KOMİSYON KONUŞMASI

ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, milletvekili arkadaşlarımızın sorularına verilen yanıt üzerinden yani Genel Müdürün acilen özelleştirme yapılması gerekiyor değerlendirmesiyle ilgili ben de söz aldım.

Şimdi, aslında sorulan soru, Hocanın sorduğu soru, hani "Bir kısım fabrikaları özelleştirdiniz. Bunlar ne oldu, nasıl çalışıyor şimdi?" değil mi? "Biz bir türlü maliyeti düşüremiyoruz, efendim, zarar ediyoruz, kâr edemiyoruz." İşte, stoklar birikiyor maliyet yüksek olduğu için, ihracat fiyatları düşük olduğu için, dünyayla rekabet edemiyoruz." Bu özelleştirilen şeker fabrikalarında durum nedir? Bunlar nasıl çalışıyor?

Şimdi, değerli milletvekili arkadaşlarım, biz, aslında, gene, bugün, acaba bu şeker konusunda karşılaşmaz mıyız diye düşünüyordum. Hemen her KİT Komisyonunda -daha önce de bir kez daha söyledim- önümüze belli isimler çıkıyor, şu veya bu şekilde çıkıyor. Alınan ihalelerdeki yolsuzlukla çıkıyor, efendim, işte, bu özelleştirmelerde düşük fiyatlarla bu devletin değerleri, cumhuriyetin yarattığı değerlerin kendilerine verilmesi biçiminde çıkıyor. Mesela, 2011 yılında...

Bir kere 2000 yılından beri özelleştirme programında bu kurum ve özelleştirme süreci aşağı yukarı on üç-on dört yıldır devam ettiği için yatırım falan yapılmıyor. Yani, bu acil birtakım yatırımlar dışında hiçbir yatırım yapılmıyor. Ve sürekli söylenen, hemen her Komisyon toplantısında söylenen nitelikli personelin bulunamadığı, kalifiye personelin bulunamadığı. Yani, niye bulunamaz? Bulunamıyorsa yetiştirirsiniz. Özel şeker fabrikaları nasıl buluyor? Siz niye bulamıyorsunuz? Tabii, bu devletin, iktidarın gene siyasi anlayışına da uygun olarak bu taşeron sisteminin devreye girmesi, evet, ciddi şekilde bu norm kadro yasasının devam ediyor olması bütün KİT komisyonların da olduğu gibi sizi de mutlaka sıkıştırıyor. Ama bu yatırım yapmadan, efendim, maliyetleri düşürmeye çalışmadan, yeni bir anlayışla, yeni bir üretim anlayışıyla yaklaşmadığınız sürece bunları sonunda özelleştirmek zorunluluğu fikrine geliniyor. Şimdi geldiğiniz nokta, işin kötüsü, artık fabrikaların özelleştirilmesi değil. Zaten Türkiye'de şu anda uygulanan o, iktidar tarafından Türkiye'de varlıkları satılıyor. Yani, şimdi, sizin de önerinizde "Varlıklarımızı satalım." diyorsunuz.

Bakın, yine, burada da aynı isimlere rastlıyoruz değerli milletvekili arkadaşlarım. Yani "Kimin temsilciyiz biz?" diye geçen gün de bir başka komisyon toplantısında sormuştum. 2011'de Erzincan, Elâzığ, Elbistan ve Malatya şeker fabrikaları 266 milyon dolara yani o günün parasıyla 500 milyon TL'ye falan Kolin-Limak'a satılıyor, özelleştiriliyor. Oysa, sadece Malatya Şeker Fabrikasının arazisinin 540 milyon TL değer taşıdığı tespiti var o günlerde. Yine, 131 bin 400 tonluk A şeker kotasıyla birlikte satılıyor burası ve sadece A şeker kotasının 200 milyon dolara satılabilir olduğu değerlendirmesi var.

Kastamonu, Kırşehir, Turhal, Yozgat, Çorum, Çarşamba şeker fabrikalarını Akcan Şeker satın alıyor, 656 milyon dolara satın alınıyor. 2009 yılında 606 milyon dolar teklif ediliyor, sonra bu sendikanın itirazıyla düştüğü için 650 milyon dolara, burada da Cengiz Holding yine karşımıza çıkıyor. Hani, şu millete küfreden bir grup var ya, "Bundan sonra daha dikkatli davranacağım küfrederken." diyen adam burada karşımıza çıkıyor.

Bu Kütahya Şekerin -biraz sonra gelecek bir başka öneride- kamu hissesini devretme biçimde, satma biçimde bir özelleştirme orada uygulanıyor. Orada da Torunlar ve Kiler yine karşımıza çıkıyor, yüzde 56 hissesini 24 milyon dolara alıyorlar sanıyorum.

Dün de biliyorsunuz, yine, Komisyonumuzda görüşmeler sırasında bu Torunların -bu şanslı sınıf arkadaşı, bu dönemde yürü ya kulum olan sınıf arkadaşı- Başkent Doğalgazı satın aldığını konuşmuştuk. Hemen her komisyonda aynı isimleri konuşuyoruz arkadaşlar hemen her komisyonda. Yani, biz, şu anda devletin kurumlarını, değerlerini hazırlayıp... Burada aslında kötü, trajik bir oyun oynanıyor, tiyatro oynanıyor. Bu Türkiye'deki 15-20 civarında olan, bütün ihaleleri nasılsa alan ve bütün özelleştirmeleri alan bunlara, bu kurumlara, bu şirketlere, milletin orasına burasına küfreden bu şirketlere bunları hazırlarızın çalışmasında. Siz de kurum olarak... Tabii, yani, yapacak bir şey yok. Ben hep söylüyorum: Yani, kurumlar aslında çaresizlik içindedir, iktidarın bu anlayışıdır, siyaset anlayışıdır, siyasi tavrıdır, iradesidir. Bunu size "Hazırlayın buralara, biz bunlardan bir an önce kurtulalım, hatta varlıklarını da bunlara satalım, biz onlardan bir şekilde sonra havuza mavuza bir şeylere toplarız, alırız." anlayışı var yani. Hepsi havuz medyası. Yani, karşımıza her yerde çıkıyor. Yani, bu da bir trajik bir oyun aslında. Yani, niye bunlar özelleştirildikten sonra rekabet edebilir, dünyayla rekabet edebilir hâle geliyorlar, siz niye yapamıyorsunuz? Bir.

İkincisi, bakın, bir başka özelleştirme modeli üzerinde lütfen çalışın, lütfen bir başka özelleştirme modelini Özelleştirme İdaresi Kuruluna önerin. Özelleştirme İdaresi Kurulu bunu kendiliğinden yapmaz. Özelleştirme İdaresi Kurulu, Başbakan ve 4 bakandan oluşan o kurul, sadece Türkiye'nin değerlerini o havuz medyasına nasıl pazarlarızın çalışması içindedir, başka bir şey değildir. Bakın, sendikanın çalışması var. Bu, yeterli değil tabii ki. Yani, sendika kendi imkânlarıyla bir çalışma yapmış, siz kurum olarak bunun çok daha iyisini yapabilirsiniz. Bir özelleştirme modeli önerdiniz mi bugüne kadar? Niye Amerika Birleşik Devletlerinde, Hollanda'da sektörün tamamı kooperatifler tarafından yönetiliyor? Niye payın Fransa'da yüzde 81'i, Almanya'da yüzde 78'i, Avusturya'da yüzde 72'si kooperatiflerin elinde? Bakın, İzmir'de, İzmir Büyükşehir Belediyesinin uyguladığı model var. İzmir Büyükşehir Belediyesi bugün kendine Tarım Dairesi Başkanlığı kurmuş ve o Tarım Dairesi Başkanlığıyla -Türkiye'de ilk kuran belediyedir- Hükûmetin yapması gerekeni orada aslında yapıyor, kooperatiflerle iş birliği içinde kooperatifleri destekleyerek o bölgedeki tarımsal kalkınmayı sağlıyor ve Birleşmiş Milletlerde en iyi tarımsal kalkınma modeli seçildi bu model. Yani, bunlar bizim de yapabileceğimiz, aslında devletin yapması gereken şeyler ve bizim ülkenin kurtuluşu da buradadır. Tarımsal sanayinin geliştirilerek, bu kooperatifler eliyle geliştirilerek ülkemizin kurtuluşu da buradadır. Bununla ilgili, mesela, bir üreticiye satış özelleştirme seçeneği yok sendikanın da bize gönderdiği yazıda belirttiği gibi. Bir model üzerinde çalışın. Madem "İlla bunlar özelleştirilecek, biz beceremiyoruz bu işi diyorsunuz." ya da "Becermemize fırsat verilmiyor, izin verilmiyor." diyorsanız o zaman bir başka özelleştirme modeli üzerinde bu ülkenin yetiştirilmiş, okumuş yurttaşları olarak lütfen çalışın. Mesela, bir üreticiye satış özelleştirme seçeneği oluşturun, bir başka model oluşturun da bari bu değerlerimizi böyle 15-20 tane belli yandaşa peşkeş çekilmesini önlemeye çalışma açısından bir katkımız olsun diyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.