KOMİSYON KONUŞMASI

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ederim.

Öncelikle teşekkür ediyorum bu değerli sunumlarımız için ama gerçekten üzülerek şunu da görüyorum ki Yükseköğrenim Kurumu ve ÖSYM de bence otizmin yeterince farkında değiller. Yanılmıyorsam şöyle denildi: "Engelli, Yükseköğretim Kuruluna ulaşan kişi sayısının 47.751 olduğu ve bunun 38.955'inin engel durumu bilinmiyor." denildi. Acaba engel durumu niçin bilinmiyor, bu konuda herhangi bir çalışma yapıldı mı? Bir de otizmli bireylerin sadece 21'inin yükseköğretim kurumunda okuması sizi hiç düşündürdü mü? Yani bu oran üzerinde hiçbir çalışma yaptınız mı yani bu oranda bizde böyleyken Batı'da ya da diğer ülkelerde nasıl? Tabii, Türkiye'de ve dünyada otizmin görülme sıklığına baktığınız zaman, Türkiye'de anlamlı bir istatiksel çalışma yok ama 0-18 yaş grubu arasında 350 bin, hatta daha fazla bir eğitime ihtiyaç duyan otizmli birey sayısı varken 21'ini üniversiteyle buluşturmamız nasıl bir oran, bu konuda nasıl bir çalışma yapmayı düşünüyorsunuz? Konu gerçekten çok düşündürücü. Demek ki biz otizmli bireylere hizmet vermiyoruz anlamı çıkıyor burada. Ben şunu sormuştum Millî Eğitim Bakanlığına: "Biz ne kadarına liseyi bitirtebiliyoruz?" Yani "Türkiye'de otizmli bireylerin ne kadarı lise mezunu olabiliyor?" diye ve sayı sadece 564 olarak geldi, bu konuda da herhangi bir çalışma yaptınız mı?

Yine, Millî Eğitim Bakanlığının Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü diyor ki: "15 bin özel eğitim öğretmenine ihtiyacımız var." Yani bir tarafta atanamayan 450 binin üzerinde öğretmen varken diğer tarafta ihtiyaç duyulan 15 bin özel eğitim öğretmeni için herhangi bir planlama yaptınız mı, bu sayıyı nasıl tamamlamayı düşünüyorsunuz? Yine Yükseköğretim Kurulunun, YÖK'ün özel eğitim öğretmeni yetiştirecek yeterince öğretim üyesi var mı, hangi merkezlerde bu verilebiliyor, bunların hepsinin üzerinde dikkatle durulması gerekiyor diye düşünüyorum.

Yine, bir örnek üzerinden açıklama yapmak istiyorum. Esra Nazlı Doğan, bu kız otizmli genç bir kız, Ankara'da yaşıyor ve müzik dalında, solo ses yarışmasında Ankara'da 10'uncu oluyor ve piyanoda da 3'üncü oluyor. Israrla konservatuar okumak istiyor, bunun için güzel sanatlar lisesine gitmek istiyor ve güzel sanatlar lisesine kaydı yaptırılmak istenildiğinde Esra'ya verilen cevap: Otizmli bireye eğitim verecek bir meslek ya da öğretmenin olmadığı söyleniyor ve Esra Doğan okula kabul edilmiyor. Kendisine ismini verebilir miyim diye söylediğim için ismini rahatlıkla paylaşıyorum Esra Doğan'ın. Esra Doğan, dışarıdan liseyi bitirmek istiyor yani ideali onun konservatuar okumak. Yani piyanoda Ankara'da 3'üncü olmuş, solo ses yarışmasında da 10'uncu olmuş bir çocuktan bahsediyorum ve liseyi dışarıdan bitirebilmesi için de 192 kredi alması gerekiyor. Üç yıl boyunca uğraşıyor Esra, 53 puanda kalıyor. Yani Esra'nın logaritmayı, trigonometriyi, geometriyi bilmesine gerek yok. Şöyle bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz, bunu şunun için söylüyorum: Yani böyle özel çocukları, özel yetenekli çocukları keşfedip ilgi duydukları alanda bunlara kolaylaştırıcı bir yaklaşım sağlamak istiyor musunuz? Yani denilebilir mi ki "Sizin gibi olanlara 50 puan yeterli olabilir." ve Esra Doğan dışarıdan liseyi bitiremiyor, diyor ki: "Ben tekrar gideyim, katılayım." bu sefer de deniliyor ki: "Sen 18 yaşını geçmişsin, lise çağını geçmişsin." Yani bence konu gerçekten hassas yani "mış" gibi yapmamak gerekiyor ve gerçekten konunun üzerinde ciddiyetle durmak gerekiyor. Beethoven'ın otizmli, Einstein'ın otizmli olduğu söyleniyor. Belki de bu çocuklara fırsat verilebilse yani öyle ilgi duydukları alanda önleri açılabilse çok farklı olacak. Yani şunu hiç düşündünüz mü: Şimdi, bir haftada iki saat eğitim veriyoruz yani normal çocukların bile haftada kırk saat bir eğitimle hayata tutunamadığı, dershane desteği gerektiği bir ortamda bu çocuklar haftada iki saat eğitimle hayatta tutunmaları nasıl olacak? Yani bu sayının artırılması konusunda herhangi bir çalışmanız var mı? Yani haftada iki saati yeterli buluyor musunuz? Bazı ülkeler şunu yapmış: Haftada otuz saat eğitim veriyor, çocuk ihtiyaç duyduğunda da artı iki saat daha ücretsiz eğitim veriyor. Yani bu konuda mutlaka ve mutlaka YÖK'ün, ÖSYM'nin, Millî Eğitimin ciddi kafa yorması gerektiğini düşünüyorum. Ben tekrar sunumunuzdan dolayı teşekkür ediyorum.