| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1579 |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .02.2019 |
KANİ BEKO (İzmir) - Öncelikle teşekkür ederim söz verdiğiniz için.
Aslında, arkadaşlar, işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanları bizim açımızdan çok önemli, çok kıymetli. Ben kırk beş yıl sendikacılık yaptım -beni tanıyanlar bilirler- yıllarca da konfederasyon genel başkanlığı yaptım. Soma'ya gittim, Soma'da yaşananları yerinde tespit ettik bakanlarla birlikte; Ermenek'e gittim, Ermenek'te yaşadıklarımızı yine bakanlarla tespit ettik ve bir iki şeyin altını çizmek istiyorum. Öncelikle, bilhassa gittiğimiz yerlerde tehlikeli ve riskli iş yerlerinde çalışan işçi arkadaşlarımız sendikalı olmamalarından dolayı oradaki tehlikeli ve riskli iş yerlerini İş Teftiş Başkanlığına maalesef ifade edemiyorlar. Dolayısıyla birinci derecede tehlikeli ve riskli iş yerlerindeki arkadaşlarımızın öncelikle sendikalı olması gerekir düşüncesi içerisindeyim ben.
Üç bakanla Ermenek'te işçilerle yapmış olduğumuz bir toplantıda bir işçi arkadaşımızın kıyafetine baktığımda, işçi arkadaşıma şunu sordum, dedim ki: Senin kıyafetin madenci kıyafeti falan değil, nereden aldın bu kıyafetleri? Bana önce güldü ve daha sonra ne dedi biliyor musunuz? "Başkanım, bu kafamdaki baret çarşıdan aldığım baret. Aslında eniştem bana bunu vermişti." Baret 5 lira. Yanımda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı vardı, Çalışma Bakanı vardı, Ulaştırma Bakanı vardı kendi memleketi olduğu için.
Daha sonra da Şirvan'a gittim. Şirvan'daki manzaradan çok etkilendim. Siirt Şirvan'da, siz de biliyorsunuz, açık madende bir göçük yaşanmış. Şimdi, açık madendeki göçük yaşandıktan sonra göçükteki çocuklarını, torunlarını bekleyen insanlarla oturduk, orada da bakan arkadaşlarımız vardı. Yaşlı bir amca benim yanıma geldi, ne dedi biliyor musunuz? "Şu dağın tepesini görüyor musun Sayın Başkan?" dedi. Görüyorum dedim. "Burada bir heyelan oldu, heyelan olduktan sonra koca koca yarıklar açıldı. Bu görmüş olduğunuz, kafasında baretleri olan koca koca adamlar var ya, bu yarıkları kumlarla kapattılar ve bizim çocuklarımızı, bizim torunlarımızı buradan geçirdiler. Bizim köyün çobanı bu yarıkları görmüş olsaydı, çoban koyunlarını bile buradan geçirmezdi." dedi.
Şimdi söylemek istediğim şey şu: İş yerlerine giderek iş yerindeki işçi arkadaşlarımızın işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili alınması gereken önlemleri yerinde tespit etmek, yerinde görmek daha doğru olabilir diye düşünüyorum. Gündemi değiştirmek açısından söylemiyorum ama daha dün Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'nun istatistiklerine baktım -şunu dün televizyonda da anlattım- her yıl 2 bine yakın iş cinayeti oluyor. 2 bine yakın iş cinayetiyle ilgili olarak Dünya Sağlık Örgütü diyor ki: "Siz bunları 5'le çarpacaksınız." Neden 5'le çarpacaksınız? Meslek hastalıkları hastanesinde yatan işçi arkadaşlarımızdan her yıl -Türkiye için söylüyorum- 10 bine yakınının öldüğünü Uluslararası Çalışma Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü maalesef tespit etmiş.
İşçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili -ki bu bana göre sevindirici bir şey- uzman kardeşlerimiz bir araya gelmişler, sendika kurmuşlar. Sendika kuran bu arkadaşlarımız dün gelip beni ziyaret ettiklerinde 15'inci maddeyle ilgili görüş ve düşüncelerini bana aktardılar. Sayın Başkan, izin verirseniz ben kısaca onları sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Sayın Başkan, değerli Komisyon üyeleri; işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında birçok sektörde hizmet vermiş (B) sınıfı iş güvenliği uzmanlarıyız. 6331 sayılı İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu'nun geçici 4'üncü maddesi Kanun'un ilk çıktığı 2012 yılından beri 3'üncü sefer ertelenmiştir. Söz konusu yasanın uzatılması (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlarının mağduriyetinin giderilmesi amacı taşırken ertelemeyle (A) ve (B) sınıfı iş güvenliği uzmanları tamamen mağdur edilmekte ve istihdamlarını zor hâle getirmektedir. Bir sınıfın mağduriyetini gidermek için başka bir sınıfın mağdur edilmesi ve işsiz kalması deneyime bakılmaksızın bizi çok derinden üzecektir. (C) sınıfı iş güvenliği uzmanlarından altı aylık yüksek lisans eğitimiyle (B) sınıfı iş güvenliği uzman olma kolaylığı (B) sınıf uzmanlarında da bir yığılma meydana getirmiştir, işsizlikle karşı karşıya kalmışlardır. Aslında bakıldığında yeterli sayıda uzman bulunmamaktadır ve Bakanlık da bu yönde açıklamalarda bulunmuştur.
Açık Öğretim Fakültesinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Bölümü açılması ve mezun vermeye başlaması tabii ki sevindiricidir. İki yıllık iş sağlığı ve iş güvenliği bölümü mezunlarının (C) sınıfı iş güvenliği uzmanı olmaları istihdamda büyük yığılma meydana getirmiştir.
Sonuç olarak, ertelemeler iş güvenliği kültürüne gerçekten çok zarar vermektedir. Önemli olan kalıcı çözümlerle bu kültürü ve sistemi iyileştirme çalışmalarına katkıda bulunmak ve zaman kaybetmeden çalışmalara başlamaktır. Biz mesleğimizi daha saygın hâle getirmek, kalifiyeli olmasını sağlamak ve iş kazalarının azalmasında katkı sağlamak için uğraş vermek istiyoruz. Bizler bu maddenin bir kez daha ertelenmesini istiyoruz çünkü bu durum, biz (A) ve (B) sınıf uzmanlarını işsiz bırakmaktadır. Bu sebeple Yükseköğretim Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 15'inci maddesinin iptal edilmesi hususunda yardımlarınızı bekliyoruz." Bunlar, işçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili kurmuş oldukları sendikada görüşmüşler, tartışmışlar ve sonuç itibarıyla bu sonuca varmışlar.
Sabah arkadaşlarımız şöyle bir ifade kullandılar, dediler ki: "Bu maddenin buraya getirilmesini işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanları istiyor." Bana göre, eğer isteyen varsa doğru bir talep değil.
Son olarak da şunu söylemek istiyorum: Biliyorsunuz, Adana Aladağ'da Kur'an kursunda 11'e yakın arkadaşımız, çocuğumuz maalesef orada yanarak öldüler ancak oradan hâlâ daha işçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanı talep edilmemesi bana göre çok düşündürücü bir konudur. Bugün de Milas'ta işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadığından dolayı 2 arkadaşımız göçük altında kalmış, ölmüşler, 1'ini daha çıkaramamışlar ve yaralı arkadaşlarımız var. Artık yeter, duymayan kulaklar duysun, görmeyen gözler görsün. Az önce arkadaşlarım da söyledi, hâlâ bu yasalar böyle devam ederse, önlemleri ve tedbirleri almazsak... Dünyada 3'üncü ve Avrupa'da 1'inci durumda olmak bizi gerçekten acıtıyor, gerçekten bizi üzüyor.
Ben yedi yıl Uluslararası Çalışma Örgütünde bakanlarımızla birlikte görev yaptım, her yıl Türkiye'nin Aplikasyon Komitesinde değerlendirilmesi Türkiye açısından utanç verici bir şey.
Ben bu duygu ve düşüncelerle, gelin, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleriyle ilgili ILO kriterlerine uygun bir yasa çıkartalım, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmazsa -bugüne kadar ölen arkadaşlarımız gibi- bundan sonra da işçi kardeşlerimizin ölmelerini engelleyemeyiz diyorum. Bizim görevimiz tabii ki bu insanları öldürmek değil, yaşatmaktır diyorum. Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum.