| Komisyon Adı | : | (10 / 242, 349, 392, 394, 397, 401) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Prof. Dr. Mim Kemal Öke'nin, Doç. Dr. Bülent Elbasan'ın, Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı ve Serebral Palsili Çocuklar Derneği temsilcilerinin yaptıkları sunumlara ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 10 .07.2019 |
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle katılımcılara teşekkür ediyorum, çok aydınlatıcı değerli bilgiler verdiniz.
Sayın Kemal Öke Hocam dedi ki: "Dernekler sorun oluyor." Gerçekten de derneklerin sorun olduğunu biz de görebiliyoruz. Yani derneklerin önceliklerinin farklı noktalara kaydığını, hatta ve hatta kendi aralarında rekabetten dolayı farklı oluşumların, kavganın içerisinde olduklarını da üzülerek görüyorum yani sanki amacın kaydığını ben de gözlemleyebiliyorum.
Toplumun bakış açısındaki çarpıklıklardan bahsettiniz ki altını çizdiniz, yüzde 100 katılıyorum. Farkındalığın öneminden bahsettiniz. Bu farkındalığı nasıl sağlayacağız biz? Yani gerçekten ciddi bir sorun. Benim de otizmli bir kızım var. Şimdi, siz otizmli bir çocukla bir seyahate çıktığınızda, uçağa bindiğinizde onun ani davranış değişikliğinde bütün o bakış açılarının size yöneldiğini nasıl engelleyebileceksiniz? Yani toplum şöyle bakıyor: Bu çocuk ailesi tarafından iyi terbiye edilememiş bir çocuk ya da sinemaya gittiğinizde ani bir davranış değişikliğinde ya da bir yemeğe gittiğinizde çocuğunuzla, bütün o bakışlar ve o bakışların neticesinde daha da hırçınlaşan bir çocuk. Bunları nasıl engelleyebileceğiz, toplumu nasıl bilgilendirebileceğiz?
Tabii ki bütün Down'da da otizmde de serebral palside de erken tanı, erken eğitim, erken tedavinin öneminden bahsettiniz ki yüzde 100 katılıyorum. Kim verecek bu eğitimi? Yani gerçekten mantar gibi her yerde özel eğitim merkezleri var ama gerçekten bu merkezlerde hakkıyla, layıkıyla özel eğitim veriliyor mu, verilmiyor mu ki bu merkezler ne kadar denetlenebiliyor yani gerçekten bunların çalışması yapılıyor mu? Ben biliyorum ki verilmiyor. Yani, bir, Türkiye'de özel eğitim öğretmeni yetiştirecek ya da öğretim üyesi eksikliği ve özel eğitim öğretmeni eksikliği aşikâr ortada.
Ben Sayın Millî Eğitim Bakanımıza şu soruyu sordum yazılı olarak: Biz ne kadar Türkiye'de otizmli bireyimizi lise mezunu edebiliyoruz dediğimde resmî olarak bana gelen cevap; 534 lise mezunu otizmli birey var. Bu resmî rakam, Millî Eğitim Bakanlığından gelen rakam. Hâlbuki buradaki araştırmalar 0-18 yaş grubu arası 350 bin, 350 binden belki daha da fazla eğitim bekleyen çocuğun olduğu ve geçenlerde YÖK'ün sunumuna göre sadece 22 tane otizmli üniversite mezunu çocuğumuz olabilmiş.
Şimdi, özel eğitimle ilgili 31'inci maddenin (m) bendinde şöyle bir şey deniyor: "Dönem sonunda öğrencilere karne verilir." Doğrudur. "Öğrencilere mezun oldukları özel eğitim merkezi okul diploması düzenlenir." Doğrudur. "Bu diploma, özel eğitim meslek okulu mezunu olan bireylere yükseköğretime devam etme ve bağımsız iş yeri hakkı sağlamaz." deniyor. Ancak yani normal bireylerde bunu sağlıyor yani iş yeri açma hakkı sağlıyor. Yani eğer ki bir meslek lisesine gidiyorsa bir bireyimiz, sağlıklı bir bireyimiz o meslek lisesinin çıkışında kuaförlükse kuaförlük, işte aşçılıksa aşçılık, her neyse "Siz bağımsız olarak iş yeri açabilirsiniz." deniyor. Ama aynı eğitimi almış otizmli, Downlu ya da başka birine deniliyor ki: "Siz iş yeri açamazsınız." Yani söylemek isteğim hayatın her alanında bu engel gruplarına ya da ne derseniz adına, dezavantajlı grup mu dersiniz ya da başka bir şey mi, bir ayrımcılık var, hayatın her anlamında bir ayrımcılık var. Burada da bununla ilgili de Millî Eğitim Bakanlığının temsilcileri de herhâlde buradalar, bir düzenleme yapmak gerekir. Hâlbuki bu çocuklar daha iyi odaklanabiliyor, belki de daha başarılı ve daha güzel olur ve istihdam sağlamak gerekirken eğitim almış bir otizmli, Downlu ya da başka engeli olan birine "Siz bağımsız iş yeri açamazsınız." diye bir şart koşmanın ne kadar vicdani olduğunu sorgulamanızı istiyorum.
Bir arkadaşımız, bir sunucumuz ailenin gelir durumuna göre maaş bağlandığından bahsetmişti ki bende bu konuda bir kanun teklifi hazırlayıp Meclise sundum Sayın Başkanım. Evet yani otizm, Down ya da başka bir engel grubu olan bireyin kendi bireydir yani kardeşinden, babasından ya da bir başka birinden bir harçlık isteme, para isteme durumunda değildir. Eğer böyle bir engel durumu varsa kişinin kendisine bir devletin katkı sunması ya da katkı sunamıyorsa bir istihdam sağlaması gerekir diye düşünüyorum.
Ben çok çok teşekkür ediyorum çok aydınlatıcı değerli bilgilerinizden dolayı, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Çetin Bey, arzu ederseniz onu, tabii, Komisyon olarak tasarımıza alalım. O madde de çok önemli. Bir de sizin sunduğunuz teklifi de biz Komisyon olarak sunalım yani çok güzel olmuş o, iyi olmuş.
ÇETİN ARIK (Kayseri) - Tabii ki. Komisyon kurulmadan önce hazırladım Sayın Başkanım, birlikte hazırlar, sunarız.