| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2215) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 02 .10.2019 |
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli komisyon üyeleri, kıymetli milletvekilleri; biz de -Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili olarak- 30 Mayıs 2019 tarihinde Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin toplumumuza deklare edildiği günden bugüne gelen süreçte yargı reformu Türkiye'de özellikle yargıya olan güvenin, adalet duygusunun daha yerleşik hâle geleceği ve yargı süreçlerinin hızlanacağı bir sürecin Türkiye'ye getireceği faydaları düşündük, mülahaza ettik ve henüz görüşmeye başladığımız, Komisyonda görüşmeye başladığımız yargı paketiyle 39 maddelik bir teklif gelmiş bulunuyor. Bunun 15 kanunda değişikliğe gittiğini gördük, müşahede ettik.
Şimdi, bu ana kadar yapılan değerlendirmeler üzerinden de gidecek olursak aynı zamanda genel manada da bir değerlendirme yapmak gerekirse Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini getiren 16 Nisan 2017 tarihli Anayasa referandumunda ortaya konulan Anayasa değişikliğinin genel manada kuvvetler ayrılığını daha belirgin hâle getiren bir değişiklik teklifi olduğu dile getirilmişti. Bu, Meclisimizde onaylanıp arkasından 16 Nisan 2017'de de milletimizin takdiriyle bu Anayasa değişikliği gerçekleşmiş oldu. Bu değişiklikle birlikte kısaca değerlendirdik ve gördük ki yürütmenin, özellikle yönetimde istikrar anlayışı çerçevesinde, sistem olarak daha az kriz ürettiği bir yeni sistemin söz konusu olduğunu hep birlikte müşahede ediyoruz. Özellikle Türkiye'de son dönemlerde yaşanan ekonomik krizler, ekonomik manipülasyonlar, Türkiye'de ekonomik kırılganlıkların arttığı dönemlerde Türkiye'nin üzerine yönelen birçok saldırının söz konusu olduğu bir dönemde geçmiş siyasi tarihimize bakıldığında, bunların birçok defa siyasi krizlere de dönüştüğünü, evrildiğini görmüş olduğumuzda özellikle son dönemde yaşanan gelişmelerin Türkiye'de bir yönetim krizine dönüşmeden yürütmenin gerçek manada bu krizlere ve bu manipülasyonlara karşı tedbir üretebildiği, gerçekten etkin bir şekilde mücadele edebildiği bir süreci hep beraber müşahede ettik. Bunun, 16 Nisan 2017 sonrasında ortaya çıkan Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin özellikle yürütmeye sağlamış olduğu avantajlardan kaynaklandığını biz düşünüyoruz.
Yine, aynı şekilde, yasamanın temsilde adalet anlayışı çerçevesinde yapılan yasal düzenlemelerin de etkisiyle vatandaşın siyasi tercihlerinin en üst seviyede Türkiye Büyük Millet Meclisine yansımış olduğunu görüyoruz. 9 siyasi partinin, 5 siyasi parti grubunun bugün hâlihazırda faaliyet gösterdiği Meclisimizin geçtiğimiz yıl içerisinde birçok kanun teklifinde gerek komisyon gerekse Genel Kurul süreçlerinde muhalefetin eleştirileri çerçevesinde, değerlendirmeleri çerçevesinde çok sayıda önemli değişikliğe tabi olduğunu görüyoruz, değerlendiriyoruz; bunu hep beraber yaşadık. Bu değişiklikleri görmezden gelmemek gerektiği kanaatindeyiz, bu konuda daha insaflı değerlendirmeler yapılması gerektiği kanaatindeyiz. En son görüştüğümüz, temmuz ayı itibarıyla görüştüğümüz Askeralma Kanunu ve özellikle Turizm Tanıtım Ajansına ilişkin verilen kanun tekliflerinde özellikle komisyon ve Genel Kurul süreçlerinde ne tür değişikliklerle karşılaşıldığını ve teklifin nasıl yasalaştığını hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Bunlar, Meclisin kozmetik birtakım değişiklikler yaptığı teklifler değildi; bizzat kanunun ruhuna, esasına yönelik çok ciddi değişikliklerin yapıldığı, söz konusu olduğu kanun teklifleriydi, kanunlardı ve sizler, bu kanunu eleştirenler olarak da bu kanun süreçlerine eleştirilerinizle katkı sağladınız ve bu eleştirilerin kıymet gördüğünü ve kanunun bu şekilde, bu değişiklikler, eleştiriler çerçevesinde ortaya çıkan değişikliklerle birlikte yasalaştığını, kanunlaştığını görüyoruz. Bu çerçevede Türkiye Büyük Millet Meclisinin etkinliğinin azaldığı gibi bir iddiada bulunmanın doğru olmadığı kanaatindeyiz.
Tabii ki geçtiğimiz yasama yılı Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin ilk defa uygulanmaya konduğu bir yıldı. Bu çerçevede İç Tüzük görüşmelerini yaptığımız, ilk değişikliği yaptığımız süreçte dedik ki: Bu İç Tüzük'ü Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine uygun hâle getirelim, evet ama esasa yönelik olarak da birtakım değişikliklerin de yapılması gerekir fakat burada bir uygulamaya başlansın, faaliyete geçsin Meclis, bu yasama yılı içerisinde tespit edilen hususlar, eksiklikler topluca değerlendirilir ve arkadan yapılacak bir İç Tüzük değişikliğiyle burada daha iyi bir zeminde, yasama organının yasama kapasitesini daha da artıracak, denetim faaliyetlerini etkinleştirecek değişiklikleri de hep birlikte yapıp bunun neticesinde Cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin murat ettiği, arzuladığı zemini, arzuladığı anlayışı temin etmek noktasında oluruz. Bunun, bu yasama yılı içerisinde de inşallah değerlendirmeye alınacağını ve İç Tüzük konusunda yapılacak değişikliklerle de sistemin çarklarının çok daha iyi işler hâle geleceğini düşünüyoruz çünkü hiçbir sisteme -biz bunu Türk demokrasisi açısından üçüncü faz olarak değerlendiriyoruz- "Uygulamaya girdiği anda tam manasıyla mükemmel, arzu edilen, hedeflenen şekilde işliyor." iddiasında kimse bulunamaz. Bu sistem ortaya konduktan sonra arazları ortaya çıkan mahzurları, eksik kalan yönleri de tespit edilir, daha tekemmül ettirilerek uygulama bütün kurum ve kuruluşlarına yerleşecek şekilde uygulama devam eder. Bu yeni dönemde, tabii ki yürütmede, yasamada bu değişikliklerin olduğu bir süreçte de bağımsız ve tarafsız olarak ifade ettiğimiz yargımızda da birtakım değişikliklerin yapılması beklenmelidir ve bu beklenti inşallah bu ortaya konulan yargı reformuyla birlikte de gerçekleşecektir.
Toplumda yargıya olan güvenin artması, yargı süreçlerinin hızlandırılması ve mahkemenin iş yükünün azaltılmasıyla adaletin daha doğru bir şekilde tecelli etmesinin sağlanmasını amaçlayan Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni ve şu anda daha birincisi ortaya konulan yargı paketini önemsediğimizi ifade etmek istiyoruz. Henüz görüşmekte olduğumuz birinci yargı paketinde yer alan düzenlemeleri genel olarak olumlu bulduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Bu paketteki maddeleri ve teklifteki hususları, bu değişiklikleri memnuniyetle karşılamakla birlikte bu paketin genel anlamda bütün partilerce değerlendirilmesinde de olumlu bir bakışın olması bizce önemlidir fakat "Reform değil." "Bu nasıl reform?" "Bunu biz reform olarak kabul etmiyoruz." şeklinde yapılan değerlendirmeleri de daha birinci paket olarak ifade edilen, deklare edilen ve sadece 39 maddeden ibaret olan ve arkasının geleceği de deklare edilen, ifade edilen bir süreçte sanki yargı reformu bundan ibaretmiş gibi bu maddeler üzerinden bir değerlendirme yapılıp hüküm cümlelerinin bu şekilde kurulmuş olmasını da doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyoruz. "Yargı reformu" olarak ifade edilen Strateji Belgesi'nde ifade edilen hususların bu süreç içerisinde paketler hâlinde ne şekilde ortaya çıkacağını hep birlikte göreceğiz, hep birlikte değerlendireceğiz ve arkasından bu paketlerin tamamının değerlendirilmesi ve görüşülmesinden sonra, inşallah kanunlaşmasından da sonra bunun Türk adalet sistemine, adalet anlayışımıza, yargımıza yönelik doğurduğu neticeleri hep beraber değerlendirme imkânına kavuşuruz. O zaman bunun reform olup olmadığı konusu da hep birlikte tartışılır fakat biz, bunun, yargıda ciddi bir reformu getireceğini ve Türkiye'de adalet anlayışına, adalete olan güvene önemli katkılar sağlayacağını da değerlendiriyoruz.
Yargı Reformu Strateji Belgesi çerçevesinde ortaya çıkan birinci pakette bizlerin de demin sayın milletvekillerimizin ifade ettiği hususlarda özellikle tutukluluk sürelerinin azaltılması, bir kısım suçların özellikle beş yıla kadar olan suçların istinaf mahkemesinde, bölge adliye mahkemesinde kesin karar şeklinde oluşturulan suçların Yargıtaya tekrar bir inceleme imkânının verilmesi ve sayıları 15 olan -yanlış hatırlamıyorsam- bölge adliye mahkemelerinin vermiş olduğu farklı kararların önüne geçerek bir içtihat birliğinin temin edilmesi ve yeknesak bir uygulamaya geçilmesinin arzulanmasını biz olumlu buluyoruz. Türkiye'de bu noktada adalete yönelik eleştirileri, temel hak ve özgürlüklere yönelik eleştirileri bertaraf edecek düzenlemeler olduklarını değerlendiriyoruz. Tutuklama sürelerinin soruşturma sürecinde özellikle ciddi bir şekilde sınırlamaya tabi tutulması, savcılarımızın soruşturmayı çok daha iyi bir şekilde, etkin ve hızlı bir şekilde yapmasını ve tutuklamanın âdeta bir cezalandırma olmaktan çıkıp gerçek manada bir koruma tedbiri hâlinde kanunda murat edildiği, hedeflendiği şekilde bir uygulama alanı içerisinde olmasını, bu paketin içerisinde söz konusu olan önemli bir değişiklik olarak değerlendiriyoruz.
Yine, uzlaştırmanın, ön ödemenin, basit yargılama usulünün ve seri yargılama usulünün getirilmesini, yargı süreçlerini hızlandıracak, mahkemelerimizdeki dosya yükünü azaltacak önemli bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Kuşkusuz her yargılama usulünde olduğu gibi -bunun daha önce HMK'de de olduğunu biliyoruz- bu yargılama usulünün uygulamaya geçtikten sonra birtakım tespit edilen eksiklikleri ve hatalı yönleri olabilir fakat bunların da zaman içerisinde tekrar değerlendirmeye tabi tutulacağını da gözden uzak tutmamak gerektiği kanaatindeyiz. Murat edilen şey, hedeflenen şey, üzerinde çalışılan şey önemlidir. Burada başka bir arka plan, başka farklı bir düşünce yoktur. Netice itibarıyla vatandaşımızın daha iyi koşullarda adalete güveninin temin edileceği bir anlayışın burada yer aldığını hep birlikte görüyoruz.
Yine, Adalet Akademisinin yeniden teşekkül ettirilmesini biz olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyoruz.
Hukuk mesleklerine giriş sınavının her zaman Türkiye'de kamuoyunda tartışılan bir mesele olarak bunun bu yargı paketinde gelmiş olmasını da özellikle bir avukat olarak, geçmişte bu mesleği icra eden bir milletvekili olarak çok olumlu karşılıyoruz. Bunun tek bir sınav altında, bir çatı sınav içerisinde olmasını noterlik ve hâkimlik, savcılık açısından da olumlu değerlendirdiğimizi ifade etmek istiyoruz.
Yine, bunların dışında söz konusu olan değişikliklerin yargı süreçlerimize, Türkiye'deki yargılama süreçlerine faydalı olacağını düşündüğümüz maddeler olarak değerlendiriyoruz.
Bu yargı paketleri geldikten sonra Türkiye'de, inşallah, özellikle demin ifade edilen, vatandaşımızın yargıya olan güvenine, adalete olan bağlılığına, devlete olan bağlılığına, devlete olan bakışına ciddi olumlu katkılar sağlayacağı kanaatindeyiz. Bizler Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanun teklifini olumlu değerlendirdiğimizin tekrar altını çizmek istiyoruz. Kuşkusuz gerek Komisyon görüşmeleri sürecinde gerekse Genel Kurul sürecinde bunlar değişmeyecek hükümler değildir. Burada görülen, tespit edilen ve tartışıldığı süreçler içerisinde değişikliğinde isabet olan hususlarda da bizler olumlu katkılarımızı sunmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.
Bu kanun teklifinin, inşallah, memleketimize, milletimize hayırlar getirmesini dileyerek ben, Sayın Başkana, Komisyona, bütün katılanlara, sayın milletvekillerine saygılar sunarak konuşmama son veriyorum.
Teşekkür ediyorum.