| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 27 .06.2019 |
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii, maddeler üzerinde mutlaka değerlendirme yapacağız ama şimdi, planlamayla ilgili tabii, iyi niyetle diyoruz ki: Belediyeler, imar planları yapılacak, yapılır yapılmaz da bunların uygulamalarını yaptıracak. Burada bulunan herkes bunu biliyor. Bir belediye başkanının görev süresi belli, bir imar planının yapılıp onanma süresi belli; 100.000'likler, 5.000'likler, 1.000'likler; bunların kurumlardan görüşlerinin alınması, onaylanması, daha sonra da uygulamanın yapılması veya o belediyelerin şu anki bulunduğu boyut itibarıyla kaç tanesinin planlı alanın tümünün uygulamasını yaptırtabileceği. Ben buradan şunu söylüyorum: Yeni kurulan bir belediye varsa belde belediyesi düzeyinde belki bunlarda bir uygulama yapılabilir ama bunun dışında Türkiye'deki hiçbir belediyenin planlı alanının tamamında uygulama yaptırtabilme şansı yok. Fiiliyatta böyle bir durumun olması mümkün değil. Yapılan planların -özellikle kent merkezlerinde- en az yüzde 50'si kâğıt üzerinde planı yapılmış ve uygulaması yapılamayan alanlardan oluşuyor. Yani bugün İstanbul'a bakın, Ankara'ya bakın, Anadolu'daki birçok kente bakın burada plan yapılmış belki ama plan sadece nerede var? Kâğıt üzerinde var yani o planın uygulaması yapılamamış, birçoğunun da yapılması da mümkün değil. Çere ne? Çare, tabii, plan olacak, plana karşı olduğumuzdan değil ama bu, belediyelerin inisiyatifiyle olabilecek bir şey değil, bu planlamayla ilgili Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bir bütçe oluşturmalı, en azından yeni imara açılan alanlarla ilgili -giden gitmiş- yeni imara açılan alanların imar planı yapılır yapılmaz söylenen uygulamaların yapılıp en azından oranın problemlerinin çözülmesi lazım. Yoksa belediyelere bırakılırsa belediyelerin her belediye başkanı kendi düşüncesine göre, kendi kafasına göre çalışma yapıyor, hiç kimse gidip illa da bunu... Yani "Buna yaptırım da uygulayalım." diyeceksiniz ama yine uygulanamayacak, bunu da herkes biliyor. Yani ne yaptırım uygulayacağız? Belediye başkanı imar planı uygulamalarını yaptırmadı. Ne yapabileceğiz yaptırım olarak? Yani uygulayabileceğimiz bir şey var mı? Hapse mi atacağız, para cezası mı vereceğiz, ne yapacağız belediye başkanına? Yani, tıpkı otopark yönetmeliğinde olduğu gibi veya diğer yönetmeliklerde olduğu...
BAŞKAN - Baki Bey, öncelikle Mersin'den yola çıkarak örneklendiriyorsun.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Hayır, şimdi, yani şöyle söyleyeyim ben: Kent merkezlerinde, şimdi, Amasya'nın kent merkezinde imar planı ne kadar uygulanabilir?
BAŞKAN - Uygulanır, niye yani?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Ne kadar uygulanabilir yani?
BAŞKAN - Plana uymak esastır.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Plan... Şimdi, burada 18 uygulaması yapabilir misiniz, gidip Amasya'nın kent merkezinde 18 uygulaması yapabilir misiniz?
BAŞKAN - Yapacak, yapmak zorunda.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Yani geçmişi olan kentlerde yerleşim... Adana'nın kent merkezinde şimdi, gelip 18 uygulaması yapabilir misiniz? Yeni Adana'da yapabilirsiniz, Karaisalı'da yapabilirsiniz ama gelip Adana'nın kent merkezinde, Hatay'ın kent merkezinde 18 uygulaması yapabilir misiniz? Mümkün mü bunun yapılabilmesi? Yani bir uygulamacı olarak söylüyorum ben. İşin içerisine girdiğiniz zaman çıkmanız mümkün değil, yapamazsınız. Yani bunu kesin...
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Yapılıyor.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Yapamazsanız, örnek gösterin bana.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) - Mersin'de olmayabilir ama yapılıyor.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Şu ana kadar kaç tane kentsel dönüşüm projesi başlamıştır, kaç tane kentsel dönüşüm projesinde neticeye varılmıştır?
BAŞKAN - Yapılamayan yerde işte bedel ödeterek...
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Bunları bir göz önüne getirelim yani Türkiye genelinde şu anda kaç tane kentsel dönüşüm projesine başlandı, kaç tanesinde sonuca gidildi? Benim kendi bölgemdeki kentsel dönüşüm projelerinin hiçbirisinde sonuca gidemedik, yıllardır uğraşıyoruz. Neyle uğraşıyoruz? İşte o kurumla uğraşıyoruz, buradaki bürokrasiyle uğraşıyoruz, tapudaki sorunla uğraşıyoruz, vatandaşla uğraşıyoruz. Hiçbir kentsel dönüşüm projesinden Mersin ve ilçeleri dâhil olmak üzere, yapılan müracaatlar ve düzenleme alanları, dönüşüm alanları tespit edilmesine rağmen bugüne kadar sonuca ulaşamadık arkadaşlar. Fiilî durum bu. Yani desek ki biz: Tamam, yapacağız, edeceğiz. Bu şekilde olmuyor. Aslında, burada işin en doğrusu, buradaki finans dışındaki yetkilerin çoğunluğunun belediyelerin elinde olması lazım, onların inisiyatifiyle yapılması lazım yoksa mevcut şekliyle kentsel dönüşüm projelerinin maalesef çoğunluğunda sonuca ulaşamıyoruz.
Tapuyla ilgili ve 2/B'yle ilgili yapılan çalışmaların geneline tabii, olumlu bakıyoruz, burada çok sıkıntı yok. Ama bizim düşüncemiz, özellikle belediye mücavir alan içinde ya da dışında olsun, nerede olursa olsun, büyükşehir veya il veya dışında olsun tarım arazilerinin mutlaka tarla olarak kullanılan, imar rantı olmayan her yerin kullanıcılarına satılmasının doğru bir düşünce olduğunu kabul ediyoruz, Milliyetçi Hareket Partisinin seçim vaatleri içerisinde de bu var. Yani biz, tarım arazisi olarak kullanılan yerlerin tamamının mücavir alan içi olsun, dışı olsun, hatta orman köylülerine de bedava verilmesi konusunda Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim parti programımızda olan...
BAŞKAN - Cins değişikliği olmadan.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Biz de onu 2002 yılından beri söyleriz orman köylülerine bedava verilmesini.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Evet, orman köylülerine bedava verilmesi. Çünkü hakikaten buradaki insanların birçoğunun, şimdi, benim seçim bölgem olan Mersin Erdemli'de Sarıkaya diye bir köyümüz var, dönümüne 50 bin lira fiyat konmuş. Köyün adı "Sarıkaya" hakikaten kayanın içinde bir köy yani, orada insanlar taşı kırıyorlar, taşın içine toprak çekiyorlar o toprağın içerisinde limon yetiştiriyorlar. Köylünün 50 bin liralık bir yer alabilme şansı var mı? Yok yani öyle bir imkânı yok, öyle bir kaynağı yok. Burada Millî Emlakın da bedel tespitleriyle ilgili gerçekten çok sıkıntılı bir vaziyeti var. Yani bunu mutlaka tekrar gözden geçirin. Bu adamın zaten bu arada hak sahipliği var, kullanıyor, 2/B arazisi, babasından dedesinden kalan yer aslında. Yani 50 bin lira, 60 bin lira bedelle insanın, oradaki köylünün bu araziyi alabilme şansı yok. Şimdi, ne oluyor? Büyük şirketler geliyor, ne konmuş buraya bedel? "Burayı zaten sen alamazsın." diyor. Şimdi, bizim bölgede özellikle muz ve seracılık yoğun olduğu için çok büyük firmalar geliyor, o vatandaşa 3-5 kuruş veriyor. "Sen hakkını bana burada devret." Gidiyor, satın alıyor veya tapuyu ona aldırıp kendisi devralma yoluna gidiyor. İşte biz de bunu bakanlık düzeyinde gündeme getirdiğimiz zaman "Efendim, bu köyde 3 tane arazi satılmış, emsal var. Onun için yeniden bir değerlendirme yapamayız." diyor.
Yine, başka bir bölgede Başbağlar katliamından dolayı Erdemli Arpaçbahşiş diye bir bölgeye Başbağlar köylülerinin yerleştirilmesi düşünülüyor, ona göne tahsis yapılıyor, orman dışına arazi çıkartılıyor, daha sonra da o köylüler gelip yerleşmiyorlar ve oraya Erdemli'nin köylüleri gelip oraya mahalle kuruyorlar; belde burası yani 2014'ten önce belde, belediyelik bir yer, asfalt yollar var, içerisinde binalar var, büyük bahçeler var. Tabii, bunlarla ilgili yasa çıktı ama yasanın çıktığı gün itibarıyla aynı duruyor, bugüne kadar herhâlde hiçbir yerde bunlarla ilgili Bakanlar Kurulu kararı alınıp vatandaşa tahsislerin yapılmasıyla ilgili bir çalışma yapılmadı. Zaman aleyhimize gelişiyor, yani vatandaş probleminin en kısa zamanda çözülmesini... Yoksa iyi niyetle yasa çıkıyor, şu anda yasa da mevcut, buna karar alınıp bu yerler vatandaşlara devredilebilir ama bununla ilgili benim önerim şu: Her ilin mutlaka problemleri var yani o illerdeki siyasiler çalışma yapsınlar, gelsinler. Ötelemekle işler bitmiyor yani öteler dururuz, hep öteliyoruz yani; Millî Emlakın işi yoğun, öbürünün işi yoğun, Çevre Bakanlığının işi yoğun, bakanlıklar birleşiyor, onların yerleşmesi altı ay, bir sene sürüyor. Ne oldu? Hep zaman kaybediyoruz. Yani dördüncü yılım benim, ben dört yıldır milletvekiliyim, 2/B arazilerinin ve hazine arazilerinin satışlarıyla ilgili benim bölgemde fiiliyata dökülen çok işlem yok. Bakabilirsiniz yani sonuçlarına bakabilirsiniz. Tamam, satış kararı çıkmış, mevzuat müsait ama ne gidip tespit yapılmış ne gidip vatandaşın müracaatı olmasına rağmen olay eyleme dökülmüş. Olayı eyleme dökmemiz lazım, yoksa eyleme dökmedikten sonra aldığımız kanunlar ne olur? Sadece kâğıt üzerinde bekler. Bunlarla ilgili yereldeki yani Millî Emlak Genel Müdürlüğünün defterdarlıklara verdiği veya mal müdürlüklerine verdiği yetkiyi artırması lazım. Oradaki bir dönüm arazinin satışıyla ilgili oranın yetkili olması lazım ve bu satışı oranın yapabilmesi lazım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Defterdarlıktan aldılar.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Yani bu yetkiler oralara verilmedikten sonra Ankara'nın bu kadar iş yoğunluğu arasında bu sorunların hiçbirini çözebilme şansı yok. Yoksa binlerce müracaat oluyor. İmar affıyla ilgili şu ana kadar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ne kadar tespit yapabildi bilemiyorum, başvuruları aldılar ama ne kadarına gidip kontrol edebildiler, ne kadarına "Uygundur." veya "Uygun değildir." görüş verilebildi? Yani bunlar sıkıntılı. Televizyonlardan izliyoruz, dün gene Gölbaşı'nda bir tane bina yıkıldı, güzel ama ben şunu söylüyorum: Türkiye'de imar affı müracaatı yapanların... Şehir içerisindeki resmî kurum arazilerine bile insanlar bina yaptı, ortak katılım alanları üzerine, bunlara bile müracaatta bulundular yasa çıktıktan sonra. Yani, en az yüzde 50'si çıkan yasadan sonra yapıldı, gerçek bu. İnsanlar belki müracaat etti hak sahibi olmak için, onların da çoğunluğunun henüz kontrolü yapılamadı ya da yapılırsa ne olacak? Bu kadarı da herhâlde "Hepsini birden yıkalım." Bunu da kimsenin göze alabileceğini veya hepsinin belki kent merkezlerinde olur ama Türkiye'de yapılan imar affı müracaatının yüzde 50'si şu anda sıkıntılı. Yani bunlar tam tarih baz alınarak inceleme yapılırsa, hava fotoğraflarından bunların teyidi yapılırsa yüzde 50'si hak sahibi olamaz, en az yüzde 50'si diyorum. Millî servet bu. Yani keşke süreç daha hızlı işletilseydi yani insanlara keşke ilk müracaat yapılırken "Kardeşim, müracaat yapıyorsan tapunu getir, fotoğrafını getir." denilseydi parası, incelemesi sonraya bırakılsaydı. Ama bu süreçler hep kaçırıldı şu anda. Bundan artık geriye dönüş yok. Ama yine, sağlıklı bir değerlendirme yapılması lazım. Özellikle imar rantı olan bölgelerde hiç kimseye bu fırsat verilmemeli, devletin malı peşkeş çekilmemeli yani Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bunu mutlaka hassasiyetle incelemeli imar rantı olan bölgelerde, sahillerde, deniz kıyılarında, sayfiye yerlerinde buna müsaade edilmemeli. Yani bize gelen bilgiler var; adam bir yaylada 100 tane ev yapıyor, patır patır ev yapıyor veya adam prefabrik koyuyor onunla gidip müracaat ediyor. Bunların ciddi derecede tekrar incelenmesi lazım.
Maddeler üzerinde yine görüşlerimizi belirteceğiz.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Baki Bey.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - OKA alanlarıyla, ortak katılım alanlarıyla ilgili de bir önerim var.
BAŞKAN - Konunun uzmanı olan arkadaşlar daha dertli ve uzun konuşuyor hâliyle. Arkadaşlar da not alıyor.
Buyurun.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Ortak katılım alanlarıyla ilgili geçmişte yapılan uygulamalardan dolayı, mesela okul alanı bin kişinin hissesi var 1'er metrekare. Şimdi, okul yapılacak, bakanlık diyor ki: "Tapuyu getirin, okulu yapayım." Tapuyu hiç kimsenin getirme şansı yok; devletin bu bin kişiden de bu kamulaştırmayı yapma, bu bin kişiye ulaşıp ölen, kalan, yanlış tahsis, kayıp çözebilme şansı yok. Bununla ilgili de bence burada bir düzenleme yapılmalı çünkü gerçekten çok uygun yerler de var; okul, hastane, belediye hizmet alanı, resmî kurum... Amacında kullanılmak kaydıyla vatandaşın hesabına varsa, yoksa bankada bloke edilerek bu küçük hisseli yerlerle alakalı kamulaştırmayı devlet resen yapabilmeli ve inşaatı yapabilmeli. Dava açarsa vatandaş bedel yönünden gitsin, bunun itirazını yapsın. Buna da bir yasal düzenleme mutlaka yapılmalı yoksa çok sayıda boş arazi şehir merkezlerinde yeşil alan, okul alanı, hastane yeri, kullanılamıyor, boş duruyor şu anda. Yeniden de burada bir uygulama yapılamayacağı için bu ömrübillah böyle boş, atıl kalacak, mezbelelik kalacak. Bence bununla ilgili bir düzenleme yapılmalı, resen bir düzenleme yapılmalı. Bu çok olumlu olur, şehir içinde arsa sıkıntısı çekiliyor, arsa yok zaten, olan yerler bu şekilde değerlendirilmiş olur.
Teşekkür ederim.