| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | On Birinci Kalkınma Planının (2019-2023) Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/777) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 2 |
| Tarih | : | 16 .07.2019 |
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın ikinci günündeyiz, ikinci bölümünü görüşüyoruz. Dün gerçekten bütün gruplar katkı yaptı ve planı dokuz saati aşan bir süre müzakere ettik. Fevkalade yapıcı olduğuna inandığım bir müzakere süreciydi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Konuşma. Müzakere yoktu.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Yani konuşma da olsa hep birbirimizi dinledik. Katıldıklarımız var, katılmadıklarımız var.
Tabii, kavramların içine yüklediğiniz anlamlar önemli, kavramlar. Şimdi, plan diyoruz. Ben planın tanımıyla işe başlayacağım, çok sayıda tanım var ama. Ne diyor? Bir amaca ulaşmak için kullanılacak kaynakları ve süreyi listelemenin adına "plan" denir. Genellikle bir hedefe ulaşmayı amaçlayan geçici bir dizi eylemler olarak tanımlanır. Bir başka ifadeyle plan, amaca ulaşmak için gelecekte uygulanacak kararları hazırlamaktır. "Neyin, niçin, nasıl ve ne zaman, nerede yapılacağını gösteren bir taslaktır." gibi çok sayıda tarifi var. İş yapılmadan önce hazırlanır plan. İşi başarabilmek için gereklidir. Onun için de halk arasında da güzel bir deyim var "En kötü bir plan bile plansızlıktan iyidir." "Planı olmayan bir örgüt, bir kurum, bir insan rotası olmayan gemi gibidir ve rüzgâra göre yol alır." diye de çeşitli tanımları var.
Planlamanın amacı bir işin en düşük maliyetle ve en etkin ve verimli şekilde yapılacağının önceden kestirilmesidir. Nitekim, kalkınma planlarıyla ilgili de, özellikle beş yıllık planlarla ilgili devletler uzun süreden beri ki yaklaşık yüzyıllık tarihi var, ilk defa "five year plan" adı altında 1920 yılında Sovyetler Birliğinde uygulanmaya başlıyor bu beş yıllık plan ve daha sonra da piyasa ekonomisinin geçerli olduğu ülkelerde de orta vadede uygulanacak ekonomi politikalarının genel gelişme yönünü, amaçlarını, araçlarını ve kaynaklarını ortaya koymak için hazırlanıyor. Kamu kesimi için emredici, özel kesim için de yol gösterici niteliktedir, bir eylemdir ve Türkiye'de de ilk defa anayasal olarak 1963 yılından itibaren planlı ekonomiye geçiyoruz ki ondan önce dünkü konuşmamda da belirtmiştim. Aslında cumhuriyetin kuruluşu itibarıyla 1923-1929 arasında 1929-1933, 1933-1946, 1946-1960 dönemlerini kategorize etmiş kuruluş, arayış, dışa kapanma, dışa açılma ve Batı ittifakına entegre olma gibi dönemlere ayırmıştık, dünkü konuşmamda bunu belirtmiştim. Ama ilk defa 1961 Anayasası'yla 1963 yılında kurulan Devlet Planlama Teşkilatı beş yıllık planları hazırlıyor ve uygulamaya koyuyor.
Planlar bir taslaktır tabii, geleceğe yönelik tasarıdır. Önemli olan onların uygulanmasıdır. Anayasa'mızın 166'ncı maddesi de bunu açıkça belirtmiş ama her yıl yıllık programlar ve bu programa uygun bütçeler önemli. Yani plan ana çerçeveyi belirtiyor ama yıllık hükûmet programları ve bütçeler daha önemli.
Bu On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın hazırlanması samimiyetle ifade ediyorum, önceki planlara göre daha gerçekçi ve makul olarak hazırlandığına ben inanıyorum. Çok fevkalade bir emek var burada. Bu emek dolayısıyla başta zatıaliniz olmak üzere bütün ekibinizi, katkı veren herkesi tebrik etmek istiyorum. Tabii, burada geleceğe ilişkin tasavvurlar olduğu için genelde "cek, cak" diye geleceğe ilişkin olarak yazılır bunlar çünkü henüz bitmemiş bu, uygulanacak, beş yılı öngörüyor.
Tabii, burada başlıklar hâlinde, beş ana başlık gördüm ben. Ne diyorsunuz? "Hedefleri ve politikaları" başlığıyla yani On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın hedefleri ve politikalarını "İstikrarlı ve güçlü ekonomi" başlığı. İkinci olarak "Rekabetçi üretim ve verimlilik." Üçüncü başlık da "Nitelikli insan, güçlü toplum." Dördüncü Hedefler ve politikalar başlığında "Yaşanabilir şehirler, sürdürülebilir çevre." ve son olarak da "Hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim." başlıklarıyla plan hazırlanmış ki biraz önce söylediğimi tekrar etmek istiyorum. Önceki dönem planlarına göre daha gerçekçi ve makul.
Ha, ben olayı biraz ekonomik açıdan değerlendiriyorum, iş dünyasından gelmiş bir milletvekili olarak. Önceki planlarda teşvikler mesela, firma ve sektör ayrımı gözetmeden şartları taşıyan bütün sektörler teşvik ediliyordu ama genele dağıtılırken ve bunun da olumsuzluklarını hep yaşadık. Türkiye bazı sektörlerde aşırı yatırımlar yapıldı ve fabrikalar çöplüğüne döndü âdeta; kapasite kullanım oranları son derece düşük, kaynaklar atıl olarak kullanıldı bu teşvikler nedeniyle, sektörler seçilmediği için. Ama yeni planda yani On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda teşvik sisteminde daha seçici olmayı öngörmüş bu plan. Bu da benim açımdan son derece isabetli bir karar çünkü Türkiye kaynaklarını israf edecek kadar bonkör bir ülke değil.
Şimdi, plana baktığımızda bu Anayasa'nın 166'ncı maddesinde ne diyordu? "Planda milli tasarrufu ve üretimi artırıcı, fiyatlarda istikrar ve dış ödemelerde dengeyi sağlayıcı, yatırım ve istihdamı geliştirici tedbirler öngörülür; yatırımlarda toplum yararları ve gerekleri gözetilir; kaynakların verimli şekilde kullanılması hedef alınır. Kalkınma girişimleri, bu plana göre gerçekleştirilir." Bu Anayasa amir hükmü.
Mesela, 35'inci maddemizde bu yurt içi tasarruf hedefleriyle ilgili gayrisafi yurt içi hasıla içindeki yüzde olarak 2018'de yüzde 26,5 olan yurt içi tasarruf oranını planda 2023 sonu itibarıyla yüzde 30,3'e çıkarmayı hedeflemiş ki inşallah buna ulaşırız çünkü Türkiye tasarruf açığı olan, yatırım için tasarruf etmesi gereken bir ülke. Dolayısıyla bu Anayasa'nın hükmü de böyle.
Yine, burada kamu kesimi tasarruf oranının yüzde 2,4'e çıkarılması, özel kesimin yüzde 27,9'a hedeflenmesi ve bireysel emeklilik sisteminin de katılımcı sayısının 11 milyon 600 binden 15 milyon 200 bine çıkarılması gibi, fon tutarının hâlen geçen sene sonuyla 96 milyar 300 milyon olan bireysel emeklilik sistemindeki fonun 296 milyara çıkarılması yani neredeyse 4 kat artırılması, yurt içi tasarruf hedefleriyle ilgili planda öngörülen bizim için son derece önemli.
Bir diğer ödemeler dengesine ilişkin hedefleri de yine ben tutarlı olarak kabul ediyorum. Evet, 500 milyarlık ihracat hedefimiz hâlen 2023 için ideal olarak bu geçerli.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Nasıl geçerli?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nasıl geçerli?
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Doğru, seçim meydanlarında başta ben olmak üzere, kendim için... 500 milyarlık ihracat hedefi 2 trilyonluk gayrisafi yurt içi hasıla hedefimiz; bunlar ideal olan, hedef olanlardır.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Nerede geçerli? 269 demişsiniz, nerede 500 milyar?
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Ama bu planın ayaklarının yere bastığını belirtmek için söylüyorum, tekrar ediyorum. Siz mevcuda göre plan yapıyorsunuz. Plan yapılırken mevcudun analizi önemli. Gelecek belirsiz. Geleceğe ilişkin bir projeksiyon yapıyorsunuz, bunu yazılı hâle getiriyorsunuz ama hayalden öteye gitmiyorsunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama öz eleştiri yok.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Çünkü 2018'e göre yapılmış bu.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - 500 milyon hayal diyorsunuz.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - 2018'de gerçekleştirilen ihracat 167 milyar 900 milyon. Yani 168 milyarlık ihracat gerçekleştirmişiz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Öz eleştiri nerede?
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Biz bunu yüzde 35 artırarak 2023'te hedefimiz 226,6 milyar bu planda. Onun için gerçekçi diyorum, onun için ayakları yere basan diyorum. Ama hedefiniz tabii ki büyük olur, ne kadar gidebilirseniz gidebildiğiniz sizin için başarıdır ama gerçekli, isabetli bir hedef tayin ederseniz. Bugün itibarıyla konuşuyoruz bunu; 2012'de hazırlanan 2013-2018 planı o günkü şartlarda 500 milyar dolarlık ihracat hedefi doğruydu. Nitekim dün kim bunu söyledi vekil arkadaşlardan?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Öztrak.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Sayın Öztrak dedi. "O gün biz de bunu makul görüyorduk çünkü Türkiye o günkü projeksiyona göre 500 milyarı yakalayabilecek potansiyele sahipti." dedi.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - "Ama kötü yönetildi." dedi. Öz eleştiri yok Sayın Öztürk.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Şimdi o tartışılır, kötü yönetilip yönetilmediği tartışılır...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - O günkü yönetimin kötü olması.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) - Ama bugünkü hazırlanan On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda öngörülen rakam ihracatı yüzde 35'lik bir artım ve ithalatı da yüzde 31,61 olarak görüyor. Yani bizim cari işlemler dengesinde yüzde 10'a yakın, 9,9'luk bir azalmayı hedeflemiş. Tabii burada ihracatın ithalatı karşılama oranını da yüzde 75,3'ten yüzde 77,2'ye çıkarmamızı da dikkate değer olarak ben görüyorum.
Yine devamında, tabii kamu kesimi tüketiminin azaltılması; kamu maliyesine ilişkin hedeflerde, 2018'de 10,7 olarak gerçekleşen gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde olarak, 2023 hedefi olarak yüzde 9,6'ya indirilerek hesaplanması, kamu tasarrufunun ise yüzde 1,8'den 2,4'e yükseltilmesi, bunlar da dikkate değer.
Yine, sabit sermaye yatırımıyla ilgili kamuda düşüş öngörülüyor çünkü bu demektir ki gelecek dönemde perspektif olarak özel kesime daha fazla teşvikler ve yol açıcı önlemler alınacak. Kamu kesimi borçlanma gereği de buradan görüyoruz ki 2,4 olarak gerçekleşmiş gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak 2018 sonu itibarıyla. Bunun 1,7'ye düşürülmesi hedefi de sağlıklı.
Genel devlet dengesinde de devlet gelirlerinin 33,4'ten 32,3'e düşürülmesi -2023'te- devlet harcamalarının düşürülmesi, vesair; gene kamu maliyesine ilişkin hedeflerin de On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nda diğer planlara göre daha sağlıklı olacağını düşünüyorum.
Benim üzerinde durmak istediğim, bu planda önem verdiğim çok sayıda başlık var ama sektör olarak, otomotiv sektöründe de emek vermiş bir insan olarak bu "Otomotiv" başlıklı 87'nci sayfadan itibaren devam eden hedefler bir hayli -381'inci maddeden 389'uncu maddeye kadar- yer almış ki bu da çok önemli. Türkiye'nin, biliyorsunuz, en önemli hedeflerinden birisi de yerli bir markaya, yerli bir otomobile sahip olmak idi. Şu anda devam ediyor çalışmalar ama bizim yanımızda dünya da tabii ki yol alıyor. Bunu da değerli buluyorum. Yani otomotiv sanayisinde özellikle yeni dönemde yüksek teknolojiye dayalı yerli marka araç üretimi ile rekabet gücü yüksek tedarik sanayisinin geliştirilerek uluslararası pazar payının artırılması amaçlanıyor. Devamında da yine son derece değer verdiğim başlıklar var.
Bir diğer başlığımız çok önemli. Türkiye öncelikli gelişme alanları olarak mesela tarımı artık önceliğe almış ki bu da son derece değerli. Tarımsal desteklerin etkinliğinin artırılacağı, tohumdan sofraya uzanan tüm zincir olarak kayıt altına alınacağı "Makro ve mikro düzeyde doğru ve güvenilir veri temin edilerek..." diyor. Devamında atıl arazilerin tarımsal üretime kazandırılması başta olmak üzere tarım arazisi piyasalarının geliştirilmesi için arazi bankacılığı sisteminin kurulmasına yönelik düzenlemeler yapılacağı; sözleşmeli üretimin destekleneceği ve özendirileceği; küçük aile işletmeleri korunurken tarım işletmelerinin ölçeklerinin yeterli gelirli tarımsal arazi büyüklüğüne ulaşması için başta kiralama olmak üzere -ki son derece önemli- arazi edimine yönelik çalışmaların yürütüleceği... Hani, biliyorsunuz, tarihte -iktisat tarihçisi arkadaşlar bilir- merkantilistler, işte bu fizyokratlar tartışması var ya "nihai ürün" derler fizyokratlar. Tarımdandır çünkü bir verirsin -Aşık Veysel'in deyimiyle- bir tohum atarsın, yüz alırsın. Bizim tarımsal üretimi ve hayvancılığı, madenciliği, ormancılığı ki kaynaklarımızı artırmamız son derece önemli. Yoksa işte ticarete dayalı ya da sizin ifadenizle inşaata dayalı, tüketime dayalı büyümeler bunlar gelip geçici ama tarım, gıda, hiçbir zaman ölmeyecek konular. Yine arazi toplulaştırma çalışmalarına ilişkin kayıtlar var. Bunları da önemsiyorum. Netice olarak tabii ki turizm sektörü, diğer başlıkları saydım. Bu başlıklar önemli.
Ben süremin tamamını kullanmak istemiyorum ama süre de bitmiş hakikaten. Niyetim oydu, kullanmayacaktım ama bitmek üzere.
Bu istikrarlı ve güçlü ekonomi, rekabetçi üretim ve verimlilik, nitelikli insan, güçlü toplum, yaşanılabilir şehirler, sürdürülebilir çevre, hukuk devleti, demokratikleşme ve iyi yönetişim hedefleri ve politikalarıyla birlikte hazırlanan On Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı'nın ülkemize, Türk toplumuna hayırlı olmasını ve başarılı olmasını, hedeflere ulaşmamızı diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.