| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonunun hazırladığı Sincan Ceza İnfaz Kurumları İnceleme Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 03 .07.2019 |
SERVET ÜNSAL (Ankara) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ben bir tıp doktoruyum ama yıllardır yargının içindeyim; 1988'den beri adliyelerin ve Adalet Bakanlığının doktorluğunu yapıyorum.
Şimdi, Osman Nuri Vekilimiz, bir tane masumun bile yatmasının sıkıntılarını söylerken, bu ülke bir katliam yaşadı, bir değil hatta iki tane katliam yaşadı peş peşe iki gün arayla, yani Sivas'ı ve Başbağlar'ı yaşadı. 33 bir tarafta, bir 33 de diğer tarafta ölen, katledilen vatandaşlarımız var. Şimdi, Sivas davasını çık sıkı -adliyede de hekim olduğum için- takip ettim. Tabii, hukuksal anlamda değerlendirmeleri bugün yapmak daha kolay ama yargılamanın birinci aşamasında -belki arkadaşlarımız kaçırmış olabilir- ilk karar tahrik nedeniyle on beş yıl verilmiştir. Bir sürü görüntüler vardır; yakanlar, yananlar, tahrik edenler, artı kültür merkezindeki heykeli devirenler. Ne bileyim, o televizyon görüntülerinde yani o kamera görüntülerinde çok ciddi tahrik edenlerin bizzat resimleri vardır. Yargılama aşamasında orada hiç olmayanın mahkûm edilmesi konusu tamamen mahkemelerin işidir, mahkemeyle kalmamıştır, Yargıtaya gitmiştir hatta 2013 yılında da zaman aşımına uğramıştır. Özellikle katliamda başrollerde olan Erçakmak dediğimiz vatandaş adliyeye -Sivas'ta çalıştığım için söylüyorum- ve valiliğe 500 metre mesafede eceliyle ölmüştür arkadaşlar. Yani sıkıntı suçluyu yakalamamaksa tabii burada güvenlik güçlerinin, yargının, hepsinin sorgulanması gerekir ama türkülerin yakıldığı, aydınların, yazarların, sanatçıların katledildiği bir olayda hatta ölümü bile garip olan çocukların -Menekşe ile Koray'ın bizzat o dönem semah oynayan çocuğun raporlarını da ben vermiştim- bizzat 10 yaşındaki, 12 yaşındaki çocukların yandığı bir olayda bir tane kişinin masum olarak yattığını söylemek bizlerin de içini burkmaktadır. Bunu burada belirteyim.
Bir de, dün Sivas'taydım, Emniyet Müdürü ve Valiyle de görüştüm. Değerli arkadaşlarım, oradaki en büyük sıkıntı -bizlere de, İnsan Hakları Komisyonuna da bir uyarı vermek istiyorum- 33 kişi yandı orada. Fakat o müze şeklinde yapılan yerde -bizzat vurguluyorum, bunu gerekirse İçişleri Bakanına da götürmemiz lazım ama bu çok basit bir olay- orayı, Madımak'ı yakan 2 kişinin de orada ismi var. Ailelerin, sivil toplum örgütlerinin, herkesin tek sıkıntısı var Sivas'ta. O 2 kişinin isminin oradan çıkarılması isteniyor. Yani yakanla yananın aynı yerde anılması Sevgili Başkan, ailelerin yüreğini burkuyor. Bizzat buradan size bunu da iletmemi de söylediler. O yakan 2 kişinin de adının plaketlerinin, yani isimlerinin o yerden, Madımak'ta yanan otelin müze olan kısmından çıkarılmasını özellikle rica ediyorum vatandaşlar adına, halkımız adına, çocukları, eşleri yananlar adına bunu vurgulamak istiyorum.
Onun dışında, söyleyecek çok şey var ama bugün Sincan konusu gündemde. Sevgili Osman Nuri kardeşime de bu konuda ufak bir, tabii ki kim yatıyorsa masum olarak orada... Yatmanın bir günlük bedelini bile ben bilen biriyim, yani hatta hâkim arkadaşlarımıza da hep şunu söylerim: "Kararlarını verirken ne olur sizi stajlarda bir gün hapis yatıralım, ona göre karar verin." Hepsi de bunu gülerek karşılıyor ama bu yargıdaki bir anekdottur.
Ben teşekkür ediyorum.