KOMİSYON KONUŞMASI

HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz, çok değerli Komisyon üyeleri, çok değerli Kültür ve Turizm Bakanlığının Bakan Yardımcısı Sinema Genel Müdürümüz, çok değerli sektörümüzün temsilcileri, çok değerli gazeteci arkadaşlar; ben de sizleri saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. İnşallah, toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Sunumuma başlamadan önce sizlere kısa bir anekdot arz etmek isterim. Bizim sanata bakışımızı, bizim kültüre bakışımızı göstermesi bakımından bu anekdotun önemli olduğunu düşünüyoruz. İngiltere'de bir gün Kraliçe danışmanlarıyla otururken danışmanlarına soruyor, diyor ki: "İngiltere nedir?" Bir tanesi el kaldırıyor, diyor ki: "İngiltere demir çelik imparatorluğudur." Elini sallıyor, "Hayır, hayır." diyor. Başka bir tanesine soruyor, "İngiltere nedir?" diyor. "İngiltere üzerinde güneş batmayan bir imparatorluktur." diyor, "Hayır, hayır." diyor. Başka bir tanesi "İngiltere dünyanın yenilmez armadasıdır." diyor, "Hayır, hayır." diyor. Bir tanesi "İngiltere dünyayı yöneten gölge bir güçtür." diyor, "Hayır, hayır." diyor. En sonunda verdiği bir cevap var: "İngiltere Shakespeare'dir." diyor. Evet, biz de Türkiye'yi Mevlâna, Yunus Emre ve gerçekten, Türkiye'yi sanatı sanat yapan, kültürümüzü ileriye taşıyan insanların yurdu olarak görüyoruz, Yahya Kemal olarak görüyoruz, Necip Fazıl Kısakürek olarak görüyoruz, Dadaloğlu olarak görüyoruz, Pir Sultan Abdal olarak görüyoruz, Ahmed Arif olarak görüyoruz ve gerçekten bizi biz yapan değerler olarak görüyoruz.

Ben Kültür ve Turizm Bakan Yardımcılığı görevinde bulundum. Gittiğim toplantılarda küçük bir sosyal deney yapardım. Burada da bunu tekrarlamak isterim. Aramızda farklı takımları tutan insanlar var. "Galatasaraylılar el kaldırsın." desem salonda bir kısım insanlar el kaldıracaktır, "Fenerbahçeliler el kaldırsın." desem bir kısım insanlar el kaldıracaktır, "Beşiktaşlılar, Trabzonlular el kaldırsın." desem bir kısım insanlar el kaldıracaktır. Ama "Neşet Ertaş'ı sevenler al kaldırsın." desem muhtemelen bütün salon el kaldıracaktır. "Sezen Aksu'yu sevenler el kaldırsın." desem muhtemelen bütün salon el kaldıracaktır. İşte, kültür, bizi biz yapan değerlerdir.

Biraz önce çok değerli Emrullah İşler Başkanımız ifade etti, "soft power" dedikleri yumuşak güç, kültürel diplomasiyi, sanat diplomasisini çok önemli buluyoruz. Sayın Başkan biraz önce birtakım rakamlar ifade etti, Türkiye'deki sinema sektörünün gelişmesi bakımından çok önemli rakamlardı. O rakamları biraz daha somutlaştırırsak size şöyle bir tablo çizmem gerekir: Dünya haritasını gözünüzün önünde canlandırın. Buenos Aires'e gittiğinizde Arjantin'de, orada, Türk dizilerinin seyredildiğini, Türklerin oralarda kahramanlar gibi karşılandığını görürsünüz. Tokyo'ya gittiğinizde yine orada Türk dizilerinin bir kahraman olduğunu, fenomen olduğunu görürsünüz veya dünya sinemasının en önemli merkezlerinden bir tanesi olan Hindistan'a gittiğinizde yine orada Türk sinemasının ne kadar ileri gittiğini görürsünüz. Şunu ifade etmek istiyorum: Gerçekten Türkiye sinema alanında, diziler alanında, kültür alanında çok önemli mesafeler aldı ve bugün konuştuğumuz konuda, işte bu ileriye giden, kabına sığmayan sektörümüzü çok daha ileriye götürmek, Türkiye'yi belki 2030, 2071 hedeflerine taşımak ve Türkiye'nin yumuşak gücünü, Türkiye'nin kültürel diplomasisini bütün dünyaya, Türkiye'ye müzahir, dost coğrafyalara götürmek anlamında önemli olduğunu düşünüyoruz.

Çok değerli Komisyon üyeleri, çok değerli gazeteci arkadaşlar; gazeteci arkadaşların bize en çok sorduğu soru şuydu: "Cem Yılmaz da gelecek mi, Şahan Gökbakar da gelecek mi?" Arkadaşlar, onlar gelmeyecekler ama bizi görecekler, hani o klasik replikle ifade etmek gerekirse. Biz gerçekten bu yasayı uzun zamandır tartışıyoruz. Bu yasa yaklaşık on dört-on beş yıldır yoğun bir biçimde, özellikle meslek örgütleriyle beraber tartıştığımız, sinemacı dostlarımızla, yapımcılarla, sinema emekçileriyle beraber tartıştığımız, beraber olgunlaştırdığımız ve birlikte yaptığımız bir sinema yasasıdır. Bunun altını özellikle çizmek isterim. Burada sektörden çok değerli büyüklerimiz var, temsilciler var; onlar burada fikirlerini beyan edebilirler. Gerçekten uzun zamandır hem Sinema Genel Müdürümüz hem Sayın Bakanımız ve bakanlarımızın ve burada tabii ki Kültür Komisyonumuzun çok önemli katkıları var; bunları ifade etmek isteriz.

Çok Değerli Başkan, çok değerli üyeler, 5224 sayılı Kanun'la biz ne yapmak istedik? Bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Amacımız nedir? Amacımız, çok açık bir biçimde, kabına sığmayan sinema sektörünü çok daha ileri götürmektir. Türkiye'nin, eğer biz büyüyen bir Türkiye diyorsak, aynı zamanda büyüyen bir sanatı, kültürü, müzeciliği konuşmamız lazım ve bu anlamda biz "sanat hayattır" sözünü kendimize prensip edinmiş bir hükûmetiz ve bir, en azından anlayışı temsil ediyoruz. Bu bağlamda, kesinlikle sinemamıza bugüne kadar emek veren ve Türkiye'nin Hollywood'u olarak betimlenen Yeşilçam'ın sinema emekçilerine, Yeşilçam'a emek veren ışıkçısından kameramanına, yapımcısından senaristine, ulaştırmasından bütün lojistiğini sağlayan arkadaşlarımıza ve en başta da artistlerimize şükranlarımızı sunuyoruz. Çünkü onlar olmazsa biz hayata ışık tutamazdık, çünkü insan fanidir, sanat kalıcıdır.

Çok değerli üyeler, Türk sinemasında sağlanan bu gelişime ve büyümenin sürdürülebilir hâle gelmesini biz önemli buluyoruz. Sürdürülebilirlik kavramı bizim için çok değerli bir kavramdır ve bu anlamda bu kanun teklifini tüm paydaşlarımızla, bu sektörde bulunan tüm oyuncularla, aktörlerle bir araya gelerek değerlendirmiş ve huzurlarınıza getirmiş bulunmaktayız.

Bu kanunla getirilen değişiklikler nelerdir, bunları başlıklar hâlinde kısa kısa ifade etmek isterim. Birincisi, yabancı film desteği, biz bunu çok önemli buluyoruz. Dünyanın farklı ülkelerinde, bize komşu olan ülkelerde dahi eğer bir yapımcı gidip film çekmek istediğinde yüzde 30'lara varan bir yapım desteği, bir ekonomik destek sağlanıyor. Biz de inşallah Türkiye'de yabancı film yapım desteğiyle... Biz nasıl tanımlıyoruz Türkiye'yi? "Türkiye dünyanın açık hava müzesidir, Türkiye tarihin başladığı yerdir. Göbeklitepe, dünya arkeoloji tarihini değiştiren bir yerdir." tanımlamalarını yapıyoruz. Eğer Türkiye dünyanın açık hava müzesi ise pekâlâ Türkiye dünyanın sinema platosu hâline gelebilir. Bunun için de bu kanun teklifiyle -uzun zamandır sektörün beklediği bir destekti- bunu sağlamış oluyoruz.

İkincisi, ortak yapım desteği ve bu anlamda farklı ülkelerdeki sinemacıların, sektör temsilcilerinin bir araya gelmesi, bilgi-teknoloji aktarımı, yerel fon kaynaklarının paylaşımı, erişimi, potansiyel pazarlar oluşturulması konularında ortak yapım desteği getirmekteyiz. Hâlihazırda ortak yapım bir filme destek verilebilmesi için yerli yapımcının yüzde 51 hak sahibi olması gerekirken teklifin yasalaşması durumunda küçük olan yerli yapımcılara destek sağlanmasının yolu açılmaktadır.

Yerli film gösterim desteği: Yine bu da bizim çok çok önem verdiğimiz düzenlemelerden bir tanesi. Biraz önce ifade edildi, tekrarlamakta fayda var: Türkiye Avrupa'da en çok yerli film -yüzde 63 oranıyla- izlenen ülkelerin başında geliyor ve bu anlamda Türkiye'nin bu "soft power"ını dünyaya tanıtmak anlamında biz bu yerli film desteğinin önemli olduğunu düşünüyoruz.

Yeni düzenlemeyle getirilen değişikliklerden bir tanesi de dizi film desteği. Türkiye Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra dünyada en çok dizi ihraç eden ülkeler arasında 2'nci sırada yer alıyor ve dünyanın hangi coğrafyasına giderseniz gidin orada, Türk artistlerinin tanındığını ve size o dizilerle ilgili hikâyelerin anlatıldığını görüyorsunuz. Orada Türkçe öğrenme konusunda, özellikle Balkan coğrafyasında, özellikle Orta Doğu coğrafyasında çok önemli bir işlev görüyor Türk dizileri. Bu anlamda bizim dizi filmlerimizin ihraç edildiği ülkelerde yakaladığı prestij Türk içeriklerinin ihracat, ülke tanıtımı, turizm ve dil öğretimi alanlarından etkin olarak kullanılması gereken güçlü bir enstrüman hâline getirmiştir. Bu noktada, ülkemizin uluslararası tanıtımına katkı sağlayacak ihraç edilen dizi filmler kanun kapsamında desteklenecektir.

Çekim sonrası desteği: Bu da çok çok önemli, yeni düzenlemelerden bir tanesi. Daha önce bakanlıktan destek almamış, çekimleri tamamlanmış sinema filmlerinin görüntü, ses ve benzeri işlemleri için filmin yapımcısına verilecek destektir. Söz konusu destekle maddi nedenlerle stüdyolarda işlemleri tamamlanamamış filmlerin izleyiciyle buluşturulması hedeflenmektedir. Şöyle bir tablo gözünüzün önünde canlandırın: Bir film yapmak istiyorsunuz fakat filmin bütçesi sizin planlamalarımızın üstüne geçtiği için siz maalesef bütçenizi bitirmiş durumdasınız ve bu filmi tamamlayabilmek için Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğüne müracaat ettiğinizde böylece çekim sonrası desteği için bir imkân sağlanmış oluyor.

Verilecek desteklerde aranacak kriterler: Bunu yeniden düzenliyoruz ve burada inşallah yine sektörümüzün katılımıyla... Biz bunu çok önemli buluyoruz. 2 tane bizim olmazsa olmaz kavramımız var, bir tanesi birlikte yapmak, beraberce bir yönetişim anlayışı içerisinde düzenlemek; ikincisi ise sürdürülebilirlik ve bu konuda biz yine, verilecek desteklerde sektörle beraber bunun düzenlenmesini önemli buluyoruz.

Yine, getirdiğimiz düzenlemelerden bir tanesi bağımsız filmlerin desteklenmesi, çok önemli konulardan bir tanesi. Kanun değişikliğimizle daha önce geri ödemeli olarak verilen destekler geri ödemesize dönüştürülmektedir ve özellikle mevcut kanun kapsamında dosya mahsubu için gerekli olan destek miktarının 2 katı oranına talep edilen, gider belgeleri destek miktarı oranında düşürülmektedir.

Diğer taraftan, kanun kapsamında belirlenen yeni destek türlerinden olan ortak yapım desteği ve çekim sonrası desteğiyle bağımsız filmlere verilen destek artırılacaktır. Ayrıca, taslakta yer alan film gösterim desteğiyle gösterim imkânı bulamayan bağımsız filmlerin halkla buluşması sağlanacaktır.

Yine, bir önemli konu sınıflandırma ve derecelendirme. Bu Türk sinemasında filmler, Türk dizi sektöründe en çok konuşulan konulardan tanesi. Dünyada da şiddet, ırkçılık, ayrımcılık, cinsellik konularında çocukların korunması, ailenin korunması konularında hem Kıta Avrupası geleneğinde hem Anglosakson pratiğinde bu tür düzenlemelerin olduğu var. Dünyada ne varsa, değerli arkadaşlar, Türkiye'de de o vardır ve bizim sinema saatimiz dünyanın sinema saatiyle ayarlıdır ve öyle kalacaktır.

Yine, bir diğer önemli konu terör ve pornografiyle ilgili düzenlemeler, bunlarla ilgili maddeler de zaten kanun teklifimizde var, soru-cevapta belki daha detaylı konuşabiliriz.

Ben çok kısa, hemen topluyorum Başkanım. Çocuk filmleri festivalleri, inşallah bununla ilgili maddeler de çok önemli bir düzenleme var. Getirilen teklifle festivallerde gösterilecek filmlerin istendiği takdirde değerlendirme ve sınıflandırma kuruluna sunulup... Yani Antalya Uluslararası Film Festivali'ne ya da Malatya Uluslararası Film Festivali'ne bir film geldiği zaman eğer film sahibi yapımcı isterse bu derecelendirmeye sokulabilir ama istemiyorsa artık bununla ilgili derecelendirme yapılmıyor, doğrudan "+18" şeklinde bir düzenleme yapılmış oluyor.

Destekleme kurullarındaki üye sayılarıyla ilgili sadece birkaç tane rakam vereyim değerli üyelerimiz: 2005 yılından itibaren verilen destekler için yapılan başvuru sayısı her geçen yıl artmaktadır. Yani sektör büyüdüğü zaman Sinema Genel Müdürlüğüne yapılan destek talebi de artmaktadır. 2005 yılında başvuru sayısı 538 iken 2018 yılında başvuru sayısı, dikkatinize arz ederim, tam 4 katına çıkıyor, 2.181 oluyor. Ben de bir akademisyenim, o tezlerin incelenmesi jürilerdeki iş yükünü düşündüğümüzde bizim 12 kişilik kurulumuzun 2.181 tane başvuruyu değerlendirmesi, efektif biçimde mütalaa etmesi, sağlıklı bir not vermesi, takdir edersiniz ki hem emek hem uzun zaman alacağından bunun biz üye sayısının artırılması şeklinde... Yine sektörümüzle beraberce bunu değerlendiriyoruz. Toplam 12 kişiden oluşan değerlendirme komisyonumuzu sadece sinema sektöründen gelen 12 kişiyle -bunun detaylarını söyleyeceğim- toplamda 12 kişiydi, yeni düzenlemeyle beraber 4 ayrı komisyon oluyor ve 4 ayrı komisyondaki sinema sektöründen gelen kişi sayısı 12 kişi oluyor.

Sinema sektörüne verilen desteklerle ilgili artışlar var. Yine, kamuoyunda çok tartışılan ama yanlış yerden tartışılan -bunun da altını çizmek isterim- reklam ve fragman süreleriyle ilgili düzenlemeler var. Hepinizin bildiği gibi, şuradan biz herhangi bir sinema salonuna gittiğimizde mevcutta -ben sizlere soruyorum- filmin başında ne kadarlık reklam izliyorsunuz? İşte, yeni kanun teklifimizde bununla ilgili düzenleme var, reklam sürelerinin on dakikayla ve film aralarının maksimum on beş dakika olması ve fragman sürelerinin de maksimum beş dakika olması şeklinde bir düzenleme var. Yani fiilen kırk dakikaya kadar uzayan film öncesi reklam sürelerinin on dakikaya indirilmesi konusunda bir teklifimiz var.

Yine, son günlerde çok tartışılan konulardan bir tanesi yapımcılar ile sinema salonları arasındaki anlaşmazlık. Biz burada da yine ortak aklı kullanmak, beraberce bu sorunu çözmek anlamında inşallah teklifte şunu öneriyoruz: Eğer yapımcı ile sinema salonu sahibi bir araya gelip anlaşma yaptıkları takdirde bu promosyonların yapılması hususunda bir düzenlemeye gidebilirler, bir anlaşmaya varabilirler. Yani bunu sinema salonu işletmecisi ile yapımcının inisiyatifine, ortaklaşmasına bırakıyoruz.

Ben, Değerli Başkanım, on beş dakika demiştim, tam on beş dakika oldu, bana ayrılan sürenin sonuna geldim.

Saygılarımla hepinizi sevgiyle selamlıyorum efendim.