| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1974) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 27 .06.2019 |
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Adalet Komisyonun değerli üyeleri, değerli izleyiciler, değerli spor camiasının temsilcileri; İçişleri Bakanlığının, Adalet Bakanlığının ve Gençlik ve Spor Bakanlığının temsilcileri; öncelikle 6222 sayılı Yasa'yla alakalı, Gençlik ve Spor Bakanlığı görevim süresince biz ilgili kurumlarla çalışmalar yürütmüştük. Bu çalışmalar çerçevesinde Adalet Bakanımız Abdülhamit Gül Bey, İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu Bey'le birlikte çalışmalar yürüttük. Bu çalışmalar çerçevesinde kanun üzerinde değişikliklerle alakalı yaşanan olaylar neticesinde toplumdan gelen talepleri değerlendirmek suretiyle bir düzenleme çalışması yapmıştık zaten.
Bu iş malumunuz, spor, kitleleri etkileyen -özellikle de futbol- önemli bir faaliyet, aktivite; günlerce konuştuğumuz, yorumlar yaptığımız bir aktivite. Müsabakalara herkes eğlenmeye gidiyor, müsabakadan keyif almaya gidiyor. Müsabaka bittiğinde biz özellikle de güzel futbolu, güzel golleri konuşmaktan ziyade bakıyoruz kim ne dedi, hangi olay meydana geldi, nasıl oldu, ne gerçekleşti, nasıl oldu, çocuklar oraya gidebilecek mi, aileler gidebilecek mi gibi pek çok konuyu görüşüyor oluyoruz. Dolayısıyla, tabii, 2011 yılının Mart ayında sporda şiddet yasası çıkarıldı. Bu yasa gerçekten çok kapsamlı şekilde hazırlanmış bir yasa fakat uygulamada bazı sorunlarla karşılaştığımızı hem İçişleri Bakanlığı hem Adalet Bakanlığı hem de Gençlik ve Spor Bakanlığı tespit etti ve toplumun da tabii bu noktada talepleri ortaya çıktı. Televizyonlarda görmek istemediğimiz, basında görmek istemediğimiz durumlarla karşı karşıya kalıyoruz. Özellikle, taraftarların müsabakalara giderken yola çıkmalarıyla beraber, deplasmana gittikleri otobüslerden başlarsak müsabakalarda hepimizin gördüğü şeyler var. Bakıyorsunuz, müsabakaya giden kitlede, seyircide yaşadığımız, gördüğümüz olaylar. Bunlar deplasmana giderken otobüslerden çıkan materyaller. Bakıyorsunuz, maç izlemeye mi gidiyoruz, yoksa karşı tarafla başka bir durumla karşı karşıya mı kalacağız? Dolayısıyla, bunun seyir zevkine, kitlelere yaptığı etkiyi hepimiz görüyoruz, üzülüyoruz. Müsabaka esnasında, sonrasında ve öncesinde taraftarın bıçaklanmasından tutun da kavgalar, deplasmana gidilirken yollarda durulan dinlenme tesislerinde yaşanan olaylar, oradaki kişilere karşı yapılan hareketlerden tutun da sahaya girerken, sahadaki müsabaka esnasında karşılaştığımız durumlar, seyircinin sahaya inmesinden tutun, oraya, sporcuya atılan kesici aletler; bakın, medyada görüyoruz, sahaya atılan bıçak, sahaya atlayan taraftarın sporcuya saldırması veya onu kovalaması; bakıyorsunuz, sporcu elinde bıçakla, atılan bıçağı gösteriyor gibi... Ve bakıyoruz, elektronik bilet (e-bilet) sistemi uygulanıyor, ceza alan kişi o sisteme bile kimliğini değiştirerek, resmini değiştirerek, başkasının resmini koyarak tekrar oraya girmeye çalışıyor. Bakıyorsunuz, statlarda o futbolun zevkinin yanında hiç hoş olmayan olaylarla karşı karşıya geliyoruz.
Dolayısıyla, bakanlıklarımızın tespit ettiği aksaklıkları da içerecek şekilde arkadaşlarımızla yaptığımız çalışmalar neticesinde 20 maddeden oluşan bir kanun teklifi hazırladık ben ve 48 arkadaşımız. Bunun, özellikle de sporun temel ilkeleri olan centilmenlik, fair play başta olmak üzere iyi bir ortamda müsabakaların gerçekleşmesi için, uygulamada görülen aksaklıkları giderecek bir çalışma olduğunu düşünüyoruz.
Tabii, burada öncelikle "spor alanları"nın tanımı değiştiriyoruz. Değiştiriyoruz yani ilave ediyoruz çünkü yasada 6222 sayılı Yasa'da "spor alanları"nın tanımında eksiklikler var. Şimdi, ilgili bakanlıklarımızın önerilerine baktığımız zaman da spor müsabakalarının yapıldığı alanlarda müsabakanın yapıldığı yer ile sporcular ve görevlilere tahsis edilmiş... 3'üncü maddede bazı ilaveler yapıldı. Burada özellikle de "spor alanı"nın tanımında ilave olarak, müsabaka öncesinde, esnasında veya sonrasında taraftarların sürekli veya geçici olarak gruplar hâlinde toplandıkları yerleri, müsabakanın yapılacağı yere gidiş geliş güzergâhları, takım veya taraftarların toplu olarak seyahat ettikleri araçları ya da takımların kamp yaptığı yerleri... Bakıyorsunuz, taraftar takımın antrenman yaptığı yere, kamp yaptığı yere de gidiyor, orada sporcuyu, yöneticiyi, teknik heyeti taciz edebiliyor, ona orada ağza alınmayacak ifadeler kullanabiliyor. Tabii, o çalışma ortamını da etkilemiş oluyor. Dolayısıyla "spor alanı"nın ve "müsabaka alanı"nın tanımıyla alakalı 3'üncü maddeye ilave düzenlemeler getirildi.
Sonra "taraftardan sorumlu yönetim kurulu üyesi" olarak tanımlanmıştı, bu değiştirildi "stat güvenliğinden sorumlu yönetim kurulu üyesi" olarak belirlendi. "Özel seyir alanı" tanımı yapıldı. "Antrenman alanı"nın tanımı düzenlendi. Bunlar 3'üncü maddedeki düzenlemeler. Sonra, dediğim gibi "taraftardan sorumlu yönetim kurulu üyesi" "stat güvenliğinden sorumlu yönetim kurulu üyesi" olarak düzenlendi.
Baktığınız zaman, karaborsa biletle alakalı düzenlemeler var. Bileti alıyor, fahiş fiyatlarla satıyor; bununla alakalı mücadelede ilgili bakanlıklara destek olabilecek düzenlemeler içeriyor. Tabii, biz müsabakalara bayanların, ailelerin, çocukların gitmesini istiyoruz, orada seyir zevkinin yaşanmasını istiyoruz, spor kültürünün geliştirilmesini istiyoruz ama özellikle de müsabakalarda bir de sosyal medya üzerinden taraftarlar birbirleriyle atışıyorlar, ona hakaret ediyorlar, buna hakaret ediyorlar, sporcuya hakaret ediyorlar, teknik direktöre hakaret ediyorlar; "Şurada görüşürüz, burada buluşuruz, şöyle yaparız, böyle yaparız." gibi pek çok şey karşımıza çıkan şeyler. Dolayısıyla, burada bunların düzenlenmesiyle alakalı maddeler var.
Onun dışında, bazen müsabakada yüzünü gizleyerek maçı izleyenler, çeşitli siyasi mesajlar vermek isteyenler olabiliyor; onlarla alakalı bazı düzenlemeler var.
Burada da özellikle bizim Meclisimiz ilk döneminde bu konuda Haluk İpek Başkanlığında sporda şiddetle alakalı bir araştırma komisyonu kurmuş, komisyon çalışmış, onunla ilgili bir rapor hazırlamış. Ardından 2010 yılında Nazım Ekren Başkanlığında yine komisyon kurulmuş, o komisyon neticesinde işte bu yasa ortaya çıkmış, yasayla alakalı çalışmaya temel dayanağı oluşturmuş. Uzmanlardan, federasyon yetkililerinden... Tabii biz burada bu çalışmayı hazırlarken özellikle de Kulüpler Birliğiyle, spor kulüpleriyle, ilgili federasyonlarla toplantılar yaptık, hem Bakanlık görevimiz sırasında hem de daha sonra onlarla bir araya geldik, onların taleplerini de aldık. Hatta kulüplerin hepsinden bu konuyla alakalı olumlu bir destek aldık. Bazı önerileri de oldu, onları da göz önüne alarak yasanın Türk sporunun şiddetten arındırılması için, şiddetle mücadele etmesi için önemli bir süreç içerisinde olacağını düşünüyoruz.
Tabii, uygulama en önemli şey. Burada, uygulamayı yapacak cumhuriyet savcılarımıza, Adalet Bakanlığına önemli görevler düşüyor. Bunları konuştuğumuzda da ifade ettik. Özellikle, spor bir endüstri; bu endüstride de tabii yüksek rakamlar, ekonomiler ortaya çıkıyor. Bu ekonomiler nedeniyle de bazı gruplar buralardan hem rant elde etmeye çalışıyor hem de belli bir süreci yürütmeye çalışıyorlar. Dolayısıyla yasanın özünde bunları ifade etmeye çalıştık.
Ardından, maddeler çerçevesinde baktığımız zaman, caydırıcılığın sağlanması amacıyla, grup hâlinde veya münferiden belirli bir kişiyi hedef veya muhatap alıp alınmadığına bakılmaksızın duyan veya gören kişiler tarafından tehdit olarak algılanacak tarzda aleni olarak söz ve davranışlarda bulunma fiili ile madde kapsamına giren hakaret ve tehdit fiillerinin yazılı, görsel, işitsel veya elektronik kitle iletişim araçlarıyla işlenmesi hâlleri de suç kapsamına alınıyor. Şimdi, kulüp yöneticisi de sorumluluğunu bilmek zorunda, teknik heyet, teknik direktör de sorumluluğunu bilmek zorunda, futbolcu da sorumluluğunu bilmek zorunda; bu paydaşlardan herkese görev düşüyor, biz bütün yükü sadece seyirciye veremeyiz, bütün yükü, bütün suçu seyirciye veremeyiz. Onların, kulüp yöneticilerinin de burada sorumluluğu var, federasyon yöneticilerinin de sorumluluğu var. Herkes üzerine düşeni yaparsa biz bu sorunu gideririz. Tabii, tüm dünyada bir sorun bu karşılaştığımız tablo. Onu gidermek için işte hep beraber burada bu düzenlemeleri yaparsak yüce Meclisin takdiriyle, inanıyoruz ki sporda şiddetin önlenmesine yönelik önemli adımları atmış olacağız.
Çok uzun konuşmak istemiyorum tabii sizler görüşlerinizi ifade edeceksiniz. Sadece resimler çok şey anlatıyor. Baktığınız zaman manşetlere, işte müsabakaya giden bir seyirci otobüsünden çıkanlar ile orada müsabaka öncesinde taşlanan otobüslerin resmine baktığınız zaman, kırılan koltukların, sahaya atılan sandalyelerin, koltukların şeyine baktığımız zaman da karşımıza çıkan tablo hiç de sporun ruhuna "fair play" ruhuna bizi oraya seyirci olarak keyif almaya gitmemizle alakalı bir durum söz konusu olmuyor. Bazen de görüyoruz, bazı şehirler arasında özellikle de bu müsabakalarda yaşanan olaylardan dolayı da hem kulüpler arasında hem şehirler arasında bazı gerginlikler oluyor, taraftarlarla alakalı sorunlar ortaya çıkıyor. Bunu gidermek için de bu yasayı etkin bir şekilde takip etmemiz lazım.
Sonra, özellikle de şu çok önemli: E-biletle ilgili olarak eleştiriyorlar, seyirci sayısı -rakamlara baktığımız zaman- önce düştü, sonra artışa geçti, bununla ilgili rakamları da sizlere verebiliriz.
Onun dışında, en önemli şeylerden bir tanesi de spor alanı tanımı gerçekten...
BAŞKAN - İsterseniz, maddelerle ilgili detayları maddelere geldikçe... Genel düşünce...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Neticede şöyle söyleyeyim: Genel düşünce buradan kaynaklanıyor. Toplumun da böyle bir talebi var, herkes, mutlaka sizler de bu sorunlarla karşılaşıyorsunuz. Özellikle, bakıyoruz, protokol tribününde tartışma çıkıyor, o kulüp yöneticisi onunla tartışıyor, bu kulüp başkanı ona bir şey söylüyor. Bu "fair play" ruhunu geliştirmek için de hepimize sağduyu düşüyor. Ama önemli bir şey: Biz Gençlik ve Spor Bakanlığı olarak o zaman da çalışmalarını yaptık federasyonlarla; eğitim çok önemli, taraftar gruplarının eğitimi, kulüplerin onlarla yönetici vasıtasıyla diyalog kurarak ve İçişleri Bakanlığının, Gençlik ve Spor Bakanlığının vereceği destek vasıtasıyla da bu taraftar gruplarına, taraftar derneklerine eğitim verdirerek, onlarla diyalog hâlinde olarak bu gibi, toplumun tasvip etmediği, şiddet içeren olayların önlenmesi açısından da önem arz ediyor.
Tabii, maddelerde daha detaylı açıklamalarda da bulunuruz ama sizin de tabii burada önerilerinizi, görüşlerinizi alarak bu yasanın uygulanabilir olması için, daha etkin şekilde uygulanması için gerekenleri yapacağız. Tabii, kulüplerin talepleri var. Kulüpler seyirciyi tespit ediyor, o seyirci başkasının biletiyle giriyor, bakıyorsunuz, futboldan ceza almış birisi voleybol müsabakasına gidiyor, basketbol müsabakasına gidiyor, bunların da o geçişkenliğini engelleyecek tedbirler burada var. Dolayısıyla, biz ülkemiz için, Türk sporu için şiddetten uzak, daha da başarılı yaşanacak sezonları hep birlikte görürüz.
Tabii, zamanlaması açısından baktığımız zaman, malumunuz, yeni sezon başlayacak, ligler ağustos ayında başlıyor, bazı branşlarda daha erken başlayabiliyor.
Bir de tabii, Türkiye'nin spordaki imajı açısından önemli. Tribünlerde, statlarda çıkan olaylar, yaşanan olaylar, stat dışında yaşanan olaylar hem turizm açısından hem diğer açıdan ülkenin tanıtımında, ülkenin prestiji açısından da kötü örnekler oluyor. Bakın, Türkiye yaptığı tesislerle, ortaya koyduğu büyük statlarla -bu yıl Süper Kupa finali oynanacak, önümüzdeki yıl Şampiyonlar Ligi finali oynanacak- pek çok uluslararası organizasyona imza atıyor. Sporda yapılan o yatırımların gençlerimize ulaşması için, gençlerin spordan keyif alması için, halkımızın spordan keyif alması için, seyir zevki için bu önlemlerin alınması bence elzem. Bu noktada, arkadaşlarımızla ve ilgili bakanlıklarla bu değerlendirmeleri yaparak, federasyonlarla görüşerek bu kanun teklifini hazırladık; tabii, takdir Komisyonun ve Genel Kurulun. Dolayısıyla şimdilik teşekkür ediyorum, daha sonra açıklamalarda bulunuruz.