| Komisyon Adı | : | KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU |
| Konu | : | İstanbul Sözleşmesi'nin Etkin Uygulanması ve İzlenmesi Konulu Alt Komisyon Başkanı Kayseri Milletvekili Hülya Nergis'in alt komisyon çalışmalarına ilişkin bilgi vermesi |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .05.2019 |
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Birkaç noktaya değinmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum öncelikle, toparladığınız için.
Toplantıların çoğunda -bir tanesi hariç- ben de vardım aslında fakat önemli bir noktayı o sırada da atladım. Geçenlerde bir önerge verdim hatta bu konuda. Oy kullanamayan kadınlar var. Yani şiddet gören kadınlar oy kullanamıyorlar. Şimdi, burası Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu olduğu için bununla ilgili de önlem almamız gerekiyor. İsterseniz o önergeyi bulabilirsiniz ya da iletebilirim de mail'lerinize ama bununla ilgili bir araştırma yapılması gerekiyor. Kaç seçimdir aslında sığınaklarda kalan kadınlar oy kullanamıyorlar. Bununla ilgili teknik birtakım düzenlemeler yapılması lazım.
Ben konukevi demiyorum, sığınak diyorum çünkü gerçekten, diğeri şiddeti yumuşatan bir kavram oluyor. Uluslararası kavramı da öyle, illa uluslararası olduğu için değil ama hakikaten orası bir sığınak ya da sığınma evi daha ziyade.
"Sivil toplum örgütleri gelecek." dediniz, baştan önerilerimizi yapmıştık alanlar olarak. Mesela, şunlar yapılmalı, bunlar yapılmalı diye epeyce bir öneride bulunmuştuk İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması ve bu Komisyonun çalışmasına ilişkin önerilerde ama çağrılacak insanlarla ilgili de önerilerimizin alınmasını rica ediyoruz. Yani bunu önceden bize de sorarsanız... Mesela, ŞÖNİM'lerden müdürler değil sosyal çalışmacılar gelmeli. İsterseniz, bunları da bir liste hâlinde ben iletebilirim size. Hem isim önerilerimiz var... Yani kadına yönelik şiddete karşı mücadele eden kadın örgütleri gelmeli, yıllarca mücadele eden örgütler var. Ne bileyim, mesela, il göç idaresine bağlı sığınaklarla irtibatlı olan sosyal çalışmacı davet edilebilir çünkü göçmenler de aynı şekilde şiddete maruz kalıyor ve bizzat içinde. İşte, Mor Çatıyı zaten biliyorsunuz, ben birçok kez söylerim ama KADEM'den olur, İstanbul Sözleşmesi İzleme Platformu gibi birçok kadın örgütünden ve bu alanda basbayağı o davaları takip eden avukatlar var. Cinayetleri Karşı Acil Önlem Grubundan var, Kadın Cinayetlerini Önleyeceğiz Platformundan var, bizzat avukatlar da takip ediyor, onların isimlerini de iletebilirim size ayrıca.
Son olarak bir konuya da dikkat çekmek istiyorum. Kadına yönelik şiddet diyorsak aynı zamanda, Emniyet görevlilerinin uyguladığı şiddete de dikkat çekmek gerekiyor. Yani burada da gerçekten hassas olmak gerekiyor. İnsanların toplantı, gösteri hakkı var, bu, Anayasa'mızca belirlenmiş olan bir hak ama siz o gösterinin, toplantının içeriğine katılmayabilirsiniz, söylemine katılmayabilirsiniz, bu hiç önemli değil, birbirimizden farklı fikirlerdeyiz ama özellikle, mesela, çocukları açlık grevinde olan annelere Emniyet görevlilerince yapılan muamele gerçekten çok ciddi bir şekilde kalbimizi incitiyor. Annenin teröristi olmaz, annenin farklılığı olmaz; hani, tren kazasında çocuğu ölen de annedir, bunun için çıkıp gösteri yapıyorsa iyi muameleyi hak eder, çocuğu ölmesin diye, açlık grevinde olan çocuğu ölmesin diye çıkıp da beyaz tülbendini bağlayıp, başka da hiçbir şey yapamayıp, iki dakika oturup bir açıklama yapmak isteyen anne de gerçekten asla şiddete uğramamalı. Yani Emniyet görevlilerinin sadece evde şiddete uğrayan bir kadına nasıl davranması gerektiği konusunda değil ama kendilerinin de toplumsal olaylarda -8 Martta da mesela ben üç gün ağrı çektim açık söylemek gerekirse- yani sokakta da aynı şekilde, barışçıl gösteri hakkı diye bir şey olduğunu kabul ederek kadınlara şiddet uygulamaması gerektiği konusunda duyarlı olmamız lazım diye düşünüyorum.