KOMİSYON KONUŞMASI

AYLİN CESUR (Isparta) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de Sezer Hanım'ın da söylediği gibi çok olumlu geri dönüşler aldım öncelikle Komisyonun kurulmasından, böyle bir beklenti varmış toplumun genelinde. Bunu karşılayabilmemiz gerekiyor, sonuca ulaştırmamız lazım. Kurulması tabii çok iyi ama -bazen senelerdir hepimizin takip ettiği araştırma komisyonlarının görevi bittiği zaman- hakikaten elle tutulur bir şeyle sonuçlanması lazım. Bunun için mesainin fazla olması konusunda benim de itirazım yok, hatta ne gerekiyorsa fazlasıyla yaparız, katılamayan arkadaşlar olduğunda katılabilenlerle sonuçta mesai yaparız, mesai konusunda sorun yok. Raporlama, vesaire zaman alacaktır ama eğer iyi bir ekip kurup uzmanlarla ve buradaki tabii ki uzman arkadaşlarımızla beraber, onlardan da aldığımız destekle o kısmı bizim mesaimizi çok da etkilemeden tamamlayabileceğimizi düşünüyorum.

Şimdi, planlama kısmında, dinleyeceğimiz kurumlar ve kişiler gerçekten önemli. Burada önerilen isimler de hep doğru isimler. Necdet Hocayı ben de şahsen çok yakın tanırım ve Cumhurbaşkanlığında oluyor olması da benim geçen toplantıda dile getirdiğim mekanizmayı çalıştırması bakımından bize o konuda da faydası olacağına inanıyorum. Hem Sağlık Bakanlığındaki, önceki dönemlerdeki görevlerinden...

BAŞKAN - Onu baştan çağıralım.

AYLİN CESUR (Isparta) - Bence doğru.

Bir de, şimdi, geçen hafta belki buradaki milletvekillerimizin tamamından randevu istediklerini söylediler ama görüşebildiler mi bilmiyorum sizlerle. Türkiye Otizm Meclisi beni ziyarete geldi ayın 15'inde. Bir kısmınızla görüşme imkânı bulmuştur diye tahmin ediyorum.

BAŞKAN - Ben Antalya'daydım.

AYLİN CESUR (Isparta) - Siz dışarıdaydınız, sizin danışmanınız katıldı toplantıya.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Anadolu Otizm mi?

AYLİN CESUR (Isparta) - Bu 88 dernek, 7 vakıf, 5 tane federasyondan oluşuyor. Orada onlarla olan görüşmenin sonucunda, tabii, üç senedir dağılmamak adına, hani, birtakım dernekler belki daha etkin olabilir, birtakım dernekler yeni kurulmuştur, diğerlerinin geldiği aşamalara henüz gelememiştir, iyi niyetlidir ama, bunu kaybetmemek adına bu 88 dernek, 7 vakıf ve 5 federasyondan oluşan ve kendileri bütün toplantılarımıza katılıp katkı sağlamak üzere gönüllü olduklarını ifade ettiler. Oradaki görüşmede de kendilerini tek tek tanıttılar. Temsilcileri vardı birtakım, Türkiye'nin her yerinden gelmiş. Temsilcilerin birçoğunun çocuklarında vardı bu problem. Dolayısıyla hem aynı zamanda bu hastalıklara sahip bireylerin aileleri olmaları bakımından hem de senelerdir bunu yapanların toplanıp bir meclis oluşturmalarından dolayı ben memnuniyet duydum, kendilerine de bunu ifade ettim. Çok istekliler. Tabii, bu kadar kalabalık bir meclisin katılması fiziki anlamda mümkün olmadığı için kendileri bir temsilci kurup o temsilcilerle bize sunum yapmak ve bilgi vermek istiyorlar. Çok olumlu gibi göründü bana.

BAŞKAN - Çok güzel. Bunları, tabii, uygulayalım.

AYLİN CESUR (Isparta) - Bu bence önemli çünkü Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Zaten onlar senelerdir bu işe başlamışlar.

BAŞKAN - Bize hazır hap lazım.

AYLİN CESUR (Isparta) - Hazır, hazır, her şeyi yapmışlar. Çok da güzel çalışmalarını getirdiler.

BAŞKAN - İsmi nedir onların?

AYLİN CESUR (Isparta) - Türkiye Otizm Meclisi, Başkanları Nüvit Uyar. İletişim bilgilerini, size ulaşmış olmaları lazım ama, ben de verebilirim. Bütün üyelere gitmişler, şöyle de bir dosya verdiler.

BAŞKAN - Aylin Hanımın bu önerisini, bütün arkadaşlarımın önerisi, buna da öncelik tanımamız gerekiyor.

AYLİN CESUR (Isparta) - Çok yol katetmişler yani bize çok zaman kazandıracaktır.

BAŞKAN - Ama sadece ricamız, çok kalabalık gelmeden, gerçekten derneklerini veya federasyonlarını temsil etsinler.

AYLİN CESUR (Isparta) - Benle arkadaşlar bağlantıya geçerse, Nüvit Bey... Zaten onu ben söyledim, fiziki, 388 dernek, 7 vakıf...

BAŞKAN - İsterseniz şöyle yapalım Aylin Hanım: Radiye Hanım ile siz bunlarla muhatap olun, daha iyi olur.

AYLİN CESUR (Isparta) - Olur.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Değerli Başkanım, ismimi zikrettiğiniz için araya gireceğim, Aylin Hanım, kusura bakmayın.

Ben de görüştüm, diğer arkadaşlarımızla da beraber, topluca görüştük. Gerçekten, bence bütün STK'leri, neredeyse büyük bir kısmını içine almış, bize özet bir rapor sunabilecekler yani, objektif olarak da sunacaklar.

AYLİN CESUR (Isparta) - Çok mesai yapmışlar senelerce.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Ama şöyle bir şey de düşündük: Çok sivil toplum örgütü var. Eğer "Bunları dinlememiz çok faydalı olur ya da onlarla temas kurmamız bu anlamda toplumsal mutabakatta da iyi bir yansıma olur." denirse bir formül de geldi aklımıza arkadaşlarla istişare ederken. Bir böyle salon toplantısı yapabiliriz, burada olur, başka bir yerde. Onların da muhtelif sorularını alabiliriz. Uzmanlar olur, işte, bakanlıktan bazı kişiler olur. Böyle karşılıklı bir görüş, bir çalıştay tarzı gibi bir şey de yapılabilir.

AYLİN CESUR (Isparta) - O, tabii, daha ilerlediğimiz zamanlarda...

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Eğer hani her arkadaşın bu konuda bir ısrarı olursa diye bir B formülü olarak da bizim aklımızda var.

AYLİN CESUR (Isparta) - O, hani, bu çalışma takvimi içerisinde bence de olur ve iyi de olur, onları tatmin etmek ve motive etmek bizim de onlarla istişarede bulunmamız anlamında katkı sağlar.

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Yani çok da hoş olur.

AYLİN CESUR (Isparta) - Ama benim burada kastettiğim bunlar...

BAŞKAN - Şimdi, ilk irtibatı siz beraber kurarsanız onu geliştireceğiz zaten.

AYLİN CESUR (Isparta) - ...bütün komisyon çalışmalarını da takip edip...

BAŞKAN - Öyle uygun mu sizce?

RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) - Benim için çok uygun.

BAŞKAN - Beraber Aylin Hanım ile siz bu...

AYLİN CESUR (Isparta) - Hayhay.

BAŞKAN - Daha değişik görevlendirme yapalım daha sonra.

AYLİN CESUR (Isparta) - Hani, otizm konusunda 88 dernek, 7 vakıf ve 5 federasyonun özetini gelip bize sunacakları için...

BAŞKAN - Çok iyi evet, bayağı bir şey yani, boş değildir yani.

AYLİN CESUR (Isparta) - ...bence önümüzdeki hafta onları dinlemek bakımından önemli.

Şimdi, bir başka şey, benim şahsi tecrübem olan bir vakıf. Senelerdir ben de onların bütün etkinliklerine katılırım. ZİÇEV diye, Down sendromu özellikle ve zihinsel engelliler, hani diğer hastalıklarla ilgili ama daha çok Down ağırlıklı, okulları da var, eğitim kurumları da var. 1982'den beri faaliyet gösteriyorlar. Başkanları Ülay Karakoç diye bir hanımefendi, eski bir milletvekilinin de eşi aynı zamanda kendisi. Ülay Hanım tamamen kendini vakfetmiş, çok büyük toplantılar, organizasyonlar yapıyor her sene, sivil toplum örgütü olarak çok doğru bir şey. Down sendromu konusunda bize faydalı olacağını düşünüyorum.

Bu isimlerin dışında, eğer bir de kişisel eğitim veren pedagog, uzman arkadaşlar var. Bunlardan bir tanesi şahsen, yine İstanbul'da tanıdığım, ismini vermek istemediğim, herkes tarafından bilinen önemli bir ailenin çocuğuna uzun zamandır eğitim veren ama sadece ona değil, üniversitelerde, akademik kadrolarda görev yapmış, Amerika'daki büyük ve Avrupa'daki büyük eğitim kurumlarını yerinde gidip incelemiş, oralardan birtakım eğitimler ve kurslar alıp bunları getirip daha çok özel, işte, çocuğuna evde eğitim verme anlamında yararlanılan biri. Eğer bu tarz birine de ihtiyaç olursa onların tavsiyeleri, dinlemek anlamında...

BAŞKAN - Yurt dışı deneyimi de çok önemli bir şey.

AYLİN CESUR (Isparta) - Ebru Şen diye bir hanımefendi var, İstanbul'da oturur, özel çalışıyor. Eğer böyle birine de ihtiyaç olursa, farklı bir şey sağlaması bakımından.

BAŞKAN - Bunu peki dinleyecek miyiz?

AYLİN CESUR (Isparta) - Evet, bence önerileri varsa dinlemekte fayda olduğunu düşünüyorum.

BAŞKAN - Hayır hayır, dinleyeceğiz zaten de sadece dinlemek için mi, yoksa buraya gelip çalışma değil, çalışamaz.

AYLİN CESUR (Isparta) - Dinledikten sonra faydalı olacağına birlikte karar verirsek eğer bence çalışma anlamında faydalanalım.

BAŞKAN - Evet, hayhay, zaten öyle yapmamız gerekiyor, doğru. Tamam, bunu da not aldık.

AYLİN CESUR (Isparta) - Sağ olun.

Benim kurum olarak önereceğim başka bir şey yok. Benim sadece geçen toplantıda dile getirdiğim, bu konuyla ilgili bakanlıkları birleştireceğimiz bir koordinasyon kurulu kurulması konusunda bir önerim olmuştu. Bunu hayata geçirirsek, beraberinde eş zamanlı çalışmalar devam ederse, sadece bakanlıklardan uzmanları katmak dışında, daha efektif sonuçlara ulaşabiliriz diye düşünüyorum. Neden böyle düşünüyorum? Şimdi, dünyada biraz bu konuda, Avrupa'da ve Amerika'da neler yapılmış? Daha gelişmiş ülkeler özellikle hem eğitim kurumlarında hem sağlığın ve eğitimin her bakımdan daha çok ele alındığı gelişmiş ülkeleri örnek almamız lazım. Buna daha fazla zaman ve vakit ayırmış, daha erken zamanlarda başlamış ülkeler bizim için örnek teşkil edebilir. Biz de tabii o ülkelere katkı sağlayabiliriz yapacağımız çalışmalarla ama önce yapılmışı bir hani görmek bakımından baktığımızda, konu, sağlık, eğitim ve aslında istihdamın birlikte ele alınması gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Bunun için de dünyada, Batılı ülkelerde, özellikle bu konuda yol katetmiş ülkelerde bununla ilgili bir ortak görüş var, herkesin sağlığı, eğitimi var yani sağlık kısmı, eğitim kısmı ve finansman kısmı, bu üçü üç ana başlıkta inceleniyor ama bu finansmanın nereden bulunacağı konusunda ülkelerdeki uygulamalar farklı. Yani bazı yerlerde özel sektör daha ağırlıklı, bazı ülkelerde kamu daha ağırlıklı olabiliyor, kamu-özel birlikte olabiliyor ama özellikle karma sistemlere rağmen sosyal devleti güçlü olan ülkelere, İskandinavya gibi, baktığımız zaman, orada belediyeler yoluyla kamu sosyal güvenlik finansmanı vasıtasıyla hizmet sunulduğunu hani görüyoruz. Bu manada, belediyelerin de bu işin finansmanını, önce bir neler yapılacağını -tabii ki biraz erken belki bunları söylememiz için, önümüzdeki toplantılarda bu görüşler için daha çok zaman olacak ama hani- kurumları dinledikten sonra daha efektif, çözüme yönelik neler yapılacağını belirlerken en önemli şeylerden biri finansmanın nereden sağlanacağını netleştirmemiz lazım. Bakanlıkların da bu işe girmesiyle belki biraz daha işimiz kolaylaşır.

BAŞKAN - Yani "Hem bakanlıklar hem yerel yönetimler." diyorsunuz.

AYLİN CESUR (Isparta) - Evet, hani biz hangi modeli örnek alacağız? O konuda da bence bir mesai yapmamız lazım. Belki sivil toplum örgütleri ve ilgili uzmanlar bizi bu konuda yönlendirebilirler.

Şimdi, kamu kaynaklarının sınırlı olması ve özel sektör hizmetlerinin pahalı olması önümüzde duracak bir şey. Bizim amacımız sadece maddi durumu iyi olanlara değil, toplumda kim varsa bu hastalığa muhatap olmuş herkese bunu sağlamak. O, o manada önemli.

İşte, tarama, rehabilitasyon, eğitim bu konuları tek tek, toplantılarda belki ayrı ayrı ele alıp bakmamız lazım, şimdi ben daha fazla vaktinizi almayayım.

Ülkelere baktığımız zaman, araştırdığımız zaman Amerika da sosyal devlet fonksiyonları daha sınırlı ülkelerden ama yıllık ortalama 4.100-6.200 dolar arasında bir harcama yapıldı buna rağmen. Tabii, ülkelerin gelir seviyeleriyle bu direkt olarak çok orantılı. Avrupa'ya da baktığımız zaman, mesela Danimarka'da yıllık 22.400 avroya çıkmış buna ayrılan pay. İncelendiğinde özellikle Finlandiya'da bu konuya daha çok eğilmiş, daha kapsamlı ve örnek olabilecek kurumların olduğu geçen toplantıda konuşulmuştu, örnek alalım, gidip yerinde de görelim diye. Böyle bir araştırma yaptım, bunu sizlerle paylaşmak istedim.

Bu gündemin konusu olmadığı için bu konuya çok girmek istemiyorum ama önümüzdeki toplantıların gündeminde bunların sizlerle tekrar paylaşmak isterim.