| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1578) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .02.2019 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Başarılı ve verimli bir çalışma diliyorum Komisyona, bütün arkadaşlarımıza hoş geldiniz diyorum.
Şimdi, efendim, aslında ihtiyaçtan kaynaklı olduğunu bilebildiğimiz birçok konu önümüze getirildi. Yani istinafla alakalı, temyizle alakalı bazı noktaların gerçekten yaşamın içerisinde bir ihtiyaç olarak önümüzde olduğu kesin ama getiriliş yöntemiyle ilgili bir eleştiride bulunacağım. Birincisi, yani burada HMK var, İcra ve İflas Kanunu var, CMK var, bunların tamamı üzerinde uzlaşarak yeni kanunlar yapabileceğimiz metinler olmasına rağmen torba kanun olarak getiriyor olmanızı anlamadım. Yani merak etmeyin, bunları torba kanun olarak getirmediğinizde, bir sonra getirecek olduğunuz bir niyete bağlı torba kanunlarda bunu niye ayrı getirdiniz, onu niye getirdiniz diye biz size sormazdık. Burada üç ayrı kanun teklifi olarak gelebilirdi bu metin, hukuk tekniği açısından çok daha doğru olabilirdi, tartışma zemini açısından çok daha doğru olabilirdi, kamuoyunda CMK'de değişiklik olarak söylenen bu kanun aslında bir yanıyla İcra İflas Kanunu'nda, diğer yanıyla HSK'de, diğer yanıyla HMK'de değişiklik yapan bir kanun. Bunun hukukçu olarak sizleri rahatsız etmesi gerektiğini düşünüyorum yani çok basit, ayrı ayrı kanun metinleri olarak gündeme taşıyıp beraberce kararlaştırabileceğimiz bir süreci daha iyi niyetli geçirmeniz gerekirdi diye düşünüyorum, bir dost uyarısı olarak söylüyorum. Bu tarz kanunları getirdiğinizde torba kanun getirme geleneğinden lütfen vazgeçin çünkü bizim torba kanunlara karşı alınmış tavır kararlılığımız var, net Cumhuriyet Halk Partisinin.
BAŞKAN - Bunu bana değil, teklifi getirenlere söyleyin.
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teklifi getirenlere söylüyorum, zatıaliniz de... Başka bir süreç var yani buna karşı net tavrımız var, torba kanun bizde alerji yaratıyor diyeyim özet itibarıyla çünkü torba kanun, aslında ulaşılması gereken maksadı perdeleyerek başka maksatlara ulaşmayı hedefleyen hâller ortaya koyuyor ve bu kamuoyunda beklenen tabloyu yaratmıyor, sıkıntılı bir süreç yaratıyor, bunu gelenek hâline getirmekten vazgeçebileceğiniz bir gündü bugün, bunu yapmamış olmanızı eleştiriyorum arkadaşlar.
İkincisi, bu kanunun getiriliş şeklinde bir zafiyet var: Türkiye Büyük Millet Meclisinde her şeyi sizin getirmeniz. Bizim de tartışmamız gerekmiyor. Olgun bir Meclis görüntüsü verebileceğimiz, bu ülkenin ortak sorunlarını uzlaşı hâlinde buraya getirebileceğimiz bir süreç mümkün iken -ki bu yasalarda bunun mümkün olduğunu düşünüyorum ben, ihtiyaçtan kaynaklı olduğunu söylüyorum- bize büyük ağabey muamelesi yapmaktan vazgeçin. Yani demokrasinin, hakikaten katılımcı demokrasinin en uygulanabilecek olduğu yer Türkiye Büyük Millet Meclisi, burada biz kanunu getiririz, siz de bizim ardılımız olarak eleştirinizi yaparsınız, uyarsa uyar, uymazsa uymaz davranışınızı doğru bulmuyorum. Bu kanun bizim Komisyonumuzun ve diğer arkadaşların, diğer partilerden Komisyonda olan arkadaşların önüne gelseydi partiler bunu tartışabilseydi bugün bu kanunu hiç tartışmadan buradan geçirirdik ve bir demokratik olgunluğun altına imza atardık. Şimdi, sıralayacağımız bazı eksiklikler benim ve arkadaşlarımın sıralayacağı bazı eksiklikler de bu kanunda olmazdı, gereksiz bir enerjiyi Komisyon burada harcamazdı. Bunun için de sizi eleştiriyorum, çok basit, sıradan yapılabilecek bir iş elinizin altındayken bunu yapmamış olmanızın, demokratik reflekslerinizin zayıf olduğu iddiasında buluyorum ya da başka bir açıklamanız varsa o açıklamayı yaparsınız. Hepimiz bu Parlamentonun birer parçasıyız. Eşit özlük haklarına sahibiz, eşit söz hakkına sahibiz, sizin çoğunluk partisi olmanız demek kamuoyunda iyi şeyleri de biz yaparız, kötü şeyleri de biz yaparız imajını yaratmanızı doğru bulmuyorum, bunu söylemeye çalışıyorum. Bu çıkacak olan yasa da hepimizin emeği olacak, doğal olarak hepimizin olgunluğu şeklinde gelseydi çok daha doğru olurdu. Bir kenara not edersiniz bugün yapmazsınız, çoğunluğunuzu kaybettiğiniz zaman ne olduğunu anlarsınız.
Efendim, burada özellikle 2 ve 3'üncü maddede teknik olarak mantık doğru olmakla beraber bir doğal hâkim ilkesine aykırılığa yol açacak düzenlemeler olduğu düşüncesindeyim. Burada rakamlar belirlenirken kararın verildiği tarihteki meblağ tarif ediliyor. Hâlbuki bugüne kadar hukuk sistemimizde hemen hemen davanın açıldığı tarihteki müddeabih esas alınır bütün bu olaylarda, bunun da bir nedeni vardır: Bunun nedeni doğal hâkim ilkesidir. İnsanlar yargılamalarının nerede başlayıp nerede bitebileceğini bilmeleri önemlidir. Şimdi, size kötü niyetli bir örnek vereceğim. Ben bir dava açıyorum, sınıra yakın. Burada derecadatta sınıra yakın bir dava açıyorum, bu her yıl belirlenecek ya, ben istinafa değil de temyiz mahkemesine gitmesini istiyorum ya da temyiz mahkemesine değil istinafa gitmesini istiyorum. Küçücük bir hukuk oyunuyla, bir mazeretle yılı atlattığım zaman kendi istediğim derecadata gidecekse işte bu doğal hâkim ilkesine aykırı bir düzenlemedir. Bunu engellemenin yolu, davanın açıldığı tarihteki müddeabihin esas alınmasıdır. O yüzden bu iki maddede yaptığınız düzenlemeyi iyi niyetle de yapıyor olsanız kötü niyete mahal verecek düzenlemelerdir, bunların metinden çıkarılması ve müddeabihin dava tarihine göre yine esas alınması gerektiği inancındayım. Nedenini çok net açıkladım, farklı bir düşünceyle açıklayabilecekseniz onu kabul edeceğim ama çok net söylüyorum. Ben sınıra yakın bir rakamla A mahkemesinde dava açtım bu söylediğiniz düzeneğin içerisinde, sonra yıl sonu yaklaştı, benim davam o yıl içerisinde biterse temyiz mahkemesine gidecek, yok o yıl içerisinde bitmezse istinafa gidecek, basit bir mazeret dilekçesi verdim aralık ayında, ocağa sarktı, şubata sarktı, marta sarktı, benim derecadat mahkemem değişti. Doğru mu sizce bu? İşte, doğal hâkim ilkesini görmeden bu tabloyu yaratırsanız bunun sonuçları böyle olur ama gelseydiniz, uzlaşarak bu metni yapsaydık bizim de hukuk bilgimizden faydalansaydınız bunu burada tartışmaya gerek kalmadan erkenden şerh ederdik. Ki değiştireceğinize eminim, değiştirmezseniz vebalini alacaksınız bu işin, değiştirmezseniz vatandaşın doğal hâkim ilkesinden kaynaklı uğrayacağı mağduriyetin vebalini yüklenip gideceksiniz. Nedeni ne olursa olsun, bunun kesin değişmesi gerekir arkadaşlar, doğal hâkim ilkesine aykırı bir düzenleme hukuk sistemimizde yanında durulacak bir düzenleme değildir, buna yönelik itirazımız var.
Şimdi, efendim, kanun hükmünde kararnameyle alınan hâkimler var. Bu hâkimlerde bu 70 puan kaldırıldı, ihtiyaca binaen alındıkları iddiasıyla beraber bana göre tamamen siyasi bir kadrolaşma yaratıldı. Bunu neden söylüyorum? Bunu Mecliste kürsüde söyledim çünkü Adalet ve Kalkınma Partisinin siyasi kadroları tamamen yargıya intikal ettirildi, içlerinde il başkanları var, ilçe başkanları var, bunu bizim bir önceki dönem milletvekilimiz Barış Yarkadaş kamuoyuna taşıdı, yargıya taşıdı, inkâr edilebilir durumu yok, bir siyasi kadrolaşma yaratıldı. Ama siyasi kadrolaşmayla beraber bir yeteneksizler ordusu da yargının içerisine ithal edildi. Benden olsun, ne olursa olsun mantığı içerisinde, işte 40 puanla, 50 puanla yeteneksiz, formasyonu eksik insanların bu düzenlemeye bir ek düzenlemeyle... Bana göre hizmet içi eğitime alınmaları gerekiyor çünkü yargıda bir katliam var şu anda, hepimiz meslektaşlarımızdan duyuyoruz, yanımızdan yöremizden duyuyoruz, garip garip kararlar veriliyor, garip garip usul uygulamaları yapılıyor. Daha şimdi gelirken bir örneğine rastladım, insan burada anlatmaya utanır. O yüzden, bu yasa madem gündeme geldi, bunun olgunlaştırılması gerekir; keşke önce konuşabilseydik bunları. Bu 40 puanla, 50 puanla alınan -bana göre birçoğu siyasi ama vazgeçtim o eleştiriden; zaten bunu kamuoyu, sağır sultan biliyor, ne şekilde aldıysanız aldınız- o kadroların yeniden eğitilmesi gerekiyor, buna ilişkin bir düzenleme ihtiyacı var Türkiye'de yoksa büyük facialar yaşanıyor yargı içerisinde. Bunların hepsinin sorumluluğunu taşımamız gibi bir olayla karşı karşıya kalırız.
Yine, hâkim ve savcı alımıyla ilgili düzenlenen kurulda sadece Adalet Bakanlığı bürokratları ve sair sayılmış. Benim kanaatimce, bir hukuk fakültesi akademisyeninin de bu kurul içerisinde olması gerekir. Adalet Bakanlığı bürokratları kuşkusuz meslekî yeterliliğe sahiptirler ama hukuk formasyonunun ana tarifi akademisyenler üzerinden yapılabilecek bir tarifleme biçimidir. Komisyonun içerisine akademisyen vasfı tanımlanmış bir ya da birden fazla akademisyenin dâhil edilmesi gerektiği inancındayım.
Bunun dışında, gıyapta yapılacak sanığın lehine basit işlemlerle ilgili düzenlemeye katılıyorum. Adalete erişimin hızlı olması gerekir, sanığın lehine hızla eritilebilecek safhalar söz konusuysa -ki bu düzenlemenin içinde bunlar var- o kısma ilişkin yapılan düzenlemenin doğru olduğu inancındayım. Sanığın uzun süre çok lehine bir durumu, hem yargılama usulü açısından uzaklaştırarak ve geciktirerek hem iş yükü açısından uzun süre sürüncemede tutarak yargılamayı sonlandırmamanın bir hak ihlali olduğunu düşündüğümden dolayı, sanık lehine sınırlamak kaydıyla yapılan düzenlemenin o anlamda, işlemlerin hızlandırılması anlamında doğru olduğu düşüncesindeyim.
Başka eleştirilerimiz de söz konusu ama bu Komisyonun fazla zamanını almak niyetimiz yok. Ana eleştirilerimizin bundan sonra yapılan düzenlemelerde dikkate alınması niyetiyle bunu söyledim, daha fazla da vaktinizi almayacağım, arkadaşlarımız söz alsınlar diye ve çok da sürüncemede bırakalım diye düşünmüyorum bu olayı ama bu ilk başta dile getirdiğim uzlaşma kültürü, özellikle uzlaşma kültürü ve torba yasadan vazgeçilebilecek yerlerde torba yasavari yasa yapmanın sizin açınızdan en kolay vazgeçilebileceği yerde vazgeçmemiş olmanızı eleştiriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.