KOMİSYON KONUŞMASI

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi, zannedersem burada başka pediatrist yok gibi geliyor. Yok değil mi?

BAŞKAN - Yok, şu anda yok.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Benim en sık karşılaştığım hasta gruplarından biridir; Cri du Chat'tan tutun spina bifidaya, vesaireye kadar. Meningosel/meningomyelosel çok sık karşılaşılan bir durum aslında. Benim -gerçi kardeşimiz de burada- bir hastam var, 9 yaşındayken ilkokula başlattım, Ayşenur diye bir kızımız, şu anda üniversiteye gidiyor. O hastalık grubunu farklı şekilde de değerlendirebilirsiniz. Bir çocuğum var, Süha diye -ismini vermekte sakınca duymuyorum- Sabancı Üniversitesi tek ergonomik olarak fakülte hazırlanmış olan yer orasıydı, o çocuk 1'inci olarak bitirdi Sabancı Üniversitesini, ismiyle bakabilirsiniz; şu anda doktora yapıyor.

Şimdi, sevgili doktor arkadaşımın ve vekilimin söylediği yerden başlarsak... Başkanım, sonu da açık olduğuna göre...

BAŞKAN - Tabii.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Son zaten.

Bir yerden başlamak gerekiyor. Şimdi, bir hekim -geçen hafta sosyal medyada falan da dolaştı, çok dolaştı- Fransa'da 110 civarında hasta baktığı için yargıya intikal etmiş, gözaltına alınmış ve şu anda hapiste benim bildiğim, takip ettim, hapiste.

Şimdi, uzun uzun konuşabiliriz, ben de konuşma taraftarıyım. Ben Dokuz Eylül Tıp Fakültesi mezunuyum. Bizim Cevdet Asam diye -Allah selamet versin, öldü mü ölmedi mi bilmiyorum- bir hocamız var. O, andaç, işte, yıllık var; yıllığa şöyle bir şey yazmış: "Sayın Doktor Walton..." Amerika'dan birisi Türkiye'de Dokuz Eylül Tıptan mezun olmuş bir öğrenci için referans mektubu istiyor, Cevdet Hocam da şöyle yazmış: "İlgili arkadaşı her ne kadar bizim öğrencimiz olsa da tanımıyorum. 'Bu nasıl iştir?' diye soracak olursanız biz 250, 300, 500 öğrenciyi okuturuz. Öğrenciler bizi tanımadan, onlara yeterli zaman ayırmadan mezun olurlar. Bu sistemde mezun olan bu arkadaşlar her şeye rağmen Türkiye'de sağlık sorununda derde derman oluyorlarsa gerçekten yeteneklidirler, bizimle çok az görüşmelerine rağmen." Bir. Şimdi, Cevdet Hocamın dediğini bir yana koyalım.

İkincisi: Türkiye'de yıllardır birinci basamak sağlık sistemi oturmadı -Bakanım da burada- oturtulmadı, oturtulmak istenmedi. Tarihe de not düşelim. Aile hekimliğinden, birinci basamaktan sevk olsa idi, onları onore etse idik, onları adam yerine koysaydık, halk arasında reçete repete memuru, reçete tekrarlama memuru olarak algılamasaydık... Şu anda o itibarı tekrar iade etmemiz zor. Sağlıkla geldiğiniz için, sağlıkla bir yerlere gelindiği için pratisyenlere... "Pratisyen" diyorum, "aile hekimleri" diyorum; ben sağlık sisteminin her aşamasında çalıştım, sağlık ocağında on dört ay çalıştım, eşim aile hekimi. Ama şu anda, bakın, aile hekimleri günde 70-80 hasta bakıyorsa bunun 40 tanesi repete.

Gelelim diğer kısma: Sağlık sistemi, dedik, 100 küsur hasta bakıyor. Ben pediatri uzmanı olarak çalıştığım zamanda yaklaşık 70-80 hasta bakıyorduk. Şimdi, Sağlık Bakanlığı geçen sene bir deklarasyon yayınladı, dedi ki: "Hasta randevu süreleri beş dakikaya indirildi." Beş dakikada bana spina bifidalı bir hastaya ne anlatabileceğinizi söyleyin.

TÜRKİYE SPİNA BİFİDA DERNEĞİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI CEVVAL ULMAN - Hiçbir şey.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Bakın, yetişkin bir hasta için, çocuk hasta için vesaire, hastanın soyunma giyinme süresi beş dakika olmaz. Hasta mahremiyeti var, aynı anda 2 hastayı alamazsınız. Kapıdan girdi, çıktı, beş dakika. Böyle bir sağlık sistemi olmaz. Bunu da not düşelim bir kenara. Beş dakika değil mi Sayın Bakanım? Beş dakika.

Gelelim, SUT puanlamasıyla ilgili... Şimdi, denildi ki gerekçe, o, bıçak parasıydı, muayenehanelerdi vesaire. SUT'ta yaklaşık, hemen hemen beş on senedir aynı fiyatlar uygulanıyor. Bıçak parası özel hastanelerde fark olarak alınıyor. Farkı artırdık, SUT aynı yerinde duruyor. Aynı tıbbi malzemelerde, medikal malzemelerde olduğu gibi, özel hastaneye gidiyorsunuz, 3 katı 4 katına kadar fiyat çıktı, resmî bu ve gayriresmî kısmı da var; onu geçiyorum.

Performansa dayalı bir sistem uygularsanız daima sıkıntı olur; size ben on dakika ayıramam, sizi üç dakikada göndereceğim, 1 hasta daha alacağım. Doğru mu Hocam? Fraser sendromlu bir hasta size gelse -o da ender görülen bir hastalık- nasıl izah edeceksiniz hastaya? Cri du Chat'ı nasıl anlatacaksınız? Fenilketonürili bir hastaya yemesi, yememesi gereken şeyi nasıl anlatacaksınız? Zaman ayırma mefhumu ortadan kalktı.

En son, şimdi, diyorsunuz ki: "Arkadaşlar eğitilemiyor veya bilmiyor." Arkadaşlar bilmek için geliyorlar, öğrenmek için geliyorlar ama öğretecek eleman yok, öğretim üyesi yok; "öğretim görevlisi" demiyorum, öğretim üyesi yok.

BAŞKAN - Ali Hocam, o kadar karamsar bir tablo çizme. Elbette ki bu sıkıntıların bir kısmı var...

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi, ben karamsar tablo nasıl çizmeyim Hocam? Ben buraya gelmeden önce Evliya Çelebi Eğitim Araştırma Hastanesinde Başhekim Yardımcısıydım. Kendiniz de biliyorsunuz, Uşak'ta da kuruldu, Sağlık Bilimleri Üniversitesinde kaç tane profesör var?

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Tam bilemiyorum ama...

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi, söyle söyleyeyim: Velinin birisi bana geldi dedi ki...

BAŞKAN - Ya, bu konumuz değil ama.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Ama hayır, konu, bakın bir yere geliyoruz ama konu önemli.

BAŞKAN - Biz bunları müzakere ederiz Ali Hocam.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Bakanım, şöyle bir şey söyleyeyim: Cevval Hocamın da dediği bir şey var...

BAŞKAN - Ya, biz şimdi...

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Hayır, bakın ama konu orada.

BAŞKAN - Konuyu burada şey yapalım, ondan sonra müzakere ederiz.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Bir saniye izin verirseniz şöyle izah edeceğim: Biz bu hastalara, bu hastalık gruplarına özel poliklinik kuramayız, sistem buna müsaade etmez.

BAŞKAN - Eyvallah, bunların önerisini yapacaksınız.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi, şöyle: Her biri için poliklinik kuramazsınız, her biri için özel uzman ayıramazsınız ama mevcut pediatri uzmanlarının ve diğer uzmanların -işte, nöroloji vesaire- zaman ayırabileceği sistemi kurmamız gerekiyor.

BAŞKAN - Kesinlikle. O söylediğinize de katılıyorum, birinci basamağın mutlaka canlanması lazım.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Mutlaka aktive edilmesi ve sevk zincirinin kurulması gerekiyor.

BAŞKAN - Ben bir ekleme yapayım da siz de devam edin ondan sonra.

Onun elbette ki farkındaydık. Ben bir yıllık Bakanlığımda bunun çözümü için bir pilot uygulama başlatmıştım 3 tane ilimizde. Aile hekimi üzerinden hastaneye gidişi teşvik edici -zorlayıcı değil- aile hekiminden sevkle giderse katkı payı alınmama gibi, bunu denemeye, yapmaya başlamıştık, sonuca göre bir uygulama geliştiriyorlar şimdi.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Şimdi, diğer bir tane daha şey var -siz Bakanken de devam etti, kimseyi şey yapmıyorum- şu anda Türkiye'de sağlık sisteminin iki kayıt sistemi var. Ana hizmet alıcı SGK olduğu için -Sosyal Güvenlik Kurumu- bir Medula sistemi var, bir de hastane bilgi yönetim sistemleri var. Siz HBS ile Medula'yı birleştirmediğiniz müddetçe..

BAŞKAN - Çalışılıyor, birleştirilecek.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - On yedi yıl, on sekiz yıl... Size söylemiyorum ama yani bu sistem 2007'de girdi, özür diliyorum, 2007'den beri...

İSMAİL GÜNEŞ (Uşak) - Ali Hocam, önceden ne kayıt vardı ne kuyut vardı. Defterler hastanelerde...

BAŞKAN - Hiç yoktu.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Yani dediğiniz zamanlarda DNA da bulunmamıştı da.

BAŞKAN - Ben hastamı ameliyat ettiğimde yoğun bakım odam yoktu, götürüyordum 10 kişilik odada yatıyordu hasta.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Sayın Bakanım, SGK'de 11 kişilik bilgi işlem ekibinin hazırladığı bir Medula programı var, gerçi versiyonları çıktı değişik olarak ama, onun dışında biz HBS...

BAŞKAN - Bunları sonra konuşalım.

Tamamlayalım.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Ama o olmadığı zaman Türkiye'deki verileri göremiyorsunuz.

Bir de bir şey daha söyleyeceğim. Çok önemli aslında bunlar, basit şeyler değil. Bir spina bifida ne kadar aile için önemli, bizim için, dışarıdan görenler için önemsiz gibi görünüyorsa da bu verileri başka türlü göremiyoruz. Bir de başka bir hastanede muayene olduğunda -hasta mahremiyeti kavramından mıdır, nedir, bilmiyorum, olmaması gerekiyor- diğer hastanede hastanın muayene bulgularını göremiyorsunuz.

BAŞKAN - E-nabız üzerinden görebiliyor şimdi, kendi izin verirse hasta.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - İzin verirse işte, onu diyorum, mahremiyet kısmı...

BAŞKAN - Tabii, izin verecek hekime.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Ama mesela, tanıyı göremiyorsunuz.

BAŞKAN - Görür, e-nabızda hepsini görür; kullandığı ilaç dâhil, tanısı dâhil.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Yeni, zannedersem 2018 başında girdi, biliyorum, kayıt olması gerekiyor şahsın.

BAŞKAN - Tabii. Şahıs kendisi izin verirse oradaki hekim o bilgilere girebiliyor, vermezse tabii ki giremiyor.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Görüntü yüklenmiyor, o sıkıntı var.

BAŞKAN - Yol alıyoruz Hocam, bunların hepsini çözeceğiz inşallah, hep birlikte. Yani bu Komisyon onun için çalışıyor.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Tarihe not düşsün diye diyorum.

Bir de aile hekimi arkadaşlarla ilgili deminki kısımda bir tanesi eksik kaldı. Yani bir siyasi sistemi eleştirmek için demiyorum ama şöyle söyleyeyim, bir cümle orada eksik kalmıştı: Bir veli geldi, dedi ki "Hocam, çocuğumu tıp fakültesine kayıt yaptırmak istiyorum." Zannedersem, Türkmenistan'daki Ahmet Yesevi Üniversitesinin Tıp Fakültesi. Baktım, öğretim üyesi kadrosuna baktım; koca tıp fakültesinde 60 öğretim üyesi var. Sonra bir de Dokuz Eylül Tıp Fakültesinin pediatrisinin kadrosuna baktım sadece 60 öğretim üyesi var. Şimdi, Kütahya'daki Sağlık Bilimleri Üniversitesinin kaç profesörü vardır Hocam? Kurulduğunda 4'tü Hocam.

BAŞKAN - Ali Hocam, doktor ihtiyacımızın da...

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Ama bir tek şey söyleyeceğim. Bir tek lomber ponksiyon veya kemik iliği yapmadan pediatri uzmanı mezun oldu, ihtisas aldı ve şu anda pediatri uzmanlığı yapıyor; sistem bu mu? Burada hekim olarak kaç kişi var? Siz varsınız, Arife Hanım var, hocamız var... Hocam, lomber ponksiyonu yani belden su almasını bilmeden veya kemik iliği hiç yapmadan -yeminle söylüyorum, yapmadan- nasıl bir pediatri uzmanı çıkarsa spina bifidanın da tedavisi aksak kalır, biz hâlâ havanda su dövmeye devam ederiz.

BAŞKAN - Hayır, hayır, hayır; Türkiye havanda su dövmüyor.

ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - Ama bakın, bir şey söyleyeyim: Siz o pediatri uzmanına çocuğunuzu, torununuzu muayene ettirir misiniz bilseniz?