KOMİSYON KONUŞMASI

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Gerçekten şu anda Komisyon gündeminde olan kanun teklifi, ağırlıklı olarak tapu ve imarla ilgili olan bir kanun teklifi. Bu teklif; genelde arazide karşılaşılan problemleri, sıkıntıları, uygulamada yaşanan sıkıntıları, uygulamayı aksatan ve geciktiren birçok problemi çözüyor. Bu anlamda, ben, aslında bu değişiklikleri bir noktada devrim niteliğinde değişiklikler olarak da değerlendiriyorum.

Bu çalışmaları yaparken bizlere destek olan, yardımcı olan bürokrat arkadaşlara da ben çok çok teşekkür ediyorum.

Şimdi, öncelikle, Tapu Kanunu'yla ilgili başlayayım. Gerçekten, tapulama konusunda, kadastro konusunda Türkiye'de AK PARTİ'yle birlikte bir devrim yapıldı. Ben çok kısa bir şey anlatmak istiyorum: 1975-1978 Ankara Kadastro Lisesinde okuyoruz. Hemen şuradan 1 kilometre aşağıda, Kızılay'dan Maltepe'ye giderken Demirtepe'de. Orada okurken o zaman -Allah rahmet eylesin- Tapu ve Kadastro Genel Müdürü Galip Esmer Bey bizim "tasarruf hukuku" isimli bir dersimize geliyordu ve demişti ki: "Çocuklar, Türkiye'nin kadastrosu yirmi yılda bitecek." Yıl 1975. Biz liseyi bitirdik, memuriyete başladık, yıl işte, 80'lere geldi, ilgili bakan açıklama yapıyor "Türkiye'nin kadastrosu yirmi yılda bitecek." diye. Yıl 90'lara geldi, ilgili bakan, Başbakan açıklama yapıyor "Türkiye'nin kadastrosu yirmi yılda bitecek." diye. Yıl 2000'e geldi aynı açıklama, yirmi yıl hiç değişmiyor. AK PARTİ'yle birlikte gerçekten köklü bir çalışma yapılarak 2005 yılında o günkü Tapu ve Kadastro Genel Müdürü -şu anda aramızda, kendisine de teşekkür ediyorum- bir açıklama yaptı -bu sefer bakan filan açıklama yapmıyor, Başbakan da yapmıyor, Genel Müdür açıklıyor- dedi ki: "Türkiye'nin kadastrosu beş yılda bitecek." Ben de dedim ki: "Nasıl olacak? Yani bugüne kadar herkes 'Yirmi yılda bitecek.' diyordu, sen beş yılda bitireceğini söylüyorsun." Neyse, konuyu açıkladı ve gerçekten Türkiye'nin kadastrosu AK PARTİ'yle birlikte beş yılda bitti ve tamamlandı. Şu anda Türkiye'nin yüzde 99,99 oranında kadastrosu bitmiş durumda.

MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Yok, 86 bin kilometrekarelik tescil harici yerler var.

İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Yok, onların da kadastrosu görülmüş. Ayrı bir konu, kadastro içerisinde, kadastrosu bitmiş, bitmeyen tek yer ya askerî güvenlik nedeniyle veya da terör nedeniyle kalan çok cüzi bir miktar. Dolayısıyla, AK PARTİ döneminde böyle bir hareketlilik yaşandı ve Türkiye'nin gerçekten problemi olan, vatandaşın yeri olduğu hâlde bankada ipotek olarak gösteremediği, değer olarak gösteremediği problemler çözülmüş oldu.

Tabii, oradan buraya gelince, konumuza gelince, mesela özellikle tapu satışlarıyla ilgili ciddi problem vardı. Şimdi, benim diyelim ki işte, Kars'ta bir arazim varsa bu araziyi satabilmem için, arsayı satabilmem için İstanbul'da birisine satacaksam veya Almanya'da birisine satacaksam ben ve Almanya'daki birlikte Kars'a gidecektik, Kars'taki Tapu müdürüne oradaki müdürlükte taleplerimizi iletecektik ve satış işlemi bitinceye kadar da orada bekleyecektik. Şimdi, burada yapılan değişiklikle artık bu problem ortadan kalkıyor. Satıcı ile alıcının aynı anda olması şart değil; birisi yurt dışında olabilir, birisi burada olabilir; ikisi de bulunduğu bölgelerdeki tapu müdürlüklerine gidip taleplerini ilettikleri an satış işlemi başlıyor ve resmî hazırlıklar bittikten sonra da bulundukları, müracaat ettikleri müdürlüklere gidip imzalarını atarak tapu işlemini neticelendirmiş oluyorlar. Yani artık gayrimenkulün bulunduğu Tapu müdürlüğüne birlikte veya ayrı ayrı gitmeye gerek yok, konu çözülmüş oluyor. Gerçekten devrim niteliğinde bir çalışma. Ve şu anda yurt dışı da buna dâhil oldu, yurt dışında da Almanya'daki bir vatandaşımız Kırşehir'deki yerini burada alıcıya çok rahat bir şekilde satabiliyor.

Diğer bir değişiklik şu: Vatandaşın hiçbir günahı yok, hiçbir hatası yok; kamu kurumlarından kaynaklanan hatalar nedeniyle vatandaş ciddi problemler yaşıyor. İşte, parsel numarası yanlış yazılmış, ada numarası yanlış yazılmış veya blok numarası yanlış yazılmış; işte, diyelim ki afetten dolayı gelmişse Afet ve Acilin yanlış raporu sonucunda vatandaş otuz yıldan beri oturduğu tapuya herhangi bir resmî işlem nedeniyle gittiği zaman tapucu diyor ki: "O oturduğun daire senin değil, diğer B bloktaki daire sana ait." Çıkın işin içinden çıkabilirseniz. Böyle problemler vardı, ciddi anlamda birçok alanda bu sıkıntıları yaşıyorduk. Bu düzenlemeyle bu problemler de çözülüyor. Ve önceden tamamının muvafakati gerekiyorken şimdi belirli kıstaslar konularak vatandaşın hiçbir günahının olmadığı bu problemlerin de hızlı bir şekilde çözümünü devlet bu yasal düzenlemeyle yapıyor.

Diğer taraftan, tapu kayıtlarında süresi dolmuş birçok kayıt var. Kütükleri gereksiz yere işgal ediyor, ipotek olsun, herhangi bir işlem esnasında alıcının midesini bulandırıyor; işte, bir resmî işlem yapacağı zaman, diyelim bir ipotek verecekse banka bakıyor "Burada ipotek işlemi var, ben buraya değer veremem, ipotek yapamam." diyor, bir sürü problem vardı, şimdi süresi dolmuş olan bu tür kayıtları da resen terkin etme yetkisi getiriliyor. Bu da gerçekten devrim niteliğinde olan bir çalışma.

Yine, akit işlemlerinde, alım satımlarda veya farklı işlemlerde gereksiz birçok evrak isteniyordu. Bu düzenlemeyle şu anda günün çağına göre ihtiyaç olmayan birçok evrak artık istenmiyor, onun için de 2 madde yürürlükten kaldırılıyor.

Diğer taraftan, 3194 sayılı İmar Kanunu'na baktığımız zaman, gerçekten burada da ağırlıklı olarak İmar Kanunu'nun 18'inci maddesi arazi ve arsa düzenlemesiyle ilgili çok önemli değişiklikler getiriyor. Daha önceden 2981'de var olup ama 18'inci maddede var olmayan birçok değişiklik 18'inci maddeye ilave ediliyor. Nedir? Bunlardan bir tanesi şu: Bedele dönüştürme. Şimdi, 18 uygulaması yapılıyor, adamın 300 metrekare yeri var, buradan DOP keseceksiniz, kestiniz düzenleme ortaklık payını, kaldı 280 metrekare diyelim; şimdi, zaten arsası binasıyla birlikte 300 metrekare yani oraya birisini, Ahmet'i, Mehmet'i hisseli getirdiğiniz zaman kıyamet kopuyor, ondan sonra vatandaş da uğraşıp duruyor. Bu düzenlemeyle o dışarıdan gelecek olan 20 metrekare bedele dönüştürülüyor, bu şahıstan parası alınarak karşı tarafa parası ödeniyor ve böylece müstakil parselini kullanmaya da devam ediyor. Bunun gibi birçok alanda bu bedele dönüştürme, uygulamada karşılaşılan sıkıntılarda o sıkıntıları çözmüş oluyor.

Yine, getirilen bu düzenlemeyle bir başka uygulama şu: Şimdi, vatandaşlar bir yer almışlar, hisseli yer almışlar, binalarını yapmışlar, kullanıyorlar ve imar planı geçmiş, imara da uygun, herkesin evi var, kullanıyor; bu 18 uygulamasında herkesin evinin olduğu yeri kendisine müstakil tapu olarak veremiyorduk, yasal olarak bu engeldi, verilemiyordu. Şimdi, bu düzenlemeyle herkesin kullandığı yer kendisine müstakil arsa olarak verilebiliyor. Diğer türlü, eve bir başkaları da gelip hisseli oluyordu, o da uygulamada ciddi sıkıntılar getiriyordu.

Bir başka düzenleme şu: "DOP" ve "KOP" olarak geçen düzenleme ortaklık payı ile kamu katılım payı birleştiriliyor, tek bir düzenleme ortaklık payı alınıyor, o da yüzde 45'e kadar olan; plandaki hesaplamaya göre maksimum yüzde 45. Bununla birlikte daha önceden kamu katılım payı olarak alınmış olan okul, hastane, kamu alanları, kaymakamlık binası veya buna benzer spor tesis alanları, şu anda hâlen yürürlükte olan kanuna göre bu tür yerler en az 100, 200 kişinin hisseli olduğu yerlerdi. 1 metrekare hissesi olan vardı, 5 metrekare hissesi olan vardı, 10 metrekare hissesi olan vardı; dolayısıyla bu yerleri devletin kamulaştırması, bu vatandaşları bulup çağırıp kamulaştırma işlemi uygulamada maalesef yapılamıyordu. Yapılamadığı için planda okul yeri var, mahallede okul ihtiyacı var, okul yapılamıyor. Niye? Mülkiyet şahıslara ait olduğu için. Şimdi, bu düzenleme bu problemi de tamamıyla ortadan kaldırmış oluyor, imar planlarında kamuya ayrılan alanlar düzenleme ortaklık payı içerisinde alınarak artık devleti oraya herhangi bir engelle karşılaşmaksızın binasını direkt yapabilecek duruma getiriyor.

Tabii, bu 18 uygulaması gerçekten en önemli uygulamalardan bir tanesi İmar Kanunu'nda. Eğer biz ülkemizde gecekondulaşmayı istemiyorsak, çarpık yapılaşmayı istemiyorsak, imar planları yapıldıktan sonra derhâl 18 uygulamalarının yapılıp bitirilmesi lazım ki bu kanunda belediyelere veya özel idarelere de bu zorunluluk getiriliyor. Planlar bittikten sonra en kısa süre içerisinde 18 uygulaması yapılarak planlarda kamuya ayrılan alanların mülkiyeti vatandaşın üzerinden çıkarılıp boşaltılıyor ve devletin o bölgelere yatırım yapmasının önü açılmış oluyor.

Bu kanundaki diğer bir düzenleme, kentsel dönüşüm yasasıyla ilgili yani 6306 sayılı Yasa'yla ilgili düzenleme getiriliyor. Arazide karşılaşılan sıkıntılar vardı. Neydi bu sıkıntılar? İşte, kentsel dönüşüm bölgesinde müteahhit ile vatandaşlar anlaşmışlar, yerleri müteahhit üzerine almış, sonra müteahhidin bu projeyle ilgili olmayan bir başka projedeki alacaklarından dolayı o alacaklı şahıs gelip buradaki yerlere haciz koyduruyordu veya ipotek yaptırıyordu. Şimdi, bu düzenlemeyle, müteahhidin bu projenin dışındaki başka projelerdeki borcundan dolayı bu yerlerin üzerine haciz, ipotek konulamayacak. Böyle bir düzenleme getiriliyor. Bu da vatandaşın haklarını güvence altına almış oluyor.

Yine, bir başka düzenleme, özellikle son günlerde İstanbul'da yaşadığımız olaylarla ilgili. Çok riskli binalar veya arazinin toprak kayması veya yer hareketi nedeniyle çok acil olarak hemen oranın düzenleme alanı olarak belirlenip işleme başlanması gereken durumlarda Bakanlığa yetki veriyor, olağanüstü bir yetki Bakanlığa veriliyor, kısa bir süre içerisinde oranın işlemine başlama imkânı getiriyor Bakanlığa. Bu da gerçekten önemli bir uygulama.

Diğer bir konu 2/B'yle ilgili. Arkadaşlar, 2/B; vatandaşın gerçekten hiçbir günahının olmadığı ama kurumlar arasındaki problemden dolayı cezasının vatandaşın çektiği bir uygulamaydı. Neydi? İşte, eskiden ormanlarla ilgili Orman Genel Müdürlüğüne bağlı Orman Kadastro birimi vardı, onlar ormanın kadastrosunu yapardı, ormanın dışındaki alanların kadastrosunu da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü yapardı. İki kurum geçmişte birlikte eş güdüm içerisinde çalışmadıkları için... Bu, 2005'e kadar böyleydi, 2005'te getirilen bir yasal düzenlemeyle birlikte ikisi artık birlikte çalışıyor. Şu anda orman kadastrosu da Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü bünyesinde yapılıyor. Bu iki kurum aynı anda çalışmadığı için Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün vermiş olduğu tapulu yere daha sonra orman kadastrosu geldiğinde "Burası orman." diyordu. Vatandaşın kabahati ne? Vatandaş devletine güvenmiş, tapusunu almış ve belki burayı satmış, el değiştirmiş, birçok işlem yapılmış; aradan yirmi yıl, otuz yıl geçtikten sonra gelip diyorsunuz ki: "Burası orman." Böyle bir şey olmaz, burada vatandaşa bu zulmü çektirmeye hiçbirimizin hakkı yok. Biz AK PARTİ iktidarı olarak 2002'de iktidar olduğumuz zaman bu problemi çözelim diye düğmeye basmışız. 2003 yılında o günkü Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe zamanında bununla ilgili düzenlemeler yapıldı. Bu düzenleme Meclisten de büyük bir çoğunlukla, tahmin ediyorum 367'yle geçmişti, maalesef, o günkü Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilerek o problemin o gün çözülmesi engellendi. Ama biz bunu iktidar olarak, AK PARTİ hükûmetleri olarak çözmeyi ahdetmiştik o günden itibaren ve 2012'de bunun yasasını çıkardık, çözdük. Şimdi, eksikler olabiliyor, uygulamada karşılaşılan noksanlıklar, problemler olabiliyor. Bu düzenleme de o problemlerden bir tanesi. Burada bir yanlış algılama da olmasın 2/B'yle ilgili bütün çalışmaların müracaat süreleri uzatılmıyor, sadece 2/B arazisi olup da fiilî olarak kullanan kişi ile herhangi bir nedenden dolayı resmî bir belgeyle orada hak iddia eden kişilerle ilgili olarak bir süre uzatımı yapılıyor burada. Onunla ilgili düzenlemeler var.

Onun dışında birçok konuda daha düzenleme var ama fazla da zaman almak istemiyorum. Ben özellikle gerçekten devrim niteliğinde olan ve arazide vatandaşın işini kolaylaştıran, devlet yatırımlarını teşvik eden bu düzenlemede çalışan tüm milletvekili arkadaşlarımıza ve bizlere destek olan bürokrat arkadaşlara çok çok teşekkür ediyorum Başkanım.