| Komisyon Adı | : | KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 29 .01.2015 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şimdi, nişasta bazlı üretimin ya da tatlandırıcıların Türkiye'deki geçmişine bakmak lazım, nasıl bir lobi faaliyetiyle üretime geçtiklerini, üretim kapasitelerinin ne kadar olduğunu görmek lazım. Mehmet Bey'e burada katılıyorum. Ben burada bir Cargill'i hatırlatarak devam edeceğim. Cargill için özel kanun çıktı bir günde, bir arkadaşımızın teklifiyle çıktı. Onun için özel, vali kararlar aldı, emniyet müdürü yapıldı falan filan, bunlara girmeyeceğim. Ve iyi bir lobiye sahip olduklarını anlatmak için söylüyorum. İstesek de istemesek de bu lobi faaliyetleri sonucunda da tatlandırıcılar Türkiye'de şeker sektörüne yavaş yavaş hâkim olmaya başladı. Burada sorulması gereken soru şu aslında: Bu tatlandırıcılar veya nişasta bazlı şeker üretiminin insan sağlığı için etkisi nedir? Ne kadar kullanılırsa insan sağlığına etkisi vardır ya da kullanılmalı mıdır kullanılmamalı mıdır? Buna...
MEHMET DOMAÇ (İstanbul) - Kullanılmamalıdır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bravo, "Kullanılmamalıdır." diyor bir eczacı olarak, bu işi de bilen bir arkadaşımız olarak "Kullanılmamalıdır." diyor. Kullanılmamalıysa niye bunun Türkiye'de üretim yapılmasına izin veriyor Hükûmet ya da niye üretimi Şeker Kurumunun da önerisiyle -onu da çok merak ediyorum, soracağım- her yıl yüzde 50 artırıyor Bakanlar Kurulu kararıyla? Bakanlar Kuruluna böyle bir yetki verilmiş ve Bakanlar Kurulu da bunu her yıl bu lobinin lehine kullanıyor yani şeker, tatlandırıcı üreticilerinin lehine kullanıyor.
Şimdi, burada çok enteresan bir durum var, Turgay Bey açıkladı, yargı karar veriyor buna. Yargı diyor ki: "Gerçekten bu üretime ihtiyaç yok, bu kotanın artırılmasına da ihtiyaç yok." ki kota artırma gerekçelerinden bir tanesi stoklar olarak gösteriliyor. 2012 yılını incelediğimizde stokların gayet yeterli olduğunu görüyoruz, bunun için bir artırıma gerek yok bir defa. Bu şey ortadan kalkıyor.
NBŞ kullanıcılarının talepleri... Ee esrar satıcılarının da talepleri var, Türkiye'de esrar satmak istiyorlar. Eroin, kokain satıcılarının da talepleri var. Bunların talepleri, talep var diye yerine getirilmez böyle bir şey. Eğer, bildiğim kadarıyla çok fazla tatlandırıcı kullanırsa insan en az o maddeler kadar, uyuşturucular kadar da tehlikeli olabileceği, insan vücudu için tehlikeli olabileceği zaten söyleniyor. Bu talepler var diye bu talep artırılmaz. Peki, diyoruz ya insan sağlığı için zararlı, niye Türkiye'de bu kadar gelişmesi için çaba sarf ediyoruz? Eğer mısır üretimimize... İthal etmiyoruz Allah'tan şimdi, daha önce ithalle başlamıştı bu iş, mısır üretimimiz bunun sayesinde arttı, bu da ayrı bir gerçek, bunu da bir kenara koyalım. Mısır üretiminin artışına baktığımızda Türkiye'deki nişasta bazlı üretimi de görebiliriz. Aslında verilerin çok üzerinde bir üretim yapıldığı görülüyor. Eğer mısır üretimiyle karşılaştırırsanız, mısır üretimi gerçekten arttı -Tarım Bakanlığının kitabı da yanımda, çıkarabilirim- tamamen buna bağlı olarak artıyor Türkiye'de ve nasıl üretildiğini bu şurupların çok rahat görebiliriz. E şimdi, fabrika kapasitelerine bakıyoruz, kapasitelerinin yüzde 25'i ile yüzde 30'larıyla çalışıyorlar. Ek kota verilirse yüzde 50'lere çıkıyor. Hele bunu Amerikan menşeli şirket ki fabrikası daha büyük kota kapasitesine sahip olduğu için daha büyük bir kısmını alıyor bu işle, şimdi ona bakıyoruz, ben üretimden gelen bir insan olarak diyorum ki bu kapasiteli bir fabrikanın kâr etme şansı yok. Yani maliyetleri çıkarma, işletme masraflarını çıkartma, maliyetlerini çıkartma şansı yok. Bir defa kapasitesinin bir yüzde 50'sinin, yüzde 60'ının üzerine geçecek ki "Kâr ediyorum." desin fabrika. Böyle fabrikalar kurulmuş, biz onun boş durduğunu zannediyoruz. Mısır üretimine baktığımızda mısır üretiminin karşılığı olan glikozun resmî verilerde olmadığını görüyoruz, demek ki ortada zaten bir kaçak var.
Şimdi, Genel Müdür de diyor ki: "Biz bunun kaçak yollarla alınmasını önleyebilmek için bunu yapıyoruz." Tamam, çok güzel, bunu da yapın, serbest bırakın bunu, biraz evvel verdiğim örnekler de kaçak yollarla giriyor Türkiye'ye. Hükûmet bir karar alsın, bütün uyuşturucuların Türkiye'ye girişi kaçak olsun "Bunu önleyemiyoruz, kusura bakmayın, biz serbest bırakıyoruz." desin ya da "Millî Eğitimdeki eğitim problemlerini çözemiyoruz, onun için bütün okulları kapatıyoruz." desin. Bu kestirmecilik yani bu mantıkla bakılmaz bu olaya. Şimdi, bakmamız gereken mantık şu: Zararlı mı yararlı mı? Zararlı. Türkiye'de ihtiyaç var mı buna? Bir kısım üretim için ihtiyaç var. Ne kadar var? Ne kadar gelişmiş ülkelerin üzerindeyiz. Bir Almanya'yla, bir Fransa'yla, İtalya'yla, İspanya'yla veya OECD ülkeleri dediğimiz 34 tane ülkeyle karşılaştırdığımızda glikoz üretimi o ülkelerde nedir? Ne kadar ithalata izin verilmiş? Ne kadar yerli üretime verilmiş? Kotalarının yüzde kaç üretimine izin verilmiş? Bu tabloyu sunarsanız ve bu tabloda da bize bunu inandırırsanız ben Mehmet Bey'in eczacı ve bu işi bilen bir insan olarak burada "Sağlığa zararlı." demesine çok aldırış etmeden derim ki: Ya, bütün dünya sağlığa zararlı olsa bunu yasaklar, ya bu ülkeler de bizimle birlikte yarış ediyorlar, glikoz üretimini artırabilmek, kullanımdaki, üretimdeki glikoz miktarını artırabilmek için yarış ediyorlar. Peki, ne yapacağız, nasıl çözeceğiz bu işi? Şimdi, burada bir tavsiye kararı alalım, sizin tavsiye kararı niteliğinizdeki Bakanlar Kurulu soruyor ya KİT Komisyonu olarak da biz bunu inandırıcı bulmuyoruz diyelim, bir karar alalım, Bakanlar Kuruluna bildirelim. Her sene artırmış Bakanlar Kurulu ve siz buna onay vermişsiniz her seferinde.
TURGAY DEVELİ (Adana) - Onlar talep ediyorlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Aslında talep ediyorlar, Bakanlar Kurulu görüş soruyor ve hiç artırılmadığı bir dönem yok arkadaşlar. Baktığınız zaman, incelediğiniz zaman... Ya niye uğraştırıyorsunuz ki bizi? Bir yasa teklifi hazırlayın, "Türkiye'nin bu kadara ihtiyacı var." deyin, çıkartalım Meclisten, Bakanlar Kurulunu da suçlamayalım, kimseyle de uğraşmayalım, o lobicilere de fırsat vermeyelim, burada da konuşmayalım bu işi. Ama şunu yapın önce: Bizi inandırın, ikna edin. Deyin ki: "Tablo bu, arkadaşlar. Bizim ayarımızdaki gelişmiş bir ülkenin glikoz ihtiyacı budur, bu kadarının üretimine izin veriyorlar, bu kadarının ithal edilmesine izin veriyorlar. Biz de bu seviyede kullanabiliriz, eğer ihtiyaçları karşılayacak nitelikteyse." Ama bu değil, biz dört senedir burada bunu tartışıyoruz, dört senedir de siz bunu, ısrarla bunu söylememize rağmen Bakanlar Kuruluna diyorsunuz ki: "Evet, artırılmalı." Ben, bunu yapmayın diyorum ya, artık bir kanun teklifi verin. Bize verin de biz getirelim bari, glikoz serbest olsun Türkiye'de. Adamlar bari kurdukları yatırımın karşılığını alsınlar, fabrikalarını kurmuşlar, kapasitelerini tayin etmişler. Bizim şeker üretimimiz de, pancar üretimimiz de bitsin. Zaten pancar alanlarımız daralmış, tarımdan da çıksın. Pancar üreten bir ülke olmaktan... Maliyetler pahalı diyorsunuz, dünyadaki şeker kamışına göre, maliyetler pahalıysa üretmesin bizim çiftçi bunları. Biz dışarıdan destekle bunların yaşamlarını idame ettiririz.
Ya bu mantıkla bakmak doğru değil. Siz, devletin bir genel müdürüsünüz, bir kurumun başındaki insansınız, bize şunu söylemeniz lazım: "Bu glikoz, Türkiye için yararlı bir şey değil." demeniz gerekiyor. "Biz, böyle bir çıkmazın, açmazın içindeyiz, kanun bize bu yetkiyi vermiş, Bakanlar Kurulu'ndan talep ediyoruz, biz bunu veriyoruz ama içimiz acıyor." deyin, biz de sizinle beraber mücadele edelim burada. Ya da "Hiçbir zararı yok, atış serbest." deyin de biz de hiç uğraşmayalım bu işle. Olay bu.
Sizden şunu istiyorum: 34 tane OECD ülkesindeki, bir o kadar da detay, glikoz, fruktoz falan değil bizim anlayacağımız dilde, tatlandırıcılar, artı şeker pancarı, kamıştan üretilen şeker -kristal şeker diyoruz buna değil mi?- onların üretimleri nedir? Ne kadar ithaline izin veriyorlar? Nüfus nedir?
MEHMET DOMAÇ (İstanbul) - Yapay tatlandırıcılar hariç tabii.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sen ağabey onu düzelt, ben yanlış söylüyorsam. Çünkü konuyu senin bildiğin anlamda çok bilmiyorum tabii teknik olarak. Bunu istiyorum, gerçekten buna ihtiyacımız var mı ben bunu görmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.