KOMİSYON KONUŞMASI

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Sevgili Hocam, teşekkür ediyoruz.

Evet değerli arkadaşlar, birkaç sorum olacak benim de. Tabii, bazı çelişkiler konuşmalarınızdan çıkardım. Tabii, bunu biraz da savunur gibi sonradan şey yaptınız ama sözlerle bunu kapatmaya çalıştınız, şu Latin harfleri meselesi. Yani bir ülkenin kendi arşivlerini incelemesi için... Latin harflerine geçmişiz ama bu işi inceleyecek sokaktaki adam değil, üniversitelerdeki bilim adamlarıdır.

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Doğru.

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Yani o arşivleri bilim adamı incelesin. Latin harflerine geçmemizi biraz eleştirel boyutta değerlendirdiniz, bunu sağlıklı bulmadım, bunu bir belirteyim.

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Hemen cevap vereyim.

Ben Latin harflerine karşı değilim. Bilim adamı girecek, hangi kimyacı, hangi fizikçi Osmanlıcayı biliyor, tarihçiler bilir.

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Bilim adamının görevi bunu bilmektir Hocam.

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Kim öğretiyor, nerede öğrenecek, var mı böyle bir müfredat?

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Yani bir bilenden öğreneceksiniz. Yani bir bilim adamının işlevi nedir Hocam yani? Örneğin, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi ne diyor? Rus dilini koyuyor, Çin dilini koyuyor, bilmem neyi koyuyor, Osmanlıcayı da koyuyor. Şimdi Osmanlı arşivlerimiz tamamen kapalı mı, hiç kimse okuyamıyor mu? Var, bilim adamlarımız var. O açıdan onu geçelim.

Bir de "Bilime fazla güvenmeyin." dediniz mi siz? Cep telefonu kullanıyor musunuz?

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Evet.

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Yani bu da zararlı mı?

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Bilim mi?

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Telefon?

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Ben öyle bir şey söylemedim ya.

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Tamam.

REFİK ÖZEN (Bursa) - Hayır, öyle bir söz söylediğini kabul etmedi ki Hoca.

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Yok, var, notlarımda var da benim.

REFİK ÖZEN (Bursa) - Kendisi burada, öyle bir söz söylemiş mi söylememiş mi, onu bir teyit ettirin de ondan sonra bunu konuşun.

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Neyse.

Leydi Mary Montagu 1500'lü yıllarda değil de 1721'de İstanbul'da olmuş Hocam. Çiçek aşısını ülkesine çocuklarını da aşılatarak... Siz 1500'lü dediniz de 1721 yılı, 1716'da İstanbul'a gelmiş.

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Şimdi şöyle: Bakın düzeltmeme gerek yok. O zaman Osmanlı 1535'te bunu biliyordu, sonradan İstanbul'a gelen İngiltere Büyükelçisi'nin eşi Leydi Mary Montagu hem çocuklarını... Hem de Prusya kralı filan, hepsi Osmanlı'dan gitti, doğru değil mi efendim? Bu benim kültürüm.

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Evet, aşılattırıyor.

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Edward Jenner ne zaman çıkarttı çiçek aşısını, benim dedi, bütün dünyaya tanıttılar. Osmanlı'da vardı çiçek aşısı. Edward Jenner nereden sahip çıkıyor benim kültürüme?

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Şimdi size bir en son soru, bir bilgi eksikliğim var, onu da söyleyeyim toparlıyorum: Hayat ve Sağlık programı yaptınız. Bilim adamısınız, saygı duyuyoruz. Tabii ki bu ülkenin yetiştirdiği her bilim adamının bu ülkeye bir faydası da olacaktır ama TRT'deki bu programla ilgili sokaktan soranları söylüyorum, ciddi soru geliyor bizlere de; ne kadar ücret alırdınız, çok şeyli mi? Yani uygunsa. Uygun değilse şey değil ama ciddi bir ücret alındığı, bu işin ticaretinin yapıldığı şeyi geliyor sevgili kardeşlerim.

BAŞKAN - Sayın Ünsal...

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Hay Allah, ne kadar yanlış yönlendiriyorsunuz. Bakın, bugün uydu kanallarının hangisini açarsanız benim konuşmalarımın üstüne ürün yapıştırıp satıyorlar. 63 tane ceza davası açtırmış durumdayım. Şimdi, yani bu TRT'yle ilgili bir emeğin karşılığı vardır, bu da gayet mazbut ve ölçülü bir fiyattır onu söyleyeyim. Böyle 50 bin, 100 bin, program başına, böyle bir fiyat yok, 10 bin lira bile değil.

SERVET ÜNSAL (Ankara) - Valla 1 trilyon 355 bin lira, Şenol Göka'nın bir açıklaması var.

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Allah'tan korksunlar, Allah'tan korksunlar.

SERVET ÜNSAL (Ankara) - TRT Genel Müdürü bu.

PROF. DR. İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU - Allah'tan korksunlar ya.