| Komisyon Adı | : | (10 / 242, 349, 392, 394, 397, 401) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Millî Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı temsilcilerinin yaptıkları sunumlarına ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 29 .05.2019 |
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Ben her iki bakanlığa da teşekkür ediyorum.
Tabii, özellikli insanlardan söz ediyoruz, aile ve çocuklardan söz ediyoruz. Yoğun bir çalışma var bize verdiğiniz sunumlarda da fakat bu genel sunumlara baktığımızda, aslında biraz da bir kısmı yani teorik bir yükleme gibi, neyin nerede olduğunu tam kavrayamıyoruz, göremiyoruz. Bu, sizin emeklerinize de haksızlık olmuş oluyor. O yüzden de biraz bölgelere özgü verilerin daha görünür olmasında yarar var. Bazen bir şeyi göstermek istemediğinizde de genel bir veri gösterebilirsiniz. Görmek istediğimizde -ki ben inanıyorum, hepimiz görmek istiyoruz, siz de o şekilde- Türkiye ölçeğinde oran ne, nerede, ne yapılıyor görmemiz lazım. Yani "Türkiye genelinde şu kadar sınıf var." dediğimizde farklıdır, "Afyon'da şu kadar sınıf var." dediğimizde farklıdır. Bu oranları ortaya çıkarmamız da yararlı olur.
Bir diğer konu: Aslında hepimizin bildiği -bu Komisyonun oluşmasında da ortaya çıkan ihtiyaç oydu- maalesef, çok suistimaller var ve bu bir sektöre dönüşüyor. Yani hem eğitim boyutuyla bir sektöre dönüşüyor hem tıbbi açıdan, medikal boyutuyla bir sektöre dönüşüyor ve "sektör" kelimesi dediğimizde, ne kadar pozitif bir cümle de olsa, bizim gibi ülkelerde çok açık suistimale neden olabiliyor. İnsanlar diyor ki: "İşte bir okul açtım -veya bir rehabilitasyon merkezi açtım- fizyoterapist var, psikolog var, sosyal hizmet uzmanı var." Bitti, "Gelin, işte, ben devletten şu kadar destek alıyorum." Hatta hatta bazı yerlerde "Gelmeyin, şu kadar para size, bu kadar bize." Bunu biliyoruz. Şimdi, bizim amacımız...
BAŞKAN - Bu var mı?
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Var tabii.
BAŞKAN - Buna, tabii, meydan vermemiz lazım.
NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Yani öyle şey var ki, mesela diyelim ki kişi Siverek'te oturuyor, Urfa'ya gidecek, gidemiyor, diyor ki: "Ben sana kömür parasını da veriyorum, şunu da veriyorum, gelme, sana vereceğim. Ayda bir gün gel, iki gün gel, anlatırız, biter gider."
Şimdi, zaten insanların yoksulluk ciddi bir problemi ve bütün arkadaşların söylediği gibi, psikolojik bir boyutu var, ruhsal bir boyutu var. Sonuçta bizim amacımız, burada gerçekten çözüm üretmek, yoksa bir şeyi kapatmak, kamufle etmek değil; bu Komisyonun amacı bir çözüm üretmek. Bunu da anlamak lazım. Aileler niçin buna yöneliyor, neden böyle düşünüyor? Yani barışık olması lazım ve inanması lazım.
Bunu sektör olmaktan çıkarmak lazım. Bunun için de bize en büyük görev şöyle düşüyor: Diyelim ki koordinasyon, organizasyon, çok kullanıyoruz ama bizim ülkemizde hiçbirisi de yok. Yan yana geliyoruz, gidiyoruz. Sabah telefon açıyor, Millî Eğitimden geldi, Aile Bakanlığından geldi, işte, Gençlik Bakanlığından geldi; gidiyorsun, zaten kurum "Hoş geldiniz." diyor, fizyoterapist de burada, 2-3 tane aile konuşuyor, çıkıyorsunuz ama hayat öyle değil. O yüzden, bu denetimlerde mutlaka sivil toplum örgütlerinin, ilgili derneklerin ve hatta ailelerin kendisinden oluşan bir şey varsa -kimi yerde dernek vardır yoktur- katmak lazım ve bunu bir rutine dönüştürmek lazım. Bu olmadığı sürece -bu denetimlerde herhangi bir puanlama var mı yok mu, tam hâkim değilim- yoksa ödeme yapılmaması lazım. Herhangi bir şikâyet de söz konusu olduğunda bu şikâyetin ciddi bir şekilde ele alınması lazım, incelenmesi lazım. Bir buna dikkat çekmek istiyorum, bunu sektör şeyinden çıkarmak lazım.
Kamuda yaptığımızda ise kamuda diyoruz ki: "A okulunda 1 sınıf olsun." O da bir zorunluluğa dönüşüyor. Bu sefer sektör olmaktan çıkıp bir zorunluluk gibi... "Ya, işte, bu nereden çıktı, Millî Eğitim müdürü de -veya valilik, kaymakam- bize diyor ki: '1 tane özel sınıf olacak.' 2 kişidir, ben bu sınıfı nasıl yapacağım? Buna nasıl öğretmen bulacağım? Buna nasıl yer bulacağım?" Şimdi, haklı veya haksız, idareci bu pozisyona düşüyor. Sınıfı koyduğu yer, karma eğitim için aldığı, diğer öğrencileri aldığı yer... Çünkü bir kısım aileler de diyor ki: "Niye benim çocuğumu bu sınıfa aldınız? Niye o çocukla beraber gidiyor?" Buna benzer problemler çıkıyor.
Bazen bire bir eğitimler, eve giden öğretmen arkadaşlar da oluyor fakat burada bizim etkili bir eğitim sistemi oturtmamız lazım. Yani kelime bu: Etkili eğitim. Evde mi olur, okulda mı olur, etkili olması lazım. Yani mış gibi yapmayalım. İşte, A okulunda 1 sınıf var, A ilinde 4 tane sınıf var; böyle olmuyor, sınıf olduğunda problemi çözmemiş oluyoruz yani yüzleşmemiz lazım ve hatta hatta örnek olmamız lazım. Yani biz diyeceğiz ki: "A okulunda bunu yapıyoruz, İstanbul'da A okulu bunu yapıyor -özel veya şey- bunun gibi olması lazım." Olmadığı zaman zorunlu yapanlar keyfiyete dönüştürüyor, öbürü de sektöre dönüşüyor, bir buna özen göstermeliyiz.
Bir diğeri: Birçok emek var, sizlerin belirttiği ve Millî Eğitimdeki arkadaşlarımızın belirttiği gibi. Peki, bunlar büyüdükten sonra ne oluyor? 20 yaşından sonra ne oluyor? 19'undan sonra ne oluyor? Eğitim ömür boyu değil ki. Yani düşünün ki işte, ben Batman Vekiliyim, Batman'da 20 yaşından sonra bu ne olacak? Sayın Başkan, bizim bunlara yönelik -yarın zaten ilgili bakanlık da gelecek- bunu da düşünmemiz lazım. Eğitim süreklidir burada, eğitimin bir sürekliliği var. Yani eğitim bu tür özellikli insanlarda bitmiyor, hem kendileri için hem aile için hem çevre için bitmiyor yani bizler dâhil, bitmiyor. Buna özen göstermemiz lazım. Fakat bu kadar emeğe rağmen bir bilgi eşitliği de lazım. Yani birçok bakanlığın birbirleriyle ilişkileri sadece bir yazışma veya mail atma üzerinden değil, gerçekten bizim Komisyon gibi dönem dönem üstünde yoğunlaşması lazım, ailelerle görüşmesi lazım.
İlk günden beri söylüyorum, bunu söylerken de ben bütün Komisyon üyelerinin de öyle düşündüğüne inanıyorum; bugün İstanbul, Ankara, İzmir'de, bütün yaşam burada değil, bizim en zor olana ulaşmamız lazım, en zor yani bugün Rize'nin bir köyünde veya Trabzon'un bir köyünde, Siirt'in bir köyünde bir problem varsa ona ulaşmamız lazım. Yoksul, ailenin eğitim düzeyi düşük, ulaşım problemi var; biz oradan başlarsak belki de -birçok saklanan, hiçbir zaman gidilmeyen, görmezlikten gelinen- görmek istemeyenler bunu görmüş olacak ve desteklemiş olacağız, bir örnek şeye dönüştürmüş olacağız.
Gençlik ve Spor Bakanlığının da bir harita çıkarması lazım. Yani dünden beri biz "harita" diyoruz. Neden? Bunu görmemiz lazım. Şimdi, sizi dinleyince birçok etkinlik yapmışsınız ama ben Batman'da ne yaptığınızı bilmiyorum, Diyarbakır'da ne yaptığınızı bilmiyorum, ben Yozgat'ta ne yaptığınızı bilmiyorum. Ama o verilere bakınca, çok şey yapılmış -ki yapılmış- ama bu bir yere mi yığılmış, eşit mi dağılmış bu ülkede, onları da görmek lazım ki biz size eleştiri getirelim veya öneri getirelim.
Teşekkür ediyorum.