| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda ve 652 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1963) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 20 .06.2019 |
ÖZCAN ÖZEL (Yalova) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; millî eğitimde devasa sorunlarımız var. Millî eğitimde, devlet aklı, millî olma güdüsü terk edilmiştir. Bunun doğal sonucu olarak da eğitim yapboz tahtasına dönmüştür. Aynı iktidarda her bakan, bir öncekinin yaptıklarını yıkmayı bakanlık yapmak olarak görmüştür.
Okula başlama yaşını da içeren bu kanun teklifini görüşmeye başlarken sizi 2012 yılının mart ayına götürmek istiyorum: "4+4+4 yasası" olarak bilinen 6287 sayılı Kanun'un Komisyonda ve Genel Kurulda görüşülmesi sırasında neler yaşandığını hatırlayın. Komisyonda ve Genel Kurulda bu kanunu çıkarmak için canla başla çalıştığınızı, şiddete başvurduğunuzu hatırlayın. Kanun yasalaştığı gün Sayın Cumhurbaşkanı -o zaman Başbakandı- partisinin milletvekillerine "Tarih yazdınız." demişti. Okula başlama yaşını o kanunla 60 aya düşürdünüz; sonra, baktınız, 60 ay olmuyor, genelgeyle kanunu yok sayıp "66 ay" dediniz; şimdi kanunla yeniden 69 ay yapıyorsunuz. Tarih yazılmıştı ya, yazılan tarih bu kanunla tarih oluyor.
Okula başlama yaşıyla ilgili bilimsel gerçekleri, pedagojik gerekçeleri, çocuğun gelişimini bir kenara bırakıp tek kişinin talimatıyla kanun yaparsanız, yedi yıl sonra o yaptığınız kanundan vazgeçersiniz. O günlerde çocuğun gelişimini okula başlamak için yeterli görmeyip rapor alan velileri çocuğuna ihanetle suçlamıştınız, o çocuklara rapor veren doktorların peşine düşmüştünüz. Ne oldu? Kim haklıymış? Okula başlama yaşını 60 aya düşürdüğünüz günlerde Komisyonda ve Genel Kurulda Cumhuriyet Halk Partisini şiddetle susturmak yerine dinleseydiniz, bugün okula başlama yaşını yeniden konuşmak, bu konuda yeniden bir düzenleme yapmak zorunda kalmazdık.
Sorunumuz sadece okula başlama yaşı mı? Elbette değil, devasa sorunlarımız var. Mesela, bir liselere geçiş sistemi var. Sistemle sürekli oynuyorsunuz, 1 olan sınav sayısını 3'e çıkarıp adına "reform" diyorsunuz, 3 olan sınav sayısını 1'e düşürüp ona da "reform" diyorsunuz. Sınavın adı değişiyor "reform", sınavın sayısı değişiyor "reform". Bir akşam televizyonda "TEOG kalkacak." dediniz, kalktı, adı başka oldu ama bu sene yapılan sınava 1 milyon evladımız girdi. Sınav kalkmış mı oldu? Üstelik "Sınavı kaldıracağız." diyerek girdiğiniz bu yolda liseleri "nitelikli/niteliksiz okul" diye ikiye ayırdınız. Millî Eğitim Bakanlığını reform çöplüğü, çocuklarımızı deneme tahtası yapmaktan vazgeçin.
Bakın, aynı sorun bu kanun teklifinde de var, sözleşmeli öğretmenlik konusu. Hüseyin Çelik Millî Eğitim Bakanı iken sözleşmeli öğretmenlik uygulaması getirildi; sonra Nimet Hanım Millî Eğitim Bakanı oldu, sözleşmeli öğretmenlik kaldırıldı; sonra İsmet Yılmaz Bakan oldu, sözleşmeli öğretmenlik yine geldi, üstelik çakılı kadro ve mülakatla. Sözleşmeli öğretmenlik uygulaması için bulduğunuz taktik daha önce 4+2 idi, şimdi bu kanun teklifiyle 3+1 yapıyorsunuz. Öğretmeni kadrolu, sözleşmeli, ücretli diye ayırmaktan vazgeçin. Biz, sözleşmeli öğretmenliğe, mülakatla sözleşmeli öğretmen alımına karşıyız. Tüm öğretmenler kadrolu olarak atanmalı ve öğretmenlere "Ya işiniz ya eşiniz." tercihini dikte ettirmekten vazgeçin.
Şimdi, bir konu daha var. Bu 4+2'nin 3+1'e düşürülmesini, ekim ayında "2023 Vizyonu" adlı toplantıda açıklamıştınız. Orada bir konu daha vardı. "Ücretli öğretmenlerimizin ücretlerinin
iyileştirilmesine ilişkin çalışmalar yürütülecektir." dediniz. 13 Aralık 2018 tarihinde açıklanan İkinci 100 Günlük İcraat Programı'nda "Ek ders ücreti karşılığında görevlendirilenlerin ek ders ücretlerinin yüzde 100 arttırılması" diye bir başlık vardı. Aradan altı aydan fazla zaman geçti, okullar kapandı, bunu yapmadınız.
Bir diğer konu: Sayın Binali Yıldırım önceki gün bir programda "Siyasetçinin kalitesini yerine getirdiği vaatler belirler." dedi. 24 Haziran seçimlerinin üzerinden tam bir yıl geçti, öğretmenlere 3600 ek gösterge ne oldu? Seçimden önce "Öğretmene, polise, din görevlilerimize 3600 vereceğiz." dediğiniz sözden hâlâ bir ses yok. Bu kanun teklifinde öğretmenin 3600 göstergesi niye yok? Ücretli öğretmenin ek ders ücretindeki yüzde 100 artış niye yok?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Hükûmet olarak vaatlerinizi yerine getirmeye davet ediyorum. Komisyonumuza çalışmalarından dolayı başarılar diliyorum.
Teşekkür ederim.