| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2019) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 11 .07.2019 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, önce Sayın Bekaroğlu'nun Ekrem Bey'e sorduğu soruya cevap vereyim. Şimdi, Ekrem Bey Bankalar Birliği Genel Sekreteri olarak diyor ki: "Biz bankalar olarak sorunlu krediler için yüzde 100 karşılık ayırdık, birçoğunu ayırdık."
TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ GENEL SEKRETERİ EKREM KESKİN - Yüzde 75'ini.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Bankalar açısından bu sorun değil ama firma ölmüş demektir tabii ki. Firma açısından sorun, o firma iflas etmiş bir firmadır yani ekonomi açısından bir sorun var, banka açısından yok. Bir kere, onu düzeltelim, yanlış anlaşılmasın.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu tartıştığımız konu çok önemli. Sadece belli firmaların ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili bir konu değil bu. Bu konu, Türkiye'nin yeniden kredi alabilmesi için önemli, Türkiye ekonomisinin canlandırılması açısından çok önemli. 450 milyar dolar borcumuz var bizim, yabancı parayla 450 milyar dolar borcumuz var. 450 milyar dolar bize borç veren ülkeler, fonlar tekrar bize borç verebilmek için ekonomimizin düzelmesini istiyorlar, düzgün çalışmasını istiyorlar. Böyle bir ekonomide, biraz önce anlattığımız türden bir ekonomide... Vergi de yok, şu anda vergi alamıyoruz, yüzde 50'nin altında şu anda tahakkuk/tahsilat oranı. Demin SGK Başkanımız "Bu sene de iyi." dedi ama öyle değil. SGK'de vergi konusunda Maliyeye göre daha da kötü bir durum söz konusu tahakkuk/tahsilat oranı açısından. Şu anda vergi de alamıyoruz, piyasada bir canlılık yok. Biliyorsunuz, herkes tekrar ÖTV'nin falan düşürülmesini bekliyor piyasada bir canlılık olması için. Ekonominin tekrar faaliyete geçebilmesi, işler hâle getirilmesi lazım. Bunun için bu kredilerin, bu firmaların canlandırılabilmesi lazım tekrar, mümkün olduğunca. Onun için, bu konuda başarılı olunması lazım. Sayın Hamzaçebi işin bir boyutunu anlattı, vergiyle ilgili olarak tabii ki hazineye, maliyeye bir yük olacak, en azından verilmeyen vergiler dolayısıyla; doğru ama bir taraftan da bize borç verenler bu ekonominin canlandırılmasını, bu borçların devlet tarafından, hazine tarafından da üstlenilmesini istiyorlar. Bunu üstlenebilmek demek, hazinenin buraya kredi vermesi demektir, bankalara kredi vermesi, kaynak sağlaması demektir. Onun anlamı da vatandaşın daha az ücret almasıdır, emeklinin daha az ücret almasıdır, işçinin, memurun daha az ücret almasıdır, kaynaklarımızın azalmasıdır; bunu görelim bir kere, böyle bir realite var, bu basit bir hadise değil. "Burada üç beş tane firmaya para vereceğiz ya da kendi aralarında anlaşacaklar, ekonomiye kazandırılacaklar." Böyle bir şey değil bu. Bunun çok derin etkileri var, her vatandaş için var, hepimiz için var. Onun için, bu konu tartışılırken sadece bazı firmaların ekonomiye kazandırılması olarak değil herkesin, her vatandaşın bundan etkilenmesi olarak değerlendirilmesi lazım diye düşünüyorum.
"6 milyar dolar" dedi Faik Bey İstanbul yaklaşımı için, 6 milyar dolar, bakın, on yedi sene, on sekiz sene önce; bugün 70 milyar dolardan bahsediyoruz. Bir de bunun dışında borçlarımız var. Biraz önce söyledim, 450 milyar dolar borç var, bunun 300 milyar doları özel sektöre ait, kamu-özel iş birliği ya da dışarıdan alınan borçlar hariç. Bu ekonomiyi çevirebilmek için en başta bu konunun, ondan sonra da diğer problemlerin çözülmesi lazım. Şu konuyu hatırlıyor musunuz? Yeni Ekonomi Programı, YEP. Nasıl bir tanıtımla gündeme gelmişti? "Güçlü Türkiye için" vesaire... Biz son iki sene içerisinde 6-7 tane bu tür programlar açıkladık, hepsi başarısız oldu, bunun başarılı olması lazım. Başarılı olması lazım ki Türkiye tekrar ayağa kalkabilsin. Çok önemli bir konuyu konuşuyoruz, tartışıyoruz. Onun için, mümkün olduğunca daha detaylı olarak konuşmamız lazım.
İşin bir hukuk boyutu var dedim, bir de kaynak boyutu, mali boyutu var. Hukuk boyutuyla ilgili olarak şöyle düşünülüyor: Evet, bu, iktidar tarafından bir sermaye transferi ya da yeni bir sermaye grubu yaratma şeklinde kullanılabilir. Kullanılabilir, doğrudur ama bu tür şeyler tam tersi etki de yapabilir, kriz dönemlerinde büyük sıkıntılar da çıkarabilir. Bu tür hukuksuzluklar, adaletsizlikler iktidarları da yok edebilir, o kadar da önemlidir. Onun için, mümkün olduğunca çizilen çerçeveye, hukuka uygun hareket edilmesi, hakkaniyetli olunması gerekir, belli kriterlerin muhakkak olması gerekir. Ben şimdiye fark etmedim bu maddeyi okurken, daha önceden hazırlanan bir yönetmeliğe göre bu çalışmalar yürütülecekmiş. O yönetmelikte bildiğim kadarıyla 100 milyonluk bir sınır da var değil mi?
TÜRKİYE BANKALAR BİRLİĞİ GENEL SEKRETERİ EKREM KESKİN - Çerçeve anlaşmasında var.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Çerçeve anlaşmasında var, burada o sınırlar falan yoktu. Şimdi olayın boyutu çok farklı hâle geldi.
Bir de Ekrem Bey, madem bu çalışmalara başladınız, burada bir kaynak ihtiyacı yok mu, görmüyor musunuz? Yani şimdiye kadar, bu çalışmaları yürütürken herhâlde 600 milyon liralık sözleşme yapılabilmiş, bir mutabakat sağlanabilmiş değil mi? O çok düşük kalıyor. Demek ki bir kaynak aktarılması da lazım. Bu, can suyu gibi böyle ufak bir kaynak da değil, çok önemli bir kaynağın aktarılması lazım ki nasıl bulunacak, nereden bulunacak, o da ayrı bir konu, hiç tartışmadığımız, konuşmadığımız bir konu. Bunu bulamadığımız sürece büyük bir sıkıntı çekeriz, bu girişim de akim kalır, bundan sonrasıyla ilgili çok daha büyük bir maliyete katlanmak zorunda kalırız, bunları görmeniz lazım.
Teşekkür ederim.