| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1579 |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .02.2019 |
EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu madde vesilesiyle birkaç cümle söyleme ihtiyacı hissediyorum genel, ekonomiyle ilgili olarak. Şimdi, bir kere, bu madde bile bence Hükûmetin "Türkiye'de ekonomik kriz yok." ısrarının doğru olmadığını, aksine, krizin olduğunu ve krizin tarım ayağıyla ilgili olarak bir meselenin çözümüyle ilgili konuşuyoruz. Yani burada tabii ki zor duruma düşmüş olan çiftçilerimiz var, Bülent Bey'in verdiği rakam mesela öyle düşündürüyor. Dolayısıyla da bir borç yapılandırmasına prensip olarak karşı çıkmanın anlamı olmadığını düşünüyorum şahsen ben. Fakat bu vesileyle sanırım konuşulması gereken şey de bu bence. Yani bugün tarım sektörü niye bu hâle geldi? Yani tarım sektörü finansmana ulaşım konusunda yeteri kadar destek görmedi Hükûmetten. Sadece tarım sektörü değil, bence KOBİ'ler de görmedi, esnaf da görmedi. Dolayısıyla da Türkiye'de bankacılık sisteminin zaten bana göre hiç de kredi vereyim diye bir teşne olduğunu düşünmüyorum doğrusunu isterseniz yani daha garantili yerlere kredi veriyor. Dolayısıyla da özellikle KOBİ gibi ve tarım işletmeleri gibi işletmelere de çok fazla kredi vermek eğiliminde değil. Yani benim bildiğim kadarıyla, mesela, kredileri nasıl veriyorlar? Gayrimenkul ipoteği olarak veriyorlar. Ben biliyorum ki çiftçiler gayrimenkul gösteriyorlar, ona rağmen para alamıyorlar, kredi alamıyorlar bankalardan, özel sektör bankalarından. Yani esasında şunu kastediyorum: Türkiye'de tanzim satışlarıyla falan enflasyonu önlemek gibi -tırnak içerisinde- "çok zekice" bir yol bulmuş olmakla hakikaten Hükûmet -benim kanaatim tabii bu- daha yapısal bir sorunu görmeden bir -bu madde bana onu düşündürüyor- panik hâlinde bir şeyler yapmak ihtiyacı hissediyor. Evet, çiftçilerimiz zor durumda, dolayısıyla da borçlarının yapılandırılması gerekiyor ama neden bu sadece ve sadece seçim öncesinde konuşulan bir konudur ve neden bu mesele konuşulurken aslında tarım meselesinin Türkiye'nin temel, yapısal sorunlarından biri olduğu konuşulmuyor? Yani dolayısıyla da benim buradan gördüğüm şey şudur: Bugün eğer domates, patates, patlıcan fiyatlarıyla uğraşıyorsak, soğan fiyatlarıyla uğraşıyorsak esasında Hükûmetin uzunca bir zamandan beri yaptığı yanlışların sonucudur. Yani Hükûmet, elinde tabii, tekelleşmiş bir medya olduğu için bunu bir algı operasyonu hâlinde topluma bir şekilde yediriyor ama ortada bir gerçek var yani kriz diye bir şey var ve hâlâ krizin olmadığını söyleyen bir Hükûmet var karşımızda.
Ben uzatmayayım ama bu kanun teklifini hazırlamış olan arkadaşlara bu vesileyle söylemiş olayım ki böyle olmaz arkadaşlar. Yani "Türkiye'nin yapısal sorunları" denilen sorunlara yaklaşmadıkça, bunların ne olduğunu konuşmadıkça bu işler çözülemez. Mesela, KOBİ konusunu konuşuyoruz, demin aşağıda bir önerge verilmişti, o vesileyle konuşuyorduk, KOBİ konusu esas itibarıyla bankacılık konusudur çünkü KOBİ'lerin finansman sorunları bankaların varlığıyla ve bankaların örgütlü yapısıyla ilgili bir meseledir. Bankaların hâlâ gayrimenkul ipoteğiyle çalışan, kredi veren bir mantıkla yönetiliyor olması meselesidir ve bunlar yapısaldır. Bunlar Türkiye'de var olan ekonomiye bakış açısıyla ilgili olarak yapısallaşmış sorunlardır ve bunların üzerine gitmek lazım. Ama benim gördüğüm kadarıyla bu Hükûmetin bu bezlerde tarağı yok. O sebeple de bu, palyatif bir çözümdür bence. Tamam, yapılandırılsın, benim bir itirazım olmaz ama dediğim gibi, bu vesileyle de bu sorunun görülmüş olmasını sağlamayı sizlerin yapması gerektiğini düşünüyorum.
Teşekkür ederim.