KOMİSYON KONUŞMASI

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Başkan.

Şimdi, şeker kullanımını herkes en aza indirmeye çalışıyor yani hangi doktora giderseniz gidin "Şeker kullanıyor musun, tuz kullanıyor musun?" diye soruyor. Dünyada böyle bir politika var, bununla ilgili dernekler var, şeker kullanımının önlenmesiyle ilgili dernekler var ve bu konuda çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Demek ki buradaki temel felsefemiz: "Şeker üretimini artırmak değil şeker üretimini düşürmek ve tüketicinin de şeker kullanmasını önleyecek, daha az şeker kullanmasını önleyecek yolların önünü açmak." şeklinde olmalı.

Tabii, Şeker Kurumu, bunu yapabilmek için de böyle bir trend mevcutken şimdi Şeker Kurumu ne yapmalı? Şeker Kurumunun görev tanımının içerisinde bunlar var mı, yok mu diye baktığınızda böyle bir şey yok yani Şeker Kurumu kalkıp da Türkiye'de şeker kullanımının düşürülmesi gibi bir kampanyanın içerisine girmeyecek ama şekerin Türkiye'de üretilmesi, hammaddesinin üretilmesi ve ürün olarak piyasaya sunulması konusunda görevleri var. Bu görevleri yerine getirmek için de bazı tedbirleri almak zorunda. Sadece yasanın ona vermiş olduğu görevlerden ziyade üzerinde çalışıp neler olması gerektiği konusunda da önerilerle, tasarılarla gelmek zorunda. Biraz evvel dedi bir arkadaşım: "On dört yıl geçti, on dört yılda çok şey kat edilmedi Şeker Kurumu konusunda." Eksiklerini her geçen gün biraz daha fazla tartışarak gündeme getiriyoruz ve konuşuyoruz. Aslında, çok da teknik bir konu, kimya mühendisi arkadaşlarımız belki anlıyorlar konuyu ama biz glikozdur, diğeridir, işte nişasta bazlı şekerdir, tatlandırıcıdır, sakkarozdur, işte pancar şekeridir falan, kavram karmaşası içine de giriyoruz böyle. Hangisi hangisinden, ney neyden üretiliyor diye böyle bir sıkıntı da oluşuyor.

Şimdi, burada yapılması gereken şey, kaçak yollarla girenlerin üretim miktarlarının ve Türkiye'de kaçak olarak üretilenlerin tespit edilerek bir rakam belirlenmesi. Yani bugün T anında, 2015 yılı itibarıyla Türkiye'ye -kaçak tatlandırıcılardan bahsediyorum- kaçak yollarla giren, artı, Türkiye'deki üretim yapan fabrikalar, kota dışı ve kota dışı yapanların nişasta bazlı şeker üretimlerinin rakamı belirlenerek, artık nasıl olsa trendle azalacağı yönünde olduğu için bir seviyede buna limit koymak ve durdurmak. Bununla yapılacak yeni üretim tesislerine izin verilmemesi konusunda bir tavsiye kararınızın Şeker Kurumu olarak... Örneğin bir yatırımcı gelip "Ben nişasta bazlı şeker üreteceğim Türkiye'de." dediği zaman, "Dur kardeşim." diyebilinecek bir nedenle karşılarına çıkmak gibi bir görevi olduğunu da düşünüyorum artık. Bu kapasite ve aynı zamanda yeni tesislerle birlikte, biraz evvel tonajları konuşurken ben "231 bin ton." dedim, siz "269 bin tona çıktı kapasite artırımları." dediniz. Kapasite artırımlarına da artık bir dur demek gerektiğini düşünüyorum bu saatten sonra. Çünkü, dedik ya trend aşağı doğru gidiyor. Bir, yeni üretim tesisleri, iki, kapasite artırımına dur demek lazım nişasta bazlı şeker üretimleri için. Bunu yapmak gerektiğini düşünüyorum.

Yine, nişasta bazlı tatlandırıcıların üretiminin glikoz ve izoglikoz olarak ayrıştırılması gerektiğini ve kota uygulamasının sadece izoglikoz üzerinde -kapasiteyi dondurduktan sonra- hayata geçirilmesinin doğru olduğunu düşünüyorum.

Yine, "Fabrikaları denetleyemiyoruz." diyorsunuz, ben de ürün bazında çıkışlarda fabrikayı denetleyebileceğinizi düşünmüyorum ama hammadde konusunda denetleyebilirsiniz. Çünkü bunları ticari faaliyetler olduğu için hammadde girişlerinden, ne kadar şeker, ne kadar nişasta bazlı şeker ya da pancardan normal şeker üretilebildiğini bilebiliyoruz. Bunların fireleri falan standarttır, bellidir fabrikalardaki teknolojilerin durumuna göre de, oradan da yakalayabiliriz gerçekten bir kaçak üretim yapıp yapmadığı konusunda. Yine, buradan bu konuda böyle bir ham madde üzerinden giderseniz yine Necati Bey'in de söylediği gibi kullandığı elektrikten... Teknolojisi eskidir, elektriği fazla kullanıyordur ama ham maddesi bellidir. Eğer diğer fabrikalara oranla daha fazla ham maddeden daha az şeker üretiyorsa, maliyetler yüksek, rekabet edemezler hem, iflas eder. Onun için oradan yola çıkabiliriz. Yine, fabrika kotaları belirlenirken kapasiteleri baz alınmalı -biraz evvel söyledim- ve lojistik maliyetlerini artırmak yerine, lojistik maliyetlerini düşürecek daha yakın lokasyonlardan, onlara pancar ekim veya pancar kotası verilmeli, o ekin alanlarından pancar alınması sağlanmalı diyorum.

Şimdi, Şeker Kurumu fabrikaların işine karışmaz ama bir AR-GE faaliyeti yaparak da şeker üretiminin daha modern hâle getirilmesini ve üretimdeki maliyetlerin düşürülmesi konusunda çalışmalar yapabilir, yapıyorsanız güzel. Tabii sunumda öyle bir şey olmadığı için bir şey diyemiyoruz ama. Yine, pancar üretiminde dönüm başına düşen verimliliği artırabilmek için çalışmalar yapabilirsiniz. Bu da nedir? Hem Türk üreticisine, çiftçisine büyük katkı sunar hem de maliyetlerin düşürülmesi ve daha verimli ürün alınması konusunda katkı sunar.

Başkanın şeyine de katılıyorum. Teşekkür ediyorum. Umarım bu işler hallolmuş olur.