KOMİSYON KONUŞMASI

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; yeni bir torba kanunu tartışıyoruz. Usulle ilgili görüşmeler sırasında birçok arkadaşın ifade ettiği gibi aslında içeriğiyle ilgili birçok madde hiçbir partinin hiç itiraz etmeyeceği maddeler, dolayısıyla sorun yok ama şöyle de bakalım: Şimdi, genel gerekçeyi okuyun: "Ülkemizdeki yeni ekonomik gelişmelere uyum... Yeni ekonomik gelişmeler..." Yeni ekonomik gelişmeler krizle ilgili. Bu krizle ilgili hangi madde var? Bu krizi çözen, bu krizle ilgili çözüm üreten bir madde görebildiniz mi burada? "Ekonomik program hedeflerinin gerçekleştirilmesi... Ekonomik program hedeflerinin gerçekleştirilmesi..." Hangi ekonomik program hedeflerinin? Biz daha yapmamız gereken, biliyorsunuz, On Birinci Kalkınma Planı'nı bile yapmadık.

BAŞKAN - Çandarlı Limanı'nı büyüterek ihracata, dış ticaretimize katkıda bulunacağız yani.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani o zaman kalkınma planları falan olmadan da bütün bunlar yapılabilir demektir. Hangi kalkınma planına uygun, hangi ekonomik programa uygun bütün bunlar? Yani devletin bir bütünlüğü vardır. Biraz önce o tartıştığımız konu; devletler somut hâle gelince kamu kuruluşlarıyla, yaptıklarıyla, belgeleriyle somut hâle gelirler, onlar da ekonomiyle ilgili olarak şimdi bizim 5018 sayılı Kanun'umuzdur, SPK'ye kadar uzanan, vergi kanunlarına kadar uzanan mali mevzuatımızdır ve programlarımızdır, ta kalkınma planlarından başlayarak, Hükûmet yok artık ama Hükûmet programlarıdır geçmişte, ondan sonra, orta vadeli programdır, mali plandır; bütün bunlarla uyumlu olmaları gerekir. Böyle bir şey söz konusu değil. "Ekonomik program hedeflerinin gerçekleştirilmesi..." Bir ekonomik program yok, hedefleri de yok.

"Vergide adalet, vergi rekabeti, basitlik, etkinlik, verimlilik ilkeleri çerçevesinde..." "Vergide adalet, vergi rekabeti, basitlik, etkinlik ve verimlilik ilkeleri" deyince, hangisiyle ilgili, hangi madde bunlarla ilgili değerli arkadaşlarım? 2019'da, yanlış hatırlamıyorsam, 150 küsur milyar liralık bir vergi harcaması söz konusu yani istisna ve muaflıklarımızın toplamı 150 milyar lirayı aşıyor 2019 için. Peki, burada söz konusu olan gelir ve kurumlar vergisi ne kadar? Gelir vergisi 2019 için 172 milyar -tevkifatlar dâhil, çoğu da tevkifattır, gelir vergisinin beyana dayanan kısmı 10 milyar lira civarındadır- kurumlar vergisi de 74 milyar. Gelir vergisi tümüyle 172, kurumlar vergisi 74, bizim bunlarla ilgili istisnalarımız 150 milyara ulaşıyor. Nerede vergide adalet? Nerede vergi rekabeti, basitlik vesaire? Bunların bir anlamının olması lazım.

"Bazı güncellemelerin yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır." Yani bunlar sadece seçime yönelik yatırımlar ama bunların bir getirisi olduğunu da düşünmüyorum.

Asıl bir diğer üzülmemiz gereken tarafı da şu güzel çarşaf kâğıtlarda Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin "vazgeçilen gelir tutarı" ve "tahminî gelir tutarı" bölümünde hiçbir şey olmaması. Yani bir şeyler yapıyoruz, sonuç olarak Hükûmetten gelen -Hükûmet de yok ama- yürütmeden gelen bir öneri bu, o doğrultuda bir iş yapıyoruz seçime yönelik olarak ama ne kadar bir gelirden vazgeçtiğimiz ya da ne kadar gelir elde edeceğimiz burada söz konusu değil, bunları bilemiyoruz. Bu, maalesef, hakikaten bir ciddiyetsizliktir herkesin kabul edeceği gibi. Hâlbuki bir anlamının olması lazım bu yaptığımız için.

Bakın, teklifte "İşsizlik kapsamında verilen tazminatlara uygulanan gelir vergisi istisnasının kapsamına açıklık getirilmekte..." Hatırlıyor musunuz, biz geçen sene, 2018'in başında bir torba kanun görüştük burada, orada vardı; ikale sözleşmesi, karşılıklı sonlandırma sözleşmesi gibi sözleşmelerle ilgili bir düzenleme yaptık. O zaman da söyledik, bunların daha geniş tutulması lazım, şu anda yürütülmekte olan işlerle ilgili de olması lazım dedik; itiraz edildi, kabul edilmedi. Şimdi getiriliyor, geriye yönelik olarak, bunlarla ilgili olarak ret ve iade yapılabilecek, bunların vergileriyle ilgili olarak ret ve iade yapılabileceğini söylüyoruz, yeniden kanun çıkarıyoruz. E geçen yıl bütün bunları hatırlattık, yanlış olacağını, doğru olmayacağını -tutanaklarda var- söyledik. Hiçbir şekilde dikkate alınmadı, şimdi yeniden, ikinci bir iş olarak geliyor, yapılıyor. Bu, sadece burası için ikinci bir iş değil, bürokrasi için de ikinci bir iş olacak. Madem bunu yapıyorduk, öyle bir şey yapıyorduk bu sözleşmelerle ilgili, ikale ve karşılıklı sonlandırma sözleşmesiyle ilgili, tazminatlarla ilgili, o zaman yapmamız gerekirdi. Neden yapmadık da şimdi yapıyoruz?

"Vergiye uyumlu mükelleflerin vergi indiriminden faydalanması kolaylaştırılmaktadır." Yani ne söyleyeceğimi bilemiyorum. Şimdi, bu, vergiyle uyumlu mükellef de kalmadı artık, kimse vergiyle uyumlu olmak da istemiyor, vergi vermek de istemiyor, bu haksızlığa düçar olmak da istemiyor. Yani vergi almasını beceremeyen bir devlet var artık. Devlet, vergi almasını beceremiyor; bu hâldeyiz. Bunlar da zorlamayla gelmiş maddeler maalesef. Bir vergi reformu dahi yapamadık, vergi almasını maalesef beceremiyoruz. Hâlbuki bir devlet vergi almasını beceremiyorsa devlet olma niteliğini önemli ölçüde kaybetmiş demektir. Biraz önce söyledim, vergi harcaması yani muafiyetlerimiz asıl aldığımız verginin, beyana dayanan verginin kat kat üzerinde.

İstikrarı sağlamak istiyorsak mali kurallara uyacağız, mali mevzuata uyacağız, mali disipline uyacağız, bir gelir gider hesabı yapabileceğiz. Hiçbir şekilde gelir gider hesabı yapmamışız, ne olduğunu bilmiyoruz, ne getirdiğini bilmiyoruz, ne götürdüğünü bilmiyoruz bu maddelerin; ondan sonra da kanun yapmaya çalışıyoruz. Bir anlamı yok ki bunların. Bazı maddeler var: Ülkemizde oynanacak olan 2019 UEFA Süper Kupa Finali ve 2020 UEFA Şampiyonlar Ligi Finali müsabakalarında burada oynanacak olan maçlarla ilgili ya da gelecek olan kulüplerin forma satışlarıyla ilgili vesaire, bütün gelirlerle ilgili muafiyet getiriyoruz KDV, gelir ve kurumlar vergisiyle. Biz müstemleke memleket miyiz? Allah aşkına, biz müstemleke memleket miyiz? Bu finaller İngiltere'de Londra'da oynandığında, Almanya'da oynandığında vergi alınıyor.

BAŞKAN - Aday bütün ülkelerden bu taahhüdü istedi UEFA ve hepsi verdiler.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hiç sanmıyorum.

BAŞKAN - Evet.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bu şekilde değil.

BAŞKAN - Öyle, öyle...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sonuçta bütün bunlardan vergi alınıyor, onları görmemiz lazım Sayın Başkanım. Eğer öyleyse...

BAŞKAN - Bu final için bütün aday ülkelerden bu konuda taahhütname istediler ve sadece de bilet gelirleriyle ilgili olarak.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Görelim onları.

CAVİT ARI (Antalya) - Örnek varsa görelim Başkanım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Biz birçok konuyla ilgili olarak bütün...

BAŞKAN - Tabii ki yani UEFA'dan isteyelim biz yazılı olarak.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Hayır, hayır...

BAŞKAN - Ama böyle yani.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yani resmî kurumlarımızın yaptığı yazışmaları, UEFA'nın bu konuyla ilgili bize gönderdiği yazıları görelim.

BAŞKAN - İsteyelim. Kim var burada Gençlik ve Spor Bakanlığından?

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Genel Müdür var burada.

BAŞKAN - UEFA'nın bu konudaki talebini ve o belgeleri de alalım, gelir vergisi ve kurumlar vergisine ilişkin olanı.

Buyurunuz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - 7'nci maddeyle ilgili olarak zaten madde üzerinde ayrıca duracağız.

BAŞKAN - Geniş geniş duracağız.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Geniş olarak, evet. Çok sıkıntılı bir madde. Böyle bir düzenlemenin yapılmaması, aceleye de getirilmemesi lazım kesinlikle.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de bir sorun var, sıkıntı var. Evet, seçim öncesindeyiz, bazı önlemleri almakta Hükûmet zorluk çekiyor -"Hükûmet" diyorum alışkanlıkla da yine- iktidar ya da yürütme erki zorluk çekiyor; sıkıntıları var, bir radikal önlem getirmekte sıkıntıları var. Bunu anlayabiliyorum ama bu yaptığımız torba kanunlarla getirdiğimiz anlayışla bu iş devam ederse çok büyük maliyeti olacak Türkiye için, biraz önce tartıştığımız bu devlet için çok büyük maliyeti olacaktır. Bu "devlet" dediğimiz kavram sadece belli olaylara has mı, ideolojik tarafı olan bir konu mudur? Somutlaşır devlet, devlet dediğinizin somutlaşması gerekir. Devletin böyle bir sıkıntısı varsa, toplumun böyle bir sıkıntısı varsa bununla ilgili somut tedbirlerin alınması lazımdır. Eğer memleketinizi seviyorsanız, milliyetçiyseniz bu milliyetçiliğinizi ekonomik olarak göstermeniz lazımdır. Şimdi, burada "seçim var" diye gerekeni yapmayıp bazı şeyleri erteliyorsak ve bu yarayı çok daha büyütür hâle getiriyorsak, kolun, bacağın kesilmesi noktasına getiriyorsak bu milliyetçilik, bu devletseverlik, bu vatanseverlik değildir. Bunu da ifade edeyim maalesef.

Vergilerle ilgili olarak bazı şeyler getirilmiş, "Yapın." denmiş. O zaman esnafın, iş dünyasının çok farklı talepleri de var Sayın Başkanım. Diyor ki: "Ticari kiralamalarda vergi tevkifatları kaldırılsın." Kendisine göre haklı. Bunları da o zaman yapalım. Niye bunlar sadece belli konularla sınırlandırılıyor? Birçok şey var.

BAŞKAN - Önerin yani.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Öneririz, çok daha farklı konular var. Mesela, geçen sefer aflarla ilgili olarak önerdik, farklı konular vardı, onların affı söz konusu olmadı. Sadece vergi ve sosyal güvenlik primleriyle ilgili afları gündeme getirdik ama yabancıların çalıştırılmasıyla ilgili kesilen idari para cezalarıyla ilgili afların bile gündeme gelmesi söz konusu olabilecekti. Bir eşitsizlik yarattık, birçoğunu affettik, birçoğunu da affetmedik. Bu tür işlemler yapıyorsak hepsini birlikte yapmamız lazım.

Sonuç olarak şunu söyleyeyim: Bu tür torba kanunlar, bu tür pansuman tedbirler, bu anlayış sonuç olarak Türkiye'yi IMF kapılarına götürecektir ve böyle bir ekonomik krizde tedbirlerin alınmaması, Türkiye'yi büyük sıkıntılara sokacaktır, çok büyük maliyetler getirecektir Türkiye'ye. Sonuç olarak, biz gerekeni yapmıyoruz, yapılması gerekenleri yapmıyoruz; pansuman tedbirlerle, aspirin tedbirlerle günümüzü kurtarmaya, seçime bir şekilde ulaşmaya çalışıyoruz. Peki, seçimden sonra ne olacak? Seçimden sonrasını düşünen var mı? Yazık günahtır bu ülkeye, bu devlete. Eğer gerçekten vatanseversek, devlet diyorsak, devlet dediğimiz zaman içimiz titriyorsa bu ülke için, o zaman bu tarafını da düşünmemiz lazımdır diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.