| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun hazırladığı Sincan Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 03 .07.2019 |
HÜSEYİN YAYMAN (Hatay) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekillerimiz, çok değerli basın mensupları, çok değerli İnsan Hakları Komisyonumuzun çalışanları, çok değerli hanımefendiler, çok değerli beyefendiler; ben de sizleri saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere bugün Sincan Cezaevi Raporu'yla ilgili bir toplantı düzenlemiş bulunmaktayız. Bu toplantıyı düzenlediği için Başkanımıza ve emeği geçen tüm bürokrat arkadaşlara teşekkür ediyoruz. Biz 17 Ocak tarihinde Sincan'a bir ziyarette bulunduk ve gerçekten bu ziyaret hepimiz için öğretici oldu ve ne kadar doğru bir karar verildiğinin görülmesi bakımından çok anlamlıydı. Sincan Cezaevi Raporu'na geçmeden önce birkaç hususun altını çizmek isterim.
Birincisi, İnsan Hakları Komisyonu olarak biz siyasetin üstünde, partilerin üstünde bir komisyonumuz çünkü gerçekten dün işte Madımak elim hadisesini, katliamını tekrar 26'ncı senesinde andık. Bu bir insanlık suçudur. Bugün Başbağlar katliamının 26'ncı yıl dönümü ve gerçekten Türkiye'de insanları kışkırtıp provokasyon yapmak isteyenler, bizim kardeşliğimizi ortadan kaldırmak isteyenlere bizim Komisyonumuzun duruşu çok çok önemli bir cevap olacaktır. Bunu özellikle vurgulamak isterim ve hem Madımak'ta hem Başbağlar'da hayatını kaybetmiş olan vatandaşlarımıza bir kez daha rahmet diliyorum. Bu katliamı yapan karanlık odakları lanetliyorum, kınıyorum ve bu provokasyonların Türkiye'nin kardeşliğini, birliğini daha fazla pekiştireceğini ifade etmek isterim. Bizim Hükûmetimizin, partimizin, daha doğrusu Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş esaslarından bir tanesi "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" prensibidir. Biz bu sözü sürekli ifade ediyoruz fakat bu sözle ilgili gerçekten daha fazla belki çalışmamız, daha fazla gayret göstermemiz gerekiyor.
Şunu ifade etmek lazım. Bizim insan hakları karnemiz aslında Türkiye Cumhuriyeti devletinin dünya arenasında, dünya ligindeki konumunu da göstermesi bakımından çok çok önemlidir. Bizim yaklaşımımız çok nettir. Bunu alt komisyon toplantılarımızda, diğer toplantılarda ifade ettik. "Fırat'ın kenarında bir kurt kuzuyu kapsa gelir hesabını bizden sorar" anlayışıyla Hükümlü ve Tutuklu Hakları İnceleme Alt Komisyonu olarak biz inşallah çalışmalarımıza devam edeceğiz. Geçen hafta içerisinde hem İstanbul'da hem Diyarbakır'da toplantı yapacaktık, cezaevini ziyaret edecektik fakat Meclisin çalışması nedeniyle bu çalışmaları ertelemek zorunda kaldık, ziyaretleri ertelemek zorunda kaldık. Önümüzdeki dönemde hem Diyarbakır'a hem Silivri'ye hem -çünkü bize gelen çok sayıda talep var- bu talepleri yerine getirmek bakımından biz bu ziyaretlerimize hemen yaz tatilinde de devam edeceğiz, en azından uygun olan arkadaşlarımızla. Bunu ifade etmek isterim.
Çok değerli arkadaşlar, Hükümlü ve Tutuklu Hakları İnceleme Alt Komisyonu olarak 17 Ocak 2019 tarihinde Sincan Cezaevine heyet olarak bir ziyarette bulunduk. O ziyarette bulunan arkadaşlarımız oldu ve bizlerle beraber çok sayıda bürokrat arkadaşımız geldi. Ben çok kısa -müzakerelere zaman kalması bakımından- bir çerçeve çizip sonra sizlerin katkılarınız, görüşleriniz doğrultusunda bu raporumuzu sizlerin kritiğine takdim edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, çok değerli milletvekillerimiz; Hükümlü ve Tutuklu Hakları İnceleme Alt Komisyonu olarak bize gelen talepler ve Komisyonumuzun çalışmaları, talepleri doğrultusunda bu ziyareti gerçekleştirdik. Öncelikle şunu ifade etmek isterim: Gerçekten -herhâlde herkes bunda hemfikirdir- cezaevlerinde neler var, neler yok? Nelerin olduğunu birazdan sorunları söyleyeceğiz ama nelerin olmadığını söylemek gerekirse, bir, Allah'a çok şükür ki Türkiye'de cezaevlerinde organize, taammüden, bilinçli bir işkencenin, bir insan hakkı ihlalinin olmadığını en azından Sincan Cezaevi ziyaretimizde gördük. Münferit birtakım şikâyetler, kişisel şikayetler vardı. Bunların iyileştirilmesi konusunda da hem biz alt komisyon olarak hem İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu gerekli çalışmaları yapıyor, yapmaya devam edecek. Zaten bizim ziyaretimizden sonra pek çok konuda iyileştirmelerin olduğunu hepimiz tespit ettik.
Bizim cezaevi ziyaretimizde dikkatimizi çeken ya da sorun olarak gördüğümüz hususlardan bir tanesi kapasitenin üstündü hükümlü ve tutuklunun barındırıldığı ifade edildi. Bu, tabii Türkiye cezaevlerinde önemli sorunlardan bir tanesi ve sürekli şikâyet konusu edilmekte. Bu hususla ilgili özellikle 15 Temmuz hain FETÖ'cü darbe girişimi sonrası cezaevlerinde çok aşırı bir yığılmanın olduğunu ve buna bağlı olarak şikâyetlerin geldiğini söylemek gerekiyor. Tabii ki cezaevi yapmak sorunu çözmeyecek. Yani sinekle değil, bataklıkla mücadele etmek; suçluyla değil, suçla mücadele etmek konusunda bütün Komisyonumuzun hemfikir olduğunu söylemeye dahi gerek yok. Bu konuda gerçekten suçu önleme konusunda belki daha aktif kamu politikalarının yürütülmesi konuşulabilir, tartışılabilir.
Raporumuzda özellikle altını çizmek istediğimiz hususlardan bir tanesi de Sincan Cezaevindeki en azından tespitlerimizde -diğer cezaevlerine gittiğimizde bunu tekrar test etmiş olacağız- tutuklu ve hükümlülerin topluma kazandırılması, meslek edinmeleri, kişisel gelişimleri amacıyla devam eden kurs ve faaliyetlerin, etkinliklerin üst düzeyde olduğunu söylemekle beraber gerçekten hem hobi kazandırılması hem bir terapi yapılması hem bu insanların topluma kazandırılması, cezaevi sonrasında tutukluluklarının ve hükümlülüklerinin son bulması dönemi sonrasında bu insanların bir meslek edinmeleri konusunda belki daha fazla çalışmalarını yapılmasını ifade etmek gerekiyor.
Burada biraz önce dile getirdim. Birtakım kişisel sorunlar vardı. Bize gelen mektuplarda da -sizlere de çok sayıda mektup geliyor- özellikle ceza personeliyle ilgili çok doğrudan, çok Vandalca şikâyetlerin gelmemiş olmasını biz önemli buluyoruz çünkü Türkiye geçmişte çok ciddi insan hakları ihlalleri maalesef yaşadı. Bunların hepsini tekrar bu Komisyonu zaten bilgisi dâhilinde, hem Diyarbakır Cezaevinde hem Mamak Cezaevinde hem diğer cezaevlerinde yaşanan işkenceler insan hakları ihlalleri Türkiye'nin karnesini olumsuz yönde etkilemişti. Çok şükür Allah'a, bugün, günümüzde topyekûn, sadece bu Hükûmetin çabalarıyla değil, aynı zamanda muhalefetin de çok titiz davranması ve bu konuda eleştirel bir tavır takınmasıyla organize bir insan hakları ihlalinin olmadığını söylemek gerekiyor.
Cezaevlerinde hem kadın cezaevi hem çocuk cezaevi hem yüksek güvenlikli F tipi cezaevindeki temel sorunların başında benim bir akademisyen olarak -bir siyasetçi olarak değil- gördüğüm en önemli nokta şu oldu: Fiziksel yetersizlikler. Çok şükür Allah'a ben bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Neden önemli? Çünkü eğer orada gerçekten bir insan hakkı ihlali, bir insanlık suçu, bir olumsuz durum yaşanmış olsaydı, bu da dile getirilseydi... Bu da dile getirilebilir tabii ki. Belki başka cezaevlerinde bunlar da vardır. Yani toptancı ve indirgemeci bir mantıkla sadece Sincan Cezaevine bakıp Türkiye'deki tüm adalet sistemi hakkında bir betimlemede bulunmak istemiyorum. Ben Sincan Cezaevi özelinde konuşuyorum. Bütün bu değerlendirmelerimizin o bağlamda kritik edilmesini rica ederim ve rapor üzerinden bir tartışma yürütüyoruz. Bu bağlamda buradaki kullanılan su miktarının artırılması konusunda talebin gelmesi; ısıtma problemi, kaloriferlerin yeterince yanmadığına dair eleştirilerin gelmesi, havalandırmaların daha sağlıklı bir biçimde yapılması konusunda dile getirilen eleştiriler ve yine iş yurtlarındaki üretilen ürünlerin satışıyla ilgili kârların artırılmasının talep edilmesi idi.
Bir diğer husus, belki cezaevinde en çok dikkatimizi çeken hususlardan bir tanesi çocuk cezaevinde ve kadın cezaevinde özellikle ailelerle görüşme konusunda, çocuklarla görüşme konusunda sadece anne babanın değil, kardeşlerle de görüşülmesi konusunda bir talep vardı. Bu da hakikaten çok çok önemli bir husustu.
Bir diğer önemli nokta, yine cezaevinde kütüphanedeki kitap sayısının artırılması. Ben bunun da önemli olduğunu düşünüyorum ve gerçekten buradaki kader mahkûmu insanlar dâhil olmak üzere farklı suçlardan bulunan insanların kütüphaneden yeterince faydalanması, buradan kitap alması ve bunun okuyarak en azından zamanını daha nitelikli değerlendirme ya da bir terapi anlamında kitapların takibinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri, çok kısa özetlemek gerekirse müzakerelere zaman kalması bakımından, bizim Sincan Cezaevi Raporumuzun ana fikri bu şekildedir. Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonu olarak yaz tatilinde 3 tane cezaevine gitmeyi Komisyonumuzla konuşarak değerlendireceğiz. Yaz tatilinde çalışmayı düşünüyoruz.
Raporumuz kısaca böyledir. Sizlerin kritiklerinize açıyoruz.
Teşekkür ederiz.