KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, siz Sayın Kalaycı'yı dinlemediniz ama Sayın Kalaycı'nın bütün konuşmasının altına imza atıyorum, çok haklı bir konuşma yaptı.

Bu da hani, yana yakıla seçim öncesi olan yasaların ne kadar kalitesiz yasa olduğunu gösteriyor. Aslında Sayın Kalaycı'nın bahsettiği bütün konularda -benim notlarımda da vardı- ve bu konuda topyekûn bir düzenleme yapmamız lazım. Plan ve Bütçe Komisyonu her ihtiyaç olduğunda palyatif tedbir alınmak üzere yasa çıkarılan bir makine değildir. Sorun çözer yani bütün bu sorunlara topyekûn bakar. Yalnızca burada, bu maddede bahsedilen konuda değil başka konulara da etkileri var. Burada eminim sayın bürokrata da söz vermediniz henüz Sayın Başkan ama o konuda da muhtemelen bizimle paylaşacaktır bu durumları. Ben de bu anlamda bu maddenin de arkadaşlar... Gerçi maddelere geçmeyi onayladınız ama eminim ki birkaç gün çalışma şansımız olsa şurada bütün milletvekillerinin diğer sorunları da çözecek daha geniş bir düzenleme yapabiliriz diye düşünüyorum ve bu konuda hep beraber bu öneriyi geliştirelim derim, AK PARTİ Grubu Sözcüsü olarak size söylüyorum, Sayın Kalaycı'nın zaten görüşü belli. Bunu çalışalım derim ve bütün kesimlerin sorunlarını çözen bir düzenleme yapalım derim.

Sayın Ayşe Vekilimizin sözleriyle ilgili birkaç bir şey söyleyeceğim: Elbette söyleyebilirsiniz yani "Birkaç adım attık, Türkiye bir noktadan bir noktaya geldi." diyebilirsiniz ama şunu söyleyeyim: "İnsani gelişmişlikte 64'üncü sıradayız ve bununla gurur duyuyorum." dediniz yani geldiğimiz nokta itibarıyla.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Orta gruptan yüksek gruba geçti yalnız. Grup geçişini ihmal etmeyin.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Eyvallah ama sonuç olarak Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye'yi ilk 10'a sokacağını iddia ediyordu, efendim "Türkiye'yi uçuracağız." diyordu ve 64'üncü sırayla övünen bir AK PARTİ Hükûmeti, AK PARTİ milletvekili durumuyla karşı karşıyayız.

Ben size birkaç ülke ismi vereceğim: Mesela Kazakistan 58'inci sırada biliyor musunuz Sayın Ayşe Hanım? Suudi Arabistan 38'inci sırada, Arjantin 40'ıncı sırada, İran 60'ıncı sırada gibi bazı örnekler verebilirim. Bazı Afrika ülkeleri var, çoğu bizim önümüzde olan. 64'üncü sırada olmaktan utanç duymalıyız. Keşke 20'nci sırada olsak, 10'uncu sırada olsak diye hep beraber tedbirler almalıyız ama yani Kazakistan'ın, Suudi Arabistan'ın, İran'ın gerisinde olan bir sıralamamız var, bu gerçeklikle de yüzleşelim lütfen.

Konuşmanızda şunu söylediniz, "43 milyar lira sosyal yardıma kaynak harcıyor ülkemiz." dediniz, çok doğru, güzel ama gelişmekte olan ülkelerin biliyorsunuz gayrisafi yurt içi hasılasının ortalaması sosyal haklara yüzde 2'ye yakın bir kaynak ayırıyor. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 3'e, yüzde 4'e, yüzde 5'e kadar yükselebiliyor. Biz gayrisafi yurt içi hasılamızın yüzde 1'ini harcıyoruz yalnızca, bu gerçeklikle de yüzleşelim.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - 40 kat bir büyümeden bahsediyoruz ya.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, mesele şu: Sıralamamıza bakalım, Suudi Arabistan'ın, İran'ın, Kazakistan'ın gerisindeyiz, gayrisafi yurt içi hasılamızın yalnızca yüzde 1'ini harcıyoruz sosyal yardımlara ve bununla övüneceğiz diyoruz. Bu doğru değil. Bütçe görüşmelerinde de söyledik, yapmamız gereken saraya, şatafata, lükse değil, efendim, silah harcamalarına değil, vatandaşlarımızın refahına ve tabii ki sosyal haklara kaynak harcamamız lazım ama bundan daha önemli bir şey daha var söylediğinizde: Sonuç olarak yönettiğiniz bir yoksulluk var. Yoksulluğu gidermek gibi bir sorumluluğumuz var. Biliyorsunuz, bütün sosyal programların hedefi yoksulluğu gidermektir yani muhtaç olunan durumdan çıkarmaktır ama şunu görüyoruz ki maalesef: AK PARTİ iktidarlarıyla beraber her yıl, özellikle son yıllarda daha fazla vatandaşımız sosyal yardımlara muhtaç hâle getiriliyor. Programlar hedefine ulaşmıyor yani sosyal yardımlar yoksulluğu giderir noktada değil, yalnızca belli noktada onun yarasına derman olmaya çalışan bir noktada ama yarayı iyileştirir bir noktada hedeflere ulaşamıyoruz ve daha çok vatandaşımız sosyal yardımlara muhtaç hâle geliyor ve biz bunu şöyle tanımlıyoruz: Sosyal yardım değil, sosyal hak olarak tanımlamak, temel hakları tanımlamak ve o temel haklarla bütün vatandaşlarımızı tanımlamak ve aynı zamanda yoksulluğa muhtaç hâlde olmaktan çıkarmak gerekiyor.

Bir örnek daha verdiniz, inanın, sonuç olarak bir kadın milletvekili olarak bunu da keşke örnek vermeseydiniz Sayın Ayşe Vekilim.

BAŞKAN - Niye ayrımcılık yapıyorsunuz, kadını, erkeği mi var? Yani milletvekili, milletvekili; hep ayrımcılık hep ayrımcılık.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Pozitif ayrımcılık.

BAŞKAN - Kendinizi kandırmayın Sayın Sındır, Sayın Hocam.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şu anlamda söylüyorum, diyorsunuz ki: "Bir kadın vatandaşımız kayınvalidesine evde bakıyor ve biz ona maaş veriyoruz." Bakın, Türkiye'de milyonlarca kadın eve hapsedilmiş durumda ve onlara deniliyor ki: "Sen çocuğuna bakacaksın, sen kayınvalidene bakacaksın, sen engelliye bakacaksın." ve "Biz onlara para veriyoruz." deniliyor.

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Vermesek de bakıyorlar, Anadolu'nun gerçeğini reddedemezsiniz Sayın Paylan. Buradan vuramazsınız!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama kadınlara bu rolün verilmesi...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Anadolu'nun bu gerçeğini reddedemezsiniz!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, bu gerçekliği...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Buradan vuramazsınız Anadolu kadınını!

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, mesele şu: Kadını eve hapsetmeye mahkûm eden bir açıklamayı kadın hakları konusunda pek çok mücadele vermiş bir kadın milletvekilimiz söylüyor. Yani bu durumu değiştirmemiz lazım arkadaşlar. "Kadın, yalnızca evde çocuk bakar, engelliye bakar durumunda ve devlet de para verir ve kadın eve hapsedilir." noktasındaki duruşumuzu, bakışımızı değiştirmek zorundayız. Bu bakışa dair örneklerden de kurtulmamız lazım. Elbette, bakılıyorsa mutlaka devlet tedbir almalı ama "Ne güzel, gelin kaynanasına bakıyor, eve hapsolsun gelin, çocuk baksın, bir de kaynanasına baksın, biz de ona para verelim." noktasından da çıkmalıyız, bu noktadan çıkmamız gerekir diye düşünüyorum arkadaşlar. Bu anlamda, bütün bu sosyal yardım meselesini sosyal hak boyutuna taşıyacak kanuni tedbirleri mutlaka almalıyız. Mesela geçenlerde elektrikle ilgili bir düzenleme geldi. Biliyorsunuz, yıllardır dillendiriyorum, bütün vatandaşlarımızın asgari düzeyde elektriğe ulaşması, suya ulaşması, temel haklarına, ısınma ihtiyacına, barınma ihtiyacına ulaşması sosyal yardım meselesi değildir; sosyal hak meselesidir, sosyal bir devlet olma iddiasında olan Türkiye Cumhuriyeti'nin görevidir bunlar ve bunları bir sosyal hak olarak tanımlamalıdır.

Vatandaşlarımızı maalesef şu duruma getirdiniz: "AK PARTİ bunları veriyor." Hayır, bunlar bir devlet politikası olmalı, AK PARTİ politikası değil. Anayasa'mızda tanımlı sosyal devlet politikasına uyarlı bir şekilde bütün yasal düzenlemeler yapılmalı ve sosyal hak boyutuyla tanımlanmalı. Çünkü bu vergiler bütün partilerin oy verenleri tarafından veriliyor ve yardımlar da bütün partilere oy veren vatandaşlarımız boyutunda, eşitlik çerçevesinde yapılmalı. Ama bunu bir yardım olarak tanımlarsanız ve AK PARTİ ve Sayın Cumhurbaşkanı lütfediyor durumuna sokarsanız olmaz. Bu, devletin temel görevidir, bunlar temel haklardır ve sosyal haklar olarak tanımlanmalı ve bununla ilgili de bütçeden gereken -yüzde 1'i değil gayrisafi yurt içi hasılanın, en azından yüzde 2'si noktasında- kaynağın ayrılması ihtiyacı var ve sosyal hakların tanımlanması temel haklar boyutuyla da karşılanması ihtiyacı var.

Maddeye gelirsek de bir sorum var, eğer siz karşılarsanız ya da ilgili bürokratımız, rica edeceğim. Yani burada etki analizi boyutuyla kaç vatandaşımızı ilgilendiriyor? Bütçeye ne kadar yükü var? Bize hâlâ bununla ilgili bir etki analizi gelmiş değil. Bu, desteklediğimiz bir madde, onu söyleyeyim, ne kadar yük gelirse gelsin. Artı, bu konuda Sayın Kalaycı'nın belirttiği konularda -ben tekrar etmeyeyim diye söylüyorum- kaç vatandaşımızın daha mağduriyetle karşı karşıya kalma riski var? Az önce not aldınız mı bilmiyorum, tekrar etmemek için söylüyorum. Bunları gidermekle ilgili de ne kadar bir etki analizine ihtiyaç var? Gerekiyorsa Komisyonumuz irade kullansın, bütün bu konuları da birkaç saatlik bir çalışmayla çözelim derim.

Saygılar sunarım.