| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .01.2015 |
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tasarının 16'ncı maddesi jandarma subay, astsubayları ve diğer personelle ilgili atamaları düzenliyor. Bununla ilgili değerlendirmelerime geçmeden evvel Jandarma teşkilatıyla ilgili birkaç cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Jandarma teşkilatı -biraz evvel zikredildiği gibi- yüz yetmiş altı yıldır vatan coğrafyası üzerinde başarıyla görevini yerine getiren kurumlardan birisidir. Jandarma teşkilatı bugünkü mevzuat çerçevesinde hem önleyici kolluk hizmetlerini yerine getirmekte hem adli kolluk vazifesini yerine getirmekte hem askerî görevlerini yerine getirmekte hem de özellikle terörle mücadele konusunda çok değerli katkıları olan bir kurumdur. Jandarma teşkilatı, taşrada kaymakam olarak vazife yaptığımız dönemde gördüğümüz, bildiğimiz temel bir yaklaşım vardır ki kaymakamlığa gelen dilekçelerden nereye havale edileceği noktasında tereddüt edilenler jandarmaya havale edilirdi. Dolayısıyla, Jandarma teşkilatı bu açıdan -belki iktidar partisi arkadaşların anlayacağı tarzda söyleyelim- böyle bir torba kuruluştur. Dolayısıyla, böyle köklü, böyle fonksiyonel, böyle de geniş bir alanda hizmet eden bir kuruluş.
CELAL DİNÇER (İstanbul) - Şimdi bir torbanın içine atılarak boğuluyor işte.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Şimdi, bu yapılmak istenen değişiklikle Jandarma teşkilatının sözüm ona idarenin sivilleşmesi ya da askerî unsurların idare üzerindeki etkilerinin azaltılması demokrasi adına, belli mahfillerde bu şekilde tarif edilmeye çalışılan ama çok da inandırıcı olmayan bir değişiklikle karşı karşıyayız. Niye Jandarma teşkilatıyla ilgili değişiklik yapılmak isteniyor? Madem demokrasi hedefleniyor, madem idarenin sivilleşmesi yani antimilitarist bir yaklaşım benimsenmiş son dönemde niçin bu düzenleme getiriliyor on üç yıllık iktidarın on üçüncü yılında? Aslında, bunun cevabı tabii ki geçmişte, şöyle bir on üç-on beş ay geriye doğru baktığımızda bu dönem içerisinde aranmalı bu sorunun cevabı. Bu dönem içerisinde Türkiye'de yolsuzluk ve rüşvet başta olmak üzere, ortaya çıkan büyük soruşturmalar ya da açılım adı verilen teröristle, terör örgütleriyle müzakere edilmesi, devlete nizam verilmesi hususları bu tasarıyı bugün bizim önümüze getiren en önemli gerekçeler, en önemli saiklerdir.
Jandarma teşkilatı tam anlamıyla İçişleri Bakanlığının bağlı kuruluşu olmakla beraber üzerindeki askerî görevleri ve adli görevleri sebebiyle hem İçişleri Bakanlığına tam olarak bağlı değil hem de taşrada vali ve kaymakamların tam olarak etki ve kontrolünde olduğunu söylemek mümkün değil. Bu sebeple geçtiğimiz kısa dönem içerisinde, bahsettiğim on üç-on beş aylık dönem içerisinde ortaya çıkan yolsuzluk ve rüşvetle ilgili soruşturmalarda Jandarma teşkilatına çok çabuk tesir etmek, yolsuzluk ve rüşvetle ilgili hususları daha henüz kaynağında, jandarmanın karakolunda halledebilme imkânı olmadığı için şimdi jandarmanın biraz daha kontrol altına alınabilmesi adına bu tasarının bu maddeleri, jandarmayla ilgili maddeleri gündemimize gelmiştir.
Jandarma teşkilatı kamu kurumları arasında kendi personelini belki en iyi yetiştiren, en iyi donatan, bu personeli de görev yerleri itibarıyla en adilane bir şekilde tayin eden kurumların bana göre birincisidir. Jandarmanın subayı, astsubayı, uzman erbaşı kim ne derse desin -bunun tersi olan her türlü iddianın karşısında duracağımı açıkça beyan ediyorum- Jandarma teşkilatı bu devletin personel yönetimi anlamında, personel planlaması anlamında ve tayin edilmesi noktasında en adil kuruluşlarından biridir. Eğer şarkta kötü bir yerde çalışmışsa jandarma personeli emin olunuz ki batıda en iyi yerde çalışır. Batıda iyi bir yerde çalışmışsa biliniz ki şarkta en kötü yere gönderilir. Şarkta az kötü bir yerde çalışmışsa batıda az iyi yerde çalıştırılır jandarma personeli ve tayin edilirken Türkiye coğrafyasının kuzey, güney, doğu ve batı illerinin neredeyse her birinde görev yapmak gibi, farklı farklı coğrafyalarda herkes kadar görev yapmak gibi bir özelliği vardır jandarma personelinin. Bu düzenlemeyle jandarma personelinin atama ve yer değiştirmesine ilişkin hususlar bu bahsettiğim yapının dışında başka bir yapıyla İçişleri Bakanının inisiyatifi dâhilinde yapılması söz konusu olunca akla gelen ilk şey Jandarma teşkilatının bu adil atama sisteminin yerle bir olacağıdır. Biraz sonra açıklayacağım sebeplerle bunun yerle bir olacağı zaten hepimizce malumdur. Ancak, oraya gelmeden evvel şunu ifade etmeliyim ki elimizdeki tasarının 16'ncı maddesinin içerisinde generallerin Genelkurmay Başkanlığı teklifi, İçişleri Bakanı inhası ve Başbakan imzası, Cumhurbaşkanı onayıyla atanması, onun altındaki diğer albay ve diğer subayların atanmasının İçişleri Bakanı tarafından yapılmasının bir enteresanlığı var. Yani, generaller atama noktasında başka bir yere bağlı olmak durumundalar, general olmayan diğer subaylar yani üstsubaylar başka bir yere bağlı, diğer subaylar İçişleri Bakanlığına bağlı atama açısından.
Bütün kamu kuruluşlarında personel birimi var. Bakın, Amerikan anlayışına göre bir kurumda -biraz da böyle ajite etmek için söylüyorum- zekâ seviyesi düşük olanlarını personelci yaparlarmış, Amerikalılar böyle bir anlayışa sahip ama Türkiye'de her kurumda neredeyse -yani ben eski bir personelci olduğum için öyle demeyeyim ama- iyilerini personelci yapıyorlar. Öyle mi Sayın Bakanım, bizde öyle değil mi biraz? Sayın Bakanımdan destek alırım dedim ama vallahi hiç destek vermedi.
İÇİŞLERİ BAKAN YARDIMCISI OSMAN GÜNEŞ - Destek veriyorum.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Veriyor musunuz? Tamam efendim.
Şimdi, Türkiye'de personel biriminin her kurum içerisinde, gerçekten, bana göre -Türkiye için söylüyorum- fazla, olağanüstü bir önemi var yani her kurumda. Bu, Tarım Bakanlığına da gitseniz böyle...
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Partilerde de böyle canım.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - ...Emniyete de gitseniz böyle, Jandarmaya da gitseniz ya da neyse, işte Millî Eğitime de gitseniz personelcilerin yürüyüşü biraz farklı oluyor, bunu kabul etmemiz lazım. Dolayısıyla, bu Jandarma personeli için de geçerli, onlar da bu ülkenin, bu devletin bir birimi, kurumu ve insanı. Şimdi, bunu niye söylüyorum? Yani, bu albay ve altında rütbesi olan personel o atamaları yapan İçişleri Bakanlığı birimini kendine göre -mecazi olarak söylüyorum- kıble edinecek, general olan diğer personel de Genelkurmay Başkanlığını, Jandarma Genel Komutanlığını kendine -yine mecazi olarak söylüyorum- kıble edinecek. Şimdi, bu ne demek? Bu, bir teşkilatın personeli içerisinde gönül ayrılığı, bir duygusal kopuşu -Meclis Başkanımızın bir ifadesi vardı "duygusal kopuş" diye bu Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimi için- ortaya çıkaracak. Taşrada bölge komutanlığının emrinde çalışan il jandarma komutanları, ilçe jandarma komutanları belki o bölge teşkilatı içerisinde bölge komutanına dönüp bakmayacaklar bile çünkü özlük hakları, yer değişimi yani atamaya ilişkin hususlar açısından farklı bir yere, disiplin ve sicil işlemleri açısından farklı bir yere bağlı olacaklar. Dolayısıyla, biz aslında burada, hangi gerekçeyle olursa olsun, bunu yapmakla beraber aslında teknik olarak da bu şekilde izah edebileceğim bir ayrılığa, bir kopuşa, bir kargaşaya şu anda -onu tartışıyoruz- zemin hazırlayan bir maddeyi tartışıyoruz. Bu madde böyle bir sonuç doğuracak her şeyden evvel.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Bunun devamı gelecek Hasan Hüseyin Bey, diğer kurumlarla ilgili, diğer alanlardaki düzenlemelerle ilgili devamı gelecek.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Sayın Valim, bakın, şimdi, bu İhale Kanunu'nda değişiklik yapılırken ben çıktım, Mecliste kürsüden dedim ki: "Arkadaşlar, bu ihaleyle ilgili hususları bu kadar uzatmanın anlamı yok. İki maddelik bir kanun çıkaralım. 1'inci madde şöyle olsun: Türkiye'de bütün ihaleleri Recep Tayyip Erdoğan'ın istediği kişiler alır. 2'nci madde de 'Bunun hilafında 1'inci madde geçerlidir.' diye böyle bir şey düzenleyelim, bu işten kurtulalım." Böylece onun tasvibini almamış müteahhitlerin masraf etmesine, ümitlenmesine gerek kalmasın diye bunu Meclis kürsüsünden söyledim.
Şimdi, sizin söylediğiniz de, "Devamı gelir." dediğiniz de... Yine bu tasarı tartışılırken burada söyledik. Dedik ki: AKP'nin hedefi Çin Komünist Partisi gibi olmak. Yani, devletin tüm kurumlarına nüfuz etmek, devletin tüm kılcal damarlarına, hücrelerine varıncaya kadar hâkim olmak, böylece devlete paralel...
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ama haksızlık ettin Hocam.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Biz Çin'e gittik, arkadaşlarımızın çoğu gitti Çin'e.
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) - Ama, Çin sistemi dünyaya uydurmaya çalışıyor Komünist Partisi eliyle. Biz de demokratik bir parti eliyle Çin'den daha geriye götürmeye çalışıyoruz yani onun için Çin'e haksızlık ettin.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Söyledim, 1937'de çıkan kanun hukuka daha saygılıymış.
Şimdi, Çin'de şunu gördük biz, iki haftalık bir ziyaretimiz söz konusu olmuştu: Çin'de bizi arabalara bindiriyorlar, bir binaya götürüyorlar, sormak zorunda kalıyorsunuz, resmî bir heyet bizim bulunduğumuz heyet. "Bu bina partinin mi devletin mi?" Çünkü sormazsanız onlar için fark etmiyor, iç içe geçmiş. Bir Dışişleri Bakanlığı binasına gittik, "Burası neresi?" dedik. "Burası partinin." dediler ama normal hiyerarşi var. Bir başka binaya gidiyorsunuz, "Burası devletin, bakanlığın." diyorlar ama hepsi birbirine, iç içe girmiş. Dolayısıyla, AKP böyle bir model öngörüyor ya da AKP'yi yöneten üst akıl bunu öngörüyor.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Üst akıl işte...
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Arkadaşları tenzih ediyorum, hiç öyle bir şey demediler.
BAŞKAN - Bizim üst aklımızla alt aklımız aynı efendim, merak etmeyin siz.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - O çok tehlikeli Başkanım, ben sizi hiç öyle düşünmüyorum.
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sağlam irade onu öyle istiyor.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Şimdi, buradan yine şekille ilgili bir şey söylemek istiyorum.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Sabah akşam çark eden irade diyeceğim, ayıp olacak.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Tabii, tabii, Sayın Tayyip Bey'e çok ayıp olur, deme onu yani alınır bundan, gerçekten söyleme bunu Ademciğim. Olur mu öyle şey ya? Adam, bedelli askerlik, bilmem ne, 50 tane çark var, kesin üstüne alınır, sen sakın söyleme bunu.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Anlayan anladı.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Tabii, senin de istikbalin var, daha 1'inci dönem değil mi? Ya, Adem, yapma, gözünü seveyim, ben seni seviyorum.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Ya, Hasan Hüseyin, acayip demagog olmuşsun.
BAŞKAN - Ademciğim adamlar lafı uzatmaya bahane arıyorlar.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Efendim, Adem Bey sataşınca uzuyor yani ne yapalım?
BAŞKAN - Bitti mi efendim?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Olur mu efendim, daha başlıyoruz yavaş yavaş.
BAŞKAN - Zatıaliniz bilir efendim.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Şimdi, burada generallerin atanmasıyla ilgili, usulde yazışmayla ilgili çok ciddi bir arıza var. Yani, inha edilmesi için Genelkurmay Başkanı tarafından gönderilen teklif yazısı İçişleri Bakanlığı tarafından uygun görülmez, Genelkurmay Başkanı direkt Başbakanlıkla yazışırsa bu yazının cevabı Genelkurmaya yani bu konuda Başbakanlığın düşüncesi Genelkurmaya bildirilmek yerine İçişleri Bakanlığına bildiriliyor. Yani, şöyle anlıyorum ben: "Ya, İçişleri Bakanı, duydun mu? Senin Genelkurmay Başkanı var ya, böyle bir teklifte bulunmuş, haberin var mı?" dercesine... Yani, hani ben bu şekilde söylüyorum ama yani usul olarak çok yanlış bir usul.
BAŞKAN - Onu soracağız efendim, Hükûmet temsilcisine soracağız onu.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Muhakkak bir açıklama getirmeleri lazım efendim. Yani, bu usul olarak çok arızalı.
Diğer taraftan, İçişleri Bakanlığında bir atama birimi kurulacağı anlaşılıyor çünkü İçişleri Bakanınca atamaların yapılması söz konusu, Jandarma Genel Komutanı da zavallı, arada bir "Ya, ben de bir şey diyebilir miyim?" diye soruyor. Yani, diyor ki: "Gerektiğinde Jandarma Genel Komutanı da bu konuda teklifte bulunabilir." Şimdi, yani "Hişt, otur yerine." deyince de muhtemelen oturacaktır Jandarma Genel Komutanı. Böyle bir düzenlemeye ne Jandarmanın ne de Genelkurmayın razı olacağını düşünmüyorum ben. Benden önce konuşan arkadaşlarım da dediler ki: "Bu konuda Jandarma Genel Komutanlığının ya da bundan önceki bazı adli kollukla ilgili, gözaltı vesaireyle ilgili acaba Adalet Bakanlığı, Yargıtay, bununla ilgili Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ne düşünüyor, bunu bizimle paylaşır mısınız?" dendiğinde, "Hayır, bu Hükûmet tasarısı, işte bu şekilde geldi." dendi. Şimdi, Jandarma Genel Komutanı ne düşünüyor, Genelkurmay ne düşünüyor, bunu biliyoruz, gazetelere birçok şey yansıdı ama biz bunu resmen öğrenemiyoruz, bu çok kötü bir şey Başkanım, gazetecilerin öğrendiği bir şeyi biz onların ağzından öğreniyoruz. Ha, bana soruyorsanız Jandarma Genel Komutanlığının ne düşündüğünü ben size söyleyeyim. Böyle temel bir düzenleme yapılırken Jandarma Genel Komutanlığından bir yarbay arkadaşım, bir yarbay arkadaşım daha var. Yani, yüz yetmiş altı yıllık Jandarma teşkilatıyla ilgili bir düzenlemeye Jandarma Genel Komutanlığı 2 arkadaşımızı göndermiş.
BAŞKAN - Biri Millî Savunma.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Yani, evet, Millî Savunma.
BAŞKAN - Tek arkadaşımızı göndermişler.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Evet, tek gelmiş. Başkanım, teşekkür ederim. Normalde burası böyle omuzları Samanyolu gibi olan arkadaşlarla dolması lazımdı ama ne düşündüğüne işarettir bu. Dolayısıyla, ben bu teşkilatların görüşünün ne olduğu konusunda bu tablodan bir fikir çıkarıyorum, onların ne düşündüğü gayet açık, bizim ne düşündüğümüz de açık.
Şimdi, Jandarma personelinin bir bölümünü Jandarma Genel Komutanı ve Genelkurmay Başkanına böyle yöneltir, diğer bir bölümünü de İçişleri Bakanlığına yöneltirseniz ortaya ne çıkar? Siyasallaşmış bir jandarma çıkar. Jandarma niye siyasallaşacak? İşte yolsuzluk ve rüşvet birinci sebep; bölücü terör örgütünün, İmralı'daki o katilin talepleri ikinci sebep; önce can, sonra canan. Önce yolsuzluk ve rüşvet yapılmasını istemiyoruz kendimize, sonra da canan var, İmralı'daki katil. O da bir şeyler istiyor, ona da bir şeyler vermek lazım. O diyor ki: "Bu jandarma kalekol kuruyor Diyarbakır'da." O diyor ki: "Bu jandarma, benim uyuşturucu kaçakçılığından elde ettiğim geliri engelliyor." O diyor ki: "Sınırda jandarma karakolları var." O diyor ki: "Polise 'otur' diyorsun oturuyor ama bu jandarma oturmuyor kardeşim." Bu neticede canan. Onun dediğini de yapmak lazım. Bu o. Yoksa, benim bu konudaki görüşlerimi herkes biliyor. Ama, zamanlaması itibarıyla ve taleplerin geldiği nokta itibarıyla, bu tasarının gerekçesi bir yandan yolsuzluk ve rüşvetle ilgili iddiaların kaynağında yok edilebilmesini sağlamak, diğeri ise PKK terör örgütünün bu açılım ya da işte neyse, ne diyorsanız, o süreç çerçevesinde istediklerinden birisi.
Peki, bunlar gerekçe ama siyasal iktidarın ya da siyasetçinin kontrolüne girerse bu jandarma ne olur? Ne olur? JAN-BİR-SEN ortaya çıkar. Yani, sarı sendika olan, o "BİR-SEN"le biten sendikanın jandarma kolu ortaya çıkar. Jandarma, subay, astsubay, uzman çavuş ne varsa hepsi oraya üye olur. Ondan sonra, il jandarma komutanlarının, ilçe jandarma komutanlarının kararnamesi çıkacağı zaman, AKP'nin il genel meclisi üyeleri, ilçe başkanları, il başkanları, milletvekilleri listeleri verir, bazı jandarma subayları ne şark görür ne terör bölgesi görür ne mahrumiyet görür; bazıları da Marmaris, Bodrum, Erdek derken emekli olurlar. Bu işin gideceği yer bu.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - İlelebet iktidarda kalacakmışız gibi konuşuyorsun.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Olabilir, iktidarda da kalabilirsiniz Adem Bey. Senin şansın kalmadı da yani diğer arkadaşlar için söylüyorum.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) - Onu Allah bilir.
SERMİN BALIK (Elâzığ) - Dua yerine geçer bu saatte.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Yani, hayır, olabilir diyorum yani millet isterse yapacak bir şey yok ama ben senin için üzülüyorum yani senin o şansın çok azaldı.
CUMA İÇTEN (Diyarbakır) - POL-BİR-SEN var mı ağabey? POLİS-BİR-SEN var mı?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Ona gerek yok. Biz POL-BİR-SEN olmadan da Zeytinburnu'nda Sayın Cumhurbaşkanın o vecizesini indiren poliste gördük ki POL-BİR-SEN fiilen var. Hatırlıyorsunuz, Zeytinburnu'nda "Hırsızlık oğuldan babaya geçmez, babadan oğula geçer." diye Sayın Cumhurbaşkanımızın çok veciz bir sözü vardı.
BAŞKAN - Biliyoruz, biliyoruz, hatırlıyoruz, kaç defa söylediniz.
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Bu sözü, bir mahkeme kararı olmaksızın polis indirdi.
BAŞKAN - En son dün akşam söyledin.
ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Niye alınmışlar?
HASAN HÜSEYİN TÜRKOĞLU (Osmaniye) - Bilmiyorum, çağrışım yapıyormuş Sayın Valim.
Şimdi, jandarmanın gideceği nokta da bu. Kamu düzeni, terörle mücadele, yolsuzluk, uyuşturucu kaçakçılığı, kadın ticareti, aklınıza ne geliyorsa jandarmanın bu faaliyetlerinin zafiyeti anlamına gelir ki bu hepimizi olumsuz etkiler.
Bakın, emniyette paralel yapıyla ilgili tartışmalar başladığında -burada Sayın Bakan ve diğer yetkili arkadaşlarımız da bu konuyu biliyorlar- oturdular, Emniyet Genel Müdürlüğündeki personelle ilgili bir çalışma yaptılar. Efendim, on beş yirmi yıl polis mesleğinde süre geçirmiş olmasına rağmen şark görmemiş personel vardı, değil mi? Vardı, değil mi? Siz onları şarka gönderdiniz, değil mi efendim? Jandarma da öyle olacak, emin olun ki öyle olacak. Bugün belki birileri çıkar "Ya, jandarma subayları siyasete, tavassuta tenezzül etmez." der. Yok böyle bir şey, insan bu, insan. "Homoekonomikus" diyor filozoflar, değil mi Sayın Valim? Yani, çıkarlarını bilen ve çıkarlarının peşinde koşan insanı bu şekilde tarif ediyorlar. Jandarmanın subayı da gider, astsubayı da gider, diğerleri de gider.
O yüzden, gideceğimiz nokta bu. Biz bu jandarma personelindeki mevcut atama sistemindeki adaleti emin olun ki kaybederiz. Ve bu siyasi mülahazalarla jandarma görev alanıyla ilgili konularda çok ciddi zafiyete uğrar. Yani, bu bugün sizin ihtiyacınızı karşılayabilir ama milletin ve devletin ihtiyacını karşılamaz bu düzenleme. Onun derdindeyiz. Yoksa, jandarma babamın oğlu değil. Herkes görevini yapsın, yapacak. Ama kurumların eleştirdiğimiz o yönünü jandarmaya monte etmiş oluruz bu düzenleme gerçekleşirse. Bu açıdan, bu atamayla ilgili maddelerin gerçekten jandarma teşkilatını çok kökten sarsacağını ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkanımın da böyle baş sallaması çok sertleşmeye başladı. O yüzden, işaretinizi aldım Sayın Başkanım.
Bu madde çok tehlikeli bir madde. Öyle şaka bir madde değil bu madde. Yani, birçoğu öyle ama bu madde de maalesef öyle. Onun için tasarıda bulunmaması gerekir ve bundan vazgeçilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Teşekkür ederim sabrınız için.