KOMİSYON KONUŞMASI

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; doğrusu Cumhurbaşkanlığı bütçesinde konuşmak için değil, dinlemek için gelmiştim ama bazı arkadaşlar öyle şeyler söyledi ki konuşma ihtiyacı hissettim.

Bir kere "küreselleşen dünyada aktör olmak" sözünden başlamak istiyorum. Küresel dünyada aktör olan devletler belirleyici olurlar, öyle bir yurt dışı seyahati öncesinde başka fikirler açıklayıp yurt dışı seyahatinden sonra buraya gelip başka şeyler söylemezler, edilgen olmazlar, dikte ettirirler. Dolayısıyla, keşke olabilseydi, keşke Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye'yi küresel bir güç gibi yönetebilseydi, keşke çağdaş demokrasilerde olduğu gibi yönetilebilseydik de biz burada bazı ağır eleştirileri yapmasaydık. Aslında, sözüm Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinden çok yönetici çekirdek kadroyadır. Çünkü, Adalet ve Kalkınma Partili milletvekillerinin de çoğu temel düşüncede bizlerden çok farklı olmadıkları inancı içerisindeyim.

Değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan keşke bir cumhurbaşkanı gibi davranabilseydi de burada bizim sözlerimizden ve tavırlarımızdan hak ettiği saygıyı görebilseydi. Bir ülkenin cumhurbaşkanı çıkar da ana muhalefet partisi başkanına "Sen kim oluyorsun akıl verecek?" diye cevap yetiştirmeye kalkarsa ve daha önemlisi "Sen benim Hükûmetim hakkında konuşamazsın, benim Hükûmetimi eleştiremezsin." derse o ülkede Anayasa askıya alınmış demektir. Bugün itibarıyla, Türkiye Cumhuriyeti devleti anayasal bir hukuk devleti değildir, önce tespitleri doğru yapalım. Eğer bir cumhurbaşkanı yeminine sadık değilse, yemininin gereğini yapmıyorsa, bir tek parti devletinin başkanı gibi davranma iradesi gösteriyorsa o hâlde anayasal bir devletten söz edemeyiz.

Ve, bir ülkede Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu seçilirken paralelci mi, yoksa AKP yanlısı mı diye tasnif ediliyorsa -tenzih ediyorum o hâkimleri- bu şekilde seçim yapılıyorsa o devlette hukukun üstünlüğünden, bağımsız yargıdan söz edemeyiz.

Ve, bir ülkenin güvenliği bir terör örgütünün başına emanet edilmişse bir telefonla Türkiye'de kan dökülüp bir telefonla devletin iradesinin dışında kan dökülmesi duruyorsa, 40 kişi bir akşamda, birkaç siyasi oyun nedeniyle, iki partinin, iki siyasi anlayışın oynaşması nedeniyle ölebiliyorsa ve bunun hesabı sorulamıyorsa orada hukuk devletinden söz edemeyiz.

Bir ülkenin savcısı "Beytüşşebab'ta biz açık cezaevindeyiz." diyorsa ve Cizre'de bir spor karşılaşması bir terör örgütü gösterisine dönüşebiliyorsa Göztepe Spor'la yapılan karşılaştırma ve ülkenin insanları, Kürt kökenli vatandaşları Hizbullah ve PKK'ya rehin edilmişse, egemenlik devri yapılmışsa esasen o devlet yıkılmış demektir. Devlet dediğimiz hukuktan oluşur, devlet anayasadan oluşur, devlet kurumların sağlıklı işlemesinden oluşur. Ben moral bozmak için değil, bir hukuki ve siyasi tespit için bu lafları söylüyorum, kimseye beğendirmek veya kendimi beğendirmemek gibi bir niyetim yok ama bu tespitleri yapmazsak, doğru teşhisleri koymazsak tedavilerimiz ölümcül olur. Onun için bu ülke hepimizin ve hep birlikte bütün bunları, bütün bu yanlışları düzeltmeye gayret etmeliyiz.

İktidarlar icra ederler, muhalefetlerin görevi ise eleştirmektir. İkide bir bize "Yol gösterin." diyenlere önümüzdeki seçimden sonra yolu göstereceğiz ama şu anda biz doğru gördüklerimizi söylemekle görevliyiz ve emin olun güçlü bir muhalefet en çok bugünlerde iktidarın işine yarar. Eğer güçlü muhalefete, siz bu muhalefetin sesine kulak verirseniz dış dünyada sizi zorlayan bazı insanlara -demokrasinin faydası buradadır işte- dönüp dersiniz ki: Orada demokrasi var benim ülkemde, benim ülkemde muhalefet var, benim ülkemde halkın bir kısmı bu isteklere karşı. Ve o zaman işte, peşmerge kuvvetleri oradan âdeta Türkiye'ye Yunan ordusunun girdiği gibi gösterilerle gelip geçmez.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Nasıl bir kıyaslama yapıyorsunuz? Yunan ordusu... Allah'tan kork be! Sosyal demokrat bir partinin milletvekilisin, kullandığın laflara dikkat et.

BAŞKAN - Sayın Kaplan...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, orada bir başka ülkenin liderinin tezahüratlarıyla, gösteriyle geçmek...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - CHP'de nasıl pislikler var, temizleyin bunları!

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Pislik sizsiniz beyefendi, lafınıza dikkat edin.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Nasıl konuşuyorsun? Yunan ordusu...

BAŞKAN - Lütfen...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ben senden izin alacak değilim.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Peşmerge Kürdistan'dan geldi, Kürdistan'dan girdi, Kürdistan'dan Kobani'ye gitti. Kürt kardeşlerimizdir onlar. Öyle kıyaslayamazsın, Allah'tan kork!

BAŞKAN - Sayın Kaplan... Sayın Kaplan...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Lafın bitti mi? Lafın bitti mi?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ne biçim konuşuyorsun be! Deminden beri kusuyorsun...

BAŞKAN - Sayın Kaplan, konuşması bitsin...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Söz konusu söylediklerimin hiç birisinin...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Böyle şey olur mu ya!

BAŞKAN - Sayın Kaplan, konuşması bitince size de söz veririm. Lütfen... Böyle müdahale etmeniz... Sizin müdahaleniz doğru değil.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Kullandığı kelimeler... Ağzından çıkanı kulağı duymuyor.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sizin ağzından çıkanı kulağınız duysun Beyefendi. Türkiye'de Kürdistan nerede kuruldu?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - "Türkiye'de Kürdistan nerede kuruldu?" diyorsun. Kürdistan, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetiminden gelen peşmergeler anayasal güç olarak geldi.

BAŞKAN - Sayın Kaplan... Sayın Kaplan...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - İşgal kuvvetleriyle kıyaslıyorsun. 100 tane asker gelmiş be!

BAŞKAN - Sayın Kaplan...

Buyurun Sayın Çıray.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bakın arkadaşlar, önce bu numaralardan vazgeçelim. Artistik numaralarla beni kimse susturamaz. Ben Kürt kökenli vatandaşlarımızdan söz etmiyorum.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Faşist fikirlerinizi de konuşabilirsiniz ama saygı çerçevesini aşamazsınız.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ben yanlış yapılan işlerden, devletin ayağa düşürülmesinden, Türkiye Cumhuriyeti topraklarının içerisinde başka liderlerin propagandasının yapılmasından söz ediyorum. Öyle iki yüzlü siyasete gerek yok. Kimse benim sözlerimi çarpıtamaz, kimse çarpıtamaz.

Bugün, bugün hiç kimsenin sesi çıkmadı Beyefendi.

BAŞKAN - Sayın Çıray... Sayın Çıray...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Diyarbakır'da esnafın dükkânları yakıldı, Diyarbakır'da Kürt kökenli vatandaşlarımız perişan edildi, yazık günah o insanlara.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Senin Genel Başkanın böyle mi diyor, merkezî yürütmen böyle mi diyor, parti yönetimin böyle mi diyor?

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ne diyor? Ne diyor kardeşim?

BAŞKAN - Sayın Kaplan...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sen faşistsin ya!

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Faşist sensin!

BAŞKAN - Sayın Kaplan... Sayın Kaplan...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Faşist gibi konuşuyorsun.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Saygılı ol!

BAŞKAN - Sayın Kaplan yani burada söz veririz konuşursunuz. Ama söz veririz konuşursunuz.

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ama yani biraz da fren yapsın.

BAŞKAN - Yani siz böyle yapınca mı...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ya, size mi soracağım ne söyleyeceğimi?

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Hakaret üstüne hakaret olmaz.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Kime hakaret ettim ben?

BAŞKAN - Lütfen...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - "Biji Obama" diye bağıranlara mı hakaret ettim? Ondan mı rahatsızsınız? Ondan mı rahatsızsınız?

BAŞKAN - Buradaki eleştiriler, Sayın Kaplan, gördüğüm kadarıyla, burada Hükûmetimize, Cumhurbaşkanlığımıza, Meclise...

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Siz görüşlerinizi ifade edin.

BAŞKAN - Kendi görüşlerini ifade ediyor.

ADİL ZOZANİ (Hakkâri) - Görüşlerinizi ifade edin.

BAŞKAN - Tamam, aynı şeyi yapıyor. Lütfen arkadaşlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bakın arkadaşlar, tekrar altını çiziyorum, bu alınganlığı anlayamıyorum. Benim söylediğim gayrimeşru olan hadiseler için. Kürt kökenli vatandaşlara laf söyleyecek olanların önce biz karşısına çıkarız, biz. Türkiye'de yaşanan olayları kimse çarpıtmasın. Her şeyin bir hududu var canım!

BAŞKAN - Sayın Çıray, tamamlarsanız, ek süre verdim.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi arkadaşlar, bu Cumhurbaşkanı ne yazık ki tutum ve davranışlarıyla, ülkeyi yönetmesiyle, etnik siyaset yapmasıyla, radikal birtakım akımların -IŞİD gibi- önünü açmasıyla ne yazık ki hak ettiği saygıyı görmüyor. Herkes istiyor ki..

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne alakası var? Türkiye'ye hakaret ediyorsunuz, bakın Cumhurbaşkanına değil, Türkiye'ye hakaret ediyorsunuz.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Türkiye'ye hakaret, böyle bir anlayış...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Evet...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Türkiye'ye hakaret nedir biliyor musunuz? Böyle bir yönetim anlayışıdır Türkiye'ye hakaret. Böyle bir yönetim anlayışıdır.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Yazıklar olsun, ne arkadaşı!

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp, arkadaşlar...

BAŞKAN - Lütfen... Lütfen...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - IŞİD'in önünü açan kim?

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp, arkadaşlar...

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Çıray tamamlar mısınız. Lütfen arkadaşlar...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ya, seninle arkadaş olmaya...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ama...

BAŞKAN - Söylüyor... Cevap verirsiniz, bir saniye...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Ne kadar rahatsız oldunuz gerçeklerden ya!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, gerçek mi bunlar? Buna inanıyor musun sen?

BAŞKAN - Siz "Polemik yapmayacağım." diye başladınız ama bütün...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Güçlü muhalefete ihtiyaç var diyorsunuz, böyle mi güçlü muhalefet...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Siz gerçek mi istiyorsunuz, gerçek mi? Bakın, iki tane soru önergesi var elimde, iki tane.

BAŞKAN - Tamam, Sayın Çıray...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bakın, bu soru önergelerinin ikisi de "Bu Cumhurbaşkanı uçak aldı mı, almadı mı?" diye sorulmuştur.

BAŞKAN - Sayın Çıray, siz burada yoktunuz..

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - İkisine de "yok" cevabı geldi, bu mu gerçek?

BAŞKAN - Sayın Çıray.. Sayın Çıray...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Uçak alıyoruz uçak, gurur duy.

BAŞKAN - Sayın Çıray...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Allah Allah!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Gurur duy, paramız var uçak alıyoruz, gurur duy.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şerefli olan her işten gurur duyarım. Yalancılardan gurur duymuyorum. Madem bu utanılmayacak bir şey, madem...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Burada şerefsiz kimse yok.

BAŞKAN - Sayın Çıray... Sayın Çıray...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Beyefendi, arkadaşınıza söyleyeceksiniz.

BAŞKAN - Lütfen... Lütfen...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Nasıl konuşuyor Sayın Başkanım, şeref konusunda...

BAŞKAN - Bir dakika... Bir dakika arkadaşlar, polemiğe gerek yok.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, gurur duyduğunuz için mi saklıyorsunuz.

BAŞKAN - Bir saniye... Sayın Çıray, siz burada yoktunuz, Cumhurbaşkanlığıyla ilgili Maliye Bakanına arkadaşlar sordular, bütün bunların alımıyla ilgili bilgiler verildi. Tutanaklara bakarsanız hepsi var.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Başkan, bu, tutanak değil, soru önergeleri ve altında Bakan imzası var. Sormuşum...

BAŞKAN - Tamam, doğru da...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Başkanım, düzeltmesi lazım artık. "Şerefli işlerden gurur duyulur." diyor kendileri. Bizim her işimiz şereflidir. Neler diyorsunuz bakın, hakaret ediyorsunuz, kendinize gelin.

BAŞKAN - Lütfen...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Lafınız bitti mi?

Tekrar söylüyorum şimdi, eğer saklanacak bir şey yoksa bu uçağı neden milletten sakladınız?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Uçağı mı saklayacağız? Ne biçim laf?

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - İşte saklamışsınız, elimde, soru önergeleri elimde.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Laf olsun, torba dolsun.

BAŞKAN - Arkadaşlar lütfen...

Tamamlarsanız lütfen.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Şimdi, Suriye'den gelen sığınmacılara Sayın Cumhurbaşkanı 4,5 milyar dolar, Başbakan da 3,5 milyar dolar verildiğini açıkladı; kayıtlarda var, tamam mı?

BAŞKAN - Dün Maliye Bakanı 4,5 milyar dolar diye açıkladı, siz yoktunuz.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tamam, Başbakan 3,5 milyar dolar dedi.

BAŞKAN - Uluslararası standartlara göre, evet.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Aradaki 1 milyar dolar "Ne olmuş?" dedikleri para.

BAŞKAN - Arkadaşlar, uluslararası...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Devlet ciddiyeti..

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ne olmuş? Ya, gurur duy, 1 milyar dolara muhtaç değil Türkiye.

BAŞKAN - Lütfen... Uğur Bey...

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Al cebine git o zaman.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Hazinemizi dolduruyoruz sen merak etme.

BAŞKAN - Arkadaşlar... Sayın Çıray, bunu burada Maliye Bakanlığının bütçesi geldiğinde sorarsınız. Böyle bir polemiğe gerek yok ki.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sonuç itibarıyla...

HASİP KAPLAN (Şırnak) - Sayın Başkan, sataşmadan söz talep ediyorum.

BAŞKAN - Bir saniye...

Evet, tamam mı Sayın Çıray, tamamlayın lütfen.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Türkiye'de Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanına layık bir saygı görmek istiyorsa anayasal çizginin içine girmelidir. Söylemek istediğim budur.