BAŞKAN - Ben söyleyeyim: Fakültelere göre değişmekle beraber altı saat ders alırlar. Yalnız, bir de buna bir şey anlatayım: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde bir hoca bir gün dersine gecikiyor ve gelmiyor. Öğrenciler de hocayı çok iyi tanıyorlar, çok dersini kaçıran bir adam da değil, profesör. Üzülüyorlar tabii, asistan gelip ders anlatıyor. Haftaya hoca geliyor derse. Hocanın da bazı özelliklerini biliyorlarmış öğrenciler. Diyorlar ki: "Hocam geçen hafta derse gelemediniz." "Haklısınız, özür dilerim. Uluslararası bir tahkim davası vardı, ona bir rapor hazırladım." diyor. "Hocam, iyi para almışsınızdır." diyorlar. "50 bin dolar falan aldım." diyor. "Vay be hocam, iki saatte 50 bin dolar, öyle mi?" diyorlar. "Hayır, kırk yıl artı iki saat." diyor.

Veteriner fakültelerinde beş yıl hastalıklarla alakalı eğitim alınır, onun üzerine altı saat balıklarla alakalı ders alınır. Yani bunlar çok farklı şeyler. Hekimlik ayrı bir şey arkadaşlar. Toplum sağlığı ona bağlı. Ben tekrar burada bu konuda konuşmak istemiyordum, mesleğim itibarıyla yanlış anlaşılabilir diye. Fakat bazı şeyleri de ortaya koymamız lazım. Şimdi, ben tıp fakültelerinde ders veriyorum.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Verebilirsin.

BAŞKAN - Tabii, temel bilimlerde. Ben hiçbir gün "Bu adamı da ben muayene edeyim." dediğim olur mu? Olmaz.

Arkadaşlar, askerde hekimlerin yerine görev yaptığımız zamanlar oldu, birçok hastalığı da biliriz ve tedavi edebiliriz çünkü neticede ilaçlar aynıdır yani. Siz dozunu ayarlarsınız, çok fazla önemli değildir. Bir köpek dozu insan dozuna aşağı yukarı denk gelir ama yapmayız çünkü meslek size öyle bir yetki vermiyor, tanımlamanızda öyle bir şey yok. Yaparsanız nedir? Suçtur. Dolayısıyla kimsenin, kimsenin mesleki alanlarına çok tecavüz etmesi toplum sağlığı açısından da mesleklerin itibarı açısından da sağlıklı bir şey değildir. Fakat ziraat fakültelerinde de su ürünleri fakültelerinde de -ben, tabii, Komisyon Başkanı olarak çok fazla konuştuğum zaman haklı olarak tepki gösteriyorsunuz- ben YÖK'teki kurulmuş komisyonlarda görev alan, hatta çoğu zaman da başkanlık yapan, bunların ders saatleriyle, öğrenci sayılarıyla müfredatlarını şu anda düzenleyen sadeleştiren birisiyim aynı zamanda ve tabiri caizse meslek itibarını da sağlamaya çalışanlardan da birisiyim. Bakın, veteriner hekim olarak, ziraatçı olarak aynı zamanda bunu yapıyorum.

Burada mesele şu: Burada bunlara bir iyilik yapmak istiyorsanız bizim size bu konuda konuşmamız lazım, bütün milletvekillerine, özellikle Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine bu meslek sahipleri tarafından haklı olarak, haklı olarak -tekrar hakkını veriyorum- ciddi bir empozisyon yapılmış. Siz de haklı olarak onun bir gereğini yapmak istiyorsunuz, burada onları göstermek istiyorsunuz fakat ben size çok daha ilerisini öneriyorum. Bunlarla, su ürünlerini oraya, buraya, bir yerlere sokuşturarak bu mesleklere itibar sağlayamazsınız. Su ürünlerini fahri su ürünleri görevlisi yaparak hakaret edersiniz, hoşlarına gitmez. Bir veteriner hekimi götürüp oraya su ürünleri bilmem görevlisi yaparsanız ben üzülürüm ona, kızarım; "Yahu bana biçtiğiniz değer bu mudur kardeşim?" derim. Bu doğru değil. Siz eğer iyi bir şey yapmak istiyorsanız bu konuda, Komisyon Başkanı olarak burada söz veriyorum, gelin, bunların meslek tanımlamasını yapalım, meslek kanununu çıkaralım. Zaten meslek kanunu çıktığı zaman hiçbir yere ilave koymanıza gerek yoktur. Tanımladığınız bütün yetkileri yaparlar. Üstelik su ürünleri mühendisleri çeşitli alanlarda -balıkçılık, teknoloji, hepsi- şu anda Tarım Bakanlığının bünyesinde var. Birçok yerde görev alamamasının sebebi bu yetkilerin onlara verilmemiş olmasından değil, sayılarının az olmasından dolayı ve biz istiyoruz ki...

Yine kendime bir şey çıkarayım buradan; ben milletvekilliği yapmadığım boş dönemimde, tabiri caizse, Tarım Bakanlığına bilabedel hizmet verdim ve bu mesleklerin atanmasıyla alakalı talebi oluşturanların içerisinde ben de vardım. Şimdi ben aynı talebin arkasındayım, devam ediyoruz, talep ediyoruz ve orada veteriner hekim, ziraat mühendisi, su ürünleri mühendisleriyle alakalı da ciddi talepler var. Keşke bunları...

Hocam, Rektör Bey sabah burada su ürünleriyle alakalı konuşurken çok güzel bir şey söyledi: Ya, üçer, beşer, ellişer, her neyse, meslekten Bakanlığa alalım. Bu aldıklarımızı ne yapacağız? Tarım Bakanı kim olursa olsun, meslekten olsun, olmasın, yani elinde kullanabileceği, çeşitli mesleklerde ehil insanlar varsa ne yapacak bunları? Bunları değerlendirecek ve kullanacak.

Ben bütün bu konuşmalardan sonra böyle bir değerlendirme ihtiyacı duydum ve katkı vermek istiyorsak bu katkının kapısı açık ve ben de buna öncülük yapmaya hazırım diyor, teşekkür ediyorum.

HASAN KALYONCU (İzmir) - Bir de ben bir şey daha ekleyeyim: Şimdi, yakalanan balıkların kontrolü veteriner hekim ve doktorlar tarafından deniyor ya, bu balıkları tedavi etme açısından, evet, su ürünleri gerekli ama bunların insan sağlığına etkisi üzerine karar verecek olan onlar.

İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Adamın gözüne bakacak...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Yok, yok, şey olarak yani var olan bakteridir, vesairedir...

BARIŞ KARADENİZ (Sinop) - Tam tersi...

HASAN KALYONCU (İzmir) - Yo, satışa çıkacağı için denetleme hekimler tarafından yapılır. İnsan üzerine etkisi olup olmadığına bakıyorlar. Yani tedavi için değil.

BAŞKAN - Hocam, dünyada şu anda insan ve hayvan sağlığı açısından en önemli şey, Okan Hocam, siz gayet iyi bilirsiniz, zoonotik hastalıklardır. Zoonotik hastalıklarla alakalı bir kelam geçmiyor. Zoonotik hastalıkları bilmeyenin insan sağlığını, hayvan sağlığını, bitki sağlığını koruması mümkün değildir. Bu çok önemlidir. Bizde zoonotik hastalıklar veteriner hekimlik müfredatında toplasanız belki kırk saat vardır, bu çok önemlidir. Veteriner hekimlerin tanımı içerisinde en önemli amaçları halk sağlığını korumaktır. Dünyada bugün, biliyorsunuz, tek tıp tek sağlık konsepti vardır ve bunun ana gövdesi veteriner hekimlerden oluşur, dünyada böyledir biliyorsunuz.

Şimdi, ben burada hekim olduğum için bunları çok konuşmak istemiyorum ama kayıtlara geçiyor ya, ben o zaman söyleyeyim, aynı zamanda ziraatçıyım ben, aynı zamanda su ürünleri hocasıyım ben. Ben isterim ki su ürünleri burada kendi yetkilerini ziyadesiyle alsınlar, hatta daha ileriye götürsünler. Söz veriyorum, en önemli desteği ben sağlayacağım. Gelin, kanununu çıkaralım.