| Komisyon Adı | : | TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2214) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .10.2019 |
AYHAN ALTINTAŞ (Ankara) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, değerli bakanlık mensupları, misafirler, hocalar ve uzmanlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Tarım Komisyonu olarak geçen yıl sadece iki kere toplanabildik. Bu tabii tarımın Türkiye'de güllük gülistanlık olduğu anlamına gelmiyor, biraz önce de vekillerimizden dinledik. Çiftçi çok perişan durumda. Biz İYİ PARTİ olarak her ilde milletvekili çıkaramadığımız için ben Ankara Milletvekiliyim ama İç Anadolu'nun birçok şehrinde, özellikle Yozgat ve Kırşehir'de de görevliyim. Oralara gittiğimizde çiftçinin sorunlarını dinliyoruz, dertlerini dinliyoruz. Vekillerimizin bahsettiği gibi çok mağdur durumdalar, borçlanmış durumdalar. Hatta Yerköy'den şekerpancarı üreticimiz Ali İhsan Yılmaz -bana da mektubu ulaştı- hapishanelere de girmiş durumdalar. Dolayısıyla çok acil sorunlarımız var.
Sayın Başkanıma bu arada teşekkür ediyorum. Bu sene hızlı başladık, inşallah böyle devam ederiz. Şimdi, biz bu yasa şeyine gelecek olursak dünyada kıyı uzunluğu açısından 20'nci ülkeyiz. Bu ülkelerin bir kısmı kıyıları donan ülkeler yani onlarda tabii yaz kış kullanılamıyor. O açıdan bakarsak birkaç tane de ada ülkesi var, onların kıyı uzunluğu yüksek. Onun dışında çok şanslı bir ülkeyiz, su kaynakları açısından da komşularımıza göre hayli zengin sayılırız. İnsan yaşamı için en uygun sayılan Akdeniz iklimine sahibiz. Bu nedenle de medeniyetin ilk doğduğu antik çağlardan beri en organize şehirlerin oluştuğu bir yarımadada yaşıyoruz. Dolayısıyla hem doğal hem de arkeolojik zenginliklere sahibiz. Bize düşen, bu zenginlikleri heba etmeden, çarçur etmeden gelecek nesillere aktarmaktır. Bunu yaptık mı diye sorarsak şu ana kadar bu konuda çok başarılı değiliz. Günlük hırs ve rant kaygılarıyla denizlerimizi koruyamadık, balıklarımız kaybolmaya yüz tuttu, akarsularımızı kirlettik, doğamızı mahvettik. Arkeolojik alanlarımız çokça talan edildi. Su ürünlerinden bahsederken yine çok başarısız olduğumuz bir alandan söz ediyoruz. En temiz sularımızın aktığı Karadeniz derelerini, ekosistemi ve doğasını, nehir tipi küçük enerji santralleri kurarak tahrip ettik. Dere yataklarını değiştirerek, su debisini düşürerek, lokal türler açısından fakirleştirdik. Trakya'nın Enez, İç Anadolu'nun Sakarya ve Kızılırmak'ını ve daha birçok akarsuyu, sanayi atıklarıyla doldurduk, pek çok defa balıkların ölümlerini televizyonlardan izledik. Göllerimizi de koruyamadık. Bilinçsizce ve hoyratça kullanılan gölleri kuruttuk. Aşırı bilinçsiz avcılıkla gölleri fakirleştirdik. Göl ekosistemi içerisinde farklı türler bırakarak mevcut türleri yok ettik, biyolojik dengeyi bozduk. Eğirdir Gölü buna bir örnek olup göle getirilen gümüş balığı, tatlı su kolyozu gibi türler sonucu doğal kerevit popülasyonu azalmaktadır. Gölden faydalansın diye onay verdiğimiz kullanıcılar bilgisizce kısa vadeli rant ve kâr kaygısıyla hareket ederek göllerdeki biyolojik canlılığı ve su ürünlerini yok etti.
Denizlerimize gelecek olursak kıyılarımızdaki balık zenginliği yıldan yıla azalmaktadır. Balık mevsimine girdik, kilosu 20 liranın altında balık yok. Balıkçılar ise gelir elde edemediklerinden yakınıyorlar. Yeterli denetim yapılamadığı için yavru balıkları avladık. Misina ağlarının denizde yırtılıp kalmasıyla balıklar zarar gördü. Trolle balık avlayarak balıkların yuvalarını bozduk. Aşırı ve bilinçsiz avcılık, çevresel olumsuz etkenler sebebiyle doğal balık kaynakları hızla azalmaya başlamış, hatta bazı türler nesli tükenme tehlikesi altına girmeye başlamıştır. Kısaca denizlerimiz su ürünleri açısından fakirleşti. Yasalara bakarsak birçok denetim yapılması gerekiyor ama çok kere denetim ve tespit yapılmıyor, yapılsa yetersiz kalıyor. Ayrıca birçok yasa birbiriyle çelişen ve uygulamada yoruma açık hususlar içeriyor.
Detayına inersek Kıyı Kanunu'nun 6/b maddesinde su ürünleri üretim ve yetiştirme tesisleri gibi özelliği olan yapı ve tesislerin kıyılarda yapılabileceği kabul ediliyor. Aynı şekilde Orman Kanunu'nun 18'inci maddesinde de tesis kurulabileceği söyleniyor ama Çevre Kanunu'nun 9/h bendinde "Hassas alan niteliğindeki kapalı koy ve körfezler ile doğal ve arkeolojik sit alanları da kurulamaz." hükmü içeriliyor. Dolayısıyla bir üretici, tesisi kurabiliyor ama buna ulaşacak yolu veya lojistik desteği sağlayamıyor, mağdur durumda kalıyor. Bu bürokratik engellerin bir an önce aşılması gerekiyor.
Sonuç olarak vatandaşa üretim tesisi kurma izni veriyoruz ama yasalar birbiriyle çeliştiği için veyahut yoruma açık olduğu için vatandaş o kapıdan bu kapıya sürekli mağdur ediliyor. Bütün bu mülahazalar dikkate alındığında böyle bir yasaya ihtiyaç olduğu açıktır. Ancak yasa maddeleri sürdürülebilir su ürünleri üretimine yönelik başarı sağlayabilecek midir sorusu hemen akla gelmektedir. Teklif sahibi değerli vekilimiz sunumunu yaptı. Keşke sunum sırasında bize bu yasanın hazırlanmasında kullanılan verileri gösterseydi, paylaşsaydı. Yani biz son on yılda, son yirmi yılda su ürünleri üretiminde neredeyiz, azalıyor muyuz, artıyor muyuz, en büyük sorun nerede, yöresel sorunlar var mı, biz Türkiye olarak bunların kuvvetli yönleri, zayıf yönleri, fırsatlar, tehditler nelerdir, böyle bir sistematik yaklaşım mutlaka yapılmıştır ama onu bizimle paylaşsaydı, madem Komisyon daha önce bu işe dahil olamıyor, o zaman burada bunları görseydik biz daha iyi karar verebilirdik veyahut da sayın vekillerimizin dediği gibi bir alt komisyona gidip belki orada bunu tartışmak daha iyi bir fikir olabilir.
Dolayısıyla biz bu yasayla neyi hedefliyoruz, amacımız nedir, yani cezaları artırarak, ceza gelirimizi mi artırmak istiyoruz yoksa biz su ürünlerini ne kadar artırmayı hedefliyoruz, önümüzdeki yıl su ürünlerimiz artacak mıdır bu yasa çıktıktan sonra, bunun simülasyonları yapılmış mıdır, niye biz cezaları 5 bin lira tespit ettik de 3 bin lira tespit etmedik? Bunun gerekçesi nelerdir? Bu tür analizlerin yapılmışsa bizimle paylaşılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Karar vermemiz açısından faydalı olacaktır. Yasaya konulan ek maddeler de denetim ve yaptırım açısından uygun görülmektedir. Temel olarak yıllardır tahrip ettiğimiz su zenginliğimiz ve denizlerimizi korumaya yönelik küçük bir adım da olsa bu yasanın faydalı olacağını düşünüyorum. Dünyanın en verimli denizlerinde çok uzun kıyı şeridine sahip olup balık ve su ürünü tüketimini hem geliştiremeyip hem de ürünlerin yok olmasına sebep olmuş bir ülkeyiz.
Teklifin, konuşmamın başında belirtiğim mevcut yasal çelişkilere değinmediğini ve uygulamada yaptırım maddelerinin Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmeliklerle desteklenmesi gerektiğini belirtir, hayırlı olmasını dilerim.
Teşekkür ederim.