ÇETİN ARIK (Kayseri) - Bir şey daha belirtmek isterim.

Pozitif ayrımcılık olması gerekirken aslında özel çocuklara hâlâ negatif ayrımcılıkta devam ettiğini söylemek isterim.

Bir diğer şey Spor Bakanlığımızı ilgilendiren bir konu. Örneğin, benim kızım koşuda Türkiye birincisi oldu, dereceyle birinci oldu. Ancak millî takıma giremedi. Gerekçesi nedir diye sorduğumda "Otizmli bireyleri millî takıma almıyoruz." oldu. Yani niçin millî takıma alınmıyor? Hâlbuki daha da çalışsa belki dünyada da farklı sonuçlar alınabilecek. Yani hayatın her anlamında güzel düzenlemeler var ama hâlâ böyle negatif düzenlemelerin olduğunu da söylemek isterim.

BAŞKAN - Bu Türkiye'nin reklamı aslında. Yani bu alınsa Türkiye'nin reklamı. Onu da biz notumuzu alalım arkadaşlar, bu, Çetin Bey'in örnek olayını da alalım.

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Onu bir araştırmanızı isterim, niçin, gerekçeniz nedir?

Türkiye birincisi oldu ama millî takıma alınmadı.

BAŞKAN - Bürokrasi engelini aşamadı.

ÇETİN ARIK (Kayseri) - Gerekçesi nedir denildiğinde otizmli bireylerin alınmadığı söylenildi.

Özel okullar, Millî Eğitim Bakanlığını ilgilendiren. Aslında özel okulların da özel eğitimi az sınıfları olmalı. Belki de bu açılırken mevzuata koymalı ya da en az iki üç tane özel eğitim öğretmeni, onlar da istihdam etmeli, yani bünyelerinde olabilirse açabileceği söylenmeli. Türkiye'de şu anda çocuğunu özel okulda okutmak isteyen ya da "Bu okulda daha iyi eğitim alabilir benim çocuğum." denildiğinde özel okulların hiçbirisi kabul etmiyor. Yani bu Ankara'da da böyle, Kayseri'den geliyorum, Kayseri'de de böyle. Yani artık mevzuata mı koyarsınız ya da nasıl yapılabilir bilmiyorum yani özel eğitimi az sınıfı, kaynaştırma eğitimi ya da siz de bünyenizde 3 özel eğitim öğretmeni gibi yani bilemiyorum, belki bunlar daha farklı -zenginleştirilebilir- yapılmalı diye düşünüyorum.

Ben tekrar katılımcılara teşekkür ediyorum.