| Komisyon Adı | : | (10 / 361, 405, 406, 407, 410) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonun çalışma takvimine, Komisyonda görevlendirilecek uzmanların belirlenmesine ve Komisyona davet edileceklerin tespitine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .05.2019 |
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Ankara Eczacılık mezunuyum, bu tür ürünlerin eczanelerden insanlarımıza ulaştırılması noktasında hem Ankara Eczacılar Odasındaki komisyonun kuruluşunda görev aldım hem de Türk Eczacılar Birliğinde. Benim merakım da bu taraftan. Özellikle fitoterapi ve homeopati ürünlerinin Türkiye'de de bir şekilde pazarı oluşmaya başlayacak. Biz ehil ellerden, halk sağlığını ilgilendirdiği için ve bizim de alanımız olduğu için eczacılar kanalıyla ulaştırılması ve bunların ruhsatlandırılması sürecinin Sağlık Bakanlığı eliyle yürütülmesi noktasında çalışmalar yapmıştık.
Şimdi, gereken şey, Murat Kartal Hocamız var Farmakognazi Ana Bilim Dalında, kendisiyle konuştum, Murat Hocamız bu alanda gerçekten çok ciddi emeği olan bir hocamız.
BAŞKAN - Var zaten, katılmış zaten daha önceden.
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Şöyle Sayın Başkanım, Bezmiâlem Üniversitesinde YÖK tarafından onaylı ilk fitoterapi merkezinin kurucusu kendisi. Hatta biz bu tür ürünlerin ülke ekonomisi anlamında da katma değeri yüksek ürün hâline getirilmesi, bir şekilde Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda olduğum için de kadın istihdamıyla da ilintilendirip bunun çok büyük katkıları olacağını düşünüyoruz. Şöyle bir örnek verdi: "Çin'den yeni geldim." dedi. Sanırım çok -metrekaresini söyledi de o aklımda kalmadı- cüzi bir alanda zeytin ağacını yetiştirdikleri ve bunu meyvesi için yapmadıkları, zeytin yaprağı ekstraktı üretip bunu dünyaya sattıklarıyla ilgili birtakım şeyler anlattı. Ama ben kendisinden de "Uygun görürseniz, Komisyonumuz da sizden faydalansın, dinlesin." diye izin aldım, çok büyük katkısı olacağını düşünüyorum. Tabii, alanlarımız farklı ama sonuçta hepimizin amacı ülke ekonomisine katkı noktasında, Bu kadar bitki zenginliği olan, bu kadar endemik bitki noktasında farklı bir floraya sahip bir ülke, bunu çok daha farklı değerlendirebiliriz. Bu anlamda da çok ciddi çalışmaları var, hocalarımızın hepsinin var ama Murat Hoca bilfiil içinde de, lavanta konusunda onun birçok çalışması oldu, üretimi de oldu. Pazarınız çok önemli tabii ki, sizin söylediğiniz. Üretmenin dışında gerçekten bir şekilde talebin olduğu bir alanda bunu yapmanız gerekiyor. Bu anlamda bize onun bilgi, birikim ve tecrübelerinin çok büyük katkısı olacağına inanıyorum.
BAŞKAN - Soyadı neydi?
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Profesör Doktor Murat Kartal.
BAŞKAN - Var zaten. Yani şimdi isimleri alıyoruz biz, hemen hemen hep aynı isimler, yani örtüşüyor. Yani bunun belli bir şeyi var demek ki.
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Dönüp dolaşıyor, zaten belli kesimler ilgileniyor. Bir de üniversitede şu anda -hâlâ devam ediyor- Levent Altun Hocam var. O da İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurum Başkan Yardımcılığı da yaptı. Kurumda da bilfiil bu Geleneksel Bitkisel Tıbbi Ürünler Yönetmeliği'nin çıkışında falan da çok ciddi emeği olmuştur. Tabii, birazcık bürokrasi tarafında, bu ürünlerin ruhsatlandırılması tarafında onun da katkısı olacaktır. Yani dönüp dolaşıp zaten belli isimler bu işlerle ilgileniyor mesleki anlamda.
BAŞKAN - Biraz önce Almanya dedin de bu konularda da Almanya hep örnek alınsın diye... Geçmiş şeyleri biraz araştırma yaptım da. Almanya bu konularda, ruhsatlandırma konusunda mı çok iyi?
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Başkanım, çok gidip gelmişliğim de var benim. Kardeşlerim orada, babam da orada yaşıyordu, çalışıyordu, kaybettim 2014'te. Ben tabii kendi mesleğim olduğu için çok fazla eczane dolaşıyorum gittiğimde, son derece doğal olarak ve raflarında bu tür ürünler çok fazla yer alıyor. Bir de bütün dünyada bu işle ilgilenenler, hocalarımızın bize anlattığı, Martin Bauer diye bir firmadan bahsedilir. Hatta -bunu teyit etmedim ama- İzmir'de bir tesis kurduğu yani silymarinde falan, gerçekten tüm dünyadaki silymarin içeriği en yüksek devedikeninin bizim Denizli'de olduğu ve Martin Bauer'in bunu bizim ülkemizde toparlayıp tekrar bizlere sattığı bu hocalarımızın hep anlattığı bir şeydir ama bilgiyi teyit etmedim, o yüzden tekrar altını çiziyorum.
Almanya bu konuda gerçekten çok ilerlemiş bir noktada ve mesleki anlamda da şöyle bir şey var: Sağlıkta koruyucu hizmetlerin çok daha yaygın olduğu gelişmiş ülkelerde -ki bunlardan birisi de Almanya- sağlığı kaybetmeden korumak anlamında da bu tür ürünlerin gerçekten çok büyük bir yeri var çünkü orada ilaç almanız çok zor. Ki çok şükür bizde de şimdi Sağlık Bakanlığı eliyle bu süreç başlatıldı, reçetesiz ilaç veremiyorsunuz. Orada reçeteyle gittiğinizde ilacınızı alırken de zaten bekliyorsunuz, bir gün sonra falan alıyorsunuz. Size ilk önce yani bir pişikte bile hamamelisi ilk önce öneriyorlar. Bu tür tedavilerle sonuç alamazsanız ilaca başvuruyorlar. Belki o yüzden de o kadar yaygın ve antibiyotikte de bizim kullandığımız skalanın çok daha gerisindeler. Kızım idrar yolu enfeksiyonu geçirdi, bir tane Bactrim alamadım ben. 10 tane eczane dolaştım, eczacı olduğumu da söyledim ama yok, ilacı alamadım. Bu konuda çok katılar ve eczanelerine girdiğimizde zaten ilacı görme şansınız yok, 150 metrekare falan eczaneler. Önde servis verilen alanda bu tür destek ya da koruyucu tedavi anlamında kullandıkları ürünler var. Onlar da ağırlıklı fitoterapi ve homeotapi ürünleri. O yüzden, hani, ziyaret noktasında da mutlaka görülmesi gerekir diye düşünüyorum.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - "Almanya'ya gidelim." diyorsunuz.
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Yani gidip görmek lazım. Ben tabii mesleğimi de çok seviyorum Sayın Vekilim.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Amerika'da da öyle. Açıkta eczane yok zaten, hepsi süpermarketçinin köşesinde.
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Yani süpermarkete mesleki anlamda da çok sıcak bakmıyorum, o şeyi kaybediyorsunuz.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Ama süpermarketin bir köşesinde hepsi de.
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Maalesef ama Almanya'da henüz o şeyi koruyorlar, eczane sahibi ve mesul müdürü eczacı ve o butik servis verme çok daha keyifli bir şey hem eczacı açısından hem de hizmeti alan kesim tarafından. Bu anlamda Almanya o yüzden iyi bir örnek olacaktır bize.
BAŞKAN - Evet. Zaten tüm eski araştırmalara baktığım zaman hep Almanya'yı örnek göstermişler. Yani bu tür şeylerin ruhsatlandırılması, Türkiye'deki en büyük sıkıntı o. Yani bitki çayları bile, adaçayları bile şey olmuyor...
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Ruhsatlandırılmasında Başkanım, işte şey var: Tarım Bakanlığından işte bu pozitif-negatif liste falan var, onunla da gene bizim Gazi Üniversitesinden hocalarımız o işin başında ilgilendiler ama bir tık daha kolay, hem de sonra piyasa kontrolünde de sıkıntı yaşıyorsunuz ürünlerin tağşiş edilip edilmediğiyle ilgili. Biz hep, başından beri Bakanlık, Sağlık Bakanlığı... Çünkü halk sağlığını ilgilendiren bir şey. Bu tür ürünlerin ruhsatının da Sağlık Bakanlığının kontrolünde olması gerektiğini savunduk. Geleneksel Tıbbi Bitkisel Ürünler Yönetmeliği de böyle çıktı ama buradan ruhsat alma süreci de çok yorucu ve yıpratıcı bir süreç. Marka söylemeyeceğim de bir tane firma bu ruhsat işini becerebildi. Şimdi yeni yeni eklemeler yapılıyor. Belki orayla ilgili de bir çalışma yapıp bunun birazcık daha kolaylaştırılması...
BAŞKAN - İşte bu Araştırma Komisyonunun asıl görevi bence bu yani. Bunları şey yapmak için, nereden darboğaz varsa orayı çözmek lazım.
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Bir o tarafı Başkanım, bir de şu: Bizdeki bu kadar bitkiyi gerçekten ekonomik anlamda katma değeri yüksek bir hammadde hâline getirilip mümkünse de dünyaya satıyor olmamız. O anlamda çalışmaları da var, kendisi aktarırsa ki sanırım ismi telaffuz...
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Vallahi, bunları güzel söylüyorsunuz da, şimdi, normalde bir ilaç, biliyorsunuz ki piyasaya sürülmeden önce aşağı yukarı bir sekiz yıl, beş yıl, on yıl gibi bir süre kapsar. Faz I çalışması var, Faz II çalışması var, Faz III var, Faz IV var. Şimdi, biz üç ayda oturup da bilmem işte falan bitkinin -ne bileyim ben- baş ağrısına iyi geleceğini ispat edip sonra da buna ruhsat çıkartmak, biraz böyle hayallerin ötesinde bir şey.
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Zaten ilaç deyince Sayın Vekilim, bunlar yani gıda desteği diye geçiyor ya yani birazcık daha şeyi farklı. Onu söylersek hiç çıkamayız işin içinden.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Vallahi Türkiye gibi bir ülkede, ne bileyim ben, işte "Biz baş ağrısı için araştırma yaptık Komisyon olarak, şu bitki çok iyi geliyor." dediğiniz vakit yer yerinde oynar yani bir sürü istismar olur; doğru kullanan olur, yanlış kullanan olur, vebali olur.
BAŞKAN - Zaten bizim Komisyonun işi o değil tabii yani.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Yani bence de. Şimdi, biliyorsunuz, önce bunu hayvanlarda deniyorlar, ondan sonra insanlarda deniyorlar, ondan sonra ümitsiz hastalar üzerinde deniyorlar, sonra normalde deniyorlar, ondan sonra piyasaya verip bir müddet takip ediyorlar. Böyle, mesela Vayox diye bir ağrı kesici vardı, arkadaşlar çok iyi bilirler. "Aa, birinci ağrı kesici, çok iyidir, budur." dendi. Sonra görüldü ki hastaları kalp hastası yapıyor ve öldürüyor.
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - Ginkoyu söyleyeceğim o zaman size, Tebokap'ı biliyorsunuz, St. John's Wort de aynı şekilde, ginkgo da aynı şekilde. İkisi de erken teşhiste hafıza problemleri için -ginkgo- kullanılıyor, bitkisel ürün olarak kullanılıyor, gıda desteği olarak kullanılıyor. Biz de ilaç olarak da Tebokan Fort bir dönem reçeteli ödendi, şimdi ödenmiyor falan. Bunlar birazcık daha dozaj olarak düşük ve erken, hani, önleme noktasında etkili olan ürünler. İlaç gibi düşünürseniz biz bu Komisyonu hiç toplamayalım.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Evet yani "Bunlar işte ilaçtır, şu hastalıklara iyi geliyor. Biz bunun ihracatını yapalım." dediğiniz zaman ben o yüzden bunu kuşkuyla karşılıyorum.
BAŞKAN - Yok, yok, bizim Komisyonun görevi o değil.
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Mesela arkadaşın söylediği gibi, Talidomit diye bir ağrı kesici vardı, bir süre kullanıldı, sonra anne karnında bebeklerin kollarında, bacaklarında eksiklik yapmaya başladı ve Talidomit şimdi dünyada kalktı. Bunlar, bu Faz I, II, III, IV çalışmalarından geçmiş, uygulanmış, topluma sürülmüş ilaçlar. Ondan sonra dahi birtakım etkiler ortaya çıkıyor ve bunlara bence çok tereddütle yaklaşmak lazım.
SERVET ÜNSAL (Ankara) - Hedefimizi iyi seçelim diyorum.
NEVİN TAŞLIÇAY (Ankara) - O yüzden hocalardan sunum almak herhâlde biraz ufkumuzu açacaktır yani.