KOMİSYON KONUŞMASI

Sayın Akar...

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

TİGEM'in gerekliliğini geneli üzerinde yapacağım konuşmada söylemiştim. Evet, TİGEM gibi bir kamu iktisadi teşebbüsünün Türkiye için çok önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum. İş kollarına baktığınızda, hububat, tohumculuk, hayvancılık, fidecilik hatta meyvecilik gibi birçok alanda, hatta bunun yanında da at yetiştiriciliği, belki çok önemsenmeyebilir ama at yetiştiriciliği de var.

Şimdi, niye bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum? Birkaç tane örnek vermek istiyorum bunları söylerken. Son on iki yıl içerisinde 34 milyon ton buğday ithal etmişiz. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum ve 9,2 milyar dolar, yeni parayla 20 milyar TL buğday ithaline para vermişiz. Diyorduk ya "Biz hububatta dünyayı besleriz Konya Ova'mızla, Urfa'yla, işte, GAP Bölgesiyle." Hububat anlamında veya işte bu tür ürünleri yetiştirme anlamında biz dünyayı beslerdik. Ama son iki yılda 34 milyon ton buğday ithal etmişiz ve 9,2 milyar dolar vermişiz.

Yine, son on iki yılda 10 milyon ton mısır ithal etmişiz.

Bu da çok önemli. Gerçi mısır ithalatı düşmeye başladı. Cargill'in... Biraz evvel Şeker Fabrikalarını konuştuk. Mısırla nişasta bazlı şeker üretimi sonucunda mısır üretimi arttı, ithalatı düşüyor ama buna da 2,5 milyar dolar para vermişiz.

Üst üste rakamları koyarsanız sevinirim.

Yağlı tohum ve türevlerine 24,5 milyar dolar vermişiz son on iki yılda ve bunun Türk parası karşılığı 54 milyar TL.

8 milyon ton pamuk, 9 milyon ton üretiyoruz. Ki Çukurova'dan artık pamuk çıkmış, Ege'den pamuk çıkmış, güneydoğuya gitmiş pamuk. Yaklaşık ürettiğimiz kadar pamuk ithal etmişiz. Bunun için de 13,2 milyar dolar para vermişiz 29 milyar TL karşılığında.

Soyanın neredeyse tümüne yakınını ithal ediyoruz arkadaşlar. 12,5 milyon ton soya üretmişiz. Bunlar aslında size bir hedef de gösteriyor Sayın Genel Müdür. 11,6 milyar dolar soya ithaline para vermişiz.

Yine, hayvancılıkla ilişkilisiniz, hayvancılık yapıyorsunuz. Orada ürün çeşitlendirmeye çalışıyorsunuz ve verimli hâle getirmeye çalışıyorsunuz. 1980 yılında bu ülkede 16 milyon sığır varken nüfus 44,5 milyon; şu anda 77 milyon kişiyiz, bunun karşılığında bugün 14,4 milyon sığır var ülkede. Yani nüfus yüzde 50'ye yakın katlanırken, bir kat artarken bizim sığır üretimimiz neredeyse o kadar düşmüş, sığırdaki büyükbaş sayımız.

Yine, 1980 yılında 49 milyon koyun varken bu ülkede, bugün 29 milyona düşmüş. 1980 yılında 19 milyon keçi varken, 9 milyona düşmüş. Daha mandasını falan örnek verebilirim ama son dört yılda canlı hayvan ve et ithalatına 3,5 milyar dolar para vermişiz arkadaşlar. Cari açığımızın bu kadar büyük olduğu, bu kadar dış borçlanmanın olduğu bir ülkede bu rakamları alt alta topladığınızda, ki 77 kilo Avrupa et yerken biz 13 kilo yiyoruz. 12 kilo dedim de bakan düzeltti, 13 kiloya çıkmış adam başına düşen et miktarı. Buna rağmen 3,5 milyar dolar ödemişiz. Bunları alt alta topladığınızda müthiş bir rakam yapıyor. Bu rakamın sadece yüzde 10'luk kısmını TİGEM gibi bir kuruluşa finans kaynağı olarak ayırabilirsek bu problemlerin toplamını beş yılda çözeriz diye düşünüyorum. Çok uzun değil, uzun vadeli değil. Bu ödediğimiz rakamları alt alta toplayıp, ki birçok ürün var, ben şimdi onları tek tek sıralamayacağım, sadece saydıklarımı alt alta toplayıp yüzde 10'unu TİGEM'e finans kaynağı olarak ayırıyoruz desek, ki bu paraları ödeyebilmek için dış borç alıyoruz. 123,7 milyar dolar dış borcumuz var şu anda. Bu paraları bu şekilde ödüyoruz, dış borçla.

Sadece yüzde 10'unu TİGEM gibi bir kuruluşa ayırabilirsek biz hem geleceğimizi planlamış oluruz hem de ürün çeşitliliğimizi, yelpazemizi genişletmiş oluruz hem tohumculuğumuzu genişletmiş oluruz hem hayvancılığımızı geliştirmiş oluruz, rekabet eden bir ülke hâline dönüşmüş oluruz. Bunları özellikle söylemek istiyorum geneli hakkında.

Şimdi sizden bir ricam var. Bu sert hububat tohumu üretiyoruz diyorsunuz, patates tohumu üretiyoruz diyorsunuz, fidan, mısır... Bunların hepsinin Türkiye'nin ihtiyacı ve bizim üretimimiz, son beş yılda. Türkiye'nin ihtiyacı şu kadardı, biz şu kadar ürettik. En azından TİGEM'in nereden nereye geldiğini görmek istiyoruz. Birinci talebim sizden bu.

ADNAN YILMAZ (Erzurum) - On iki yılı iste.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yok ağabey. Ben işi siyasallaştırmak istemiyorum. Hep siz on iki yılla başlıyorsunuz ya. Allah'tan TİGEM başlamadı "son on iki yılda" diye, güzel bir sunum yaptılar. Doğrusunu da yaptı bir devlet kurumu olarak. O tarafına bakmıyorum. Benim söylediklerimde eksik bir şey varsa onları tamamlarsın Adnan Ağabey.

Bir de, sözleşme şartlarını yerine getirmeyen kiracılarınız var. İncelediğimde, baktığımda bir kısmı getirmiş... Onlarla hukuksal mücadele de yapıyorsunuz. Ne kadar cezai yaptırım uyguladınız, ne kadarını karşılayabildiniz. Son durumu da böyle bilgi notu şeklinde bize iletirseniz bundan memnun olurum.

Teşekkür ediyorum. Çalışmalarınızın başarılı olmasını diliyorum. Aynı şevk ve hevesle çalışın. Yerinde de gördük inceledik. Ben bundan mutluluk duydum, gurur duydum oradaki ekipmanların yenilenmesinden, yeni ürünlerden, sulama sisteminden. Onun için de bütün kurumlarımızın aslında sizin...

Tabii, eğer negatif tarafından bakarsanız birçok şey bulabiliriz. Sizin işletmelerinizle ilgili, bakım maliyetlerinizle ilgili, mazotla ilgili, çok yakmasıyla ilgili. Mesele sizi demoralize etmek değil. Bana göre başarılı çalışmalar yapıyorsunuz. Devlet imkânları size bu kadar sağlanıyor, onu da biliyorum. Eliniz kolunuz bağlı birçok konuda. Bunun geliştirilmesi lazım. Bütün KİT'lere de örnek olması gerektiğini düşünüyorum bu çalışmanın.

Bunu her zaman söylemem Mehmet Ağabey, biliyorsun değil mi?

MEHMET AKYÜREK (Şanlıurfa) - Kendi gözünle gördüğün için.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Evet.

Bir an evvel problemlerinizin de çözülmesini diliyorum. Başarılar diliyorum.