KOMİSYON KONUŞMASI

MUSA ÇAM (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Saygıdeğer Başkan Vekili, Sayıştayın ve Kamu Denetçiliği Kurumunun çok değerli temsilcileri, kamu kurum ve kuruluşlarının değerli bürokratları, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyoruz.

Şu anda doksan dört yıllık Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçesini ve Sayıştayın ve Kamu Denetçiliğinin bütçesini görüşüyoruz. Tabii ki on dakikada çok sınırlı ancak bir şeylere değinebiliriz. Gerçi Komisyon Başkanımız alınan kararı söylüyor onar dakikayla ama bu bizim itirazlarımıza rağmen alınan bir karar. Bir de zaman daha iyi planlanabilirdi, bütçenin sunumu, Orta Vadeli Program, Orta Vadeli Mali Program zamanında getirilmiş olsaydı Türkiye Büyük Millet Meclisine Meclis görüşmeleri çok daha erken başlayabilirdi ve her gün birer bakanlığın bütçesini, her gün bir bakanlığın bütçesini görüşürdük Sayın Başkan.

BAŞKAN - Genel Kurul tatildeyken sizi çalıştırmak istemedik. Yapmayın.

MUSA ÇAM (İzmir) - Gecenin iki buçuğuna kadar ne biz milletvekilleri ne kamu çalışanları ne basının değerli temsilcileri ne de stenograf arkadaşlarımız bizimle beraber gece iki buçuğa kadar buralarda kalmazdı arkadaşlar.

BAŞKAN - Bugün sabah beşte gideriz...

MUSA ÇAM (İzmir) - Genel anlamda bir plansızlık var.

Şimdi, doksan dört yıllık Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçesini görüşüyoruz. Benden önce konuşan arkadaşlarımız da Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve komisyonların rantabl çalışmadığını açık ve net bir şekilde altını çiziyorlar. Üç buçuk yıl bitti, dördüncü yıla gidiyoruz. Gerçekten Türkiye Büyük Millet Meclisinin işleyişi, çalışması, komisyonların, kanun yapmanın, kanun yapma tekniğinin burada yaşadıktan sonra gerçekten zaman zaman sukutuhayale uğradığımızın altını çizmemiz gerekiyor arkadaşlar. Yani burada yan taraftaki odalarda kanun tekliflerinin hazırlandığını, önergelerin orada hazırlandığını, yasaya, İç Tüzük'e, Anayasa'ya aykırı bir şekilde buraya getirilerek müzakere edildiğini ve bu müzakere sonucunda da parmakların kaldırılıp indirilerek Anayasa'ya ve İç Tüzük'e aykırı bir şekilde burada kanunların yapıldığını ve Genel Kurula indiğini çok açık ve net bir şekilde görüyoruz.

Bunları yaşamak, bunları görmek Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olarak aradan doksan dört yıl geçmiş olmasına rağmen, bugün hâlâ bu sıkıntıları yaşıyor olmasından büyük bir ızdırap duyuyorum bir milletvekili olarak arkadaşlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi 75 milyon insanın kaderini, hayatını belirleyen, kararlar veren bu Meclisin daha doğru kararlar alması, daha doğru çalışma saatlerini belirlemesi ve burada çok daha düzgün kararların çıkarılması gerekiyor.

Örneğin, son torba kanunda Soma'yla ilgili söylenildi. Plan ve Bütçe Komisyonuna 61 madde olarak geldi Sayın Vedat Demiröz, siz de alt komisyondaydınız, orada arkadaşlar, verilen önergelerle 106 maddeye çıktı, daha sonra da oradan verilen önergelerle Anayasa'ya, İç Tüzük'e aykırı bir şekilde verilen önergelerle 148, 149, Genel Kuruldaki eklemelerle beraber 153 maddeye çıktı yaklaşık olarak, 149 maddeye çıktı.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)- Doğru ama Anayasa'ya aykırı olmayan maddelerle...

MUSA ÇAM (İzmir) - Arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle çalışmamalı Sayın Başkan Vekilim. Siz de orada o torba kanun görüşülürken zaman zaman Başkanlık yaptınız. Anayasa'ya aykırı önergeler getirildi orada ama siz iktidar partisinin Meclis Başkan Vekili olarak bizim itirazlarımızı dikkate almadınız, Anayasa'ya aykırılık tartışmaları yaşanmasına rağmen, o önergeleri kabul ettiniz ve parmak çoğunluğuyla...

TBMM BAŞKAN VEKİLİ AYŞE NUR BAHÇEKAPILI - Ben mi?

MUSA ÇAM (İzmir) - Yani sizin de olduğunuzda tartışıldı, Sadık Yakut döneminde de oldu bunlar, oldu ve Anayasa'ya aykırılıkları tartışma konusu olan önergeler orada kabul edildi ve yasalaştı.

En önemlilerinden bir tanesi 301 maden işçisi arkadaşımız, kardeşimiz için birtakım güzel düzenlemeler yapılırken biz dedik ki, arkadaşlar, bu güzel bir şey, 301 maden işçisi arkadaşımızın ailelerine, çocuklarına birtakım olanaklar sağlıyorsunuz ama geçmişten günümüze kadar madenlerde hayatını kaybeden binlerce insan var ve hatta bundan sonra da maden kazalarında hayatını kaybedecek olan işçi kardeşlerimiz var. Bunların tamamını kapsasın dedik, kabul ettiremedik. Şimdi Ermenek'te 18 işçi kardeşimiz, 7'nci, 8'inci günüdür, toprak altında arkadaşlar. Gönlümüz ister ki onlar sağ salim oradan çıksınlar, ailelerine kavuşsunlar, yeni bir kanun çıkarma ihtiyacını duymayalım. Ama eğer sağ salim çıkamazlarsa tekrar onlar için de bir kanuni düzenleme yapmamız gerekiyor mu Vedat Bey? 301 kişi için yapıyorsun, 18 kişiye sahip çıkmayacak mı bu Türkiye Büyük Millet Meclisi? Onları sahipsiz mi bırakacak? Zonguldak'ta ve Karadon'da, bundan önceki dönemlerde nasıl sahipsiz bırakıldıysa demek ki onlar da sahipsiz bırakılacak.

Bu tip uygulamaların olmaması gerekiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisinin yasa yaparken, kanun yaparken çok daha dikkatli ve titiz olması gerekiyor ama ne yazık ki çoğunluk partisi, parmağı kaldır, indir... Yukarıdan talimat geliyor, dünün Başbakanından, bugünün Cumhurbaşkanından Meclisin çalışma saatleri dâhil olmak üzere Recep Tayyip Erdoğan belirledi arkadaşlar. Bu üç buçuk yıllık süre içerisinde gördüğümüz bu arkadaşlar. Meclis Başkanı, Meclis Başkan Vekili, hiç arkadaşlar, direkt Başbakan talimat veriyor: "Bu kanun bu cumartesi, pazar çalışılacak ve Meclisten çıkacak arkadaşlar." E nerede Parlamentonun özgürlüğü, nerede demokrasi? Yok. Ama genel anlamda demokrasi yok çünkü neden? Milletvekillerini genel olarak parti genel merkezleri yukarıdan belirlenince tabii ki orada hiç özgürlük yok, bizde var ama itirazlar kabul edilmiyor.

Arkadaşlar, "Taşerona karşıyız." deniliyor. Taşeronla ilgili bu Parlamentoda düzenlemeler yapılıyor ama en büyük taşeron cenneti Türkiye Büyük Millet Meclisi arkadaşlar. Bakın, çaycısı, ocakçısı, mutfakta çalışanı, garsonu, binalarımızda bize hizmet eden temizlik işçisi dâhil olmak üzere hepsi taşeron arkadaşlar. E şimdi, Türkiye Büyük Millet Meclisi burada taşeron çalıştırırsa özel sektör de orada, burada, madenlerde binlerce, yüz binlerce taşeron işçi çalıştırır arkadaşlar. Geçtiğimiz günlerde Çalışma Bakanı açıkladı, kamuda 660 bin civarında, resmen taşeron çalışıyor. Özel sektördeki çalışmalarla beraber 2,5 milyona yakın taşeron işçisi çalışıyor arkadaşlar. E buna son verilmesi gerekiyor, Meclisin son vermesi gerekiyor ama Meclis kendisi taşeron işçisi çalıştırıyor arkadaşlar.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)- Yasa çıkardık ya Sayın Çam. Torba yasada var ya.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bunu kabul etmek mümkün değildir arkadaşlar. Bunların ortadan kalkması lazım.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)- Torba yasayı niye çıkardık?

MEHMET GÜNAL (Antalya) - İntikam almak için.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Sayın Meclis Başkan Vekilim, Sayın Genel Sekreter; burada çalışan, sekreter, danışman kadrosunda bulunan arkadaşlarımız kıdem tazminatı alamayan, hak etmeyen arkadaşlar var. Bunların kıdem tazminatını hak edecek düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Burada çalışan arkadaşlarımızın...

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)- Buna niye engel oluyorsun? Kıdem tazminatı fonuna niye engel oluyorsun? İşçi sendikalarına söyle önce...

İZZET ÇETİN (Ankara) - Laf atma oradan, laf atma!

MUSA ÇAM (İzmir) - Onu tartışırız...

Burada çalışan arkadaşlarımızın özlük haklarının korunacak, güvence altına alınması gereken düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Eğer Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan sekreter, danışman kıdem tazminatı alamıyorsa bu ayıp bize yeter arkadaşlar. Bu mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor. Çalışma saatleri...

BAŞKAN - Sayın Çam, ücret ayarlamaları ona göre yapılmıştır. Bilginize veriyorum yani.

MUSA ÇAM (İzmir) - Çalışma saatlerinin düzenlenmesi gerekiyor.

Bakın, arkadaşlar, dün akşam iki buçuğa kadar çalıştık burada, biz çektik, gittik. İşte, burada 3 stenograf arkadaşımız var ama biz gittikten sonra bu arkadaşlarımız gitmediler. Neden? Gittiler odalarına, geçtiler stenolarının başına burada konuşulanların hepsini yazmak zorunda kaldılar. E onların da aileleri var, onların da çocukları var...

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)- Pazartesi ve cuma günleri dinlendiler onlar.

MUSA ÇAM (İzmir) - Her yere para harcıyorsunuz ama yeteri kadar stenograf alıp da buraya bu arkadaşlarımızın fazla mesaisiz daha rahat çalışabilecek koşulları hazırlamıyorsunuz.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis)- Ondan sonra da "Kamuyu dolduruyorsunuz..."

MUSA ÇAM (İzmir) - Ramazanda burada torba kanunda sahura kadar çalıştık.

BAŞKAN - Sayın Çam, Başkanlık Divanında sizin partiniz temsil edilmiyor mu?

MUSA ÇAM (İzmir) - Burada çalışan arkadaşlarımızın hiçbirisi aileleriyle bir akşam iftar sofrasında oturamadı arkadaşlar, yapamadılar. Peki, burada bize hizmet veren bu arkadaşlarımızın aileleri, çolukları çocukları yok mu arkadaşlar? Onları düşünmeyecek miyiz? Düşünmemiz gerekiyor. Dolayısıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinin baştan en alta kadar işleyişinden personel politikasına, çalışma saatlerine varıncaya kadar hepsinin gözden geçirilmesi gerekiyor.

Birkaç nokta denetlemeyle ilgili söylemek istiyorum, üç beş kelime de Cumhurbaşkanlığı bütçesiyle ilgili söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bütün bunların tamamını denetleyecek, izleyecek, araştıracak bir kuruma da ihtiyaç var. Bu kurumlar saydam ve hesap verebilir bir yönetişim anlayışını özendirmeli ve sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte insan hakları meselelerinde güçlü tavsiyelerde bulunabilmelidir. Yayınlanan raporlarda belirtildiği üzere, bugüne kadar her ikisi de 2012 yıllarında kurulan Türkiye'nin Ulusal İnsan Hakları ve Kamu Denetçiliği Kurumlarının böylesi bir rolü üstlenmek istediklerine ilişkin bir belirti görülmemiştir. Bu kurumların hiçbiri devlet görevlileri tarafından yapılan hak ihlallerine karşı güçlü bir ses çıkarmamış veya Hükûmete tavsiyelerde bulunmak veya kamuoyundaki tartışmalara katılmak konusunda bir istekte bulunmamışlardır.

Sayıştay konusunda da farklı bir durum söz konusudur. Biliyoruz ki AKP Hükûmeti ve Meclis grubu kendi yolsuzluklarını ve hukuksuzluklarını saklamak adına raporların Türkiye Büyük Millet Meclisine ulaşmasını engellemiştir. Benden önce değerli konuşmacılar dile getirdiler, Grup Başkan Vekiliyle Başbakanlık Özel Kalem Müdürü arasında geçen konuşmaları burada ifşa ettiler.

Sayıştayın 2014-2018 Stratejik Planı'nda Sayıştay raporlarının Meclise gelmemesiyle ilgili tespitler bu rahatsızlığı dile getiriyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çam, sesiniz duyulmuyor, bir dakika, ek süre verdim, mikrofonu açayım.

Buyurun.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bir dakika değil Sayın Başkan.

BAŞKAN - İki dakika verdim zaten, merak etmeyin.

MUSA ÇAM (İzmir) - 2014-2018 Stratejik Plan'ın "Tehditler" başlıklı bölümünde Sayıştayın sadece uygunluk bildirimleri ve kamu iktisadi teşebbüslerinin denetimine ilişkin raporlarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülmesinden şikâyet ediliyor. Kurum bazındaki denetim raporları ile Sayıştay raporlarının ise Türkiye Büyük Millet Meclisi raporu hâline gelebilmesi için Mecliste Sayıştay raporlarının görüşüleceği bir komisyonun kurulması gerekir. Bu komisyonun kurulmamış olmasının Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkının kullanılmasına, kamuda hesap verme sorumluluğu ve mali şeffaflık ilkesinin yerine getirilmesine engel olduğu vurgulanıyor.

Kamu kuruluşlarının mali işlemlerini Sayıştaya da sunabilmesini sağlayacak mali yapılanmaya gitmemelerinin de Sayıştayın mali denetim yapmasını imkânsız hâle getirdiği belirtilmektedir. Sayıştaya ilişkin aynı konuları derinlemesine anlatmaya gerek yok. Hesap vermekten bu kadar korkan başka bir hükûmet tarihte olmadığı gibi, tarihsel olarak kurumları kendi boyunduruğuna almak için bu kadar uğraşan bir hükûmet de görülmemiştir. Bir AKP klasiği, yolsuzluk ve rüşvetle yürüyen bir düzenin oluşturulmaya çalışılması gibi.

Değerli arkadaşlar, Cumhurbaşkanlığıyla ilgili de birkaç şeyi söylemek isterim. Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanının seçim hikâyesi Batı demokrasilerinde hayal edilemeyecek türden adaletsizliklerin bir dökümüdür. Cumhurbaşkanlığı seçimi kampanyasında Sayın Cumhurbaşkanının hem Başbakan olarak devletin imkânlarını, olanaklarını sonuna kadar nasıl kullandığını, nasıl haksız bir seçim kampanyası yürüttüğünü hep birlikte izledik arkadaşlar. Bu kabul edilebilir bir anlayış değildir. Mademki halk seçecek, o zaman Başbakanlıktan değil, inecek aşağıya, demokratik bir seçime girilecek ve orada adil bir seçim kampanyasını yürütecek.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - 15'iniz bir araya geldiniz, adil oldu ya!

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Cumhurbaşkanının seçim kampanyasındaki parası hem Ekmeleddin İhsanoğlu'nun hem Selahattin Demirtaş'ın seçim kampanyalarında kullanılan paranın tam 50 misli arkadaşlar, 50 misli fazla para kullanıldı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çam, lütfen toparlayın.

MUSA ÇAM (İzmir) - Tabii, Bilal Erdoğan'ın parasına dokundu mu, dokunmadı mı yoksa havuzda toplanan paraları mı seçim kampanyasında kullandı; oldukça şaibeli bir seçim kampanyasını yürüttüğünü burada gördük.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Yazıklar olsun! Yüksek Seçim Kurulu incelemiyor mu Sayın Çam?

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Cumhurbaşkanlığının Genel Sekreteri konuşmasının bir bölümünde diyor ki, 5'inci sayfada Cumhurbaşkanıyla ilgili "Devlet geleneğinin devamını tesis edeceği... Bir yandan da ihtiyaç duyulan düzenleme ve değişiklikler yapılacaktır." Yani "Ben gerekli talimatları veriyorum, gerekli değişiklikler yapılacaktır." diyor, Meclise bunun talimatını veriyor. 7'nci sayfada da diyor ki: "Cumhurbaşkanının önümüzdeki dönemde de en önemli faaliyet alanlarından birini yurt içi ve yurt dışı ziyaretleri teşkil edecektir." Vallahi, yurt dışı ziyaretlerini sürekli yapabilir, hatta Türkiye'ye hiç gelmeyebilir, gayet iyi olur Türkiye'ye gelmese -buraya gelince büyük sıkıntılar oluyor- ama yurt içi gezisini söyleyince...

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Sayın Çam, rahatsız oluyorsun herhâlde.

MUSA ÇAM (İzmir) - ...yedi ay sonra yapılacak olan genel seçimlerde Sayın Cumhurbaşkanının sağına oğlunu, soluna da kızını alarak bir seçim kampanyası yürüteceğinin işaretini burada veriyor değerli basın mensupları. Demektir ki önümüzdeki yapılacak seçimlerde Sayın Cumhurbaşkanı alana inecek, Anayasa'yı ihlal edecek, kızını veyahut da oğlunu da Türkiye Büyük Millet Meclisine milletvekili olarak sokacak ve dokunulmazlığa kavuşturacak arkadaşlar.

VEDAT DEMİRÖZ (Bitlis) - Çok hayalperestsin vallahi.

MUSA ÇAM (İzmir) - Bu kabul edilebilir bir anlayış değildir.

Bu nedenle, Cumhurbaşkanlığı bütçesi, harcanan parayla Ermenek'te, Soma'da hayatını kaybeden arkadaşlarımıza yaşam odaları yapılmış olsaydı, 1 milyar 300 bin lirayı saraya vereceğine Soma'da, Ermenek'te ve madenlerde çalışan kardeşlerimize yaşam odaları yapmış olsaydı biz bugün bu acıları yaşamayacaktık diyorum ve bütçeye kırmızı oy vereceğimizi belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum arkadaşlar.