| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 15 .01.2015 |
KEMAL DEĞİRMENDERELİ (Edirne) - Şimdi, gerçekten bu yasanın en kritik maddelerinden bir tanesi bu. Şimdi, burada, bu konuyu çok iyi tartışıp, çok iyi sindirip karar vermemiz gerekiyor. Bir defa, arkadaşlarımızın da söz ettiği gibi, bir yasal sıkıntı var. Daha önce aynı şekilde getirilmiş olan yeminli teknik bürolar konusu Anayasa Mahkemesi tarafından 1986 yılında iptal edilmiş durumda. Yine, benzer nitelikte olan Elektrik Piyasası Kanunu'nun 14'üncü maddesine eklenen bir fıkrada, özellikle "Devlet Su İşleri tarafından gerektiğinde yetkilendirilecek denetim şirketlerinde bu denetimlerin yaptırılması sağlanır. Denetim şirketleriyle ilgili uygulamaya ilişkin usul ve esaslar DSİ tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir." diyor. Bu da Anayasa Mahkemesinin 2012/131 sayılı Kararı'yla iptal olmuş. Yani, bu bir yerde yasal olarak ölü doğacak bir madde niteliğini de taşıyor, birincisi böyle bir tarafı var.
İkinci bir tarafı da gerçekten faaliyet raporlarında ne diyor? "Yetkilendirilmiş tüzel kişiler -Genel Müdürlükçe yetkilendirilen- bu kanun kapsamında Genel Müdürlüğün vermesi gereken faaliyet raporları, projeler gibi her türlü teknik hazırlamayı yapar." Bugün de bu yasal yetki olmadan benzer bürolar buraya kadar yapıyorlardı bu işi. Bunda gene bir sorun yok ama esas olan sıkıntı, faaliyetleri izlemeye yetkili olması tarafı tabii. Yani, burada birinci konu, bu faaliyetleri izleme konusunda teknik nezaretçiler kadar olayları yakından izleyememeleri söz konusu. Yani, genellikle bu bürolar Ankara'da Maden İşleri Genel Müdürlüğünün etrafında oluşuyor. Daha çok, işte, bu projeleri vermek, oradaki işleri takip etmek niteliğinde. Belki bunu değiştirmek istiyoruz, o düşünceyle bu anlayış getiriliyor ancak yine olacak olan biz fennî nezaretçinin on beş günde bir sahaya gitmesinden şikâyetçiyken, işte, bölgedeki bir fennî nezaretçinin yeterince denetlemediğinden şikâyetçiyken bu sefer Ankara'da merkezde veya bir ilin merkezinde olan, İstanbul merkezdeki bir ofisin, yetkilendirilmiş tüzel kişi bürosunun farklı yerlerdeki madenleri denetlemesinin daha büyük sıkıntı yaratacağını düşünüyorum, bu konu önemli.
İkinci bir konu, bunun spekülasyonlara neden olacağını düşünüyorum. Zira, inşaat sektöründe olduğu gibi, yapı denetim firmalarının yaptığı işte yapı denetimdeki proje nettir; ne kadar demir kullanacağı, ne kadar beton kullanacağı, hangi nitelikte beton kullanacağı nettir. Bu net olan proje üstünden denetleme yaparlar. Ama maden işletmesi dinamik bir işletmedir, yaşayan bir işletmedir. Her saat farklı sorunlarla karşılaşılan bir işletmedir. Bunu yetkilendirilmiş bir ofisin izlemesinin zorlukları vardır. Yani, bir de bu yetkilendirilmiş bürolar "Ya, tamam arkadaş." deyip bazı birtakım şeyleri görmemek kaydıyla göz ardı edebilirler yani böyle al-ver ilişkisi olabilir açıkçası maden işletmecisiyle arasında. Yani, bunları ortadan kaldırmak açısından, gerçekten de madenlerin sahibi olan devlet adına denetimin yapılması çok daha önemli, daha sağlıklı olacaktır. Bu konuda da buradaki bu kanun çerçevesinde Maden İşleri Genel Müdürlüğümüzün ne kadar kadroya ihtiyacı varsa, bununla ilgili bu kadronun verilip bu denetimlerin yine Genel Müdürlük tarafından yapılması uygun olacaktır.
Bir de gerçekten teknik nezaretçi kendi başına imza atabiliyor. Ama -şimdi arkadaşlar söz ettiler- muhtemelen 17 bin mühendis var serbest çalışan. Böyle olunca bir inşaat mühendisi, bir çevre mühendisi kendi başına her zaman kendi konusuyla ilgili proje altına imzasını atarak sorumluluk alabiliyor ama maden mühendisleri sadece bu firmaların altında yapmak durumunda kalacaklar. Bu maden mühendisleri açısından da bir sıkıntı yaratacak ama en en önemlisi de işletme-tüzel kişi ilişkileri ve yeterli, arzu edilen, sağlıklı denetimi yapamayacakları konusunda nettir bu konudaki benim de görüşüm.
Ayrıca, sizin söz ettiğiniz çok doğru Sayın Müsteşarım. Yani, bunu zaman içerisinde daha donanımlı ofislere doğru evrilsin diye, daha uluslararası nitelikte projeler hazırlasınlar diye düşünüyoruz. Ama bunu yapan firmalar zaten bugün de var. O ihtiyaca göre kredibl raporlar hazırlayacak olan ofisler kendiliğinden gelişecektir. Bu ofisler de madenciliğin gelişmesiyle beraber arz-talep çerçevesinde gelişecektir.
Yani, sonuç olarak bu yetkilendirilmiş tüzel kişiler sektöre son derece uygun düşmemekte ve sektörü büyük sıkıntıya sokacak. Bunu mutlaka ve mutlaka kaldırmalıyız.