KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler.

Sayın Başkan, değerli üyeler, sayın bakan yardımcıları; sağ olun.

Sayın Başkan, ilk toplantıda bana şaka yollu "Burası Anayasa Komisyonu değil ki." biçiminde bir söz söylemiştiniz. Tabii ki Anayasa Komisyonunun işlevsizliği nedeniyle gelmedim buraya, bu yasanın önemi nedeniyle ve "Acaba benim de bir katkım olabilir mi?" diye burada bulunuyorum. Gerçekten, bütün konuşmacılar farklı bakış açılarından konuyu ele almış olsalar da çok önemli hususlara değindiler, bense biraz daha genel anlamda bu konuya bakacağım. Çünkü, gerçekten, belirtildiği üzere -önümde listesi de var- tam 13 ayrı yasada değişiklik söz konusu bu yasa teklifiyle. Ama acaba bunun anayasal çerçevesi nedir, kısaca buna bakalım. İşaret ettiğiniz üzere, İç Tüzük'ün 38'inci maddesi zaten öncelikli olarak Anayasa'ya uygunluğun incelenmesini öngörüyor. Bunu belki yaptınız ya da yapacaksınız ama genel anlamda belki şöyle bir bu alanın talihsizliği diyelim, iktisadi vurgular da dikkate alındığında hâliyle kaçınılmazdır bu, 18'inci yüzyıl, 19'uncu yüzyılda kurumsal anayasa hukuku gelişti yasama-yürütme-yargı, 20'nci yüzyılda insan hakları hukuku, özgürlükler, anayasa hukuku, 20'nci yüzyıldaysa ülkesel anayasa hukuku yani çevresel anayasa hukuku ve dünya çapında şu tartışılıyor: Ülkenin anayasallaşması anayasanın da ülkeselleşmesi.

Şimdi, yasa teklifine baktığımız zaman, bu torba yasa teklifine ve 13 kanun ve değişikliğine baktığımız zaman esasen bu yasa teklifi bütün Türkiye'yi ilgilendiriyor. Bilindiği gibi, Anayasa'nın 126'ncı maddesine göre... Ülkemizin adı Türkiye ve Türkiye'yi ilgilendirmesinin yanında öte yandan Anayasa'nın 168'inci maddesine göre, doğal kaynakların işletilmesi bu açıdan, tam tamamına 168 ışığında, çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir kanun teklifi ama biraz daha somutlaşacak olursak, esasen, Anayasa madde 43'ten başlayan ve 168, ormanlarla birlikte 170'e kadar devam eden ülkesel haklar alanı, çevresel haklar alanı, kamu yararı genel kavramı altında ele alınıyor, değerlendiriliyor, Anayasa'nın teknik deyimi de bu. Bu da anlaşılır bir şeydir çünkü farklı deyimlerle ifade ettiniz, kimisi "millî ve yerli" dedi, kimisi "yurtseverlik" dedi, kimisi "kamu yararı" dedi, "ulusal çıkarlar" dedi, hangi kavramla ifade edecek olursak olalım Türkiye'nin bugünü ve yarını hepimizin varlık nedeni.

Bu açıdan, zannediyorum, Sayın Başkan, özellikle, böyle bir yasa teklifinin ülkesel anayasa hukuku açısından okunmasında yararın ötesinde bir gereklilik var. Yani bunu genel anlamda -karşılaştırmalı hukuk anlamında değil- pekâlâ bizim Anayasa'mız açısından da bir anayasal okuyuş ya da Anayasa'mızda "Ülke nasıl korunuyor, nasıl tasarlanıyor?" açısından, bu açıdan bu konunun değerlendirilmesinde yarar var ve ben o nedenle bu Komisyondayım eğer uygun bulursanız -çünkü siz deneyimli bir politikacısınız- belki de bu İç Tüzük madde 38'in uygulanabilirliğini sizin sayenizde biraz test etmiş olacağız. Çünkü burada bu Komisyon mutfak işlevini görmeyince Genel Kurula geliyor, Genel Kuruldaki durumu benden çok iyi biliyorsunuz, sonra Anayasa Mahkemesine gitmek durumunda kalıyoruz ama Anayasa Mahkemesinin üç sene sonra verdiği, beş sene sonra vereceği bir kararın Anayasa'ya aykırılığı gidermeyeceği, hele hele ülkesel anlamda, ülkenin doğal kaynakları açısından çok açıktır ve bu bakımdan ben de bu süreci çok önemsiyorum.

Şimdi, biraz daha somut olarak girecek olursam, torba yasa teklifinin sakıncalarından sadece ikinci, üçüncü, dördüncü partiler değil birinci parti de muzdarip yani sizin partiniz de bundan şikâyetçi ama biraz paradoksal olsa da yine bunun öncülüğünü partiniz yapıyor ya da yapmak zorunda kalıyor. Bu da tabii ki nitelikli yasa kavramının bir tür kemiricisi konumuna gelmiş bulunuyor. Bu, burada görüştüğümüz bu yasa teklifi, torba yasa teklifi tipik bir örneğidir.

Şimdi, bu açıdan bakıldığı zaman, farklı konuşmacılar da dile getirdiler, iki 3'lü karşımıza çıkıyor Sayın Başkan, değerli üyeler. Madencilik alanında, özellikle doğal kaynakların işletilmesi alanında bu kendini çok daha acil bir biçimde gösteriyor bütün bu yaptığımız düzenlemeleri değerlendirme testi bakımından. Bir: Düzenlemek bu alanı, şimdi yapıldığı gibi. İki: Denetim mekanizmalarını işlevsel kılmak. Üç: Yaptırım uygulamak. Mesela, biraz önce sayın üye madencileri kollama yönünde, madencileri affetme... Ama eğer bu 3'lüyü tesis edersek -yani düzenlemek, denetlemek ve yaptırım uygulamak- o zaman, önceden, kaçak inşaatta olduğu gibi, kaçak madencilik yapıp sonra affetme konumuna gelmek durumunda kalmayız. O bakımdan, bu 3'lü çok önemli: Düzenlemek, denetlemek ve yaptırım uygulamak.

Bir küçük anekdotumu paylaşmak istiyorum: Çok uzun yıllar karşılaştırmalı anayasa hukukunda çevre hukuku, hakkı dersini verdim. Bir gün Fransa'da anlatırken bu konuyu "siyanür liçi yöntemiyle altın istihracı" dediğimde öğrenciler "Efendim, siyanür liçi yöntemi Avrupa hukukunda yasak, olamaz." dedi. Evet, Avrupa hukukunda yasak ama Eurogold bizde bu yöntemle altın arıyor çünkü bizim hukukumuz buna "evet" diyor. Şimdi, bu açıdan, hani, aynı hukuk ailesindesiniz, Eurogold orada siyanür liçi yöntemi kullanamıyor ama siz "Buyurun, bunu yapabilirsiniz." diyorsunuz ve bunu yapıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı çok önemli kararlarında mesela -Maşallah Öneryıldız Kararı meşhurdur, biliyorsunuz- Hekimbaşı Çöplüğü'nün infilakı sonucu 37 yurttaşımızı kaybettiğimiz kararda "Üstelik, 56'ncı madde gibi koruyucu bir maddeniz var." diyor. Yani "Türkiye Cumhuriyeti'nin 56'ncı maddesi, önlemek, korumak ve geliştirmek gibi devlete bu 3'lü yükümlülüğü yükleyen bir maddesi var, bu nasıl olur?" anlamında diyor. Çünkü Avrupa devletlerinin çoğunda bu şekilde 3'lü yükümlülük öngören Anayasa maddesi bulunmamakta. Bu açıdan, bu düzenleme, denetleme ve yaptırım zincirini -bence Anayasa'mızda buna elverişli hükümler var- bu 3 aşamalı testi buna uygulayabiliriz.

İkinci 3'lü Sayın Başkan, değerli üyeler; görev, yetki ve sorumluluk ilkesi. Görevli kimse, yetki onundur ama sorumlu kişi ve makam da mutlaka belirlenmelidir.

Şimdi, bu iki 3'lüde ortaya çıkan zaafın nelere mal olduğunu Soma faciasında gördük, bunun içerisine girmeye gerek yok ama "Soma" dediğimiz zaman yaşam hakkından çocukların geleceklerine kadar Anayasa bütününün ihlal edildiğini söylemeye gerek yok. Dolayısıyla, hani "ülkesel anayasa hukuku" dediğimiz zaman esasen özgürlükler anayasa hukuku, kurumsal anayasa hukuku bütün alanı ilgilendiriyor. Bu bakımdan, bence bu 3'lülerden sonra, sayın hatiplerin dile getirdikleri, en son konuşan hanımefendi değerli üyemizin, Sema Hanım'ın dile getirdiği...

Burada belki sürdürülebilir gelişme kavramını kullanmamız, ekonomik kalkınma, ihracatın artırılması tabii ki hepimizin ortak hedefidir ama bugün değil sadece elli yıl sonra da, yüz yıl sonra da buna, ülkemize ihtiyacımız olacağına göre o zaman sürdürülebilir gelişme gereklerini öne çıkarmak bence kullanacağımız ölçütler açısından, Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler sözleşmeleri açısından, Avrupa Konseyi sözleşmeleri açısından, onlarla uyum sağlamak bakımından da daha ülkemizin geleceğe yönelik çıkarlarına hitap eder diye düşünüyorum.

Şimdi, bu bakımdan, tabii ki, konuşma hakkımı kötüye kullanacak değilim, toparlıyorum Sayın Başkan. Bu metne geldiğimiz zaman, gerçekten, benim... Tabii ki şunu yapmıyorum şu anda kötüye kullanmamak için: Anayasa'nın şu maddesi açısından sorun var, öbür maddesi açısından sorun var demek yerine bunun bir anayasal, Anayasa'nın ülkesel okunuşu ve bu metnin de anayasal okunuşuna ihtiyacımız var. Tabii ki Komisyon olarak siz bunu geri mi çekeceksiniz, yeniden mi değerlendirmeye alacaksınız, kuşkusuz bu, Komisyon üyelerinin, sizlerin vereceği karar ama eğer bana bir görev düşerse bu çerçevede ben size bu metnin, bu önerinin anayasal okunuşu altında, tabii ki Anayasa'nın da ülkesel okunuşu çerçevesinde madde 43'ten 170'e kadar nasıl yerli yerine oturtulmalıdır, nereleri düzeltilmelidir, hangi kısımlar eğer düzeltilirse daha anayasal olur, sürdürülebilir gelişmeye daha bir elverişli olur, gelecek kuşakların yararına olur yani Anayasa'nın 126'ncı maddesinde belirtildiği gibi Türkiye'mizin yararına olur, onu ortaya koymaya hazırım.

Sayın Başkan, bu sadece bir iltifat değildi, eğer İç Tüzük'ün 38'inci maddesini bu şekilde işletecek olursak belki bundan sonraki çalışmalar açısından da önceden bu komisyonlarda bir anayasal okuyuş, bir teknik okuyuş aynı zamanda, yasama kalitesi açısından da önemlidir çünkü nitelikli yasa, nitelikli yönetim, nitelikli toplum ve nitelikli ülke demektir. Zannediyorum, burada bulunan üyelerin amacı sadece madencileri kayırmak değil nitelikli bir ülke için mevzuat üretmektir.

O bakımdan, ortak akılda buluşabileceğimiz umuduyla hepinize teşekkür ediyorum sabrınız için.