KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben bir konunun üzerine geldim ama bunun çok canlı bir örneğini yaşadık Bursa'da. Bursa Büyükorhan ilçesi Karaağız köyünde, birden orada belediye başkanının da sonra muhtarın da müdahil olduğu bir köy arazisi satılmış, İstanbul'dan bir şirket almış. Sonra buraya -AK PARTİ Büyükşehir Belediyesi Çevre Komisyonu üyesi bir hanımefendinin de danışman firmasının danışmanlığında- birden bire bir biyokütle santrali peydah oldu. Ben çözüm için hem belediye başkanıyla hem köy muhtarıyla, köyün ileri gelenleriyle hem de şirket sahibiyle görüştüm ve şöyle bir şey oldu. Köy, normalde yüzde 70 AK PARTİ'ye oy veren bir köy, o kış günü köyün girişinde ateşler yakarak nöbet tutmaya başladılar, ateşler yakarak. Biz gittik çünkü o toprakların çocuğu olarak gitti, milletvekili olmasak da gidecektik, tanıyorduk birbirimizi. Belediye Başkanını aradım, dedi ki: "Hocam, 190 kişi çalışacak burada." Sahibini aradım "13 kişi çalışacak. Ben esasında ileride Dursunbey'de bir yer bakıyordum ama 'buraya gel' dediler." Şimdi bakın, bir termik santralin kuruluş yeri seçimini neler belirliyor? Siz burada yazıyoruz, çiziyoruz, şöyle yapıyoruz diyorsunuz ama uygulama yani evdeki hesapla çarşıdaki pazar çok farklı. Şimdi, ben biraz baktım bu işe, kuruluş yeri ham maddeye yakın değil yani burada kullanılacak malzemelere yakın değil, ulaşım ağına yakın değil, lojistik özelliği yok, tamamen biraz arsa ucuzluğu nedeniyle ve muhtemelen de bu lisansı alanın bunu yapma -finanse olarak- gücü de yok yani muhtemelen bir ortaklık yapısı alacaklar ve biz bunun çok mücadelesini verdik. Arkadaşlar geldiler, burada AK PARTİ milletvekilleriyle Bakanlığınıza geldiler. Şimdi, ben söylemeyeceğim, ilgili bürokratınız "Bu işe karşı çıkan vatan hainidir." dedi. Bak, samimiyetle söylüyorum, ben dedim ki: "Arkadaşlar, bu bir siyasi mesele değil, siz sakın bunu siyasi bir mesele olarak görmeyin. Maalesef, Ankara'dakilerin Anadolu'dan haberi yok, sizin duygularınızdan haberi yok, bunu bir şekilde düzeltiriz." Ve biz bunun ciddi mücadelesini yaptık. Siyasette şöyle bir şey vardır: Un ve ün bir arada olmaz. Un peşindeysen ticaret yapacaksın, danışmanlık yapacaksın, siyaset yapmayacaksın; ün peşindeysen siyaset yapacaksın, nam yapacaksın. Yani öyle hem belediyeden çevre komisyonu başkanı olacaksınız hem bu türlü tartışmalı firmaların danışmanı olacaksınız. Bunlar bugün millet vicdanında yarın da Allah katında zor hesap verilebilir şeyler ve Sayın Bakan Yardımcım, şimdi mahkeme kararıyla da bu biyokütle santralinin kurulma kararı lağvedildi ve biz Büyükorhan Karaağız köyünün, yüzde 70 AK PARTİ'ye oy veren köylülerin siyasi kanaatlerini hiç yaralamadan ve çok samimiyetle "Yine partinize oy verin, bu ayrı mesele." diyerek bu meseleyi çözdük.

Şimdi şahit oldum, diyorsunuz ki: İşte, bunu uluslararası şu şekilde yapıyoruz, bu şekilde yapıyoruz, şöyle yapıyoruz. Sahaya hâkim değilsiniz. Meseleleri burada önünüze koyduğunuz şeylerden ibaret görüyorsunuz.

Bak, ben başka bir şey daha söyleyeyim. Bursa'nın Keles ilçesinden 1985 yılında bir kömür madeni rezervi tespit ediliyor. Bu özelleştiriliyor, kimse almıyor. Sonra 1990'lı yıllarda köylüler buraya meyve dikmeye başlıyorlar

-hani çok meşhur o köye dönüş projeleri yapıyoruz, yapıyoruz ya- inanın 400 bin ağaç meyve var -Sayın Eldemir burasını bilir- Davutlar Kozağacı bölgesi. Ne demek Kozağacı bölgesi? "Koz" ceviz demek, Cevizağacı bölgesi. Altı yüz yıl önce gelmişler, burada bir hayat tutmuşlar. Bakın, şimdi, aynı şeyi Karadeniz yaşıyor. Karadenizlilerin yaşam tarzlarını değiştirdik hidroelektrik santraller yüzünden.

Özür dilerim, ben başka söz almayacağım.

Enerji Bakanlığı 2007'de bu ağaçları görmeden, 200 milyon euro yatırım yapmış köylü burada görmeden, burasının kömürünü özelleştirmeye açtı. Çelik Enerjiye yapmıştı, geldi, gördükten sonra bu iptal oldu. Pardon, o zaman başka firmaydı, şimdi Çeliklere verildi ve görseniz cenneti tasvir et derlerse böyle tasvir edersiniz: Bir vadi, onlarca köy, içinde bir ırmak ve kiraz ağaçları içerisinde. Lütfen gelin, görün -uluslararası yasaları çıkaranlar gelip görüyorlar çünkü gelip görmeden yasa çıkarmıyorlar- sizden ricam bu.

BAŞKAN - Davet ediyor musunuz?

İSMAİL TATLIOĞLU (Bursa) - Bekleriz, misafir de ederiz.

Saygılar sunarım.