BAŞKAN - Öncelikle, bugün bazı ailelerimizi, mağdurlarımızı dinleyeceğiz. Tabii, sivil toplum örgütlerimizi dinleyeceğiz. Bizim için sivil toplum örgütlerimiz son derece önemli.

Bu arada şunu da belirtmek istiyorum: Bu otizmle, Down sendromuyla, diğer gelişim bozukluklarıyla, SP'yle ilgili STK'lerimizi dinledik, ayrıntılı dinledik, hatta onlara süre kısıtlaması da koymadık, çok güzel çalışmalarımız oldu.

Tabii ki beni en çok memnun eden husus, bu STK'lerde daha çok ailelerin yani çocuklarımızın ebeveynlerinin bulunmasıydı. Bu, bizim için çok önemliydi. Bu daha doğru oluyor, daha uygun oluyor. Şu bir gerçek ki yaşamayanlar bunu bilmiyor.

Dün bazılarınız vardı, bazılarınız yoktu; benim oğlum hem otizmli hem Down sendromlu hem de SP var ama eğitim sayesinde bir hayli mesafe aldık. Demek ki yapılabilecek çok şey var. Dünyada bu işler nasıl yürütülüyorsa, nasıl bir sistem uygulanıyorsa, nasıl bir tıbbi uygulama varsa, nasıl eğitim varsa, nasıl bir psikolojik eğitim varsa Türkiye'de de o olması gerekiyor. Türkiye'nin artık o düzeye gelmesi lazım. "Biz bunu yapamayız, biz başka ülkeler gibi olamayız." asla demeyeceğiz.

Onun için, burada daha çok hedefimiz şu: Sorunları hepimiz biliyoruz ama çözüm önerilerine geldiği zaman -hep bunu özellikle belirtiyorum- tıkanıyoruz. "İşte, şunu yapsınlar." Ama öneri getirmemiz lazım. Öneri getireceğiz, bu önerileri de biz açık şekilde ifade edeceğiz, yasal düzenleme gerekiyorsa biz buradayız. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu olaya baştan beri siyaseti hiç karıştırmadık. Biz siyasetin temsilcileriyiz, Mecliste belki kıran kırana mücadele ediyoruz ama bu salonlarda asla bunu yapmıyoruz, bunu da doğru bulmuyoruz. Tabii, ben, özellikle milletvekili arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum, gerçekten çok memnunum, çok güzel katkıda bulundular, onların önerilerini de hep dikkate aldık, sizlerin davet edilmesinde bize çok yardımcı oldular.

Örneğin Necdet Bey bize bir avukat tavsiye etti, dedim ki: "Her toplantıya katıl." Dün gelemedi galiba ama katılması gerekiyor, bir kere böyle bir insanı dinlemesek çok eksikmişiz.

Tabii, STK'lerimizin çok güzel uygulamaları var, çok güzel tespitleri var, çok güzel de çözüm önerileri var, inşallah, onları hayata geçireceğiz.

Benim daha çok üzerinde durduğum bir konu var, sivil toplum örgütleri açısından da bu çok faydalı olacak; yerel yönetimleri daha fazla devreye sokmamız gerektiğine inanıyorum çünkü seçimlerde hepiniz hatırlarsınız, belediye başkan adayları yoğun bir vaat istilası altında bırakıyorlar vatandaşı, o zaman yapsınlar. Gerekirse Belediye Kanunu'nda bir değişiklik yaparak onlara görev, yetki ve sorumluluk vereceğiz, belki bu şekilde de bir yasal düzenleme getireceğiz. Bu hizmetin yaygınlaşması açısından belediyelere bu görevi vermek belki daha doğru. Örneğin Antalya'da Mola Evleri var, bu Mola Evleri Muğla'da da var yani demek ki aklın yolu bir, belediyeler bunu yapabiliyor. Bunlar yaygınlaştırılabilir. Bu daha ince ve teknik bir konu. Bizim belediyelerimize daha fazla yetki vermemiz gerekiyor, daha doğrusu bu sayede halkın daha çok duyarlı olmasını sağlamaya çalışacağız.

Tabii ki şu var: Eğitim konusu çok önemli. Devlet bazı hizmetleri özel eğitim kanalıyla yapıyor ama tabii, devletin çok güzel bir düzenleyici ve çok güzel bir denetleyici olması gerekiyor. Bakanlıklarımız çok güzel çalışmalar yapmışlar ama belki koordinasyonda ciddi sorunlar var gibi gözüküyor, buna da bir çare bulmamız lazım.