KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkanım, değerli üyeler, çok kıymetli konuklar; kısaca spor, barış, kardeşlik ve sevginin bir arada yaşandığı ve toplumun her kesimini bir araya getiren sosyal bir bağ olarak ifade edilebilir. Ama günümüze baktığımızda, sporda aradığımız barışı, kardeşliği, sevgiyi toplumun hiçbir kesiminde göremiyoruz. Netice itibarıyla, şiddet sadece sporda mı var? Yani toplumun her kesiminde, ailede, çarşıda, pazarda, dolmuşta, iş yerinde, okulda, her yerde şiddet var. Önce her alandaki bu şiddetin kaynaklarını ve çözüm yollarını araştırmak lazım diye düşünüyorum. Toplumdaki şiddet şiddeti meydana getiriyor, cezalar da bu şiddetin daha da artarak devam etmesine vesile oluyor diye düşünüyorum.

Öncelikle, sevgiyi her aşamada, her kesimde, her toplumda aşılamak gerektiğini düşünüyorum. Sevginin olduğu yerde şiddet dikenleri yer bulamaz. Aksine hoşgörü, sevgi ve kardeşlik gülleri açar. Önce bu ortamı her alanda meydana getirmenin yolları araştırılmalı; başta siyasiler, yönetenler olmak üzere herkes sevgi dilini kullanmalı; kaşları çatarak, suratı asarak, parmak sallayarak, karşıdaki insanları dışlayarak yapacağımız söylemler, eylemler bu sevgi ortamının ortadan kalkmasına vesile olacaktır. Sporda şiddete karışan, bulaşan, şiddet uygulayan insanlara sadece ceza vermek onları bu eylem ve söylemlerinden vazgeçirmez, vazgeçirmesi de zordur. Bu insanlara baktığımızda -ben de yıllarca bir spor kulübünde yöneticilik yaptım- bu insanların yaş grubunun genelde 16-30 yaş grubu arasında olduğu, parçalanmış aile çocukları olduğu ve netice itibarıyla da ailede sindirilmiş, şiddet görmüş insanlardan meydana geldiği ve bu sindirilmiş duyguların bir şekliyle statlarda veya spor salonlarında ortaya çıktığını görmekteyiz. Siz uyuşturucu kullanan gençleri topluma kazandırmak adına nasıl ki tedavi ediyorsunuz; bu da bir hastalıksa o zaman sporda şiddete bulaşan bu gençlerimizi, insanlarımızı önce bir şekilde tedavi etmenin yolları aranmalı, daha sonra tekrarında cezalandırma cihetine gidilmelidir diye düşünüyorum. Onun için de önce, sporda şiddete yönelmesini doğuran unsurlar ortadan kaldırılmalı yani sivrisinek yerine bataklıklar ıslah edilmelidir diye düşünüyorum.

Statlarımızda istenmeyen tavır ve davranışlarda bulunan insanlar seyircilerin bana göre sadece yüzde 1'ini oluşturmaktadır. Yani öyle, netice itibarıyla, kitle psikolojisinde bir kişi kalkıp şiddete veya istenmeyen söylemlere başvurduğunda arkadaki gençler de hep birlikte, aynı şekilde tezahüratta bulunmaktadır. Dolayısıyla o zaman bunu yönlendiren kişileri yani taraftar gruplarının başkanlarıyla veya "amigo" diye tabir ettiğimiz insanlarla devlet veya spor kulübünün yöneticileri bir şekilde temasa geçmeli, bunları eğitmeli ve onların güzel söylemler söyleyerek sporu teşvik etmesi yönünde ıslah edilmeli diye düşünüyorum.

Yine, statlarda olumlu davranışlarda bulunan seyirci ve seyirci toplulukları ödüllendirilmeli, teşvik edilmeli. TRT Spor'da zaman zaman taraftarların yapmış olduğu olumlu tezahüratlar hakkında görsel görüntüler veriliyor, bu da diğer iller tarafından, spor kulüpleri tarafından rağbet görüyor, bunlar artırılmalıdır diye düşünüyorum.

Yine, Sayın Bakanın dediği gibi, bazı iller arasında kan davasına bürünen bir spor husumeti ortaya çıkmış. Yani o ilin valileri, belediye başkanları, spor kulüpleri başkanları, güneydoğuda kan davası olan aşiretleri birbiriyle barıştıran, buluşturan bu devlet yıllardır spor kulüplerinin kan davasına bürünen bu husumeti ortadan kaldırmak için maalesef bir girişimde bulunmadı. Bunun da faydalı olacağını düşünüyorum.

Başkanım, uzatmamak adına, tekrar teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.