KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Öncelikle ekonomik durumla ilgili kısaca görüşlerimizi paylaşmak istiyorum. Türkiye ekonomisi son dönemde çok zorlu bir süreçten geçmektedir. Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durum değerlendirilirken son yıllarda yaşanan iç ve dış gelişmelerin ekonomik ve sosyal maliyetinin de dikkate alınması gerekmektedir. Örneğin FETÖ kumpasları, darbe girişimi, terörle mücadelenin ekonomik ve sosyal maliyeti gözardı edilmemelidir. Türkiye, karşı karşıya kaldığı hain darbe girişimi ve terör saldırısıyla birlikte ekonomik kuşatmaya da maruz kalmıştır. Küresel güçlerin öncülüğünde kur ve faiz üzerinden Türkiye ekonomisi ve siyaseti yönlendirilmek istenmiştir. Özellikle 24 Haziran seçimleri sonrasında Türkiye ekonomisinin çökertilmesi hedeflenmiştir. Baktığımız zaman, ABD'yle gerginlik yaşadığımız konular, işte Doğu Akdeniz konusu, S400, F35 konusu, İran ambargosu, Türkiye'ye yaptırım uygulama tehdidi, yine doğrudan organize bir şekilde yapılan spekülatif saldırılar, yine Swap saldırısı, kredi derecelendirme kuruluşlarının bir anlamda saldırısı bu dönemde yaşadığımız konulardır. Açıktır ki, bu durum gösteriyor ki Türkiye ekonomisi çok cepheli bir saldırı altındadır.

Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye'ye ekonomi üzerinden diz çöktürme girişimleri karşısında başından beri devletin ve yürütmenin yanında olmuştur. Elbette Türkiye ekonomisinde sorunlar olduğundan, iç dinamiğinden kaynaklı sorunların varlığından Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz de söz ediyoruz. Yeri ve zamanı geldiğinde kırılgan ekonomik durumumuzdan, yapısal sorunlarımızdan sürekli bahsettik, makroekonomik çarpıklıklarla ilgili yanlış politikalarla ilgili yeri ve zamanı geldiğinde görüşlerimizi hep ifade ettik, teklif ve değerlendirmelerimizi de sunduk. Milliyetçi Hareket Partisi olarak dileğimiz, bir an önce ekonominin hareketlenmesi, piyasaların canlanması, vatandaşımızın ekonomik ve sosyal sorunlarının giderilmesidir.

Baktığımız zaman, ekonomik saldırılara karşı verilen kararlı mücadele ve alınan tedbirler sayesinde ekonomik kuşatma yarılmış, nispeten olumlu gelişmeler sağlanmaya başlanmıştır. Bu yıla ilişkin ilk çeyrekte ekonomi yıllık bazda 2,6 daralmıştır ancak mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış gayrisafi yurt içi hasıla zincirlenmiş hacim endeksine baktığımız zaman, bir önceki çeyreğe göre 1,3 oranında büyüme söz konusudur. Dolayısıyla üst üste iki çeyrek daralarak teknik resesyona giren ekonomi artık resesyondan çıkmıştır. Ekonomik Güven Endeksi, Reel Kesim Güven Endeksi ve Tüketici Güven Endeksi, ekonomiye duyulan güven de bir toparlanmaya işaret etmektedir. Hemen ifade edeyim, Ekonomik Güven Endeksi mayıs ayında 77,5 iken haziran ayında 7,6 oranında artarak 83,4 olmuştur. Ekonomik Güven Endeksi'ndeki artış tüketici, reel kesim, hizmet, perakende ticaret ve inşaat sektörü güven endekslerindeki artışlardan kaynaklanmıştır. Ayrıca, gelecek on iki aylık döneme ilişkin Hanenin Maddi Durum Beklentisi Endeksi, mayıs ayında 70,1 iken haziran ayında 73,9'a çıkmıştır.

Yine, baktığımız zaman, genel ekonomik durum beklentisinde de artış söz konusu. Diğer taraftan Merkez Bankamızın yayınladığı Reel Kesim Güven Endeksi'ne baktığımız zaman da yine haziran ayında bir önceki aya göre 3,6 puan artışla 102,5 seviyesine geldiğini görüyoruz. İmalat sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı bir önceki aya göre 0,8 puan artarak yüzde 77,1 seviyesinde gerçekleşmiştir.

Yine, Bloomberg Tüketici Güven Ön Endeksi haziran ayında bir önceki ayın nihai endeksine göre yüzde 27,35 artarak 76,01 değerini almıştır. Endeksin detaylarına bakıldığında, tüketicinin hem mevcut durum algısında hem de geleceğe ilişkin beklentilerinde artış olduğu görülüyor.

Ekonomik aktivitenin önemli öncü göstergelerinden olan PMI, İstanbul Sanayi Odası Türkiye İmalat Satınalma Yöneticileri Endeksi de yine haziran ayında bir önceki aya göre 2,6 puan artmıştır.

Cari açıkla ilgili baktığımız zaman sürekli düşüşü görüyoruz. En son nisan ayı itibarıyla cari açığın 1 milyar 334 milyon dolar seviyesinde olduğunu, on iki aylık cari işlemler açığının 8 milyar 634 milyon dolara gerilediğini görüyoruz. Önümüzdeki aylarda cari fazlaya doğru gittiğimiz de çok açık.

Yine, Türkiye'nin dış ödeme borç riskini gösteren CDS, Kredi Takas Primi mayıs ayında 506 düzeyine kadar çıkmışken bugün itibarıyla 380'lere inmiştir. Dolayısıyla öncü göstergeler diyebileceğimiz göstergelerde olumlu gidişat var. İnşallah -tabii tüm arkadaşlarımı da kastederek söylüyorum- bu umut verici gelişmelerin arkası gelir.

Elbette yaşanan ekonomik şok ve dengesizlik her insanımızı zor durumda bırakmıştır. Baktığımız zaman firmalarımız güçlük içerisinde, firmalarımızın borçlarını ödeyemedikleri için zor durumdalar. Bu teklifte, bu konuda banka kredilerini ödeyemeyen firmalarımıza yönelik olarak finansal yeniden yapılandırmayı öngören bir düzenleme getirilmektedir, daha önce gerçekleştirilen İstanbul yaklaşımını esas alan bir düzenleme. Çok önemli görüyoruz, bu düzenlemeyi elbette ki destekliyoruz. Burada teklifteki konulara kısa kısa değineceğim, ayrıca maddelerde görüşlerimizi ifade edeceğim ama şunu ifade etmek istiyorum: Esnafımız ve çiftçimiz gerçekten çok zor durumda. Bu torbalarda o kesimlere yönelik olarak da bazı düzenlemelere yer vermemizin uygun olacağını düşünüyoruz. Başta vergi ve prim yükünü hafifletme, ayrıca çiftçinin girdi maliyetlerini düşürme kapsamında düzenlemelerin gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Yine bir başka konu, finansal yeniden yapılandırma yapıyoruz. Öbür taraftan baktığımız zaman, vergi ve sigorta primi ödemelerinde de sıkıntı var. Şu anda gerek Maliye Bakanlığımızın gerek Sosyal Güvenlik Kurumumuzun tahsilat oranlarında düşüş var. Yani yaşadığımız, içinden geçtiğimiz dönem de dikkate alınarak yeni bir yeniden yapılandırma düzenlemesinin getirilmesi hem ekonomimiz için hem de mükellefler için, vatandaşımız için olumlu olacaktır diyorum. Bu kapsamda bir düzenleme getirmemiz lazım.

Burada, tabii, TÜRMOB Başkanımız var, yöneticilerimiz var, mali müşavirlerimizin de sorunları var. Siyasi partilerden arkadaşlarımızla görüştüğümüz zaman AK PARTİ olsun, CHP olsun, HDP olsun, İYİ PARTİ olsun, genelde hepimiz olumlu bakıyoruz ki temel sorunları da belli. Bazıları hiç bütçeye bir yük getirmeyecek düzenlemeler yani bu torbaya bile koyabileceğimiz düzenlemeler. Mesela mücbir sebep, mesela mali tatilin anlamlandırılması yani beyannamenin ay sonu verilmesi suretiyle mali tatil anlamlandırılabilir.

Yine çok önemli bir konu ki uygulamada sıkıntılar olduğunu sizler de mutlaka duymuşsunuzdur; ara buluculuk meselesi: Ticari konularda mali müşavirlere ara buluculuk hakkının verilmesi uygulamanın sağlıklı bir şekilde yürümesi açısından gerekli görülmekte.

Tabii, mali müşavir arkadaşlarımızın en önemli sorunu ücret tahsilatı. Üstüne üstlük, ücretini alamadan peşin peşin KDV'yi ödüyor, bu konuda da müşavir arkadaşlarımızı rahatlatacak bir düzenleme yapılmalıdır. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi olarak kanun teklifi de verdik ki baştan dediğim gibi tüm siyasi partilerdeki arkadaşlarımızın da bu konulara bakışı olumlu. O açıdan bu düzenlemenin de yapılması lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Teklifle ilgili kısa kısa, maddelerle ilgili görüşlerimizi ifade edeyim. Evet, yani hasılat esaslı vergilendirme bir geriye gidiştir. Modern vergi sistemine uymamaktadır. Kapsamı çok daraltıldı ki bir önerge hazırlıyorlar. Bunda sadece belli alandaki halk otobüsü işleten kişilere yönelik, mükelleflere yönelik dar kapsamlı bir uygulama getirilmesi söz konusu. Tabii ki esnafımıza getirilecek bu konudaki vergi kolaylıklarına biz olumlu bakarız ama genel anlamda hasılat esaslı vergilendirmeye biz de karşıyız, onu açık ifade edeyim.

Varlık barışı, elbette ki yurt dışındaki varlıkların ekonomiye kazandırılması, yurt içindeki kayıt dışı varlıkların kayda alınması çok önemli. Bu konuda geçmişte birçok kanuni düzenleme yaptık ve Milliyetçi Hareket Partisi olarak o düzenlemelerle ilgili muhalefet şerhlerimizde ve yaptığımız konuşmalarda kaygılarımızı da ilettik. Bir taraftan tabii ki millî ekonomiye kazandırılması önemli ama burada dikkat edilmesi gereken, konusu suç teşkil edebilecek varlıkların transferi konusunda gerekli tedbirlerin alınması diyorum.

Merkez Bankasıyla ilgili düzenleme: Zorunlu karşılık ve umumi disponibilite usul ve esaslarının belirlenmesinde bilanço dışı kalemlerin de dikkate alınmasını biz destekliyoruz. Kâr dağıtımıyla ilgili yapılan düzenlemede bizim yine desteğimiz var. Şöyle ki 2018 yılında Merkez Bankamızın dönem kârı 66 milyar, vergi indikten sonra dönem net kârı 56 milyar düzeyinde. Bundan da çok yüzde 20 olan yedek akçe çok yüksek bir meblağ tutuyor. Ayrıca, hukuki açıdan baktığımız zaman da 2011 yılında çıkarılmış Türk Ticaret Kanunu'nda ödenmiş sermayenin yüzde 5'i olağan yedek akçe olarak ayrılıyor. Bu anlamda da Türk Ticaret Kanunu ile Merkez Bankası Kanunu'nun uyumlaştırılması söz konusu. Yani hukuki açıdan da herhangi bir sıkıntı görmüyoruz.

Bir diğer konu, el konulan, müsadere edilen araçların sahiplerine iadesi. Bu konuda geçmişte bir düzenleme yaptık ama zaman çok dar bırakıldığı için bazı insanımız yararlanamadı. Burada yaşanan mağduriyetin giderilmesine yönelik iki ayrı maddede düzenleme getiriliyor. Madde görüşmelerinde ayrıca bir önerimiz olacak, onu o zaman ifade edeyim. Yine, yerli otomobille ilgili bir düzenleme söz konusu. Şöyle ki teşvik kapsamında sağlanan yatırım katkı tutarının vergi borçlarına mahsubuna yönelik bir düzenleme. Elbette ki destekliyoruz, elbette ki yerli otomobil için de en uygun yerin Konya olduğunu tekrar burada ifade ediyoruz.

Yurt dışı çıkış harcının 15 liradan 50 liraya çıkarılması meselesi: Aslında 15 lira hangi yılda olmuş, ona baktığımız zaman bugüne kadar hiç güncellenmediğini de görüyoruz ki geçmişte 50 dolar olduğu günleri biliyoruz. Yani 50 lirayı da çok yüksek olarak açıkçası görmüyoruz.

Bir diğer konu, bu cep telefonlarının klonlama suretiyle kullanımıyla ilgili. Bunu önlemeye yönelik tedbir getirilmesi elbette ki doğru bir işlem. Yine, SPK kapsamında ihracatçıların temerrüde düşmesi hâlinde Merkez Kayıt Kuruluşu tarafından hak sahiplerine verilen belgenin icraya itiraz için kullanılabilmesine imkân tanınıyor ve doğru bir düzenleme.

Bunların dışında, Sağlık Bakanlığının kamu-özel iş birliği projelerinde yani şehir hastaneleri projelerinde kamunun ödeyeceği kullanım bedeli ve hizmet bedelinin hesabıyla ilgili alt limit-üst limiti belirleyen bir düzenleme var. Yapılan düzenlemeyle kamu lehine bir yetkinin kullanımı söz konusu burada. O anlamda bunu destekliyoruz. Ayrıca, enerji projeleriyle ilgili maddeler var. Özellikle son madde, bu teknoloji sağlayıcı koşulunun kaldırılması konusu. Her ne kadar, çok önemli bir proje, bin megavat düzeyinde bir proje olsa da -bunun gerçekleşmesini tabii ki destekliyoruz- ülkemizin enerjide dışa bağımlılığı ortada. Bu tür düzenlemelere ihtiyaç kalmamasını tabii ki temenni ederiz yani sözleşme değişikliği gibi bir düzenleme getiriliyor. O anlamda orada öyle bir eleştirimiz söz konusu.

Genel olarak teklife Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek veriyoruz. Maddeleriyle ilgili bazı teknik önerilerimiz madde görüşmelerinde olacak.

Ben teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.