ediyorum.

Yani ben sizin de bu arada -altını çizmek istiyorum- öfkenize hâkim olamadığınızı düşünmek istiyorum bu noktada Sayın Aydemir. Karşılıklı, bizim grubumuzda da oldu yanlış çıkışlar, orada da oldu. Yani bunların hepsinin altını çizerek bu eleştiriyi yaptım, onu da belirteyim. Yoksa kesinlikle bir arkadaşımı, Komisyon çatısı alındaki bir arkadaşımı bu konuda direkt hedef göstermek istemem.

Değerli arkadaşlar, çok şey söylendi tabii, torba yasanın geneli üzerine, maddeleri üzerine ama bazı şeyleri -tekrar olsa da- ifade etmek ihtiyacı duyuyorum. Ben bir soruyla başlamak istiyorum öncelikle. Eğer 31 Martta bir seçim olmasaydı, eğer şu an yaşanan, siz çok kabul etmiyorsunuz bunu, bir ekonomik kriz yaşandığını kabul etmiyorsunuz ama bir kriz var, ekonomik bir darboğazdayız, sıkıntıdayız, bu olmasaydı acaba bu torba kanun tam da yılbaşından önce karşımıza gelir miydi? Bu soruyla başlamak istiyorum. Gelmeyebilirdi ya da kapsamı farklı olurdu diye düşünüyorum açıkçası. O nedenle de bu torba kanunun ben de seçim öncesi, bir anlamda biraz seçim yatırımı olduğunu yani buna "seçim rüşveti, seçim yatırımı" ne dersek, isterseniz bir tanım daha ekleyelim, "seçim promosyonu" diyelim yani "seçim promosyonu" da olabilir, bu şekilde görüyorum, seçimlere bir yatırım olarak yapıldığını görüyorum. Bir anlamı daha var, ikinci bir anlamı da: Bir taraftan vatandaşa seçim yatırımı olarak birtakım avantajlar sağlanırken diğer taraftan da ekonomik krizden dolayı parasızız, para yok, paraya ihtiyacımız var, gelir etme elde etmemiz, kaynak sağlamamız gerekiyor, bazı maddeler de bunu sağlıyor. Yani güzel bir torba, güzel bir karma olmuş. Bunun altını çizerek başlamak istiyorum. Neyi tartıştığımızı bilmemiz lazım, önümüzde bir torba var. İçinde katıldığımız yerler olabilir, katılmadığımız, eleştireceğimiz noktalar olabilir.

Gerekçelerle ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Açıkçası, gerekçeler tanımlanırken ben bazı yetersizlikler görüyorum. Yani gerekçe açıklanırken "Neden?" sorusuna cevap vermesi lazım yani neden böyle bir değişiklik yapılma, neden böyle bir teklif getirme gereği duyuldu? Bazı maddelerde bu açıklamayı görüyoruz ama bazı maddelerde bunun eksikliğini de hissediyoruz. Açıkçası, maddelerin gerekçeleri açıklanırken bize birtakım verilerin de verilmesi gerekiyordu, veriler yok elimizde. Hangi verilere göre değerlendireceğimizi, eleştireceğimizi ya da katılacağımızı da bilemiyorum. Ben bu noktada -Sayın Mehmet Muş yerinde değil ama- maddeler üzerinden böyle bir kısa giderek bazı sorularımı da sormak istiyorum ki maddeler üzerinde konuşulurken de bu konuda cevaplar belki hazır olabilir diye düşünüyorum.

Şimdi, kanun teklifleri hazırlanırken maalesef ilerisi gerisi çok düşünülmeden kararlar alınıyor yani yanlış, eksik birtakım çalışmalarla bunlar yapılıyor, daha sonra da yapılan yanlışlar birtakım aflar getirilerek düzeltilmeye çalışılıyor. Bunun en güzel örneği, bu torba yasada özellikle 3'üncü madde ve 4'üncü madde. 3'üncü madde ve 4'üncü maddeden başlayacak olursak: Neydi 3'üncü madde? Vatandaşlarımıza verilen, 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nden geçenlere uygulanan para cezalarının affedilmesi. Bu konuda vatandaşlardan çok ciddi şikâyet geldi, hepimize geldi, bizler de bu konuları dile getirdik, daha önce hem Komisyonda dile getirdik hem Meclis kürsüsünde dile getirdik bunun yanlış olduğunu ve şimdi bu yanlıştan dönülmek üzere cezalar affediliyor. Keşke daha baştan bu düzenleme böyle yapılmasaydı, keşke bu noktaya gelinmeseydi. Çünkü sürekli olarak yapılan ihlaller... Daha doğrusu, vatandaşlar ihlallere teşvik ediliyor, sonra bu ihlaller affediliyor. Bu ciddi anlamda da vatandaşlar arasında eşitlik ilkesine aykırı uygulamaları getiriyor.

Bir şey daha burada benim dikkatimi çekiyor tabii. Bu tür uygulamalarda genel yaklaşım, affın kapsamının, taslağın hazırlandığı tarihe kadar olan dönemini sınırlaması. Şimdi, bu teklifle 1/1/2019'da yürürlüğe girecek bu madde. Yani bu tarihe kadar vatandaşlar tekrar -girene kadar- aslında ihlalde bulunmuş olacaklar ve biz mevcut ihlallerin yanında bugünden sonra da yapılan ihlalleri tekrar affetmek zorunda kalacağız.

Diğer bir şey burada, Sayın Binali Yıldırım -hangi yetkiye dayanarak- bu teklif bu Komisyona gelmeden bu aflarla ilgili bir açıklama yaptı biliyorsunuz. Yani hangi yetkiyle bu açıklamayı yaptı?

BAŞKAN - Yetki derken?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Köprü geçişleriyle ilgili diyorum.

BAŞKAN - Yetki derken?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Affedileceğiyle ilgili bir açıklama yaptı.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Ama onu kastetmedi.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yok, bunu kastetti.

BAŞKAN - Yok, bunu kastetti de yani yetki kısmını anlayamadım.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yani neye dayanarak bu açıklamayı yaptı?

BAŞKAN - Meclis Başkanı da bir milletvekili yani halkın bu yönde bir talebi noktasında bir açıklama yapabilir.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - "Kaldıracağız." dedi ama. Böyle bir yetkisi var mı, onu sormak istiyorum.

BAŞKAN - E, Meclis Başkanı. Mecliste kalkacak ya, bundan daha tabii ne olabilir? Yani Hükûmetin yetkisinde olsaydı söylemezdi bunu.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yani siz ona hak görüyorsunuz.

BAŞKAN - Hükûmetin yetkisinde olsaydı, yürütmenin, söylemezdi yasamanın başkanı olarak.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Evet. Biz de başka bir açıdan değerlendirelim. Sayın Binali Yıldırım İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı olacak.

BAŞKAN - Öyle mi?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Öyle görünüyor. Olmayacak mı, yapmayacak mısınız?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Rüyasında göremez ya!

BAŞKAN - Bilmiyorum ki, siz biliyorsunuz.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yapmayacak mısınız? Öyle; basına, her yere yansıdı yani.

CAVİT ARI (Antalya) - Vazgeçtiyseniz Başkanım... Tutmadı mı?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Acaba vaz mı geçti, acaba adaylaşmadan önce...

BAŞKAN - Benim haberim yok.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - O zaman biz size bunu söylemiş olalım.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Emekliye ayıracağız.

CAVİT ARI (Antalya) - Adaylığı tutmadıysa siz bilirsiniz.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Adaylaşmadan önce acaba seçmenlere bir işaret mi veriyor, seçmenlere bir mesaj mı veriyor diye de tabii bu bizi düşündürüyor açıkçası.

BAŞKAN - Olabilir.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Zaten konuşulan problemlerdi. Şimdi, adaylaştıktan sonra bunu çok güzel kullanacağını da düşünüyorum. ama burada tabii vatandaşların mağduriyetinin giderilmesi de önemlidir.

Yine, 4'üncü madde, burada yanlış yapılan uygulamaların sonradan düzeltilmeye çalışılması... Biliyorsunuz, Büyükşehir Yasası'yla köylerimizin hizmet almasının ve kendi yerel yönetim birimleriyle özgürce karar alınmasının önüne geçilmiştir. Büyükşehir Yasası çıktıktan sonra, maalesef belediyelerin hizmet alanları çok fazla geliştiği, genişlediği için özellikle büyük...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlar mısınız lütfen.

Buyurun.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Köyden mahalleye dönüşen yerleşim yerlerine hizmet götürememeye başlamışlardır, böyle bir sorun yaşanmıştır.

Ayrıca daha önce de bunu çok ifade ettik. Bu Büyükşehir Yasası'yla tarım alanları da talan edilmiş, çiftçimizin ekip dikerek üretmesi gereken yerler yapılaşmalara kurban edilmiş, çarpık çurpuk yapılaşmaların da önü açılmıştır. Şimdi, burada, köylerde, özellikle emlak vergisi, vergi harç ve katılım payları, su paraları ve benzeri ödemelerin ertelenmesi öngörülüyor. Aslında keşke köyler bu Büyükşehir Yasası'yla bu şekilde bir yönetim yapısı altına alınmasaydı, bu çok daha iyi olurdu diye düşünüyorum açıkçası.

Ben maddedeki bu düzenlemenin de ekonomik krizin her geçen gün daha artmasıyla birlikte vatandaşlara bir seçim promosyonu olarak verildiğini düşünüyorum açıkçası, Aslında bu bütünşehir yasası iptal edilip yeniden bir düzenleme yapılıp bu köyler bu kapsamdan çıkarılsa inanın köyler için çok daha faydalı olacaktır bu çalışma diye düşünüyorum.

BAŞKAN - Bu teklifi önemserim.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yani bir düzenleme yapılmasında fayda vardır.

CAVİT ARI (Antalya) - Köyler eski statüsüne kavuşturulsun.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Haydi bir teklif hazırlayalım da getir Komisyona.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Bir teklif hazırlayıp getirelim, siz de burada o zaman görüşülmesinin önünü açın Başkanım, olur.

Şimdi, trafik cezalarıyla ilgili konulara şöyle hızlıca değinecek olursam... 1'inci madde, bu trafik cezalarının.... Bundan birkaç ay önce trafik cezalarıyla ilgili yeni bir düzenleme getirdik. Bu düzenlemede, yüzde kaçı bu cezaların yükseltildi? Bunun Sayın Muş'tan bilgisini tekrar alalım. Bütün cezalar bu kapsamda değildi diye hatırlıyorum ben ve şimdi yeniden değerleme oranı, yüzde 23,73'tü 2019 yılı için artması gereken, bu kaldırılıyor. Şimdi, normalde evet, belki vatandaşa iyi bir şey yapılıyormuş gibi görünüyor, ancak, caydırıcılık ilkesiyle de çelişen bir durum. Özellikle de konu trafik cezalarıysa. Neden? İnsanların ölümüne sebep olan kazaların çok yoğun yaşandığı bir ülkedeyiz. Trafik cezalarında ölüm oranı çok yüksek. Şimdi, sürekli trafik cezalarında caydırıcılığı düşürüp yani af gibi, indirim gibi, yeniden değerleme oranının uygulanmaması gibi uygulamaların getirilmesi açıkçası, özellikle trafik terörü uygulamaya eğilimli insanlara cesaret verecektir. Ben bu anlamda, bu maddedeki uygulamanın da sakıncaları olduğunu düşünüyorum, bunu belirtmek isterim.

Diğer konuya zaten değinmiştik, ona tekrar değinmeyeceğim.

Evet, asıl en önemlisi, Boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesi de imar affı kapsamına alınıyor. İmar barışından yararlandırılarak bunlara yapı kayıt belgesi verilmesinin önü açılıyor. Şimdi, benim bazı sorularım olacak Sayın Muş'a bu konuda: Adı geçen bölgede kaç tane kaçak yapı olduğu tespit edildi mi, bu haktan yararlanacak olan? Bu yapıların kaçı hakkında yıkım kararı verilmiştir? Sayın Muş, bu sorularımıza cevap verirseniz... Bu yapılara ilişkin verilen para cezaları ne kadardır ve bu af sayesinde o bölgelerde hızlı bir yeni kaçak yapılaşma tehlikesi ortaya çıkacak mıdır? Bunları sormak istiyorum. Bir de bu geçici madde 16'da "31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için..." diye bir ibare var biliyorsunuz. Ancak imar affı çıktıktan sonra bunun suistimal edildiğini gördük. Özellikle Karadeniz Bölgesi'nde imar affından yararlanılmak üzere çok fazla kaçak kondunun yapıldığını biliyoruz, bunların hepsinin yıkılmadığını da biliyoruz, bir kısmının meşrulaştığını. Şimdi, burada yeni getirilen bu tasarıyla birlikte 31/12/2017 tarihinden sonra yapılmış yapıların bu kapsama alınmayacağının garantisi var mı? Yani bunun önüne geçmek için açıkçası ben herhangi ek bir düzenleme göremedim. Daha önceki uygulamalar da olumsuz olduğu için başka bir ek düzenleme getirilmesi gerektiğini düşünüyorum bunun önlenmesi için, en azından 2017, bu tarihten sonra yapılmış yapılarla ilgili.

Bir de başvuru süresine -yine bu geçici maddede- "31/10/2018 tarihine kadar başvurulması..." diyor. Geldik o tarihe, teklifte bununla ilgili de bir düzenleme göremedim, ne düşünüyorsunuz bu konuda? Yoksa başvurması gereken belli kesimler vardı da onlar zaten bu tarihe kadar başvurdu mu, nedir? Yani bu çıkarılan yasa gerçekten mağdur vatandaşlar için mi çıkarıldı, yoksa birilerine fayda sağlamak için mi? O bölgelerdeki belediyelerimizin talepleri olduğunu biliyoruz. Geçmişten gelen, mağduriyet yaşayan vatandaşlarımız olduğunu da biliyoruz ama yüksek ranta sahip bir bölge olduğu için, suistimallere de çok açık bir bölge olduğu ortada. Bu anlamda, bunların dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum.

Bu sorularımıza da cevap verirseniz sevinirim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Vergi affıyla ilgili de Başkanım bir şeyler söylemek istiyorum, ondan sonra maddelere geçince gerekirse yine söz alırım. Vatandaşın artık zaten vergileri ödeyecek hâli kalmadı. Çünkü kazanamıyor, çünkü para yok. Yani ne kadar yapılandırsak, ne kadar affetsek yine ödeyemeyecek.

Şimdi, Sayın Kuşoğlu burada değil, onun paylaştığı bazı rakamları paylaşmak istiyorum: Genel Kurulda izah etmişti, 5 milyon 950 bin mükellef yararlanmak için başvuruda bulunmuş imar affından. 2 milyon 459 bin kişi ihlal etmiş, 70 milyar TL yapılandırılmış ama 13 milyar ödenmiş.

BAŞKAN - Çok özür diliyorum, imarla ilgili değil bu, bir yanlışlık var.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ben başka bir şeye geleceğim.

BAŞKAN - Bu imarla ilgili değil ama, bu vergi yapılandırması, 7143'le ilgili ve vergi tarafıyla ilgili.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Başka bir şey söylemek istiyorum ben.

BAŞKAN - Yani "imar" dediniz de o yüzden düzeltiyorum, yanlışlığı düzeltiyorum.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Yapılandırılan vergilerin affından bahsediyorum işte.

BAŞKAN - "İmar" dediniz de o yüzden.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Çok özür dilerim, pardon, dil sürçmesi o. Rakamlardan zaten çıkıyordur.

Aynı şekilde, yine, SGK'da da öyle. SGK'da başvuru 1 milyon 270 bin, ihlal 562 bin, beklenen gelir 43 milyar, tahsilat 3,2 milyar.

BAŞKAN - Devam eden yapılandırma ne kadar?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Beklenen gelir 43 milyar SGK'dan, daha önce Sayın Kuşoğlu...

BAŞKAN - Yapılandırması bozulmayan ne kadar diye sordum, orada var mı o?

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Hayır, yok.

Tahsilat 3,2 milyar. Şimdi, açıkçası, bu yeni afla ne kadar gelir toplamayı hedefliyorsunuz, hedefiniz ne? Çünkü burada hedeflenenlerin çok daha altında, çok daha düşük rakamlar toplanmış, insanlar bunları ödeyememiş, çok ciddi bir kriz var ülkemizde. Buradan beklentiniz nedir? Bunu da duymak istiyoruz.

Diğer şeylerle ilgili de maddeler üzerinde söz alıp değerlendirme yapabilirim Sayın Başkanım.