KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET ZENBİLCİ (Adana) - Şimdi, arkadaşları dinledim, Parlamentoda görev yapan milletvekili arkadaşlarımızın temel sorumluluğu bu konulardaki yasal düzenlemeleri yapmak. Bu Komisyondaki tespit konularını ilgili uzmanlar yapacak doğrusu, emek harcayanlar, bu işte akademik kariyer yapmış, zaman harcamış olanlar var. Biraz önce Sayın Durgut Vekilimiz tanımlardan bahsetti, tanımları ilgili uzmanlar yapar, benim milletvekili olarak bu konuda bir "background"um yok ama benim bildiğim bir şey var, burada tespit edilen bir problem var, bir bağımlılık, bu bir tehlike. Bu tehlikenin önlenebilmesi için kanuni ve de yasal düzenlemeler nasıl yapılmalı, ne zaman yapılmalı ve nelere dikkat edilerek yapılmalı hususunda ilgili uzmanların yaptığı çalışmalardan edindikleri, onların yapma imkânı olmayan, bizim yapma imkânımız olan işlemleri yerine getirmektir esas olan. Bir profesör bu konuda çok iyi yetişmiş olabilir ama bir yasal düzenleme yapma imkânı yoktur ama bizim yasa yapma imkânımız var. Onların bilgileri ile bizim imkânlarımızı birleştirerek toplumun bu yaşadığı travmayı ya da bu olayı daha hızlı nasıl çözebiliriz?

Bağımlılık, fıtri bir mesele yani her şeyde bağımlılık olabilir, bugün internet ya da bu söylediğiniz teknolojik bağımlılık, yüz yıl önce başka bir bağımlılık, iki yüz yıl önce bir başka bağımlılık var "Her zaman her çağın kendi içerisinde yaşamış olduğu bu hadiseye biz hukuki ve yasal zemin olarak ne yapabiliriz?"in konusu üzerinde istişarelerimizin daha sağlıklı olacağını düşünüyorum. Bu konuda da zatıalinize de selamları var, biraz önce görüştük, Profesör Doktor Necdet Ünüvar, daha önce Sağlık Komisyonu Başkanlığı yaptı ve bu bağımlılık üzerinde ciddi bir çalışması var, şu anda da Cumhurbaşkanlığı Sağlık ve Gıda Politikaları Kurulu üyesi, görev verildiğinde ya da davet edildiğinde bu konudaki birikimlerini paylaşabileceğini, önerilerini bizimle paylaşabileceğini ifade etti. Bir parlamenterin gözünden bu işin dinleniyor olması başka bir perspektiftir, başka bir açıdır, önemsediğim bir açıdır. Bu da isim olarak kayıtlara girilmesi açısından önemlidir.

Hepimizin bu iş için denek çocukları var yani benim 5 çocuğum var, 3'ü büyük ama 2'si küçük; 8 ve 9 yaşlarında, ben evinde beş yıldır direnç gösteren bir adamım; evine televizyon ve interneti koymayan, bunun için ciddi bir savaş veren bir babayım. Çok zorlanıyorum çünkü çocuk okulda başka bir şey yaşıyor, eve geldiğinde başka bir şey yaşıyor ama biz şunu gördük ki mücadelede bireysel olarak yapacaklarımız var ama esas yasal olarak yapacaklarımız, kanuni olarak yapacaklarımız konusunda bize düşeni yaparsak sorumluluğumuzun önemli bir bölümünü gerçekleştirmiş oluruz diyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Nasıl ikna ettiniz, ne verdiniz onlara?

AHMET ZENBİLCİ (Adana) - Belki biraz özel, spesifik bir çalışma oldu, 2'si hafızlık çalışıyor, hafızlık çalışmalarının avantajını biraz kullandık, çok erken yaşta hafızlığa başladılar, 6 yaşında başladılar, hafızlık sürekli bir dikkat isteyen, ezber isteyen ve tekrarını isteyen bir eğitim şekli olduğu için tam kabul edilebilmiş değil yani hazmedilmiş ya da ikna olunmuş bir şey değil, ilk fırsatta seyrediyor, ilk fırsatta işte annenin, benim ya da bir başkasının internetini kullanma... Onu da kontrollü bir şekilde veriyorum, aşırı şekilde kestiğimiz zaman da başka bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz yani kontrollü bir şekilde vermeye devam ediyoruz. Televizyonu hallettik, televizyonda sorun bitti gibi gözüküyor. Orada yaşadığımız sorun şuydu: Televizyondaki dizilerdeki, çizgi filmlerdeki ya da sahnelerdeki bütün aktörler ideal aktörler kendi oynadığı rol açısından, kötü adamsa iyi bir kötü adam, iyiyse iyi bir adam, her şeyi rol model olarak iyi ama çocuğun asla kendi kimliği ve kişiliğiyle gelişmediğini gördük, çocuk kendine özgü bir kimlik kazanamıyor, hep o rol modelleri takip ediyor. "Ben şu olacağım.", "Ben bu olacağım.", "Ben bunun gibi hareket edeceğim." diyor. Burada bir şeyi daha yakaladık, ben tiyatro kökenliyim, çocukların tiyatral yönünün, diksiyon yönlerinin ve kendi aralarında oyun kurgu ve metin seslendirme gibi, sufle gibi birçok şeyi geliştirdiklerini gördük. Evde oyun oynarken kendi kurgularını kendileri yapıyorlar, bu kurmuş oldukları kurgularda da sufleler, seslendirmeler ve metin uydurmalarıyla hem diksiyonlarının gelişmesi sağlandı hem de kişiliklerinde olumlu bir şeyin gelişmesi sağlandı yani kendi rol modellerini kendileri oluşturuyorlar, bir başkasını taklit etmiyorlar. Bu anlamda kendi ailemde -tırnak içerisinde bireysel- gözlemlediğim olumlu bir şeydir.

Teşekkür ediyorum.