| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | On Birinci Kalkınma Planının (2019-2023) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/777) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 15 .07.2019 |
İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Oktay'a 2 sorum olacak.
Birinci sorum: Bu planda bir örnek olarak yerel yönetimlerden söz ediliyor ve yerel yönetimlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı olduğu belirtiliyor, sadece Çevre ve Şehircilik Bakanlığı. Oysa Anayasa madde 127 yerel yönetimler için Bakanlık olarak İçişleri Bakanlığını öngörüyor, hâlen vesayet yetkisi İçişler Bakanlığında. Oysa 1 no.lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlandı. Şimdi, yerel yönetimler bu hâliyle çifte vesayet altında. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Anayasa'da yok, Anayasa'ya aykırı bir düzenleme. Ama burada okudum, baktım, her yerel yönetimlerle ilgili açılan başlıkta hiçbir biçimde bu çelişki dile getirilmiyor. Peki, o zaman, burada normlar hiyerarşisi; Anayasa, yasa, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi olduğuna göre, Anayasa dururken neden sadece bu kalkınma planı Cumhurbaşkanlığı kararnamesine göre yazılmış?
İkinci sorum şu: Sürekli çift başlılığın önlenmesinden söz ediliyor ve deniyor ki işte: Başbakanlık kaldırıldığı için, tek başlı yönetim, Türkiye'nin yönetimini bu hızlandırdı, bu güçlendirdi. Ama öte yandan, bakıyoruz, Türkiye 2 ayrı yerel yönetim altında. Yani bir büyükşehir belediyeleri yönetimi söz konusu; iki, diğerleri. İki ayrı statü. Bu, hem Anayasa'nın 127'nci maddesine aykırı hem 2'nci maddesine aykırı. Oysa kalkınma planına bakıyorum, önümüzdeki beş yıl için bu konuda herhangi bir öngörü yok, herhangi bir hedef yok. Yani bu şekilde Anayasa'ya aykırılık durumu mu devam edecek? Çifte Anayasa'ya aykırılık durumu mu söz konusu olacak?
Bir üçüncü ve son soru şu: Şimdi, hep hesap verebilirlikten söz ediliyor. İdari organların, makamların, işlemlerinin şeffaflığından, saydamlığından, hesap verebilirliğinden; sivil toplum örgütlerinin de hesap verebilirliğinden söz ediliyor. Ama bir siyasal organ olarak "Ben yürütmeyim." diyen Cumhurbaşkanı hesap verebilirlik ilkesinden bağışık. Şimdi burada bir çelişki yok mu? Yani yönetim, sivil toplum örgütlerinden bile hesap verebilir olmalarını istiyor ama kendisi görev, yetki ve sorumluluk çerçevesinde hesap verebilir değil.
Teşekkür ederim.