| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Tapu Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1984) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 27 .06.2019 |
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli) - Sayın Başkanım, daha önce Millî Emlak mevzuatı uyarınca belediye sınırlarındaki tarımsal amaçlı hazine alanlarının satılamayacağı yönünde hüküm vardı. Bu, değerli milletvekillerimizin de ifade ettiği gibi, belediye sınırları içerisinde olup da aslında köy gibi olan, aslında tamamen tarımsal faaliyet yapılan, belki yüzlerce yıl bile tarımsal faaliyet dışında kullanılamayacak, çiftçilerin de fiilen hak sahibi olduğu yerler ile köy alanları içindeki yerler arasında bir ayrıma yol açtı. Yani bir belediyenin sınırları içerisinde olmak ile köyün sınırları içerisinde olmak arasındaki farka belediyenin tamamen imarlı algılanması, köyün de tamamen imarsız algılanması gibi zaviyeden bakılıyordu ki evet, bazı yerler için doğru olabilir, İstanbul gibi, Kocaeli gibi yerler için ama özellikle büyükşehirler dışındaki diğer illerde herhangi bir belediyenin kırsalında olan yani mahalle tapusu olduğu hâlde tarla olan, kadimden beri tarımda kullanılan ve belki yüzlerce yıl daha tarımda gideceği belli olan, yüzlerce yıl 5 binlik planlara bile girme ihtimali olmayan yerler de o düzenlemeyle satılamaz oldu. Bu tabii ki çiftçiler arasında, hemen köyün sınırındaki bir mahalle sınırında biri bu parseli satın alabilirken diğeri bu parseli satın alamaz hâle geldi ve dolayısıyla belediye sınırları içindeki hazine yerlerinin satılamamasından kaynaklı sıkıntı birikti, birikti, 2017'deki mevzuatla belediye sınırları içerisindeki hazine alanlarının da tarımsal anlamda kullanılanların kullanıcılarına tarımsal faaliyet gayesiyle satılması mevzuata girdi. Bu düzenlemeyle yapılan husus, bunların rayiç değerinin yarısı miktarına satılarak az evvel bahsi geçen tüm hükümlerde olduğu gibi mevzuata ve özellikle bedel açısından uyumlaştırılması. Ama her zaman olduğu gibi belediye sınırları içinde olmak, küçük de bir ihtimal olsa yine imar planını gelecekte idare istemeyebilir, şahsın da böyle bir zoru olmayabilir ama tarımsal amaçla hazinenin sattığı bir yer bence tarımsal faaliyet içinde olan bir kişi tarafından niyetlenilmeli ve onunla sınırlı kalmalı. Hepimiz realitede biliyoruz ki mühendisi, doktoru, avukatı, sanayicisi, turizmcisi de her ne kadar tarımsal faaliyette olsa da bu gayrimenkulleri bir şekilde almakta. Dolayısıyla geleceğe dönük otuz yıl gibi bir süre içerisinde bu gayrimenkulleri kanunun onlara tanıdığı tarımsal faaliyet imtiyazıyla alanlar üzerinde doğacak değer artışının bir şekilde kamuya döneceği yönündeki bir kısıtlama, bence bu taşınmazlar üzerinde tam da baskıyı azaltıp çiftçiler adına bu tip gayrimenkullerin kalıcı olarak alınmasını sağlar. Aksi hâlde, böyle bir madde ihdas edilmezse bu maddeden hepimiz biliyoruz ki her ne kadar hak sahibi olan kişi çiftçiyse de gücü yetmediği zaman bunu başkaları eliyle dolaylı yoldan da almaya çalışmakta. Buradaki amaç şudur: Evet, otuz yıl kolay bir süre değildir ama niyeti tarımsal faaliyetse ve devlet de bunu tarımsal amaçla satıyor ise o kişinin otuz yılı, yirmi yılı düşünme gibi bir zoru olmaması lazım ama niyeti tarımsal faaliyet değilse o adama iki yıl da çok gelir. Yani bizim buradaki maddeyi ihdas ederken arkadaşlarla konuştuğumuz temel nokta, artık tarımsal araziler üzerinde tarımsal faaliyet dışında olan kişilerin de baskısı olmasın çünkü kişi değiştiği zaman faaliyet konusu olmayan bir kişi tarımsal araziyi aldığı zaman bunlar zor. Bu, şu manaya gelmiyor: Sayın Vekilim Gökan Bey'in haklı bir kaygısı var yani bu geleceğe dönük imar planı yapılma ihtimalini biz ona güç olarak vermiyoruz ama Türkiye realitesi de şunu gösteriyor ki bazen idare bile istemese yeni yapılan bir düzenleme bu taşınmazları çevresiyle beraber imara sokma durumunda olabilir. Devlet şunu diyor: "Ben bunu sana tarımsal amaçla satıyorum, sen de bunu tarımsal imtiyazla alıyorsun ama bir gün senin rızan veya idarenin bile saptamadığı bir gerekçeyle burası planlanabilir. Planlanırsa kamu adına sana verilen imtiyazı ben bedelini artış miktarı kadar geri alırım." Bence bu anlamda...
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Keşke arsa oranı olarak alsa "Arsanın yüzde 10'unu alırım, yüzde 50'sini alırım." dese daha güzel olur.
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Valla görev süreniz beş yıl sonra bitiyor. 2024'te Türkiye'deki toplam tarım alanlarındaki azalmayı burada konuştuğumuz anda konunun başka yerlere çekilmesinden endişe duyuyorum.
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli) - Sayın Vekilim, bence bu maddenin... Hepimiz biliyoruz ki yani 2/B'ye ilişkin Sayın Hamzaçebi de dedi ki: "İçindeki insanlara fiyatlarda ne kadar kolaylık olsa da satın alma şansları olmuyor." Tarımsal arazilerde hak sahipliği olan insanların fiyatlar noktasında satın alma imkânlarını biliyoruz. Dolayısıyla onlar dışında insanların da alma sebebi burada başka aksiyonlara yol açıyor ve dolayısıyla bir tarımsal arazi devlet tarafından daha tarımsal amaçla satıldığı esnada alıcıları veya alıcıdan almayı planlayanlar açısından tarım dışı kullanımla niyetleniyor. Böyle bir gayrimenkul üzerinde otuz yıl boyunca yapılacak imar tasarruflarından doğacak değer artışının devlet tarafından alınacağını bilse birçok kişi Baki Bey, böyle bir şeye yatırım yapmaz. Alanın niyeti halis ve gerçekten tarımsal faaliyette kullanmaksa o da üç yılı değil, dört yılı değil, kırk beş yılı da düşünmez. Ben çiftçiyim, tarımsal faaliyetliyim ama hepimiz biliyoruz, tarımsal arazilere tarım faaliyeti dışındaki insanlar alıcı olduğu sürece çiftçi mal alamaz birbirinden.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Zaten biz bunu çiftçiye satıyoruz şu anda kullanıcı olduğu için, başka birine satmıyoruz yani. Rant amaçlı birinin gelip alma şansı yok zaten, burada çiftçi alıyor.
SELAHATTİN MİNSOLMAZ (Kırklareli) - Hukuken alma şansı yok Baki Bey ama fiilen...
Arz ederiz.