| Komisyon Adı | : | (10 / 242, 349, 392, 394, 397, 401) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Doç. Dr. İbrahim Durukan, Prof. Dr. Azime Şebnem Soysal Acar, Prof. Dr. Tevhide Kargın ile Millî Eğitim Bakanlığı ve Disleksi Öğrenme Güçlüğü Derneği temsilcilerinin yaptıkları sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 19 .06.2019 |
MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Şimdi, benim sorum Millî Eğitime: Baktığımızda, 2006 yılında özel öğretim kurumları sayısı 995, öğrenci sayısı ise 115.601; 163 trilyon ödenek gönderilmiş ama 2018 yılına baktığımızda -tabii, 2019 yılı hâlâ bağlamında verilmiş- özel öğretim kurumu sayısı 2.507 ve öğrenci sayısı 377.294. Yani bizim ülkemizin nüfusu bu on iki yılda bu kadar mı arttı ki öğrenci sayısı 3,5 katına çıkıyor? Yine ödenek çok ciddi manada tırmanıyor. Bunu ciddi manada irdelememiz gerekiyor. Artı, işte, tabii, özellikle kameralı sistemde 16 trilyonluk bir tasarruf yapıldığı ifade ediliyor. Peki, bu kameralı sistemden önce bu 16 trilyon gibi bir kayba sebep olan kişilerle ilgili bir işlem yapıldı mı? Biz özellikle devletimizin bu evlatlarımız için her türlü kaynağı aktarmasını, belki daha fazla aktarmasını isteyebiliriz ama hırsızlık yapanlar için de gerekli bütün yaptırımları yapmamız lazım. Böyle bir çalışma oldu mu? Bu benim dikkatimi çekti. Özellikle bunun cevabını istiyorum ben. Bunlarla ilgili yapılmış olan bir çalışma var mı?
Tabii, bu arada, yine özel eğitim kurumlarında da sorunlar var. Bana evvelki gün İstanbul'da bir dosya verildi ama ben bir annenin bir mektubunu okuyacağım:
"Merhabalar, atipik otizmli bir çocuğun annesi olarak sorunlarımızı sıralarsak: Öncelikli olarak ders saatlerimiz çok az. Ayda kırk saatlik eğitim alması gerekiyorken devlet tarafından on iki saat veriliyor. Bu da çocuklarımızın toparlanması ve topluma kazandırılması için yeterli değil. İkinci bir sorun olarak da otizmli bir çocuk, bir öğretmene kolaylıkla, hemen alışamıyor, adapte olması zorlaşıyor. Devlet bünyesinde olursa öğretmenimiz bu kadar sık değişmez. Her dört beş ayda bir öğretmen değişiyor. Devletin buna el atması gerek çünkü eğitimin domino taşı öğretmendir.
Ayrıca, okuldan hariç, belediyeler ve devlet tarafından özel çocuklar için -otizm, Down- açılan yerlerde öğretmen eksikliği olduğundan duyu ve bütünleme gibi hayati önemli dersleri çok uzun zaman aralıklarla alabiliyoruz. Bu ve bunun gibi derslerin daha fazla verilmesi önem arz etmektedir. Rehabilitasyon ve özel okullarda denetimin daha sıklıkla yapılması gerekmektedir.
Bizim gibi ailelerin sesinin daha gür duyulmasını sağladığınız ve daha çok yerlere ulaştırdığınız için teşekkür ederiz.
Anne Emine Tayfur"
Bu, bir annenin mektubu. Tabii, bir de öğretmenlerin de ayrı sıkıntıları var. Özellikle baktığımızda, Sayın Başkanım, ben bunu dosya olarak size takdim edeceğim ama...
BAŞKAN - Evet, iyi olur.
MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - ...kayıtlara geçmesi açısından da biraz okumak istiyorum.
Evet, öğretmenlerimiz şunu diyorlar: "Birçok rehabilitasyon merkezinde çalışan eğitim fakültesi mezunu öğretmenler ya asgari ücretin altında bir ücret ya da hizmetli, şoför gibi personellerle beraber asgari ücret alacaklar. Bundan dolayı öğretmenlik mesleğinin bir değeri kalmamaktadır. Haftanın altı günü çalıştırılıp haftalık kırk saat üzerinden derslere girilmesi ve 08.00-19.00 saatleri arasında çalıştırılıp günlük sekiz saat derse girmeye zorlanılması; yıllık izinlerin ya kullandırılmaması ya da kurum sahiplerinin inisiyatifine bırakılması; hafta içine denk gelen resmî tatillerde hafta sonu çalıştırılması ve ek mesai ücretinin verilmemesi; hastalandığı takdirde rapor kabul edilmemesi; doğum ve ölüm izin günlerinde rapor kabul edilmemesi ve çalıştırılmaya zorlanılması; rehabilitasyon merkezinde yapılan belli süreli iş sözleşmesi gereğince öğretmene emekli olduğu takdirde ikramiye verilmemesi; kıdem tazminatı hak edememesi ve kıdem tazminatı vermemek için istifaya zorlanılması; özlük haklarımızın bulunmaması ve SGK üzerinde öğretmen olarak görülmemiz ama ödül verilmediği gibi, ceza kısmında 657'ye tabi olup ağır ceza mahkemesinde yargılanmak gibi işlemler; Millî Eğitimde öğretmen olarak algılanmamak, öğretmen kimliği verilmemesi, bazı kamu kurumlarında öğretmen olarak algılanmamak gibi sıkıntılarımız var."
Şimdi, tabii, özel eğitim kurumlarının bunun üzerinde, ciddi manada, çok çalışması gerekiyor. Burada bu öğretmenlerin özlük haklarının iyileştirilmesi çok önemli çünkü özellikle özel eğitim gerektiren, özel ihtimam gerektiren alanlarda bunlar eğitim veriyorlar. Bunun bilinmesi lazım.
Tabii, ben değerli Vakıf Başkanımı dinledim. Bir taraftan devlete aidiyet noktasında çok güzel ifadeler kullanırken bir taraftan da öyle bir tablo çizdi ki ben kendimi Afrika ülkesindeki bir cumhuriyette zannettim. Yani hiç mi güzel bir şey yoktu bu devlet adına yapılmış olan? Yani bunu bir söyleseydiniz, biz de hiç olmazsa bir memnuniyetimizi ifade ederdik. Tabii, çalışmalarınız çok değerli, çok ilgilisiniz, çok bilgilisiniz ama bu noktada çizdiğiniz tablo da bizi maalesef üzdü, onu da ifade edeyim.