KOMİSYON KONUŞMASI

OSMAN AYDIN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar, sektörün değerli temsilcileri, Bakanlığımızın değerli bürokratları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Dün, hakikaten, sektör temsilcilerimiz ve buradaki tüm siyasi partilerin temsilcileri sektörün içinde bulunduğu can alıcı sorunları çok öz ve net bir şekilde anlattılar.

Arkadaşlar, hakikaten genelge meselesi çok önemli olduğu için gündemin baş noktasına oturdu ve hatta arkadaşlardan biri, bu genelge ortadan kaldırılmayacaksa eğer bu kanunun tartışılmasının bile anlamı olmadığını ifade etti. Bunun sebebi ne, bu kadar can yakmasının nedeni ne?

Arkadaşlar, 2012 yılının Haziran ayında açıklanan genelgenin yansıması şu: 2013 yılında Türkiye Cumhuriyeti devletinin ekonomisi yüzde 4,1 büyümesine karşın yani bir ekonomik kriz olmamasına karşın madencilik sektörü eksi 4,8 küçüldü arkadaşlar. Eksi 4,8 neyi ifade ediyor sizlere? Eksi 4,8 2001 krizindeki 5,1'in 0,3 puan altındaki bir küçülme, daralma, kriz. Bu, daha hâlâ bir şeyler ifade etmiyorsa arkadaşlar... O zaman, bunu, hakikaten, bilmiyorum, hayretle karşılıyorum yani 2013 senesinde, Türkiye ekonomisi yüzde 4,1 büyümüşken madencilik sektörü bu genelge nedeniyle izin alamaması, ocağını açamaması, çalışamaması neticesinde sadece 4,8 gerilediyse, krize girdiyse, 2001 krizi seviyesinde bir kriz yaşadıysa hepimizin, iktidarıyla muhalefetiyle bütün arkadaşlarımızın, bütün milletvekillerimizin, bütün Bakanlık personelimizin ayağa kalkması lazım çünkü bir felaket yaşadı 2013 senesinde bu sektör.

Arkadaşlar, şöyle düşünülmesin: Ne olacak, bir senede telafi edilir. Edilmiyor arkadaşlar. Bu sektörün esas can alıcı noktası ihracat yapan firmalar ve bu ihracat yaptığınız pazarlarda tek başınıza at koşturmuyorsunuz siz, uluslararası birçok rakibinizle karşı karşıya yarışıyorsunuz. Mermerci arkadaşlar bir renk tutturmuş. Bu geçici bir dönem. Bu, moda gibi bir şey yani bu renk bugün tutulur, bugün satılır, pazarı vardır, müşterisi vardır, çok büyük bir satış potansiyeli vardır ama bunu bir sene kapattınız mı o pazarın tamamı dağılır ve bir daha tekrar o pazarı oluşturmak için harcanan bütün emek, gayret, para, her şey heba olmuş gitmiş olur. Biz bunu yaşadık, 2013 senesinde madencilik sektörü, sektörümüz bunu yaşadı. Bu felaketi dile getirdi sektörden bütün arkadaşlar, Egesi, Akdenizi, Karadenizi, altıncısı, mermercisi, herkes, bu genelgenin bize çok büyük bir darbe vurduğunu ifade etti. Yani bizim dün bütün sektör temsilcilerinden aldığımız temel not, birinci sorunumuz genelge kalksın arkadaşlar, boğdu bizi yani "Genelge kalksın, boğdu bizi." diyor. Parlamenterler olarak bu feryada biz kulak vermezsek eğer, bu feryada çözüm üretmezsek... İlgilileri gerçekten yanlış bilgilendirilmiş, gerçekten yanlış biliyorlar. Madencilerin hiçbirisi bir koyu işgal edip de rant sağlamıyor arkadaşlar; dağın başında, dağın tepesinde, kayalıklarda, bizim işimiz orada, madencinin işi orada. Bir koyda hangi madenciyi gördünüz o koyu kapatmış da rant sağlamış, rantını yemiş? Bizim işimiz dağ başında, rant sağlanacak bir yer değil bizim madencilikle ilgili işimiz. Kamunun mülkleriyle ilgili bu tür suistimaller varsa tabii ki üzerine gidilsin ama madencinin yakası bırakılsın bu genelgede, madenci bu genelgeden arındırılsın, ari tutulsun, ayrı tutulsun. Bu genelge, hakikaten, kamu mülklerinin suistimal edildiği, rant sağlayan mülklerin suistimal edildiği konusunda bir kaygı neticesinde çıktıysa kamu mülklerinin kiraya verilmesiyle ilgili onun peşine düşülsün ama bu sektör, madencilik sektörü böyle bir şansa sahip değil yani bir koyu kapatıp da orada rant sağlama şeyine sahip değil, dağın başında oluyor, ücra köşelerde oluyor bizim işimiz. O ücra köşelere istihdam götürüyor, o ücra köşelere yol götürüyor, o ücra köşelere elektrik götürüyor yani bunun bir de artı şeyi olması lazım.

O açıdan, bu haziran genelgesi hakikaten arkadaşlar, hep beraber, ilgilisi, Başbakan, Cumhurbaşkanı, kimse... Biz hiç kimseye art niyetli, ön niyetli falan değiliz; sorun var, derinleşti, çok ağırlaştı. 2014 başında genelge ortadan kaldırıldı, genelgeye istinaden biriken dosyalar geri ilgili kurumlarına iade edildi, 2014'te 8'in üzerinde bir büyüme gerçekleştirdi sektör. Arkadaşlar, hâlâ görmeyecek miyiz, ayıkmayacak mıyız? Nedir? Sadece işletme için izin alabildi ve ocağını açabildi, çalışmaya başlayabildi bu dosyalar geri giderek. Dosyalar nereye gidiyor? Başıboş muydu bu durum önceden, genelgeden önce? Hayır. Orman Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, kamunun arazisi hangi bakanlığın tasarrufundaysa o bakanlığa gidiliyordu, müracaat ediliyordu, gerekli izinler alındıktan sonra yapıyordu; yoksa başıboş bir alan değildi bu. Bunun kanuni düzenlemeleri mevcuttu ve bu kanuni düzenlemeler çerçevesinde herkes ilgili kurumuna gidip bunun müracaatlarını yapıp ilgili dairesinden, kurumundan iznini alıp devam ediyordu. Bu genelge, hakikaten şu amaçla konulmuş olabilir: Kamu mülklerinin birçoğu, deniz kenarında, koylarda olan kamu mülkleri suistimal edilmiştir, suistimal neticesinde büyük rantlar aktarılmıştır birilerine. Eğer buysa amaç, bizim madenciler ayrı tutulsun bu genelgeden, bizim madenciler işine baksın. Bunların ocak açması engellenmesin, üretim yapmaları engellenmesin, istihdam yapmaları engellenmesin, ihracat yapmaları engellenmesin. En can alıcı nokta bu arkadaşlar. Hakikaten, kamu arazilerindeki bu genelgeyle ilgili madencinin üzerinde sağlanacak bir şey yok, madencinin işini engellemekten başka bir olay değil. O açıdan, hakikaten, bütün arkadaşların, iktidarıyla muhalefetiyle bütün arkadaşların bu feryada acilen kulak verip bu zorluğun ortadan kaldırılması ivedilik kazanmış, aciliyet kazanmış.

İkincisi: Müracaat hakkının ortadan kaldırılmasıyla ilgili bütün sektör temsilcileri yine aynı düşüncedeler. Müracaat hakkını ortadan kaldırmayalım arkadaşlar. Müracaat hakkının ortadan kaldırılması bu buluculuk meselesini, buluculukla ilgili faaliyetlerin tamamını ortadan kaldırır veyahut da arkadaşların yapmış olduğu çalışmaları heba eder. Bir arkadaş gidiyor bir yerde "Ya, bu iş yarayacak mı, yaramayacak mı?" diye ön aramalarını yapıyor, araştırmalarını yapıyor, ondan sonra geliyor, bir müracaat yapıp ona hak sağlamaya çalışıyor. Eğer ki siz bu yapılan müracaatı herkese ihaleyle açacak olursanız bunun bir anlamı kalmaz, bunun önünü tamamen tıkamış olursunuz. İkinci düğümlenen nokta bu. İkinci düğümlenen nokta "Müracaat hakkımız ortadan kaldırmayın." diyor sektör.

Üçüncüsü, ruhsat güvencesi arkadaşlar.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ama şimdi yine geneli üzerinde konuşmaya başladınız, madde madde...

OSMAN AYDIN (Aydın) - Bir özet yapmak zorundayım, bu özeti şey için yapıyorum, yani bu felsefe çerçevesinde maddeleri göz önüne alalım, sektörün feryadını tekrar bir toparlamak istiyorum.

Şimdi, ruhsat güvencesi, arkadaşlar, ruhsat güvencesinin önemini anlattılar arkadaşlar. 6309 sayılı Yasa daha önce, bizim Maden Kanunu'ndan aldığımız ocaklarla ilgili bankalar bize kredilendirme, sektöre kredilendirme hakkı veriyorlardı arkadaşlar. Yani onu bir teminat olarak alabiliyordu. Şimdi, 3213'ten sonra bu tamamen ortadan kalktı. Bir yatırımcı düşünün, bu yatırımın yüzde 100'ünü tamamen kendi kaynaklarından karşılamasının mümkünatı var mı? Bu ruhsat güvencesi, arkadaşlar, bu yatırımların gelişmesi için olmazsa olmaz. Onun için, maddelerdeki iptalleri kaldıralım. Ceza koyalım ama bunu da makul ve mantıklı bir seviyeye indirelim.

Dördüncüsü, bir de Orman Yasası'yla ilgili, orman hukukuyla ilgili en son yapılan yönetmelik değişiklikle hakikaten çok ağır müeyyideler getirilmiş. Fabrika kuracak bir yatırımcıya 100 dönümlük bir arazi 622 bin liraya kadar yükselen fiyatlarla yıllık kira bedelleriyle veriliyor. Bizim madencilik sektörümüz arkadaşlar, Teşvik Kanunu'nda aynen şudur ifade: "Madencilikte geri kalmış yöre teşviklerinden yararlanılır." Felsefe buysa Orman Genel Müdürlüğümüz, Orman Bakanlığımız da kira bedellerini tespit ederken bu felsefeyi esas alsın ve o temelde değerlendirmesini yapsın.

Maddeyle ilgili, gruplarla ilgili önergemiz var, önergemizdeki meselemiz şu: Burada çimento, kireç, kiremit, tuğla ve seramik sektörünün ana ham maddesi için kullanılan minerallerin sektörler için ruhsat güvencesinin gelebilmesi için biz 4'ün (e) bendinde bir fıkra olarak bunu değerlendirdik. Ama bu 2'nci maddede bunun mutlaka düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz çünkü hakikaten, Türkiye ekonomisi açısından çimento sektörü, kireç sanayi, tuğla, kiremit sanayi, seramik sektörü çok önemli boyutlardadır; bunların ham maddelerinin güvence altına alınması, bu maddeyle düzenlenmesi hakikaten hem sektörü güçlendirecek, daha sağlam temellere oturtacak hem de bu kanunda gerekli, amacına uygun düzeltme yapmış olabileceğiz arkadaşlar.

Teşekkür ediyorum.