| Komisyon Adı | : | MİLLİ SAVUNMA KOMİSYONU |
| Konu | : | Askeralma Kanunu Teklifi (2/1940) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 23 .05.2019 |
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Teşekkürler Sayın Başkanım.
Şahsınızda Komisyon üyelerimizi, milletvekillerimizi, ayrıca değerli misafirlerimizi saygıyla selamlıyorum.
Bir toparlayacak olursak eski sisteme ne yenilik getiriyor? Baktığımızda, tek tip askerlikle kısa, uzun dönem ayrımı kalkıyor, altı aya düşüyor; birinci yenilik bu. Yani bu sayede ilkokul, ortaokul ve lise mezunlarına on iki ay olan askerlik altı aya iniyor; birinci değişiklik bu.
İki: Bedelli askerlik sistemin ayrılmaz bir parçası hâline getiriliyor, evet.
Üç: Yedek astsubaylık statüsü ek olarak getiriliyor.
Şimdi, tek tip askerlik zaten Işık Koşaner Paşa zamanından beri çalışılan bir proje, o zamandan beri gelen toplumun bir talebi, felsefesi doğru. Zaten 460 bin kaçak olma sebebi aslında biraz sürenin uzunluğuyla da alakalıdır, sürenin kısalmasıyla kaçakların da azalacağını değerlendiriyorum.
Şimdi, merak ettiğim şey, öğlen aslında tam da cevabını alamadım, yani on iki ay askerlik yaparken dahi yetmeyen kaynak, altı ay yapılınca nasıl yetecek? Buna net bir cevap hâlen alabilmiş değiliz. Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacının 400 bin olduğu söyleniyor ama altı aya düştüğünde bu sayının en azından 700 bine, 800 bine çıkacağını hâlen değerlendiriyorum çünkü önceden bir senede 1 kişi veriyorduk, şimdi, bir senede 2 kişi vereceğiz, 2 kişiye ihtiyaç duyacağız. Zaten bu nedenle 2 büyük önlem almış hazırlayanlar. Bir: Erteleme yaşı yaklaşımı. Yaş limitleri mesela lisede 29'dan 22'ye düşürülmüş. Zaten yasanın özüne baktığımızda daha çok kıtadaki erler, şu an aslında yüzde 70 lise ve altından oluşuyor. Bundan sonraki süreçte de bana göre yüzde 90 ve üzerinde lise ve altı artık yükümlü er ve erbaş olarak devam edecek gibi gözüküyor şu an yani lise ve altını askere çekmeye yönelik hamleler olduğunu görüyorum; o doğru bir hamle.
İkincisi, altı ayı cazip kılma yani altı aydan sonraki altı ayı cazip kılma amaçlı hamleler var. Burada ciddi destekler var, asgari ücret kadar harçlık, TOKİ'de öncelik, ferdî kaza sigortası, tersi müteakip hizmet süresi kadar GSS, alımlarda ilave puan... Bu alımlardaki ilave puanlarla ilgili de ciddi bir şerhimiz olacak yani 100 puanlık bir sınava giren, yükümlü erbaş olarak hizmetini yapan bir kişinin 20 ek puan alması veya meslek yüksekokulu mezunlarının 25 ek puan alması bence bir kadrolaşma sinyalidir. Bunu kabul edemeyiz, bunu baştan söylüyorum.
Bedelli askerlikte bir ay temel askerlik yapılacak. Seferberlik zamanında da bunların kullanılacağını öğlen teyit ettik. Bununla ilgili bir değişiklik yok. Burada bedelli askerlikle ilgili bizim hassasiyetimiz şu: Yani sabit bir rakamdan ziyade ihtiyaç fazlası yükümlülerin bedelliden faydalanması amaçtı ama buradaki yaklaşım biraz daha sabit; 145 bin-150 bin gibi bir rakamdan bahsediliyor. Bu da bana göre zaten sınırlı olan kaynağın bir beka sorununa evrilebilecek bir duruma gelebileceğine işaret ediyor diye değerlendiriyorum.
Yedek astsubaylığa gelelim, diğer konu. Açıkçası, bana göre gereksiz bir statü, diğer ordularda da uygulanmayan bir model. Askerî ihtiyaçtan doğduğunu da düşünmüyorum. Muhtemelen meslek yüksekokullarından terkler çok fazla -bunun farkındayım- o tarafları takviye etmek için askerî kanuna konulmuş bir düzenleme olarak değerlendiriyorum. Ama biraz önce bahsettiğim gibi, yükümlü erbaş ve erlerin niteliği düşecek. Zaten yüzde 70'i lise ve altından oluşuyordu -baktığımda ben- yüzde 20 civarı meslek yüksekokulu terkler ve meslek yüksekokulu mezunlarından oluşuyor. Biz bunları da alıyoruz, o tarafa veriyoruz, oldu yüzde 90 lise ve altı. Kıtadaki erbaş ve erin niteliği düşecek, buna hazır olmamız gerekiyor.
Yedek subay durumuna baktığımızda, yedek subay olumlu bir kavram. Zaten kullanıyoruz; takım komutanı, hudut karakol komutanı, kol komutanı, artı Silahlı Kuvvetlerin edinemediği tabipler, mühendisler, psikologlar... Bunları Silahlı Kuvvetler yetiştiremez, bu ihtiyaçtır. Evet, yedek subaylar olmalı. Sefer zamanında subay ihtiyacı karşılanır, onunla ilgili hiçbir sorun yok ama yedek astsubaylarla ilgili tereddütlerimiz var. Şunu sormak istiyorum: Astsubay kadrolarımız 2020, 2021, 2022 yıllarında ne kadar doluluk oranına ulaşacak? Yani FETÖ darbesi nedeniyle 20 bin kişilik bir açığın olduğu söylenmişti, ben bu kadroların 2020-2025 periyodu arasında doldurulacağını ve yedek astsubaylığa gerek olmayacağını düşünüyorum.
Kaynak niteliğini söylemiştim, diğer ordularda uygulanmadığını söylemiştim. Bir de o maddede bir açıklık var, vekilim birazdan açacak o konuyu. Orada "istekli olanlar yedek astsubay olabilir" diyor. Yani fazla başvurursa kontenjandan, nasıl belirlenecek? Kurayla mı, başka bir şart mı gelecek? Yani bedelli askerlikte olan "kura" ibaresi buralarda yok, burada bir muğlaklık var. Onu vekilim açacak birazdan.
Yükümlü erbaş ve erlere geldiğimizde, altı artı altı... Tekrar kaynak sıkıntısına dikkat çekiyorum, beka problemi yaşanmasını istemiyorum.
Eğitim merkez komutanlıklarındaki kapasite sıkıntısına dikkat çekiyorum. Yeni ilave eğitim birlikleri yapılacak mı, bu önemli. Eğitim süresi sekiz haftadan dört haftaya düşünce, özellikle terörle mücadele harekâtı ve hudut birliklerine sevk edilecek yükümlülerde eğitim zafiyeti olacağını değerlendiriyorum. Bu da geri dönülemez hukuki ve idari sorunlar yaratacaktır. Ayrıca, eğitim süresinin ve hizmet süresinin kısalması şekil ve ruh disiplinine yansıyacak, muharebeye hazırlanma süresini uzatacak, hazırlıklar yetersiz kalabilecektir.
Diğer bir madde, bedelli askerlik uygulamasının sürekli hâle gelmesiyle lise ve üstü eğitim alan yükümlü adayı kitlede yüzde 40 insan kaybı oluyor. Yani yüzde 40'lık bir kayıp askere gelen kitlenin niteliğini etkiliyor. Bu durum ise şurada önemli: Mürettebatta kullanılan sistem bazlı harp vasıtalarından... Nedir onlar? Top, obüs, havan, zırhlı araçlar, yeni nesil tekerlekli araçlar, silah üstü ve personel teçhizatı olarak kullanılan yeni nesil elektronik yazılım bazlı sistemler ve optiklerde beklenilen verimliliği azaltacak, sistemlerin yanlış kullanımından kaynaklanacak sorunlar nedeniyle işletme, bakım ve idame giderleri artacak, ömür devirleri kısalacaktır. Bu, o yükümlü erbaş ve erin niteliğiyle alakalı bir durumdur. Böyle bir hassasiyet var. Dolayısıyla onları eğitmekte geçen süre de artacaktır. Bir üniversite mezununu eğitmek için harcayacağınız süre ile diğerlerine harcayacağınız süre farklı olur. Bu arada onu da sormak istiyorum. Tüm eğitim sisteminin değişmesi gerekiyor bu durumda. Ferdî, sınıf, branş, oryantasyon, mürettebat, birlik, MDE, DDE, harbe hazırlık eğitimlerinin yeniden incelenip değiştirilmesi gerekiyor. Bu yapıldı mı? Ne kadar sürecek? Artı, bana göre, azalacak eğitim niteliğiyle birlikte mevcut eğitim ve harbe hazırlık standartları da düşecektir. Bu düşecek midir size göre, düşmeyecek midir; onu sormak istiyorum.
Artı, şu çok önemli: Birliklerde işlenen disiplin ve diğer suçların mahkeme süreçleri çok yüksek ihtimalle askerlik süreçleri içinde sonuçlanmayacak. Dolayısıyla, hatalı bir işlem yapan, vukuat işleyen kişiye o anda cezayı veremeyeceğiniz için o birlikteki disiplin de zafiyete uğrayacak. Yani mahkemeye vereceksiniz, askerliği bitirip gidecek adam, ondan sonra ceza vereceksiniz. Burada disiplinin tesisi ve diğer suçların engellenmesi bakımından, bana göre, olumsuz etki yaratacaktır.
Erden general olmak olayı... Vekilimle aramızda biraz önce tartıştık, dedi ki: "İlköğretim mezunu er/erbaş olan bir kişi general olabilecek." Bu, şu anki sisteme göre mümkün değil. İlkokul mezunu kalarak general olabilir mi?
MİLLÎ SAVUNMA BAKAN YARDIMCISI ŞUAY ALPAY - Olmaz.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) - Öyle bir şey yok.
BAŞKAN - Tümü üzerinde görüşmeler bittikten sonra size söz vereceğim.
MEHMET ALİ ÇELEBİ (İzmir) - Yok, tamam. Bu yanlış anlaşıldığı için bunu açıklamak da önemli oldu. Zaten 20 yaşında başlayan bir kişinin mevcut düzende 57 yaşında general olabileceğini hesaplamıştık öyle; o da en iyi ihtimalle. Orgeneral olamıyor, yaş haddine takılıyor.
Bedelli askerlik boyutuna geldiğimizde; şimdi, ücretle ilgili bir tartışma var. Öğlen "15 bin lira olursa 800 bin kişi başvurur, bu da Silahlı Kuvvetlerin ileriki dönemde ihtiyacıyla ilgili, kaynakla ilgili bir sıkıntı yaratabilir." denildi ama şöyle bir şey var, 15 bin lira yaparız, 800 bin kişi başvurur, gene 100 bini alırız; buna engel değil. Dolayısıyla, bence bu konuda tekrar bir müzakere yapmamız faydalı olacaktır.
Artı, yoklama kaçakları ve bakaya için bedelliden yararlanma maddesinde bence bir sorun var, o da şu: Ne kadar süre içinde başvurulacağı yok, bir. İki: 460 bin yoklama kaçağı ve bakaya olduğunu söylüyoruz. Şimdi, bunlar başvurdu, bunlardan 50 bini ilk başvuruda kazandı, gitti, bedelliden yararlandı; 400 bini yararlanamayacak mı? O da muğlak ya da onları diğer kaynağa almak istiyorsunuz gibi bir düşünce olabilir. Bunun açıklanması önemli bizim için. Yani 50 bini giderse 400 bini yine yararlanamayacak, madde boşa gidecek gibi bir durum ortaya çıkıyor.
Diğer bir itiraz, TOKİ'den öncelikli ev sahibi olma. Şimdi, altı ay fazla askerlik yapsın diye biz TOKİ'den öncelikli konut hakkı veriyoruz, güzel ama profesyonel askerlere -işte, komutanlarımız burada- yıllarını verenlere vermiyoruz, altı ay askerlik yapacak diye TOKİ'den öncelikli ev hakkı veriyoruz. Ciddi bir haksızlık bu. Profesyonel askerlere de, şimdiye kadar ev sahibi olamamış sözleşmeli er/erbaş, uzman erbaşlarımız, astsubaylarımız, subaylarımıza da TOKİ'den öncelikli konut hakkını vermemiz lazım. Vereceksek hepsine vermeliyiz diye düşünüyorum.
O yüzden ben bunu tam bir reform paketi olarak algılamıyorum çünkü sözleşmeli erlerin yakıcı sorunları var, uzman er/erbaşların sorunları var, astsubaylarımızla ilgili ciddi sorunlar var -işte burada başkanlarımız- onlarla ilgili de önergelerimiz olacak ileriki dönemde, biraz sonra.
Geneli bu kadar Sayın Başkanım, saygılar sunuyorum.